August 1, 1938 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 19

August 1, 1938 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iri: 'rkezi : er TOKSOYF fak Bir ıkın Bir KOpERK Şayas nir çekirdek. e vardır. ir. Dieclenin * karşı yaka birçok eski 'yanda eski an oldukları lerin biribir- attıkları de- Atılan taş» hâlâ izlerini &efşin, Mir leri civarın: hmin edilen ve Diclenin 'n yeni İdil, rman mıntas man idare ve sude getiril çeşitli ağaç» onra bu ser- nba baline roktur. bayının gös- âk ve parlak ii Böyle yapınca da vicdan Ger in Cevadın, bu perişan hali ile ezileli,. kalbinde eski hatıralar kı pırdamağa başlıyalı.. ne şekilde olursa olsun hiçbir yeni hisse ve düşünceye yer kalmamıştı içinde. Şimdi yürüne- cek tek yol, ölüme kayan bir eski dostu yalnız bırakmamak, onu gide- ceği son yuvaya temiz bir hatıra ile uğurlamaktı. Fuatla konuşmak için Cevadın ölü: münü beklemek pek acı bir şeydi. Fa- kat artık kendisinin her gün daha ve yabancı olan hasta adamla ne ilişiği vardı. O, hayatında yer almış bir uzak yıldız gibi ömrünü yaşamış, sonra baş- a bir yere, sonsuz boşluk içinde baş- ka bir âleme kayıp gitmişti. Berrin istese onu, bir kira odasının kimsesizliği içinde bırakabilirdi. azabı * çekmek icap etmezdi. Çünkü Cevat © kimdi artık onun için; bir hiç! So- kakta rastladığı, acıyarak yardım ettiği İ düşkün bir adamdan bile daha uzak ize kasıp kavurmasına hiç te lüzum tu. yok Berrin tramvaya bindiği zaman günün camartesi olduğunu, Birsenin örüntü içinde kendisini bekliyeceğini hatırladı ve bir otomobile atlamadığı- DE pişman o #a Sanatoryomun bahçesinde temiz giyinmiş bir kız çocuğu çamların ara- sında koşan, dolaşan küçük kardeşini oyalamakla meşgul. Yarım saattenberi, eski bir arkada- şini yoklamak için buraya geldiğini söyliyerek kendilerini bahçede bırakan anneleri, halâ dönmedi. Birsen arada wrada büyük yapının pencelerine ba- kıyor, Tunga ablasının elinden kurtul- dukça çam gölgelerine kaçmaktadır. Yerinde duramıyan ateş gibi bir çocuk.. Yukarıda, tek yataklı, beyaz örtü- lâ, temiz penceresinden iki hastabakısının kollarına dayanmış çok zaif, öksürüklü bir adam gözlerinden iki sıra inen yaş içinde dakikadan e lir, sırtını çevirerek uzakla ır, giderdi. Ona komutanla beraber yaşlı, gün görmüş bin- başı Fahri azmı öğüt vermek istemişti ? Tuttuğu yolun bir çıkmazı s"pacağını, bü- yük bir ateşe, derin bir uçuruma sürüklen- diğini alay arkadaşları söylememişler miydi? Fakat o, bütün bir memlekete, inanış ve göreneklere, mukaddes tanınan her kuvvete karşı koymuş; ne söz dinlemiş, 1 si l TERM kikaya iye kuvvetten Ondan biraz uzakta elindeki gaze“ teyi Mini anfamali gibi duran genç kadın, tabiatın sonsuz kudreti kın şaşkın bakıyor. madalya, Şeyh Sait isyanı ve Ağrı harekâtında takdir alan enerjik yüzbaşı u muP Bu, pijamasının içinden kemikleri fırlı- yan, sırtı bükülmüş, saçları ağarmış insan iskeletinin o güçlü, kuvvetli, yılmaz as- kerle alâkası nedir ? u adam mı on yıl Anadolunun birçok yerinde kurduğu yuvalara kanat germiş, karısına ve çocuklarına tapmıştır m mı sarışın bir kadına tutulup generalinden neferine, mektep çocukların- dan tarlada çalışan çiftçisine, yeni gelmiş göçmenlere kadar bütün bir memleketin diline düşmüş, ayıplanmış, tahkir edilmiş, işinden olmuş ve kaldırımlarda sürüklen- miştir Berin, koca bir geçmişin iyi ve fena günlerini gözönüne getiriyor, bu, öyle uzun bir filme benziyorki, yıllarca çev- rile çevrile eskimiş, yer yer kopmuş, iyi eklenmemiş ve birçok yerinde insicamını kaybetmiştir. Şimdi omuzları sarsılan bu kemik yı- ğını, Sali zile dolaştıklarını seyrettiği çocuklarına bakarken ne duyuyor ? Göğ- sünün altında onları kuSâklamak için ya- nan yüreği çok mu acı çekiyor r beş yıl önce Cevada bir masal söyler, bir rüya anlatır gibi bu sahneyi dü- şündürmek isteselerdi.. mutlak o kadından kaptığı savruk kahkahalardan birini firla- n şimdi neredeydi ? Acaba yine kimlerin kollarında ve hangi çatıların te- melini kemirmeğe uğraşıyordu. Cevadı nasıl ve ne zaman bırakmıştı ? Berrin bunu merak ediyor, fakat sor- mağı aklından bile geçirmiyordu. Bir an oldu ki Cevadın dizleri büküldü. Okadar gözleri karardı, başı döndü ki.. boşalmış bir çuval gibi hastabakıcıların dizlerinin dibine yıkılıverdi, Bir katile, bir hırsıza belki kapandığı höcresinde çocuklarının düşüncesi birer uzak teselli olabilirdi. Küreğe mahküm bir adama, ipe çekile- cek bir cemiyet düşmanına belki son bir lütuf olarak yavrularını gösterirler; ruhu, kalbi, duyuşları kararan en azılı bir suçlu bile yavrusunu göğsüne bastırdıktan sonra içinin serinlediğini duyar vs ölüme avun- muş olarak gidebilirdi Demek ki insan elinden ve insan kafa: sından çıkan kanunlar tabiat kanunları gibi kahir değil. Çünki bu insan yıkıntısı ile çocuklarının arasında korkunç birşey, bulaşık, ürkütücü bir hastalık var, Sana: toryomun doktoru, hastabakıcısı el birliği ile bir acıma duygusuna bürünerek bu adamın kucağına çocuklarını vermeğe kalksalar,. yarı yoldu ellerinin, kollarının yana düştüğünü göreceklerdir. İşte Cevadın toprakların arkasına kal- mıyan büyük, tarihi cezası... Elbette tarihi ceza demek yanlış değil. yuvayı altüst eden, ika) bir memleketin ami oynıy. evgi, samimiyet. bağlılık gibi insan gönüllzçiin sükünunu yaratan 17

Bu sayıdan diğer sayfalar: