8 Mayıs 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

8 Mayıs 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SS 8-5.9y7 TAN Gündelik Gazete BAŞMUHARRIRI Ahmet Emin YALMAN KAN hedefi: Haberde, fi- tüst her şeyde temiz, dü- Bazeteşi imi olmak, kariin bir hiddettir. Aynaya Ve aynayı kırmakla hakikat eni heslin görüşünü ve dü başka bir » Aynada görü- kızıp ta aynayı kır TAN Fecesirmli Mü savi Bir kimse, talihsizlik, sıhhatsizlik, yahut zamanın fena tesadüf etmesi yüzünden muvaffak olamazsa, o adam için ümit kesilmiş birinden ayıran yalnız bir yoldur. malin kurbanı olmuştur. Ü niversiteye dair son yazdığım yazıda şu nokta üzerinde durmuştum: Bilgi ve tetkik hayatına ken dilerini vakfedecek istidat ve iktidarda olan talebeyi seçmek, ayırmak, teşvik etmek lâzım, Bu gibi güzidelerin yalnız ilim le meşgul olabilmeleri için bir © yeni hayat onu bis - mala mahlük yapmıştır. “ül anlamıya da çâ- İm artık müstehase ha duygu ve görüşlerimize li İİ, yi m iyi ji H il j # # i/ MI il, ya çalışıyor, Üniversitenin Sdebiyat zilmresinden i ii fi 7 yardım sistemi kurmağa da zaruret var, En zengin ve bil- gide en ileri gitmiş memle - ketlerde bile ilim sevgisini hayatı ilme vakfetmek imkâ - nını hazırlamak için bu yol larda yürümek ihtiyacı du « yulmuştur. Bizde talebeden çoğu hayatını kazanmak mecburiyetindedir. Bu. nun için bilgi hayatına kendini vakfedecekleri, her yerden ziyade teşvik etmek lâzım... Nitekim hü - kümet, harice talebe göndermek Suretiyle bu teşviki yapıyor. Ken. di üniversitesinde neden Yapma. sın ?. Yazımm sonunda talebeden bir kaçiyle bir münakaşamdan bahset. miştim. Bana şöyle demiğlerdi ; — Böyle bir seçme sisteminden hakiki bir fayda alınamaz. Çün. kü ancak arkası olan ileri gider, Üniversite gençliğinde memle - ketin umumi hayatı hakkında tam bir emniyet ve bağlılık bulunabil. melidir. İdealleri taşıyacak ve ya - şatacak bir gençlikte, bu noktada en küçük tereddüde tesadüf edilir. se bunun üzerinde hassasiyetle dur mak lâzımdır. M esele çok şümullüdür. Bir üniversite röportajı içinde belki de yeri yoktur. Fakat bahis bu röportaj münasebetiyle geçtiği için bunu münakaşadan geçirmek elbette faydalı olur . İçtimai tekâmül için şaşmaz bir ölçü vardır. Bu da bir cemiyetin içindeki içtimai istıfanın esasıdır. Cemiyeti idare etmek meckiine yükselenler, aristokratça unvan ve imtiyazlar mı dayanıyorlar, entri- ka. hatır ve gönül yoliyle mi Üste çıkıyorlar, sokak halkını talâkata boğup sürüklemek suretiyle mi mevki alıyorlar? Yoksa temiz yurt sevgisi, akıl, bilgi, azim, cesaret amm lerdir ve kalıramanları kimlerdir? Lütfen tekrar kitap karıştırmadan vize bildirsinler, Cevaplarını aynen neşretmeğe hazırız. Maksat Halit Ziyaya veya eski ne- sil ediplerine hakaret etmek değildir. Aklımızdan böyle bir şey geçmez. On. larm hizmetlerini, inkâr edemeyiz. Fakat gençlik onları okumuyorsa, 0- kuyamıyorsa bunu da saklamakta . fayda, görmüyoruz. değildir, henüz önünde uzun bir hayat ve birçok imkânlar yardır. Yukardaki resimde biri pejmürde, dağnık, bakımsız bir köyle, temiz, muntazam, ileri bir köyü görüyorsunuz, Bu iki çiftliği biri- Fakat biri çalışkan ve itinalr ek lerde nümunelik bir köy haline gelmiştir. Öteki tenbelliğin ve ih- Fırsatla Ayni şeyi iki dükkân sahibi, iki fabrika, iki insan için de söyli- yebilirsiniz. Birisi muvaffak olmuş ve kazanmıştır, öteki mağlüp ve perişan olmuştur. Çünkü birinci kabiliyetini, içindeki kudreti kullanmıştır, öteki sadece talihin kendisine gülmesini beklemiştir. Yani fırsat ve imkânlar müsavi olduğu halde biri muvaffak öte- kisi mağlüp oluyorsa, bunun kabahatini ikincinin kendi kudretini kullanmamasında aramalıdır, ÜNİVERSİTELİDE HAYAT İÇİN TAM EMNİYET BULUNMALIDIR YAZAN: AHMET EMiN YALMAN ve teşebbüs gibi yüksek meziyet - ler mi güzidelerin seçilmesine ölçü oluyor?. Bu içtimal seçilme hareketinde pek tabif hedef olması lâzımgelen son şekildir. Hareket buna ne ka- dar yakınsa cemiyetin hayatında o kadar mükemmel verim buluruz. Bu bakımdan memleketimiz çok müstesna bir mevkidedir. e Eski köhne imparatorluk kökünden yr kılmıştır. Eskiden kalma (hiçbir imtiyaza, hiç bir iddiaya umumi hayatımızda yer yoktur. âşta bulunanları birer birer gözden geçirelim: Her ta rafta; yalnız kendi kuvvetine da - Yanarak hayata atılan, müşküller- le çarpışan, umumi hayat için de- Zerli meziyetler ve hizmetler saye- sinde İleri giden halk çocuklarına tesadüf ediyoruz. Bu içtimal ıstrf elbette yüzde yüz tam değildir. Te sadüfün her sahada .bir yeri var dır. Mevki sahiplerinden bazıları ih - İlmalki mevcudun en iyisi addedi- lemez. Fakat zaten hiç bir insan işinde yüzde yüz tekemmül aran&- maz, Şurası muhakkaktır ki bu mem- lekette çalışmağı göze alan, mes- lek bilgisi ve ihtisas sabihi bulunan güzide vatandaşlar, hayatta ti mamiyle muvaffak olmağı bekle yebilirler.' Bugünkü Türkiye, igti- mai istifa sahasında güzidelere serbest imkân bırakmak bakımın- dan dünyanm pek çok memleket - leriyle boy ölgüşebilir. Diğer bir nokta var; Umumi ha- yattaki nüfuz ve kuvveti hususi maksatlar için kullanmak bakrmım- dan memleketimiz ne mevkidedir?. Bir tavsiye mektubunun hakiki meziyet karşısında ne dereceye ka» dar tesiri vardır?, ava cereyanlarınm gidişini Ölçmek istediğimiz zaman barometrenin nereden nereye doğ- ru gitmekte olduğuna bakarız. Bugün memlekette umumi ha - Yattaki nüfuz ve mevkiin hususi bir maksat veya menfaat için kul. lanrlmasına karşı hükümetimizde şiddetli bir mukavemet ve hassasi.. yet vardır. Bu yolda en küçük bir hareket bile müsamaha görmüyor, Tanıdıktan tanıdığa yazılan tav. siye mektuplarma insan, insan kal. dıkça dalma tesadüf edilecektir. Fakat dikkat edilince görülür ki tavsiyo mektubunun eski revacr kalmamıştır. Hiçbir tavsiye mek - tubu da meziyetsiz bir adamı bir meziyetliye göz göre tercih ettire. cek yolda tesir yapmıyor , Memlekette bu bakumdan iyi bir vaziyet vardır. Gittikçe de iyiye doğru gidiyor. Öyle olduğu halde münevver ve hüsnüniyet sahibi geçenlerde bunun hilâfına kanaatler varsâ umumi hayatımız- daki ikna ve telkin mekanizmaları- nm her tarafı iyice tenevvlir ede - mediğine hükmetmek icap eder. Bütün bu bahsin Üniversite rö - portajı içinde bir istitrat diye ka « bul , edilmesini okuyucularımdan dilerim, sl bahsimize taallüku bakı- mından da mesele şurads- dır ki bir üniversite içinde güzide- leri ayıracak seçme ve imtihan sis- temi bugünkünden çok başka ol - malıdır. Ezberciler değil, akıllarını ve bilgilerini — tetkik serbestçe kullanabilenler ve ilim merak ve tecesslisiyle çalışanlar daima Üstte kalmalı, bunların en iyileri ihtisas sahalarında çalışma « ğa ayrılmalıdır. Bu çalışma zamanı için de mut. laka bir yardım sistemi mevcut olmalıdır. Bir kat daha ihtisas ka, zanmak için ecnebi memleketlere talebe gidecekse mutlaka Üniversi. te hayatı içinde ilmi meziyet ve is. tidatlariyle kendilerini gösteren güzideler arasından seçilmelidir. Gaye, Türk gençliğini tamamile bir Türk üniversitesinde yetiştir - mek olmalıdır. Hariçte ancak ihti- 8a8 aranmalıdır. Fakat bunun için de üniversite - mizin bugünkü takrir, sınıf, İmti - han ve diploma zincirlerinden kur- tulması ve ilmi muhafaza eden ilerleten ve saçan tam bir üniver - site şeklinde inkişaf geçirmesi lâ zomdır. BİR İZAH Ü niversite röportajlarım hak- kında Hukuk talebesinden genç bir arkadaşın bir sabah gaze- tesinde çıkan bir mektubunu oku- dum. Maksat, hakikati aramak ol- duğu için memnuniyetle cevap ve- riyorum. Bu arkadaşın sevdiği ve hiirmet ettiği bir ei tenkide karşı müdafaa ihtiyacını duyması çok güzel bir duygudur, Fakat şu- Bu gözönünde tutmak lâzımdır ki, bu röportajda kusur aramak gaye- $i yoktur. Yegâne maksat, Üniver» site hayatımızm daha verimli ol - ması ve hakiki üniversite idealine daha çok yaklaşmasıdır. Borçlar Kanununa dair bir ders dinledim. Çok canlı ve istifadeli bul dum. Zaten profesörüne eskiden beri şahsi bir hürmetim vardır. Bu dersin bir kat daha istifadeli ola - bilmesi için bugünkü terkipsiz sade lisanmmızın kullanılmasındaki kıy- meti vileri sürdüm, Ders anlamak» ta zahmet çektiklerini ve evde not- lar üzerinde çalışırken bir evvelki nesilden yardım istediklerini tale- beden ayrayrı bir çokları tek- rar ettiler. Bunu bana yanlış bir fikir vermek için söylemelerine ih- timal yoktur. Çünkü ben kendim, profesörün takririndeki canlılıktan; her gördükçe hayranlıkla bahset- tim. Fakat eskiden yazılmış bir ka- nunda (hulülü vade) denildi diye bir ders takririnde sadece “vade gelince,, denilemiyeceğine kani de- ilim. Takrir esnasında rey toplanır - ken etrafımdaki talebeden birinin yaptığı bir iâtifeyi tekrar ettim. Genç arkadaş mutlaka lâtifeden hoşlanmıyor. “Bir üniversiteli böy- le şey söylemez.,, diye fazla bir ti- tizlik gösteriyor. Halbuki dünyanın her yerinde üniversiteliler biraz lâtifeci olurlar. A Imanecs takrir meselesinde seminer ve lâboratuar ça - lışmalarını ben zaten istisna ettim. Fakat Alman profesörlerin (Arkası 10 uncudâ) IKRASI Bir Cevap Yer ve isim tasrih etmeden, bir şehirde,Halkevinde açılan bir klüpten bahsetmiştim. Yazım mahiyeti, Hal keviyle klübün içtimai mahiyetlerini tebarüz ettirmekten ibaretti. Bu ya zıya karşılık Gazianep valisinden bir mektup aldım. Yazmn bize yanlış Aksettirildiğini, klübün Halkevi tara- fında naçılmadığını ,yalnız klübün bu bina dahilinde tesis edildiğini yazı - yor. Zümreler arasma ayrılık #ok , mak gibi kendisine ait söylenen söz. leri reddediyor , . Gaziantep (o gazetesinin 30 Nisan 937 tarihli nüshası da (TAN) ga zetesine verdiği cevapta “yanlış bir görüş ve kötü bir zihniyetle yazılan bir yazıya, TAN gazetesi gibi ağır başlı bir gazetenin yer vermesini gas zetenin ciddiyetine yakıştıramadığını Herşeyden evvel, şunu tasrih ede. lim ki, TAN gazetesi her kariin şikâ. yet ve temennisini neşreder. Çünkü halkım gazetesidir. Eğer kariin şikâ- yeti haksızsa, mercii bunu tashih e. der; yazmm hakikaten kötü bir maksatla yazıldığına kanise, bu ikaz vazifesini kendisi yapar, > Fakat hiç bir kariin mütaleasmı kötü bir zihni, yetin İfadesi gibi kabul ederek hakir görmeğe hakkı yoktur. Hem şunu da kaydedelim: Bizim yazımızda isim ve yer tasrih edilme. miş olduğu halde, Gazlantep valisi ve gazetesi bunu neden üzerlerine alın- dılar? Bizim bu yazıda münakaşa etti. ğimiz nokta, Halkeviyle, kllibün bir- leştirilmesi idi. O yazıda dediğim gi. bi, klip hususi içtima! bir mllessese, idir, Halkevi umumi İçtimai bir mi- #*ssesedir. Gerek validen aldığım mek | tap ve kllibün nizamnamesi, gerek | gazetenin neşriyatı, bu müessesenin “tüccarlara, münevverlere, gençlere mahsus olduğunu,, tasrih ediyor, Gazetenin neşriyatına göre klübün açılmasındaki maksat “şehrimizde sırf milnevver gençliğin bir arada toplanması için temiz ve nezih bir ye, rin,, meydana getirilmesidir. i Halkevlerinin de gayesi bu değil | midir? Halkevinin belli, başlı işi bu iken, Halkevinden ayrı, fakat Halk, evi binası içinde ayni maksatla bir klüp açmak akıllara bir istifham işa. reti çeker.. Halkevi bu vazifeyi yap. mıyor mu ki, bu teşekkülden ayrı bir klip geliyor, ayni bina | içerisinde kendi gayesini tamamlamağa çalışı, yor? .. İşte ,halk arasında infiale sebep 0- | lan da budur. © Klip, fikir, meslek gruplarmı birleştirmek, bunlara İnki, f şaf imltânı vermek şartiyle faydalı - dır. Klübün ün Miş Bunu j arzu edenler istedikleri yerde açabis lirler.. Fakat Halkevinde değil. Kli. bün “memleketin iktisadi, içtimai | hayatını inkişaf ettireceği, sözü bir | demagojidir. Bu vazifeyi Halkevi üzerine almış” tır. Ve geniş halk kütleleriyle temas, | ta olduğu İçin bu vazifeyi ancako yapabilir... “Tüccarları, münevverle, ri,, kaydiyle hududunu daraltan klüp, bu inkişafı ancak hususi bir sahada belki yapabilir . , .. 1 Açık konuşalım. Klüp her yerde i olduğu gibi kltiptür. Halk müessese- | si değildir. Gazisntepte de bözle bir | klübün açılmasma lüzum duyrlmaş. tur, Buna kimse (bir şey deyemez, i Bence bu meselede yapılan bir taetie hatasıdır . sis edilen binanm bir kısmi ve bah - çesi muayyen bir zümrenin istifade. sine İnhisar ettirilmemiş olsaydı, ka. rilmiz bize şikâyet etmiyecekti. Ben de karlin şikâyetini haklı bulmasay - dım, yazmıyacaktım. 1 Klip üzerine ne kadar “Iktısadi, içtimai, boya sürerseniz ,sürünüz, hususi bir müessesedir, Halkevi u . © mumi... Umumun menfaatine tahsis ADSIZ YAZICI

Bu sayıdan diğer sayfalar: