1 Ağustos 1938 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 17

1 Ağustos 1938 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

larına 'üyor; in bir kasın evkle a mağ vs iğ . iğ i Kız tekrarladı; — Dünya güzel midir? — Evet, sen yanımda oldukça, her harabe, mamurelere gebe bir annedir. Bü yük aşkın kalbimi aydınlattıkça, yangın yerleri, elsever medeniyetlerin uyudukları ve sallandıkları beşiklerdir. Hiçbir ıstırap gözlerini, kalbini incilmiyecek Oh, sen kalbime neler verdin?. Bir yudumda neler sundun?. Rüya dolu ha- vanda dünya ne güzeli. Bu güzellikler neredeydi?. Bırak, hiç eğilmiyen başim ayakların yüz sürmekle ilk şeref çelen- gini taşısın. Kızın gözlerinden taşan iki damla ya- naklarından süzüldü: — Bir yudum su ver bana da.. içirdiğim sudan. sana Göğsümde alev kanatlarını çırpan bir hasret var. Duyduklarını duymak, söyle- diklerini söylemek istiyorum. — Avuçlarındaki bütün suyu içmedim. Bir yudumcuk aldım. Dua eder gibi açık tultuğun avuçlarında su var.. © zaman, kız, çukurlaştırdığı avuç- larında halâ bir yudumcuk suyu taşıdığını gördü. Erkek, dalgın bakan kızın avuçla Tim ağzina götürdü. enim içtiğim yerden iç. Ve sonra da müsande et, ayaklarına minnetimi söy- liyen pus Kız, li bir bakışla erkeği süzdü, Saçlarında yağmur damlalarından elmaslar parlarken avuçlarındaki suyu yudumladı. Erkek de etli penbe avuçlarını elleriyle kaldırıyor suyu içmesine yardım ediyordu. Fakat kızın tatlı bakışlı gözleri birdenbire bulutlandı. Sarsıldı. Bir adım geri çekildi, Acı bir çığlık ortalığı inletti: — Nefret ediyorum, nefretl, Senden Sen, en iğreniyorum. Yanıma sokulmal. uzakl, Sen kimsin?. Kanatlanacak bir ufuk gibi kollarını açtı ve uzaklaştı kız Sevgi, baygın olarak büyük Tanrının kolları arasına serildi. Nefret ilâhi, mu- Mesele anlaşıl- üyük Tanrının süküt duvandan kurtulan tecessüsü hiçlikten çıkan nefret ilâhına, sevginin yağmur vasıtasiyle gön- derdiği. büyük aşkı fısıldamıştı. Nefret m yapanların huzuriyle büyük Tanrıya — Kız; icadı suyu yudumlar- ken yağmura karıştım, Onun damarlarında dolaşan benim, sizden aldığım kudretle varilemi yaptım, mesul m uyum? Dedi ve Tanrının kollarında yalan Sevginin uzun kirpikleri arasında mustarip parıltılarla yanan gözlerini, muzaffer ba kışlarla süzdü. anrı ; — Uzaklaş Seni umumi ahengin bir zarureti sanmıştım da yaratmıştım. Al danmışım, O kalbi ben bile ikiye ve mam artıkl, Sen oraya nasıl oldu da » kulabildin? Orada yaşayamıyacağını anla- madin mı?. Sevgi için doğan bir kalpte. Armin üzerinde Teb al Erkek Allah kadar seviyor. Kızın kalbinde ru- hunun ahengini ml meçhul var- liği görüyor ve alılıyo Erkek, tıpkı bütün ni EN bilen, bir kopmuş gi çırpınıyordu. Zaten bülün dava da bazli idi. Sevginin alevile ikisi tam olacaklardı. Ne yazık ki oyun oynarmıştı. Yoksa bu alevi yarım bir kalbin taşımasına imkân yoktu. Kız, çığlık basarak uzaklaşıyor. Bu acı çığlıkları işiten dağlar çıldırıyor, şeklini muhafaza edemiyor, yıkılıyor, uçu- rumlara yığılıyor, Sular akmasını şaşırıyor. Uçurumlar, şahlanıp dağ oluyor. Kürrenin nizamını allak bullak eden bir hava esi- yordu, Tanrı perişan, ne yapacağını bil- miyor. Çünkü o, sevgisiz bir hiçtir. Bü- yük mabudun kollarında baygın yatan Sevgi, gözlerini açıncaya kader bu hal devam el Büyük TE tebessümünü ve bakışlarını görünce şuuru bir güneş gibi uyanıverdi. Sevginin Sevgi, acı bir tebessümle : — Kurtar, kurlar, özenerek işlediğimiz eserimizi kurtar! Bu çığlıklara tahammül edemiyorum. Şehap yağmuruna bak!. Yıldızlar ağlıyor, görmüyor musun? Tanrı, yerde çırpınan erkeğe baktı : dedi, bu kâinatın nizamın baştan değiştirmek bahasına da olsa nefreti yok edeceğim, yalnız şimdi çok yaralıyım. İçim parçalanıyor. İlk iş olarak onu göklere çekeceğim, Sonra yeni bir âlem yaratacağım ki., Tanrı fazla le ali, korkuyor, sır- rının çalınmasından ürküyordu, Pek*peri- şandı, tıpkı Sevginin dağılan saçları gibi. Büyük Tanrının, Sevginin aşkiyle, Sevginin yaratıcı sözüyle ve onunla beraber iş- lediği kır, bir nur tülüne sarılarak göğe çekildi ve Zühre yıldızı oldu, arzın yoldaşı, yıldızların en güzeli Zühre doğdu. Erkek, bir âlemden bir âleme geçiyor, büyük alevin ruhunu aydınlatan ışıkları içinde sarhoş, sizede iyiki bir yanış, gözlerinde büyük s Sevgi dolu özle ln göklere çe- li bali Büyük Tanri ile gözgöze geldiler, Tanri başını eğdi.. Erkek bir insandı. Fakat tam bir insan olamazdı. Göğsünde kalbinin yarısı ve benliğinin tamamlayıcısı yoktu. Toprağının yarısı göklerde e Onu istiyordu. e onları — Sevgili, larından bir tek söz çıkmıyor, büyü vasını anlatacak en ince duygular iie Dir hece olamazdı. Bir başına, daha değrusü, yarım başına u büyük hasrete dayanamadı, Büyük alevi taşımasına ME büyük hasret, onu pa- ramparça etti, Ve büyük aşk alevinin her bir kıvılcımı bir sarmaşık yaprağına döndü. Sevgili; sarmaşık yaprağına bakarsan, incelmiş bir kalbe benzediğini görürsün. Bazı sarmaşık iye arasından ok demiri örnekleri de bulun Oklar, kalp yarısı, kalp ei kızın acı hatıralarıdır ele, ni lerde açan ki de vardır ki, a tebessümlerinin canlanan akislerini onlar- da bulabilirsin. Rüzgârlar, sarmaşıkları dünyanın dört bucağına savurdular, onları her yerde gö- rürsün : Harabe larda; yerlerde. 5 | o lerde, ormanlarda, duvar. kâh yerde F kak yapıaklıının her zaman ümidin taze- liğini muhafaza eden renkleri solmaz. Sarmaşıklar, sarıldıkları ağarı da, toprağı da göğe yücelimek isterler. Yük- sek ağaçların tepelerinden, kalplerini elle rinde taşıyan kollar gibi çırpındıklarını mehtaplı gecelerde seyretmedin mi? Bu, vuslatta bile devam edecek bir çırpmıştır, kanayıştır bu çırpınış ühre ki, o kızdır, kimi günler batı. dan doğunca, larından büyük tırmanir, sürünür, sarmaşıkları görür. Avuç- aşkı içen erkeği tanır. Bu yarım kalbinin sayısız bölünüş ve ço- galışına rağmen kalbinin kendisinin yarısı olduğunu bilir, Fakat, nefret, ona hâkimdir. Yüzü-al al olur. Erkeği gör memek için, lür. ulkun karşı yakasına süzü Sarmaşıklar orada da vardır. Daha uzaklara kaçmak ister, Fakat Büyük Tanrı, acısını çektiği ve tamamlayamadığı büyük eserini gözünden ayırmak istemiyor. Ka- fasında ne gibi dü âlemleri doğu- yor? Bu âlemlerin nihayetsizliğine süzül- mek için aklımızın kanatları cılızdır. Şimdi, artık iş değişmiştir. Büyük sev- ginin huzurunda eğilen nefret, kavgasında teslim bayrağını açsmış ve Zühreden elini çekmiştir. Venüsün yer değiştirmesi, büyük vus- lata duyduğu hasrettendir, Toprakta, ta- mamlamak ve tamamlanmak için yarısını arıyor. Büyük alevin aksi, güzel ve mânalı yüzünde ince bir tüldür. Ve kendisi de bazı geceler açıp sabahları solan bir sari güldür. Fakat tül, henüz tenine dolanmiş, sarhoş edici koku da sarı gülle kaynaşmış değildir. ürce eb rçek mi, Ga mi, bitmiyesek olan bu hikâye, burada sona ermiş gözü- kür. Kâinatın nescinde canlı bir hücreden başka birşey olmıyan yıldızları, insan lari. sevginin kollarına atılmaktan kim alıkoyabilir? Baştanbaşa ideal bir şiir e büyük ahenk, bu akışı kemale mekte ve onun havasında kendini MM üyük sevgi, ikiye bölünen bu kalbin, ven gibi a söylemektedir. Sev, daha çok daha çek.. 15

Bu sayıdan diğer sayfalar: