21 Eylül 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

21 Eylül 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mİ ii; e “aşen e OMMNE 5 — VARIT 21 EYLÜL 1934 Bir ameliyat Hastaneye berbat bir halde ge- | tirildi. Yüzü gözü tanınmaz bir haldeydi. Vak'a doktorları alâka- dar etti, Ameliyatı bedava yapa - caklar ve yüzünü düzeltecekler - di. Güzel bir kadın olacaktı. Yü - zünün modelini bizzat kendisi in- tihap edecekti. — Düşüneyim, dedi. Genç bir erkekti. Bir kazada yüzü şeklini kaybetmişti, Esasen güzel değildi. Şimdi bu fırsattan istifade ederek güzelleşecekti. Fakat doktorlar hayret ettiler, Gösterdikleri modeller arasında, bayağı bir yüz intihap etti, Ameliyat yapıldı. Jan hastane - | den çıktı, hayata atıldı, | Ee a Yirmi sene namuskârane kasa: darlık eden Poline herkesin iti- madı vardı. Her akşam, paraları- nı kasasına koyar, sonra kasayı alıp Aşağıya, kasa dairesine indi- rirdi, Fakat bir akşam hayret ettiler. Polin, kasasını yerine bırakma» dan, ortadan kaybolmuştu. Ertesi sabah da gelmedi. , Müdür, kasa hesaplarınm tet- kikini emretti, kendisi de el altın- dan tahkikata girişti. Ortada bir gayritabiilik vardı. — Dün kasadar kendinde değil- di. Ne söylense homurdanıyor, ce- Yap vermiyordu. Akşam, kolunun altında büyük bir paketle * gitti. Başkası olsaydı s#orardık, fakat — Beline sorulur mu?. © bir meyhanede bulmuştu. Acma- A A ANE AA Xasa defterlerinin tetkiki fena vetice verdi. Polin hiçbir şey yaz- mamış, ne masraf kaydelmiş. ne de varidatı deftere geçirmişti. Her sev altüsttii, Makbuzlar bir köşeye alılmiştı. Milyona yakın açık vardı. Müdür haykırdı: — Çabuk Pelinin evine gitsin- ler! Kapıcı, Polinin cabaha karşı bulut gibi sarhoş geldiğini söyle- di. — Paralar nerede?, Bürebüği he yaptın?. ” — Ne parası?. Yemin etti. Para almamıştı. Dün bankaya ayak basmamıştı. Bir takım inanılmaz şeyler muvıl. dandı.. Ona yolda taarruz etmiş- ler, ellerini ayaklarını bağlamış. lar, ilâçla sersemletmişlerdi. Bu sabah, şafakla beraber, kendini Selânik Sermayesi: 30. İdare merkezı Türkiyedeki Tesis tarihi: istanbul ( Galata ve Istanbul ) Izmri, Samsun. Mersin . Yunanistandaki Şubeleri : Selânik. Kavala. Atina. Pire Bilâmum Banka muameleleri, Kredi mektupları. Cari hesap ları küşadı. Esham ve Tahvilât kasalar Müellifi * H. J. Magog cak bir haldeydi. gelmişti, Peki ama, dün onu bütün me- er işinin başında - görmüşler- A Meyhaneci de bu müşterinin sa» baha kadar meyhanesinde içitği- »i söylüyordu. Polini * tevkif etti- ler. * Jan hastaneye geldi: — Gene benim, dedi, bu yaptı- ğınız yüz hoşuma gitmiyor.. De- ğiştirin bu yüzü.. Doktorlarm bu teklif hoşlarına gitti. ,. — Değiştirelim.. Neresini isti- yorsunuz?. Burnu mu, ağzı mr, kulakları mı?. — Hiçbirini istemiyorum. Bu sefer modeli siz intihap ediniz. Resimler getirttiler.. Bir hasta bakici, resimli mecmuslara bakıp bir model beğenmeğe bakıyordu. Birden haykrıdı: — Doktor, bakmız., Yavaş sesle bir şeyler mırıldan- dılar.. Şimdi herkes Jana o bakı- yordu.. Bir çeyrek sonra zabıta memur- ları geldi.. Bir saat sonra, Polin tahliye e « dildi, yerine Jan kondu. Fakat fevkalâde müteessirdi: — Bu haksızlık, diyordu, model intihabında beni serbest bıraktı - lar, Kendime bir kasadar yüzü a- yırdım. Tam geri vereceğim za - man hapse tıkıyorlar. Böyle şey olur mu ya!.. » VAKIT Gündelik, Siyam Gnzete İstarbul Ankars caddesi, (VAKIT) yurdu TELEFON NUMARALARI: Yazı İşleri telefonu: Sayın Idara telefonu 4 14310 Telgraf mdresi: Istantal — (VAKFI) Posta kutusu No © ADONE BEDELLERİ. Türkiye 100 Kir. mw. —. w . İLAN DORETLERİ; Ticari Hünların Uân sayıfalarında san. timi 30 kuruştan başlar. Tlk sayfada 750 kuruşa kadar gıkar, Güyük, fazla, devamlı İlân .verenlere at ayrı tenailât vardır . Mesrimii “ikalarm biz satir; 10 Kuruştur &ÜÇÜR İLANLAK: Bir datası 30, iki den 50, Üç detam 65, dürt dofası 75 ve on defası 100 kuruştur. Üç &yizk tüm verenlerin bir defası myacca- nendit, Dört satırı geçen Hânlarm (azla sntıriarı beş kuruştan hesap edilir Ecnebi 2100 Be Me me . “. Senelik 8 aylık 3 aylık 1 aşık Bankası 1888 000. 000 Frank ISTANBUL Şubeleri : Adana icar” e ib müeiiil iddi e 75 Hemen evine Arsen LüperinSe Arsen Lüpen, oğlunun düşmanı mı? Fransanın 1039 senesi hülçesi Fransız Maliye Nezareti önü- müzdeki 1935 senesinin varidat ve masraf bütçelerine ait rakam- ları tespit etmiştir, Bu rakamlara göre yeni senenin varidat yekânu (47) milyar, (22) milyon, masa- rifi ise (46) milyar, (986) milyon frank tahmin edilmiştir. Bu suret- le varidat yekünu masraftan (36) milyon frank fazladır. Fransız gazeteleri yeni sene bütçesinin bu | vaziyeti büyük bir memnuniyetle ; karşılıyorlar. Bunun sebebi bun- dan evvelki seneler zarfında Fran- sa bütçesinde masraf yekfinu (S5) milyar franga kadar yüksel- mişti. Varidat ise bu masrafı bir türlü karşılıyamıyordu. Aradaki büyük fark istikrazlar ile ödeni- yordu. | o Fransız bütçesinin bu vaziyeti | memleketin meliyesi için büyük bir tehlike arzediyordu. Bu yüz» den büyük buhranlar çıktı. Çün- kü Fransız efkârı umumiyesi yeni vergiye mütehammil değildi. Za- etn her memleket gibi Fransayı sarsan iktisadi buhran da (buna müsait değildi. Bu itibarla büt: | çede tevazün temin edebilmek | için masrafı kısmaktan başka ça” re yoktu. Halbuki bütçede mas- rafı kısmak mevzuu bahsolnca, bir çok menfaatler bundan müte- essir oluyordu. Derhal her taraf- tan şikâyetler başiryordu. Onun için hükümetler buna da cesaret edemiyorlardı. Nihayet © büyük mücadelelerden sonra masraflar» dan bir kısmı kesilerek, bir kısmı tenzil edilerek bugünkü mütevazin bütçe tanzim edildi. Musolini ileViyana opereti Bir kaç gün evvel İtalya Başve- | kili Musolini Venedikte bulunur- ' ken Mozar'ın Casi Fan Tutte is- * mindeki eseri Viyana opereti ta- | rafından oynanmış ve Musolini de bu oyunu görmüştür. İtalya gazeteleri bu hâdiseyi A- vusturya — İtalya münasebatı noktasından manalı buluyorlar ve İllaya ile Avusturya arasındaki yakmlığın yalnız siyasi ve iktisadi mahiyette olmadığını, iki memle- ket arasında kültür birliği de bu- lunduğunu yazıyorlar. - İtalyanın askerlik ve cenkçilik zihniyeti Bugünlerde Italya matbuatın « da askerlik ve cenkçilik zihniyetli şayanı dikkat tezahürat gösleri « ! yor. İtalya ordularmın son ma S nevraları İtalyan matbuatınım bu I tezahürata iyi bir vesile olmuş» tur. Bundan başka ahiren umumi ' erkânıharp heyetinden miralay İ Visconti - Praşsca (kati muhare- * be) ismi ile bir kitap neşretmiştir. | Bu kitabında İtalyanın harp usul- i eri hakkındaki yeni fikirleri ve son büyük manevraların tecrübele- i rinde elde edilen neticeler tahlil edilmektedir. * Almanyada Yahudi | aleyhtarlığı Son günlerde Şimali Almanya ZE | min müzik - hal artistleri tarafın- dan yapılan bir toplantıda Nazile- rin Yahudi aleyhtarlığı neticesi o larak hâdiseler olmuştur. İçtimam başmda nazırlardan Hadbank, ar- hmmidinib akn e kA güzeştleri Yazan: Maurice Leblanc Birbiri ardında yapılan i sorgularda daima ayni muayyen cevapları veriyor ve M. Ruselinin şaşkınlık göstermiyordu. Verdi « ği cevaplar “Şunu yaptım, bunu yaptım... Başka bildiğim £ bir şey yoktur...., gibi cümlelerden ibaret bulunuyordu. Tahkikat hâkimi dedi ki: — Verdikleri cevaplar önceden düzme şeylerdir. Buna muhakkak göziyle bakmalı. Dediğim gibi, ya bu muayyen cevaplar veriyor ve yahut susmakla mukabelede bulunuyor. Aydınlık ceza vere- cek bir tek delil bulmak kabil de - Zil. Adetâ bunlara ders verilmiş sibi bir şey. Hasıl ettiğim kana » ati biliyor musunuz? Ben, fevka - lâde bir kuvveti Toması Felisiye- nin yerine geçirmek istediği kana» atindeyim. M. Ruselen dikatle Raule ba- kıyor, Raul ise dalgın dalgın dü- şünüyordu. A Bir kuvvetin Tomas Felisiyen'- in yerine geçirmek istediği kana- atindeyim, M. Ruselen dikkatle Raul'a ba- kıyor, Raul ise dalgın dalgın dü- şünüyordu. Tahkikat hâkimi sözüne des vamla: e . — Garip değil mi? dedi. Felisi- yen'in suçlu olmadığını zannet- meğe başladım. Fakat suçlu oldu- ğunu itiraf eden, söyliyen Toma- snı göl kenarındaki malüm gece gezintisini yapan adam olduğunu bir türlü kabul edemiyorum. Raul kendi kendine: — M. Ruselen hiç de ahmak bir adaraa benzemiyor, dedi. Hâkim devamla dedi ki: — Gece kullanılan kayık sahi- bini davet edip Felisiyen'i de To- mas ile karşılaştırdım. Herif eşki- si gibi iddialarında sebat edemi- yor. Şimdi bilmem ne yapmalı? Tahkikat hâkimi gözlerini Ra- ul'dan ayırmıyordu. Raul söyle- nen sözleri teyit eder gibi omuz silkti. En nihayet tahkikat hâkimi tamamiyle mevzuu değiştirerek dedi ki: yan almağa yüz tutmuştu. Mesele- lerden bazıları aydınlanmağa baş aralarında gayet hafif bir rabıta mevcut bulunduğunu, kendisini Korsikadan Fransaya ( getirmiş olan Simona karşı beslediği dest- luk dolayısiyle ve haberi olmadan Bartelminin tertip ettiği plânlara karıştığı anlaşılıyordu. Kağliyas- two ise, vaktiyle sevmiş olduğu er- kekten intikam almak sevdasına kapılmış bir kadın haliyle “ortaya çıkıyordu. Diğer taraftan Kağli- yastro'nun ölümü Raul'ü bir çok sevindirmişti. Onun tarafından ve rilen o dehşetli emrin Felisiyane taallük ettiğini ispat eden hiç bir delil yoktu. Ancak Kağliyostro tarafından tatbik olunduğu tak- dirde müspet neticeler verebilmesi kabil olan bu korkunç plânın Bar- telmi ile oğulları tarafından mu- vaffakiyetle tatbiki hatma gele“ mezdi. Şimdi Raul oğlu olduğumu ve yahut olmadığını ispat edebi len biç bir delil mevcut olmadan Felisiyen ile karşı karşıya bulunu- yordu. Böylelikle üç hafta geçti. Bir sabah Raul gazetelerden genç Felisiyen'in, tahkikatın ve dolayısiyle muhakemesinin men» inden istifade ettiğini haber aldı. .Kere fonla kendisine muracaat eşyasmı almak üzere köşke gelme sme müsaade edilmesini rica edi» yordu. Öğleden sonra göl 'kenarmda bir gezinti yaparken Raul, Roland ile Jerom'un sahildeki kanapeler* den birine yanyana oturmuş ol duklarını gördü. ğ Ilık bir Ağustos günü idi. Ha- fifçe esen şimal rüzgârı yaprakla» rı ancak kımıldatıyordu. Raul bugün, ilk defa olmak ü- zere iki gencin konuştuklarına $3* hit oluyordu, Jerom söylüyor Ro- land ise gözlerini elindeki çiçekle re dikmiş olduğu halde dinliyor ve kısa kısa cevaplar veriyordu. Küçük bir süküttan sonra Je rom genç kıza tekrar bazı şeyler İ söyledi. Roland başını salladı, dö . — M. d'Averni, bildiğiniz gibi | nüp delikanlıya baktı ve hafifça siz yüksek mahfellerde büyük bir | gülümsedi. itibar sahibi bulunmaktasınız. Raul lâkaydane cevap verdi: — Yüksek mahfellerdeki zeva- ta hizmet etmek fırsatları vaktiy» le çıkmıştı. — Bana bundan bahsettiler... Maamafih etraflı bir tafsilât ve- rilmedi. — İleride size bu tafsilâtı ben vereceğim. Hayatımın bazı anları hakikaten meraklıdır. Velhasıl hâdiseler iyi bir cere- tistlerden Yahudi olanların salon- dan çıkmasını emretmiştir. Fakat Yahudi artistler arzu edilen sür'at ile salondan çıkmayınca Alman nazırı bunları tevkif o ettirmiştir. Fakat bu muamele üzerine salon- da sükünet gene hasıl olmamıştır. Büyük gürültüler çıkmıştır. Niba- yet reis toplantıyı dağıtmağa mec" bul kalmıştır. * * . Raul, hayatında bu kadar dik- kate değer bir yer alan Felisiyen ile kat'i olarak, karşılaşmak üzere idi. Raul bu adama karşi kat'i bir meclübiyet hissetmiyordu. Zaten ona karşı beslediği sempati duy" guları hiç bir zaman fazla olma” mıştr. Hele şimdi genç delikanir eylâtlık hakkının verdiği kuvvete istinaden bazı istismaiyetler istiye* bileceğinden bu sempati hisleri gittikçe azahıyordu. Maamafih Felisiyen'in yalnı$ tekrar işe başlaması ile ve arala” rında sadece el sıkma münastbet” lerinin devam edip gitmesine de razı olamıyordu, hayır, evvelâ Fe” lisiyen ile arasında bir izah ve i# tinzah olması ve onu uzun uzad” ye tetkik edebilmesi lüzumunu hif sediyordu. (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: