24 Şubat 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

24 Şubat 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bursa Izmit Halkevlerinde Toplantılar Bursa, (TAN) — Bursa halkevinin kurtuluş yıldönümü belediye salo- nunda parlak merasimle kutlanmış- tir. Merasimde vali ve Bursa sayla- vı Münir Akkaya da bulunmuştur. İstiklâl marşı dinlendikten sonra hal kevi başkanı Tevfik Aycan bir söy-| lev vermiştir. Muallim Celâl, Ata- türk adlı şiirini, Orhan Şaik Fuzuli divanından birkaç parça, Ali Ulvi Elöve kahraman piyesinden bir par- ça okumuşlardır. Sedat Ataman, be- lediye reisi muavini Zehra Budunç tarafından da şiirler okunmuştur. Bündan sonra davetlilere çay ik- ram edilmiş, gençlerin Bengi oyunu çok ulkışlanmıştır. Gösterit kolunun “Aynaroz Kadısı, komedisinden son ra merasime nihayet verilmiştir. Saat 15 te Atatürk anıdına gidile- rek halkevi namına bir çelenk konul muştur. Fahir Pertev burada bir söy lev vermişti ında İnşaata başlanacak olan halkevi binası, kısa bir zaman- amamlanacaktır o M. Kemalpaşa halkevi de merasim e açılmıştır. Parti başkanı İslim A- raç, bir açılış söylevi vermiştir. Mü- tin, Ali, General Aşir ve Nar-| minin sözlerinden sonra Bihayet verilmiştir. İzmit, (TAN) — Halkevlerinin yıl dönümü merasimi çok parlak şekil. de kutlanmıştır. Valinin de bulun - duğu bu toplantıda gençler milli bir piyes temsil etmişlerdir. Karamür - selde yeni açılan halkevinde de he- yecanlı tezahürat yapılmıştır. * merasime Karabük, (TAN muhabirinden) — | Kış, burada çok hafif geçtiği için de- “ İmir ve çelik fabrikaları inşaatı hiç ak İsamadan devam etmiş ve hayli ilerle- İ miştir. Eskiden yapılan 12 yataklı re- vire ilâveten Yenişehirde 12 yataklı İve her türlü modern tesisatı havi bir hastane kurulmuştur. Karabükün su ihtiyacı da çok yakında halledile- cektir. Yenişehir - Karabük yolları e- tektrikle tenvir edilmiş, Araç çayı ü zerindeki büyük köprü açılmıştır. Bü yük şehir haline gelen Karabükte henüz belediye teşkilâtı yapılmamış olması, birçok sıkıntılara sebep olmak tadır. Bir ilkmektep açılması da, pek Acil bir ihtiyaç halinde kendini his- settirilmiştir. Karabükte spor faaliyeti de çok canlı bir vaziyete girmiştir. Yenişehir de İngilizler tarafından güzel bir sa- ha yapılmış, istasyon yanında Kara- İbük klübü tarafından büyük bir fut- İbol sahası açılmıştır. Safranboluda Pahalılık Var Safranbolu, (TAN) — Karabükteki | inşaat dolayısile kalabalıklaşan şeh rimizde ev kiralarile beraber yiyecek fiyatları da artmıştır. Etin kilosu 40- 45 kuruşa fırlamıştır. Meyveler, en büyük şehirlerdeki kadar pahalıdır. İkinci ve üçüncü sıra elmaları 15 ku- ruşa, iyileri 20 - 25 kuruşa veril tedir. Safranbolu - Karabük arasında belediyenin otobüs seferleri açıl fikri suya düşmüş, bu iş birkaç müte. şebbisin elinde kalmıştır. Seferleri yapan otobüslerden iki, üçü İstisna Karabükte vera Su İhtiyacı Yakında, Halledilecek (Kontrol Altına Yenişehirde 12 Yataklı Yeni Bir Hastahane Kuruldu JANTALYADA: iEvkaf, Karagöz Suyunu 24-2-938 BURSADA : : Devrengeç Suyu Baş, diş, nezle, grip, romatizma, Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarmızı derhal keser. İcabında günde üç kaşe almabilir. EOKALMINA Grip, Baş ve Diş Ağrıları, Nevralji, Ariritizm, Romatizma Alınacak mı? l İ BURSAK(TAN)— Şe) | bat yapan © Bursa İBelediye Meclisi, içmeye en elverişli olan Devrengeç suyunun (belediye kontrolü altına alınması hakkındaki |tei klif üzerinde görüşmüşlerdir. Tica- İİ |ret maksadile bu suyu taşıyanlardan bir mikdar resim İzm inin mühürlenmesi ve etiket ya- toplantısır ımması, su tene İ yeniden tetkiki nisan toplantısına bi- | i İrakılmıştır. Yalova Yolunda Bir Otobüs j Devrildi BURSA,(TAN) — iki gün evvel Orhangezinin o yakın $ | köylerinden kalkan iki otobüs Gemli- ğe giderken yolda yarışa başlamışlar, iş ik > rn iş arkadaki otobüs, yolun dar kısmında 28,000 30 630 26 Şubat 038 (12 bir müm rug ni Lin | © 17 Şubat 1938 tarihinde açık eksiltme ile eksiltmesi yapılacak olan De- lardan çoğu muhtelif yerlerinden ya | v7 Evlerinin ihtiyaçlarından yukutıda miktarı yazılı SABUN ra almışlardır. Otobüste bulunan bir | yen günde talip çıkmamasından, yeniden pazarlıkla hizasında kaç teneke zeytinyağı da etrafa sa-| gün ve saatte İzm çılmış, herkesi perişan bir hale ge-| İ tirmiştir. Eşya bavulları da tamamen parçalanmıştır. ! Deniz Levazım Satınalma Komisyonu İlânları Marmara Üssü Bahri K. Satınalma Komisyonundan Cinsi (o Kilosu (o Tahmin fiat O Teminatı Kuruş Eksiltme gün sant Lira Sabun için muay gösterilen Karabük inşaatından Tersane kapısındaki komisyon binasında eksiltmesi bir görünüş yapılacaktır. Bu işe ait şartname komisyondan bedelsiz olarak alınabilir. İsteklilerin m saatte Kanunun istediği vesikalarla ilk te- minatlarını komisyona vermeleri. — (987) Her Eve Löâzım Olan YENİ ocuk Ansiklopedisi yen gün v Şehre Getirtiyor Antalya (TAN) — Evka? idaresi, buradan 28 kilometre uzakta çıkan ve Karagöz diye maruf olan suyun şehrimize isalesi işine başlamışt kazmanın de Karagöz mevkiine gitmişlerdir. Yüzlerce ame- Gemlik, (TAN) — Halkevimi -İedilirse, diğerleri'pek te itimada şa-|le, suyun bir an cvv zin açılması münasebetile, gece bir müsamere verilmiş, muhtelif milli oyunlar oynanarak “Atatürke ilk m” we “İsimsiz kahram yesleri oynanmıştır. yan görülmüyor. mesine çalışıyor. buraya getiril- Üessesemiz tararınaan neş- redilen Yeni Çocuk Ansik- Jopedisi her çocuğun mutlaka sa- hip olması lâzım gelen bir eserdir. sında ve ders dışında aradiği bö- nektep talebesine ayrıca tenzilât yapılır Bu eser yalnız çocuklar için dex gil, bütün ilkmektep öğretmenleri Kü bilin dersler bu iri re ÇGOLS * KÜÇÜK HABERLER #| / i manasi * Errurum, (TAN) — Sıhhi şartları ye rine getirdikleri için bamamlar tekrar | stmştar, | 4 Aşkale, (TAN) — Bilhassa gecele yi kasabamızın içlerine kadar kartlar inmek | Bunlar, $—6 kurttan ibaret sürüler halinde etrafa saldırıyorlar, * Eskişehir, (TAN) — Burada Eskişe hir postası ismi altımda cumartesi günleri haftalık bir balk gazetesi çikmağa başla | iştir, # Kars, (TAN) — Vilâyet içindeki arı kovanlarını sdedi 10 bini bulmuştur, Bu yil bal Jetihsalâtınm 250 bin kiloya vara| cağı tahmin olunuyor, tedir, Dona kaldım, taş kesildim. Hasanın yüzüne bak- tım, o anladı: — Aldırma, dedi; ihtiyardır, bunaktır. Onunla ev- de konuşmüazlar bile! Hasamın bu tefsirine inanmadım. Amcası her za- man Hasana mektup yazardı! O mektuplar pek te bunak kaleminden çıkmışa benzemiyordu. Ne ise, u- #atmadım, suslura, Amcanın girdiği odadan ihtiyar yenge çıktı; bizi karşıdaki odaya aldı. Ortada bir bakır mangal yanı- yordu. Etrafta dokuma örtülü yer minderleri pen- cerelerde ayni bezden perdeler vardı. Yenge yine hatır sordu: — Nasılsınız evlâtlar, Iyi uyudunuz mu bari? Bu, oldukça nazik bir kadın ama, ne bileyim, bu seste bir samimiyet yoktu... Bu incecik ses bana pek yapmacık geldi. Az sonra odaya saçları Iki örgü ile iki yana ayrıl miş, belden kuşaklı, uzun dallı bir basma entari giy miş; kara, kuru, gözleri hileli bakışlı, çirkin, yirmi beşlik bir kız girdi. Dişlerini meydanda bırskan ka- lm dudaklı, büyük bir ağzı vardı. Kara, büyük, yu- varlak delikli burnu havaya kalkmıştı. Tıpkı bir şempanze gibi... Hasan bizi biribirimize tanıştırdı: — Yengen Yıldız... — Küzinim Gülsüm. Sonra bana eğildi, yavaşça: — Kolejli kuzin, dedi ve alaylı bir gülüşle güldü. * Kolejli kuzin bu, demek! Eh, olura, çirkince kız. cağız, ne çıkar? Sonra orada giyilen kıyafet te bu ise kızcağız ne yapsın? Kolejli kuzin zaten hiç kapanamıyan ağzını biraz daha açtı: — Safa geldiniz, hoş geldiniz, bu mu aldığın gız? Hasan ona da akşam yengesine söylediğini söyle- di: — Evet, Gülsüm, aldığım hanım bu; nasıl gözel İzmit Halkevinin kuruluş yıldönümünde bulunanlardan bir grup tün malümati bulabili; tün dünya lisanlarına tercüme e Bu beynelmilel Türk çocuklarının ihityaçlarını ve mektep programlarını gözönünde bulundurarak lisanımıza çeviren- Salih Murat, Faik dümiştir. ler, Profesör simlerle ve geniş malümat fle'z6n- ginleştirilmiştir. Eser hakkında bir fikir edinmek istiyorsanız aşağıdaki kuponu dol- durup bize gönderiniz. Size be- dava bir broüşr göndeririz. Bu bro- şür size Ansiklöpedinin kıymetini anlatacaktır. eseri, Sabri ve M. Zekeriyadır. Eser 1500 suyfe ciltten mürekkeptir. Muallimlere ve Hiyatı 7 liradır. TAN Neşriyat Evi İstanbul DONUYORUM YAZAN: ŞÜKÜFE NİHA —— değil mi? Kolejli kuzin doğrudan doğruya cevap vermedi; âdeta dudak büker gibi bir tavırla; — İstanbulun en güzel gızı demişlerdi, dedi. Hasan yukarıya çıktı; bediyelerle dolu bavulu ge- tirdi; basmaları, yünlüleri, şekerleri çıkarıp dağıt- mıya başladı. Ben, bir sürpriz olsun diye, Hasandan gizil bavulun bir tarafına sakladığım İngilizce güzel ciltli kitapları, mendilleri, eşarpları çıkardım, Ko- lejli kuzine uzattı — Size lâyik değil, ama, dedim, belki buralarda bulunmaz diye bunleri almayı düşündüm. Kızcağız afal afal yüzüme baktı; Hasana döndü: — Bunlar ne ki?.. Neler getirmiş bu senin garin a- yo..1? Hasan iki kat olurcasına gülmiye başladı; ko- lejli kuzin açık ağzını hayretle büsbütün açmış; Ha- sans ve bana; yarısı benim elimde, yarısı kendi elin- de kalan kitaplara bakıyordu... Sonra kitapları bana uzattı; renk renk vualden eşarpları, incecik Brüksel dantelli mendilleri evirdi, çevirdi: — Ne güzel bunla..r! Ama, o gara kitaplardan ne anlarım ben? Kolejli kuzin demek kara kitaplardan anlamıyor- muş! — Şey, diye kekeledim; Hasan sizin kolej mezunu olduğunuzu söylemişti de... Burada bulamazsınız, Kızcağız bir daha iri dudaklarım ikiye ayırdı: — Gelej, dediğin de kim oluyor? Nedir bu senin garın, ayol, Hasan? Hasan, hâlâ Katılırcasına gülüyordu. İhtiyar yen- ge oturduğu yerde kendisine ait kumaşları evire çe- vire bize bakıyor; konuştuklarımızdan o da bir şey anlamıyordu. Hasan bana döndü: - Olur saf şey değilsin, Yıldız, dedi, Anadolunun şu çamurlu, viran kasabasında kolejin, molejin de- gil, adamakıllı bir ilkmektebin bile varlığı şüpheli- dir. Ben sana şaka ettim, sen de buna inandın, de- mek?!, Ağzım açık kaldı. Kitaplara epeyce para vermiş- tim; ben ingilizce bilmem ki, onları okuyayım. Ya- zik oldu, dedim. Beni beğenmediler... Beni sevmediler; bana bir türlü ısınamadılar.. Hasana ve Anadoluya bağlı oldu- Zum için daha görmeden içimde sevgisi yaşıyan bu evin, bu insanların kalbi bana karşı buz gibiydi, on- lara karşı bütün hayatımda kimseye yapmadığım say gıyı gösterdim. Babamın, amcamın, yengemin ve Fa- hir ağabeyin yanındaki o şımartılmış, nazlı Yıldız dan bu evde eser yoktu. Başı hayatının her safhasın- da göklerde gezen ben, Hasanın amcası, yengesi o- daya girince içimden gelen bir saygı ile, hem de on- lık iki büyük yanı Tam eserin ISTANBULDA TAN MATBAASINA Yeni Çocuk Ansiklopedisi broşürün. den bir tana göndermenizi ve mu- alimlere ait son fiyatınızı bildirme- nizi rica ederim. İsim: . » tarı için ir ayı #ptidailiğini, anin, bana karşı meniz so guk tavrı görmemezliğe gelerek gayet samimi görüs şüyor, kendimi onlardan ayrı göstermemiye çalışı yordum. İlk günlerde kahvaltımızı odamıza getiriyorlar. dı; kıştır, rahatsız olmasınlar, diye Hasana, aşağı ine lim, hep birlikte yiyelim, dedim. Hasan benim bu samimiyetime sevindi, o sabah aşağı odaya indik Yere kirli bir sofra bezi serilmiş, amca, yenge, Ali ve Gülsüm (kolejli kuzin!) sofranın etrafına bağ- daş kurmuşlar, çömelmişler... Kiminin çıplak, hasır- hı ayakları, kiminin iç pantalonu meydanda... Kara, kirli bir bakır mangalda ekmek kızartıyorlar; kızar» mış ekmeklerin üstüne tereyağı sürerek ve bir Ame rikan torba içinde duran kıllı, esmer bir peynir kel- lesinden kesip dilimlerin üstüne koyarak, avuçların- dan yağlı damlalar sıza sıza yiyorlar... Ağızlarında yarım dilim, bir lokma oluyor... Avurtları elma gibi şişiyor... Mangalın içindeki yanmamış kömürlerin kokusu, odanın geceden kalmış gazlı havasına Camlar galiba sabahleyin hiç açılmamış!.. Kanıda kocaman al renkli bir pamuklu perde... Bize de, kızarmış ekmeklere yağ sürerek kıllı, kara peynirden dilimler koyarak ler... Bu, benim tahta gaz sandıklarından yapılmış yemek masasında bile alışık olmadığım bir yemek yeme şekli değildi. Birdenbire Hasana yaptığım bu aşağıya inmek teklifinden pişman oldum, amma Oir şey belli etmemiye çalıştım. Bilâkis onların bu deri- liğinin sebebi yine bizler, münevverler olduğumu- zu düşünerek kendimize kızdım. Memleketi nekadar ihmal etmişiz, dedim. Bu bakımsız illerde çalışmak için yine eski bülyalarım uyandı. Lâkin, Cenabın meşhur bir sözü vardır: (Arkası var) karışıyor... ist ERİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: