Ulus 18 Nisan 1935 sayfa 5 | Gaste Arşivi

18 Nisan 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ULUS SAYIFA: 5 Polatlı bildirmenimizden: Osmanlı (5) sıi - İmparatorluğu zamanında adı bile bi- iyen, cümhuriyet idaresinin ülkeyi Onarma ve güzelleştirme — sıyasasırnlın binbir örneğinden biri olan Polatlr ka- Zası, 1926 yılında kurulmuştur. Kaza merkezi bugün eski merkez o- lan Menteşe köyünü, Zafer mahallesi olarak ayırdıktan sonra istasyon ve Cİ- Varında genişlemiş ve cümhuriyet mer- kezi olan Ankara ile, İstanbul arasında modern binalariyle, ticari gahşma!ariy- le belli başlı bir kasabamız olmuştur. | yük Geleceğin bir vilâyeti olmağa namzed bulunan Polatlı her yıl 30-40 bina yâ- pılmak suretiyle gittikçe genişlemekte- dir. Ankaraya gelip gidenlerin İstasyo- nunda — kebab, su ve saire aldık- ları bu şirin, fakat küçücük kasaba ile- tide bir ticaret merkezi olmağa namzed bulunmaktadır. Birçok kasabalarımıza nümune ve bir çalışma örneği olarak gösterilebile- tek olan Polatlı okulası, 1927 yılında kazanm o zamanki ihtiyacına göre (3)_ sınıflr olarak kurulmuştur. Kazanım büyümesi dolayısiyle okula sonradan mer genç tedir. Dolatlı okulası Polatlı'da bayındırlık ve kültür işleri nıfa çıkarılmıştır. Geçen yıl (360) okuru bulunan okulada bu yıl (400) 0- kulalı vardır. Talebe sayısı aşağı yuka- rı her yıl (50) kadar fazlalaşmakta ol- duğundan okula bugünkü ihtiyacı bile kıqxlıyamımaktadır. Ayni da Maarif memurluğu vazifesini yar Polatlr'da Bankalar caddesi Gekçenin idar sınıflıdır ve yedi ol lalr çokluğu dolayısiyle sat yapılmaktadır. Hepsi de genç Ve meslekle sevgileriyle bağlı olan muallimler 1 we okulalarına esinde olan okula 5 kutanı vardır. Oku- de çifte tedri- bütün zamanlarını oku vermek suüretiyle gerçekten tünde bir varlirk göıtermiglerdir. Burada en ziyade dikkati çeken ay- üzere çıkardıkları (Bizim gazete) dir. Okularım kendine göre kü- tüphanesi, akovary zesi olduğu gibi okula da bir olmak omu, teni Irlar da Hilâliah- lik teşkilâtı kurmuşlar ve kü- ,pmışlardır. Okulalılar okutanlarının bakımıi ve okumakla geçirmel:- çük bir eczane YA boş zamanlarımı altında eğlence K TALMNT ( Bibliyografya — Sümer Bank Bülteni Sümer Bank tarafından üç ayda bir çıkmak üzere bir bülten neşredilmeye başlamış ve bültenin ilk sayısı basıl - mıştır.. Mecmuanın çıkarılmasındaki maksad Bankaya ve bankanm müesse- selerine ilgili sorumlar üzerinde etüd- ler neşretmek, Türkiye ve dünya eko- nomisinde bankayı ilgileyen hareketle- re dair ham veya işlenmiş istatistik ma- lümat vermektir. Bu sayıda iki mühim mevzu tetkik »— | edilmiştir. Türkiye'de pamuklu ve yün- lü dokuma sanayii, bir de “dünya — ve Türkiye emtia piyasalarına umumi bir bakış, ,rakamlara ve istatistiklere da - yanarak ayrıca grafiklerle izah edil - miş ve tamamen objektif bir şekilde ele alınmış olan bu mevzular üzerinde tam bir fikir edinilmesine imkân verecek kadar etraflı bir surette tetkik edil - miştir. Ayrıca bültenin istatistik kısmın » da dünya şeker, pamuk, yün, ipek, de - ri, selüloz, kâgrd ve diğer mühim tica- ret eşyası üzerinde birçok Istatistik cedvelleri, Türkiye idhalât ve ihracat istatistikleri vardır. Çok iyi tertib edilmiş ve çok mun - tazam ve nefis bir şekilde tabedilmiş olan bu bülten bütün banka, sanayi ve #icaret muhitlerimizi alâkadar edecel- tir. zamnal ) Demiryollar Mecmuası Demiryollar Umum Müdürlüğü ta- rafından çıkarılan bu değerli fen ve meslek mecmuasının 1 nisan tarihli 132 inci sayısı da çıkmıştır. Bu sayıda Bay Ziya'nın “bir seyahat ve bir hatıra, Bay Hüseyin Kalgay'ın “dünya sürat yarışları ve nakil yasıtaları tarihine genel bir bakış, mühendis Celâlettin İmat'ın tezgâhlarımızı transmisyonla mı, münferid motörle mi döndürelim, Bay Münir Reşid'in “Türkiye, büyük is sahası, mü devletler ve Bağdad demiryollarına da» ir bir tetkik,, “ateşçi ve makinist,, mev- guu etrafında teknik bir yazı, “Mançır ri demiryolu etrafındaki mücadele, “Prankfurt büyük yolcu garında İşlete gme murakabesi hizmetinin — inkişafı,, #*münevver ve mütefekkiri kudretli tu- tan sıhhat öğüdleri,, "dünya bubranı ve demiryolları,, “devlet demiryolcu -» luğnuda terakki âmilleri, ve daha baş- ka yazılar vardır. Bütün bu makaleler ayrıca çok bol resimlerle izalı edilmiş- tir. Bu mecmua teknik lara ör- nek olacak bir mükemmeliyette çık - maktadır. rine bü- umudun üs- Amok Stefan Zvayg'ın bu çok meşhur ve hemen her dile çevrilmiş olan kısa ve orijinal romanı Ferzan A. Aras tarafın- dan türkçeye tercüm eedilmiş ve 56 sa- yıfalık bir kitab halinde çıkmıştır. Fi- atı 25 kuruş olan bu eseri edebiyatse - verlere tavsiye ederiz . Haritacılar Mecmuası - Harita Umum Müdürlüğünce üç ay- da bir çıkarıları ”haritacılar mecmua- (Başı 1. inci sayıfada) sızın si!âîılanmayı karar — vermesi- nin tahininleri boşa çıkararak dünyayı kaygulandırdığını söylemiş ve şunları ilave etmiştir : “— Uluslar atasında hiç bir oyun yapmıyoruz. Bütün uluslar arasında eşiklik “müsavat,, kurulmalıdır. Sıyasa- miz hiç bir memlekete karşı yönelmiş değildir. Güvenliğin kopsal “âm ve şa- mil,, olmasını istiyoruz. Bunun için- dir ki barış ülkümüzden vaz geçmedik. Cumuriyet hükümeti bugünkü andıçla “muhtıra,, atsıulusal barışa engel ol- aa .' ö HK y y ha “ Arsrulusal gerekleri yerine getir- mek ne kadar lüzumlu ise, çökgüç, â- ğır ve çetin olan barışr korumak İşini aksatmamak da o kadar önemlidir.,, Bay Laval'den sonra söz alan Con Saymen İngilterenin bu karar mazba- tasının koönseye verilmesinde Fransa ve İtalya ile aynı fikirde olduğunu söy- lemiş ve bunun çoğunlukla “ekseriyet- le,, kabul edilmesini dilemiştir. İngiliz dışbakanı söylevini şu &öz- lerle bitirmiştir: “— Bu teşebbüs Stresa'da almman son karardan doğmuştur. Bu karara gö- re, İngiltere, Frarnsa ve İtalya barışı Stresa'dan sonraCenevre miştir. Her zamanki gibi bu saytda da haritacılık ilmi üzeriride birçok değer. li etüdler, raporlar, garb âlemindeki yenilikler hakkında haberler — vardır. 123 sayıfalık mecmuanın fiatı yalnız 40 kuruştur, Ankarada Harita matbaa « sında basılmaktadır , Yücel İstanbul'da genç edebiy lar tarö- fıtıdan çıkarrlan bu güzel edebiyat ve fikir mecmuasının mart tarihli 2 inci sayısı çıkmıştır. Bu sayıda Profesör Yusuf Akçura hakkında bir makale, Profesör Ragıp Hulusi'nin “dil mü - kemmelliği, Doktor Rıfkı Şükrü'nün “Ökonomik ilminin faydası hakkında,, yazıları, Mitat Cemal'in "türk çocuğu- na,, başlıkIr güzel bir şiiri. Ekrem Re- şid'in “birkaç söz, Fevzi Muhib'in ”Neo-hümanizm, Vasfi Riza Zolu'nun tiyatroda sarhoşlar başlıklı makaleleri, İhsan Aygün'ün “beni kurtarınız,, adlı güzel hikâyesi, ve gençlerin birçok ne- sirleri, şiirleri, tercümeleri vardır. Bil- hassa gençlik için çalışmayı meslek edinen bu değerli mecmuayı tavsiye ederiz. 48 sayıfa, tanesi 15 kuruştur. Polikılinik Mart tarihli 21 inci sayısında Dok- tor Asım Onur'un “çok nadir bir hun- salık,, Doktor Nuri Fehmi'nin "kalın barsak kanserinin esbabı,, Dr. Naminin Sağlık Bakanı Bay Refik Saydam'ın Doktor Ali Rıdvan,, Doktor Süreyya Kadri Gür'ün “tıbbi ve srhhi kitablar sergisi nasıl açılryor?,, Doktor A. Asım Onur'un “merhum Dkotor Ali Suad Tahsin,, yazıları, haberler ve saire var- dır. Tavsiye ederiz, g,, nın 1 nisantarihli 7 inci sayısı çık - tehlikeye Gdüşürebilecek olan bütün — antsıyma “ahidlere hürmetsizlik,, ham: ketlerini bütün imkânlara baş vurarak — önliyeceklerdir. Konseye verilen karar hepimizin ödevimizin ne olduğunu biz daha gösteriyor. Onun ilkönce bir devs. j let tarafından Ööne sürülmüş olması, başkalarının aynı karardan axığlanmaı—r. sına “istifade etmesine,, öngel “mani,, İ olamaz. Ğ Karardaki önergeler geleck için hiç bir kapıyı kapamakta da değildir.., â Baron — Aloisi italyan — gıyasar — sının hakikiğ durumlara ve genel ıuğ' ve hakların gözetimine dayanmakta ol- duğunu fakat, Versay- andlaşımtasrının | bir taraflı bozulması gibi; Avrupa bas — rış ve güvenliğini Barsacak olan hâare- ketleri onamadığını “tasvib etmediğini,; söylemiştir. Baron Aloisi demiştir ki, —— “— İtalya hükümeti İngiltere ve Fransa deleğelerinin diyevlerile “beya. — natlariyle,, beraberdir. Andlaşmalar; ğ Ancak, kanuniğ bir yoldan gidilrek da ğiştirilebilir.,, ç Lehistan dışbakanı B. Bek Almans — yanın yeniden silahlanması üzerine üç — devletin aldığı kararla, andlaşmalara — dokl lduğu l ileri sü- rülen önergeler hakkında hükümetinin — bir takım çekinekleri “kuyudu ihtira. — ziye,, olduğunu söylemiştir. ç B. Bek'in fikrince yeni taahhüd maddelerini çoğaltmakla ne paktın — kuvvetini yükseltmek, ne de uluslar yetesinin — hareketini daha etgin. “müessir,, bir hale getirmek imkânı — Yeni bir pakt ile güvenliği kuvvet. — letidirmek için yapılan önerge hakkınm 5 da B. Bek demiştir ki: — “— Polonya ile komşusu olan iki — büyük devlet arasında iki önemli and- % laşma ile durluk elde edilebilecği bir — zamanda, doğu Avrupasında barışı dü- — zenlemek için yeni paktlar bağıtlanması hakkında yapılan önergelerden dolayı Polonya hayrette kalmıştır. Bu sebeb- le açık bir sıyasa ile kurulan barışın, ileri slüirülen yeni anlaşmalardan zarar görüp görmiyeceğini kendimize sors B. Bek'in bu müdahalesinden son- — ra Çekoslovakya dışbakanı B. Benes söz almış ve üç devletin kararını kabul — ettiğini bildirmiştir. i Daha sonra söz alan İspanya dele« gesi B. De Nadariyaga bugün konuşu- lan işin ve güdülen ustulün Öönemini göstermiş ve könseyin Öözgence “ser- bestçe,, aytışmak “münakaşa etmek,, ve lüzumunda önergede değişgeler “ta- — dil,, yapmaktaki hüriyyetinin sayıl- — masmı istemiştir. Danimarke delegesi B. Munch ile- ri sürülen karar suretinin bazı noktala- — rile bir fikirde olduğunu, fakat hükü- — metine danışacağını söylemiştir. : Konuşma çarşamba sabahma bırat kılmıstır. ö h: N a r ika: BO ULUS'un romanı T.__—--'f"h: -San Michele'nin kitabı Yazan: Aksel MUNT Türkçeye çeviren: NW . Erkekler bunları ele aldıktan so_m'ad_n' k.l ilerlemeğe başlamışlardır. Bugün bile hiç ir kadın, kendisi veya çocuğu tehlikede Ulununca, kendi cinsinden bir kadın hekime glr kalamaz. * Musikiye bak! Rönesans kadınlarınm epsi rübab ve daha sonraları da klavsen Ve arp çalarlardı. Geçen yüzyılda, bütün geh9 zlar, piyanolarının karşısında t€r dök - Müşlerdir. Ancak, bir kadın tarafından KOi Öze edilmiş birinci derecede bir müziksel &ser tanımadığım gibi Betoven'in OP. 106 sı- ğ_ln Adacyo Sostenuto'sunu keyfimce çala- İlecek bir kadın bilmiyorum. Resim yap- İş yals olan hemen hiç bir genç kız yoktuî hî böyle ise de ve şayed yanılmıyorsam n Rtu’a ile traş olan ve erkek gibi _gıyırâî Oza Bonör belki müstesna — hiç bir kadı » birinci derecede bir tablosu hiç bir mi> Tün duvarınş süslemiş değîldı.r.' 4 & ESki devirlerin en büyük şairi bir kadın- Bu füsunkârın alnınır süsliyen çiçekli çe- asuhi BA YDAR kten geriye & 5 2 vi İ meşbu birkaç gül verikasıdır. kı k kıyılarından gelen ”bu şark kulaklarımızda ne ölmez bir neşe vene ölgn fo, senin sesini b miyim? Kimbilir, belki de lâvları altında bolmuş bir parc orstrom homurdandı: > eee göri dmhyelerim bana bol bol yeter. Artık tmek istemiyorum. Lüzumun - k, birçok manasız sözler söyle- dik. Artık dönelim.,, İ Bulvardan inerken dostun bir bardak bi- ra içmek istedi ve Yakın masalardan birinde oturan bir ka- ıma: “Bonsuvar dostum, arlar mısın? Daha yemek yeme- dim,, dedi. No“km ea isini t bırakmasını soy dmî îağînsuvar Kloe, ” dedim, “Flopet ne sokaklarda çalışıyor, bulvarla- ra ancak gece yaasından' sonra ugğrTay' aları şey sonsUz bir bahar oturdu. ez bir hüzün vardır! Guzel Sa- i acaba bir daha işitebilecek Herkülanom'un | radan daha kötü olamaz.., İki kıza korkmuş kalmış bir antoloji'nin, kay - | gibi bakan Norstrom söze karıştı: asında, hâlâ o şar öY * — “Dostlarmı seçmekte hiç güçlük gös- termiyorsun!” “genin Safo'nu em. Onunla tap! trom hiddetli bir sesle, ken- Kloe bunları söylediği sırada Flopet de Hel- | göründü ve iş ortağının yanında, bir yere — “ Flopet, gene içmişsin. Mutlaka ce « henneme mi gitmek istiyorsun?,, dedim. Kısık bir sesle: “Evet” , dedi, “Orası bu- — “ Bunlardan aşağı seviyede tanıdık- larım da vardır. Ben onların hekimiyim. İki- si de firengilidir. Absent işin ötesini tamam- lıyacaktır. Çok geçmiyecek, ya Sen Lazar hastahanesinde, yahud çirkefte ömürleri sona erecektir. Hiç olmazsa bunlar, oldukla- rından başka görünmeğe kalkışmıyorlar. kahvelerden birinin önü- | Unutma ki onlar, yapmakta oldukları işten y dolayı bir erkeğe borçlanırken öteyandan, bir başka erkek, bana | için, sokağın köşesinde bekliyor. Bu kızlar sandığın kadar kötü değillerdir: bütün eksik- likleri ve düşmüş olmalarına rağmen canlı kalan birkaç faziletleriyle, sona kadar, ka- dın olarak kalmaktadırlar. Söylemesi aca - yiptir ama, sözün en yüksek nalamiyle, sev- meğe de müsteidlerdir ve sen bunun kadar abili « | gönle keder verici bir şey henüz görmemiş - sindir. Bunlardan, tanıdığım ellerine geçen parayı almak bir kız, beni isti. Ondan sonra, korkak ve çekingen bir haf mızı olurdu. Şu yanımızdaki masada oturan iğrenç kadın bile, bahtı yardım etseydi, peks âlâ bir kadın olabilirdi. Sana bir hikâye an- latayım.,, — k Bulvardan, kolkola inerken “hatırlar mı- sın?,, dedim, “hani geçen yıl, tifodan ölen isveçli bir genç kıza bakmak üzere beni Sent 'Terez sörleri tarafından idare edilen Pas deki kız mektebine götürmüştün. O mekteh- te, birkaç vakit sonra, gene benim tedavi tiğim bir tifo vakası daha oldu; gayet güzel bir fransız kızı bu hastalığa tutuldu. Bir şam üstü, mektebten çıktığım sırada, kaldırımda durmakta olan bir kadın, bildi. ğin biçimde önüme geçti. Sert bir sesle yo - lumu kesmemesini ona ihtar ederken, söyles mek istediği birkaç sözü dinlememi, a bir tavırla, benden rica etti. Birkaç günd beri, benim mektebten çıkışımı gözlemi, cak hava kararmamış olduğu için, ya gelmeğe cesaret edememişti. Bana Bay d! tor, diyor ve tifodan yatan kızım ne ha aldı; O kadar ki beni görünce kıp

Bu sayıdan diğer sayfalar: