8 Mayıs 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

( SPOR )j Hangisi Kazanacak ? DOĞANSPOR BUGÜN İzmirden Fuat İzmirden Hakkı bir teknik ve ce çıkamıyan Nüzhet "Hayal de Olsa Tatlı Şey,, Diyor '(Gençlik aşısı) anketimize bugün de devam ediyoruz. Bir sene önceye kadar hakem komitesi reisliğinde bulunan B. Nüzhet Ab- basm anketimize verdiği cevapları aşağıda okuyacaksınız: “— İngiliz enternasyonallerinden İAlec James'e muvaffakıyetle tatbik edildiğini duyduğum şırıngaya inan- mamakla beraber pek hoşuma git - ti. Tekrar sahaya dönmek, uzak bir hayal de olsa herhalde çok tatlı bir hülya! Ben kendi hesabıma tekrar sa haya dönmek için can atanlardanım. Eğer bu imkân elime geçseydi, hit - tabi şimdi takımımımn (Fenerbahçe) Zekiden sonra halâ boş kalan merkez mühacim mevkiine dönerdim. Çün - kü ben de o mevkiden tekalide sevke dildim. - Şimdiki futbol ile bizim zamanı « mızdaki, yani 1908-1914 Aarasındaki futbolün farkmı soruyorsunuz! Bu farkı evvelâ şimdiki oyuncuların oyu na karşı bizden çok az daha heyecan İt olduklarında görüyorum. Adeta ka nıksamış bir halleri var. Sahada mü cadeleyi, sonuna kadar değil, bazı kere ikinci haftayimden on dakika sonraları bırakıveriyorlar. Oyuncu - larm bu halleri takımlarımızım mü - gadele kabiliyetine ve oyunu kazan - mak aşkı denilen ruhi halin gitgide azalmasına sebep oluyor. Bizim oy - nadığımız zamanlar alelümum nefes kabiliyetimiz de bügünkünden daha iyi idi. Teknik meselesine gelince, o za - manlar biz ve bütün dünya yan haf lar açıkları, bekler içleri santrhaf ta hasrm merkez mühacimini tutmak ve beş mühacimle hücuma geçmek tabi yesini tatbik ederdik. Halbuki bugün birinci smıf ve her pozisyonun icaplarma göre büyük para fedakârlıkları sayesinde iste - dikleri oyuncuları başka klüplerden tedarik etmek imkânlarına malik İn- Abbas, Gençlik aşısı anketimize verdiği pta Fenerbahçenin merkez muhacim mevkiinde gözü oldu—ı ğunu söyliyen B. Nüzhet Abbas İzmirde Yapılacak Temaslar Enternasyonal İzmir fuvarı müna sebetile İzmirde birçok spor temas - ları yapılacaktır. Bu seneki Balkan güreş şampiyo nasınm bu münasebetle İzmirde ya - lâ: len ti giliz profesyonellerinin sisteminde bir oyun tutturmak istiyoruz. Herhangi bir tabiye olursa olsun; İyi ve fena yerleri, kabili münakaşa noktaları bulunabilir. Ben kendi he- sabıma yeni tabiyelerin aleyhtarı de gilim. Ancak, bizde hem müdafaaya yardım için geri oyniyacak, hem de hücum hattını besliyebilecek kud - rette iç oyuncuları henüz yetişmedi- ği için yeni tabiyelerin esasını teşkil eden bu noktada son derece aksa - maktayız. Bizim zamanımızdaki oyuncularla bugünküler arasında sımnıf farkı mev zuu bahsolamaz. O zaman da çok yüksek oyuncular vardı. Meselâ bir Hasan, Hüseyin kombinezonu vardı ki, Zeki - Alâaddin - Bekir kombine- zonundan hiç aşağı değildi. Bugünün Fikreti varsa, o günün de Hasanı; bu çok sevdiğim genç Oyuncudan sı . nif itibarile hiç aşağı değildi: Yalnız bugün eskiye nazaran iyi oyuncu a- dedi çok daha fazladır k, iTürk fut bolünün en şayanı şükran ciheti bu- dur. I teşebbüslere girişilmiştir. Bundan başka Bulgar milli takı - pılması için Türkspor kurumunda mile Türk millt takımının İzmirde karşılaştırılması karar altına alm - mıştir. Ayrıca Sofya - İstanbul ve İs tanbul - İzmir takımlarına birer maç yaptırmak düşünülmektedir. İtalyadan davet edilecek birinci sı nıf İtalyan tenisçilerile İstanbul ve Ankara tenisçileri müsabakalar ya - pacaklardır. Tenis karşılaşmaları için kültür narkta bir tenis sahası yapılmakta- dır. Üçok Takımı Ankarada Ankara, 7 (TAN) — İzmirin Üçok takımı iki maç yapmak üzere şehri - mize gelmişir. Çukurovada İşçi Sendikaları Ankara, 7 (TAN) Çukurova mmakasındaki işçi sendikaları hak - kmda tetkklerde bulunmak üzere ya Beşiktasla Karşılaşıyor Yazan: Şazi TEZCAN Milli küme maçları, gittikçe artan bir alâka ile devam ediyor. Bu itibarla, bu yeni sisteme muvaffak olmuş nazariyle bakılabilir. Şimdiye kadar yapılan Türkiye birinciliklerinden — hiç müsbet fayda görülmedi. Daima yeknesak bir hava içinde yapılmıya mahküm olan ve dar muhitinden bir türlü hari- lik maçları, üstelik binlerce lira- nın beyhude yere harcanmasını da icap ettiriyordu. Bu ttibarla Türkiye birincilik maç larınım terkedilmesi, futbolümüzün ile ri hamlelerinin birincisi olmuştur. Seyahatlerden Alınan Neticeler Herşeyde olduğu gibi, futbol- de de değişiklik lâzım olduğunu, iki ay gibi kısa bir zamanda, mil- İt küme maçları, hâlkın gösterdi- ği alâka ile meydana çrıkardı. Bir hafta evvel parlak bir derece elde eden takım, bir hafta sonra, ümit edilmedik bir takıma mağ- lüp oluyor. Aşağı yukarı bütün takımlar se - yahatlerinden sürprizlerle dönüyor ve bütün bunlar maçların enteresan bir şekle girmesine sebep oluyor. İşte bugünde milli küme için Be- şiktaşla İzmirin Doğanspor takımı karşılaşıyorlar. Hangisi Galip Gelecek? Hangisi galip gelecek? Bunu ev - velden kestirebilmek o kadar imkân sız ki... Halbuki eskiden bir lik ma- çında Beşiktaşın karşılaşacağı ikinci plân takımları için bu: müphemiyet var mı idi.! Milli küme çerçevesi içinde sekiz klüp var. Bunların sekizi içinde ev- velden bir tahmin yürütmek kehanet- ten başka bir şey değildi. Çün- kü sekizi de biribirinden tefrik edile- miyecek derecede meziyetlere malik bulunuyor. Doğarsporun Vaziyeti Doğanspor kendi sahasında şim - diye kadar yalnız Galatasaraya, o da, 2-3 yenildi ve maçta birtakım hâdiseler çıktı. Ankaranın en kuv- vetli bildiğimiz gençler birliğini, İs- tanbulun tekniğile iştihar eden Gü- neşni mağlüp etti; Beşiktaşla bera- bere kaldı. Bunlar, İzmir Doğansporunun ih - mal edilemiyecek bir kuvvet oldu - ğunu gösteren delillerdir. İçlerinde santrfor Hakkı, santrhaf Nurullah, müdafi Adnan, Fethi ve muhacim Fuat gibi kıymetli oyuncular var. Bu takımın yegâne meziyeti mağlüp va ziyet düşse dahi yılmadan, mânevi- yatmda ufak bir bozgunluk göster - meden çalışmasıdır. Beşiktaşa Gelince... Beşiktaşa gelince, mütemadiyen takiım oyuncuları üzerinde değişik - lik yapan bu ekipimiz, istenilen şek- lini henüz bulmamıştır. Rrdvan gibi dalıcı bir oyuncuyu geçen hafta sağ açık mevkiinde tecrübe etmelerinin hatalarını az daha mağlübiyetle çe- kiyorlardı. Hakkıyı da merkez mua - vin mevkiinde oynatmaları, mühacim hatti avantajımın yarı yarıya kay - bolmasına sebep oluyor. Herhafta başka şekilde gördüğümüzden siyah beyazlılar için daha fazla bir şey söy liyemiyeceğiz . Yalnız bugünkü oyunda her iki ta- kım ayni sistemi takip edeceklerin - den müsabakanın sıkı bir çekişme halinde tecelli edeceğini kestirmek güç değildir. Fenerbahçe Güneş Gençleri Bugün Taksim Stadında Beşiktaş- Doğanspor milli küme maçından ev- vel Fenerbahçe ile Güneş genç takım ları arasında hususi bir müsabaka kmda bir heyet Adanaya gidecektir. yapılacaktır. TAN İnsanın Düsmanı kşamdı; sular kararmış so - kaklardan el ayak çekilmiş- ti. Bir otomobil hızlı hızlı Facht- mann'ın muayenehanesinin önün de birdenbire durdu. İçeride otu- ran sarışm kadın, yanı başında yaslanan arkadaşının terle ıslanan alnını okşuyordu: “— Burası mı Çarli?.,, diye sor- du. Otomobili süren adam dönerek: “— Evet, ne halde?.,, “— İyi gibi görünüyor!.,, Şoförlük eden Çarli, yanındaki dürttü: “—Haydisen beraber git. İşi sağlama bağlamalı. Hem tez davranmız. Bütün gece burada oynayıp durursak yakayı e- Ieveririz, sonr&”., & Biri indi, otomobilin art kapısı:- nı açtı. İçerden, sarı kizın koluna dayanarak, ufak yapıh.ıâl'“ adam çıkabildi. Kapıyı açan adam da onu bir yanmdan tuttu. Güçbelâ ka - pınm önüne gelebildiler. Muayene hane kapısını orta yaşlı, gülümser yüzlü bir kadm açtı. “— Bürası doktor Fachtmann'ın muayenehanesi midir?.,, Yaralıyı öte tarafından tutan: “— Yahu sormağa ne hacet? kapıdaki koca yazıyı görmüyor mu gunuz ? Dinle hanımnine, bizim ar- kadaş fena bir kazaya uğradı.,, di- ye müdahale etti . Orta yaşlı kadın: “— Öyleyse yaralıyı çabuk içeri getiriniz.,, dedi kapmın iki kanadı- nı da açtı. Yaralı ve onu tutan iki kişi içeri girerken yaşlı kadın: “— Adamın hali hiç iyi değil.. Ne oldu? Başına ne kaza geldi?, diye sordu. “— Otomobil çarptı 'da koca bir cam pârçası göğsüne battı.,, “— Durunuz, kocama haber ve- reyim.,, oktorun karısı kayboldu. Doktor, bir mikroskobun başındaydı. Dikkatle bir şeye bakı- yordu. Karısının girdiğini duyunca başını kaldırmadan: “— Aman mektupsa masaya koy. Sonra okurum. Şimdi pek meşgulüm.., dedi. &— Fred!,, “— Nedir?.,, dedi. “— Birakç kişi geldi. Bir kazaya uğradıklarını söylüyorlar., “— Al sana bir baş belâsı daha... İnsana iş gördürmezler ki... Böyle olur olmaz vakitte kaza mı olur? Yabancı mı?.,, «—. Bvet, yabancı, bir de sarı kız var..,, “— Olur a, Sarı bir kız varsa ne çıkar ondan?.,, “— Evet amma biliyor musun?. Sen gazetede bu sabah banka 80- yucusu Hustan hakkında yazılan - ları okudün mu?.,, “— Ha Hustonnun yanmda bir sarı kız olduğunu — yazıyorlardı. Hele şu düşündüğüne bak.. Senin bir horozun var diye, tepeli gördü- ğgün her horoz seninkisi mi olur, sanki...,, Doktorda sabırsızlıktan eser kal- mamıştı. Ellerini yıkadı: aralarında ? Yazan: Allington Kennard Çeviren: Cevat Kabaağaçlı “— Haydi gidelim de şuna bir bakalım.,, dedi. 0 dadan girerken yaralı a- dam: “— Doktor Fachtmann sen mi- sin ?.,, diye sordu. Doktor, evet dermiş gibi başını salladı. Sarı kız: “— Erkeğimin göğsüne cam saplandı. Hemen imdadına yetişi - niz.,, dedi. Yaralı adam oturduğu yerde öynadı: — * # Bir gök kan kaybettim. Ba- yna bir içki versenize.... ,, dedi. Dok “— Olur amma, evvelâ bir baka- imn., diye cevap verdi. Yaralınm ceketini ,elbisesini güç belâ çıkar- dılar, Doktor eğildi, yaraya baktı. Kalktı, ses çıkarmadı. Yaralı: “— Yarayı gördünüz ya, ne yapmak lâzımsa yapınız.,, dedi. Doktor süküt etti. Neden sonra: “— Ne yapmak lâzımgeldiğini ben bilirim amma yapmıyacağım.,, dedi. Yaralı: “— Maşallah açık gözsün. Kim olduğumu anladın.,, dedi. “— Ben sizin kendi doktorları - nız var, sanıyordum.. O doktorlar bittabi cam parçası hakkında - size can sıkıcı sualler sormazlar.., Bu esnada; doktorun karısı ya - vaş yavaş kapıya doğru gidiyordu. Sarı kız, arkadaşma: “— Bak şu kadına, gidip haber vermek istiyör. Durdur şunu..,, di- ye bağırdı. Adam bir tabanca çekti. Doktor karısına: “— Delice bir harekette bulun - ma, buradaki dostlarımız tecrübeli insanlardır. Kışkırtılmadıkça, kor - kunç bir harekette bulunmazlar. ,, dedi. “— Çabuk ol, be dokotr... İşi ge zatma! Elini hiç bir şey e emaell“ Sen şu yaraya bak! İşin ucunda P#” ra var.., “— Benim en ziyade hoşuma gi decek iş, sen ölürken seni k mamaktır. Fakat bu zevki kendim? bahşedemiyeceğim. Çünkü doktof” luğumla geçindireceğim, karım, luğum, çocuğum var..,, D oktor yan odaya yürürktü sarı kız onu takip etti. Dof torun hiç bir hareketini gözden K& çırmıyordu. Doktor; pamuk, tül * bent, sargı, pens . gibi şeyler 8ld4 Sonra enjeksiyon şiringasını dol * durdu. Sarı kız: “— O nedir?,, dedi. * “—- Uyuşturür!..,, diye cevap dı. Yine içeri girdiler. a Yaralı: yişi “«— Davranmız.,, dedi. Doktor yarayı gözden ge€ Enjeksiyon iğnesini soktu. Şırıng#” daki suyu adamın etlerine boşi Pensleri eline aldı. Yaranın derinliklerini araştırdı. - Kurşunü buldu, kaybetti, yine buldu, y! dı ve çıkardı, Pensin ucundaki kurşunu yarr lıya göstererek: “— İşte saplanan cam.,, dedi: Yaralıyı sardılar, sarmala! dılar.s Herif giderken doktora tehdit edir ci bir parmak salladı: “—. Ben ayrıldıktan yarım kadar buradan ayrılmayımnız, w“ dedir çünkü sizin için tehlikeli OlUr-» Doktor karısına: Ka “— Yahu neye titreyip dı:rll yorsun? Sinirlendin, değil mi :< dedi, Karısı şunları söylüyordu: '— Onların tehditlerini sen bizim otomobille doğru P? gö liS dinle! dairesine koş, git haber ver.» Doktor başını salladı. Gözleri hüzün indi : “— Artık polisin yapa bir şey kalmadı. Allah beni Herife Tetanos — Bin.. bileceği affet * gll aZi Kde(u' humma kültürüne zw tebi talihe komatda etmek ve insanın kendi gemisini istediği hedefe yürü ea ivl -mektir. Sağlam sinirler müthiş hayat mücadelesinde muvaffal teminalıdır. Binaenaleyh sinirlerinizi Bromural .knoli- dle kivetifi 186 vi tesiri her İşte görü ile iriniz, bunun © Knoll'A-Ö., kİmyev? maddeler fabrikaları, Ludwfgstta ve m Hiç bir zararı yoktur ve alışıklık vermez. 10 ve 20 kömprimeyi havtı tüpe lerde eczanelerde tecete ile satılım. fen ggehit | | ı

Bu sayıdan diğer sayfalar: