1 Ağustos 1938 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 11

1 Ağustos 1938 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

fetlerle etmiş jar ar- Idiğrini 1 yap» midir, yuka- ndık- terem bir sanatkâr m idi © edası var. duyduğumuz Ona gelmeden kadınım ta kendisi Şimdi Bayan Zehra Müfidin kabul sa- lonunday iy vi bir kabul salonundan apta bir sergiyi andırıyor. birada ne arasanız bulmak mümkündür. Meselâ: Şu Köşeden başlıyalım: İşte hepimizin doya doya ve zevkle hikâyelerini dinlediğimiz meşhur Nasrettin Hoca... Bu ufacık “bir bebek, omüzundaki heybesi altındaki emekdar eşeği ile Hocadan hiç te farklı değildi. Bebeği, üzerindeki sanatın inceliklerini daha yakından görmek arzusu ile elime. alınca Bayan Zehra iliyor musunuz, dedi. Hocanın Meli bir hikâyesi vardır. Hoca bir gün çok sevdiği eşeği ile yola çıkmış, dere tepe düz gittikten sonra bir tarlaya gelmiş, inmiş eşekten, kulağına eğilmiş: — “— Eşek!. Sen burada istirahatine bak, ben şuradan birkaç baş soğan ko- parayım, ben gelinceye kadar hiçbir ne geliyorsa hepsi burada... Foto arkada- şim birkaç veni çektikten sonra müsaade istiyerek a Şimdi Bay Zehra ile Sami kal- miştik; Konuşmağa başlac — Sizde bu merak he zaman e “ — Bu merak bende pek küçük yaşta başlamıştı. Daha 0-7 yakini iken ça cukların oynadığı bebekçiliğe bir hayli düşkündüm. Babamdan aldığım paralarla hep bebek alırdım. Mahallede en fazla bebeği olan bendim. Arkadaşlarımı evime davet eder, onlara bebek hakkında sözüm ona konferans verirdim. Daha sonra acaba bunları ben de yapabilir m diye düşü- nerek uğraşmağa başlad aamefih ondan e resme merak etmiştim. Aslen..Ankaralıyım. İstanbulu babam- dan annemden, komşulardan işitirdim. Hep methederlerdi. Günlerce evden dışarıya çıkmadım. Oturdum, İstanbulun hayali bir resmini yaptım. Çok güzel olmuş, tabii şuma gidiyordu, onları nasıl ordum. Ve nihayet tekrar İstanbula gel- dik Burada bir Rus, bebek yapıyordu. Oldukça şöhret kazanmıştı. Ancak, yaptığı bebekler. benim gördüğüm tiplerden çok uzaktı. Pekaz bir zamanda onun eserlerini yaptıklarımı aratmıyacak kadar iyi şeyler hazırlamağa başladım. Bir müddet sonra da Rusun ortadan ar işittim. yebekleri asıl yaparsınız ME ei bulmak aümkiei oluyor mu? — Bu bebekleri yapmak hakikaten bir meseledir. Ben bu kadar sene üzerinde çalışmasaydım. imkân vok bunu becere- ai Bakın Size anlatayım, me i şu gördüğünüz zeybek, tam üç günde iie Malzeme olarak pamuk ve bez kullanırım. Yalnız en güç olan şey, bu bebeklere yaşadığı zamanların kumaşlarına göre elbise yapmaktır. Meselâ bügün meşhur “beş parmak , adındaki kumaşı bulmağa katiyen imkân yoklur. Bia benzer daha birçok kumaşlar da böyle, Hocadan biraz ötede, eski zamanın meşhur mevlevileri, Egenin zeybekleri, eski mektep hocaları, falakalar, Şeyhislâmlar... tarafa ayrılma, anladın mız. , demiş... Ve tar- laya girmiş, bir müddet sonra Hoca eline aldığı heybesini taze bi soğanla dolu olduğu halde eşeğini bıraktığı yere gelmiş. bir de ne baksın, eşek yerde yatmış uyuyor... Yine bermutad uzun kulağına eğilmiş ; “— Bire Kelieitoi mis gibi gölgeyi buldun, derhal bir şekerleme yapayım dedin ha!. Kalk, kalk an gitme za- manı geldi, demiş, ince kızılcık sopasıyle eşeğin sırtına bir iki tane dokundurmuş; eşek kalkıp, anırmağa başlayınca. Hoc bu defa da: erak etme, senin uyku malımur- luğuna dokunmuyacağım, heybeyi ben taşırım... , demiş, ve sırtının iki tarafına mahut heybeyi salladıktan sonra eşeğin sırtına atlamış, evin yolunu 1 Şt ocadan biraz öle de, eski zamanın meşhur mevlevileri, Egenin zeybekleri, eski mektep hocaları, falakalar. Şeyhislâmlar, kadınlar hamamından çikan peştemallı kadınlar, eski ve yeni aklınıza hoş olarak yaşıma göre demek lâzım, okuduğum mektep idaresi benden bunu aldı ve ser- pide teşhir etti, Orada da çok beğenildi. Ondan sonra resme devam ettim. Büyük babam esasen ressam idi. Meş- hur Fehim Sadullah Efendidir. Babam da güzel sanatlara karşı bır hayli temayülü olan bir adamdı. 18 yaşıma kadar kâh resim, kâh heykeltraşlıkla meşgul oldüm. Güzel çapta heykellerde yaptım. Fakat bu arada asıl çok sevdiğim bebek- çiliği ihmal etmedim. Bundan sonra şim- diki kocam Müfit beyle evlendim. Kendisi memur olduğu Ke İstanbula geldik. Bu- rada, bu sana inde çalışacak daha müsait bir zemin Sudi. Ve işimi ileri- letim. Daha sonra Edirneye, Konyaya, Kütahyaya. İzmire, Aydına ve daha Ana- dolunun birçok yerlerine gitmek ve görmek fırsatını buldum Bu gittiğim yerlerde esaslı tetkikal yaptım. Köylere varıncaya kadar gittim. Köylü ile konuştum. Onların “âdetlerini sordum, öğrendim.. kıyafetleri de pek oh- Ben bunları kâh yağlıboya ile kâh başka şeylerle boyayarak benzetiyorum. — En iyi ve en Re a ne zaman vermeğe başladın — Dört sene kadar oluyor ki her fa- rafta eserlerimi son derece beğenmeğe başladılar. İki yıl evvel Kermeste Kızılay namına yaptığım bebekler derece beğenildi. Bunlardan bilhassa eski arzu halcı tipi harikulâde olduğu için ikramiye bile kazandı, Bundan sonra İktisat Vekâ- leti, kömür sergisinde teşhir edilmek üzere benden kömür, mangal ve odun mevzuları üzerinde birkaç bebek istedi. Bunları da vaptım. Bunlarda çok beğenildi. Ben bunları yaparken oturup uydurmuyorum. Yukarıda da söylediğim gibi, esaslı tet- kiklerde bulunuyorum. anki geldikten sonra bu tetkikatımı daha e ireniş” letmek imkânını buldum, Müzeleri, Etno- rafiya müzesini gezdim. alan izahat aldım. Mi olu gezdiğim sıralarda Kütah- yanın Bayat köyünde başımdan bir hâdise 9 Sör

Bu sayıdan diğer sayfalar: