7 Ağustos 1954 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 3

7 Ağustos 1954 tarihli Akis Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURITTA Dış Politika Kıbrıs hakkında korkunç süküt Insanın bir gün, Türkiyenin Dışışle— ri Vekili Prof. Fuad Köprülüye gi- deceği ve: "— dersiniz beyefendi, diyece- ği geliyor, affedersiniz beyefendi... Hiç mi gazete okumuyorsunuz, hiç mi rad- yo dinlemiyorsunuz, dünyadan ve memleketten hiç mi haber almıyorsu- nuz? Bir Kıbrıs meselesinin mevcudi- yetinden, bunun hariçte ne kadar gü- rültü, dahılde bizim vicdanlarımızda ne kadar üzüntü yarattığından malü- mattar değil misiniz? Ne olur, ağzınızı elıme bir tek kelime eyiniz. Bu m le karşısında bizim fikrimiz, vaziyetimiz nedir? Biz b r fikrimiz, bir vaziyetimiz var mı Hayır! Ne bir ses, Hükümet olarak, hiç efkâr kargısında boyl ne duyduk, ne ışıt olm. bır şeyi s: sanki B aşvekil Muavini Fatin Rüştü Zorlu, bundan bir müddet evvel, Başvekâ- lettekı odasmda Yunanlıların Kıbrıs a dip te- şebbuslere geçeceklerınden bahsedıldı ğinde: "— Yok canım, — zannetmiyorum. Hem şimdi bu isi karıştırmıyalım" de- di Prof. Fuad Köprülünün de tâ Bu, 1951'de Birleşmiş Milletler Pariste rulan suallere verdiği cevabın eşiydi: — Şimdi bu işi karıştırmıyalım.." Hükümet erkânının bunu söylerken bir bildiği olmasın, bu imkânsızdır. Yunan veya İngiliz devlet adamlariyle yapılan müzakerelerde Kıbrıs mesele- sinin bahis mevzuu edildiği ve mese- lenin bizim arzumuz hılafına halledil- meyeceğine dair teminat alındığı da hakikattir. unan devlet adamları, kendılerme serzenışte bulunuldugunda daim —Um efkâr...” demiş lerdır Hattâ, daha da 1lerı gıtmışler Kıb- rıs meselesinin Yunan dış değil, iç mesele oldugunu huku et— lerin dahildeki vazıyetlermı kuvvet- lendirmek maksa cereyana karşı gelmedıklerını ileri sürmüşler- di. Unuttukları — ve bazan Türk mu- batanlarının da unuttuğu —, Türkiye- e de bir umumi efkârın mevcut bu- lundugu hususu olmuştur. Yunan hü- kümeti umumi efkârın zoru ile bu şekilde hareket ettiğini açıkça bildi- rirken, bizim hükümetimiz, bizim u- mumi efkârımızı kaale almak zahme- tini ihtiyar etmemiştir. Bunun muhtelif sebepleri vardır. Türkiye, Yunanistanla olan dostluğuna çok ehemmiyet vermektedir ve bu dost 4 OLUP BİTENLER İki Hareket ünyanın pek çok. memleketinde Dıktı dara yakın çevreler, ıktıdarda bulunan kimselerin ahbapları, dost- ları, akrabaları hattâ dalka k ve şaklabanları kendıl erini, adına "nü- ticareti" — deni len bır tıcarete kaptırmaktan alamazlar. oğlu zayıfsa, yeryüzünün her ara— fında Zayıftır. Ama bir demokraside iktidarı en ziyade şiddetle — yıpratan zaafın da bu olduğu uzun senelerden beri, u- zun tecrübelerden sonra aynı dere- cede umumi şekilde anlaşılmıştır. "Nüfuz ticareti" nin aleniyete - dö- külmesi, memleketin hemen her sa- hasına şamıl bir hal alması daima "“iktidarların sonu" na bir arefe teş- kil etmiştir. Florya a rsaları meselesı halledıl miş bulunuyor. Florya selesi "nüfuz tıcaretı" g örneğiydi. Hâdise malüm- Nüfuz sahibi bir takım zevat a- ralarında toplanmışlar, yapı koope- bele dıyeyı şehrın mutena yerindeki bir araziyi ken ciflerine en ucuz fiyatla satmaya ra- zı etmişler. Muamele kanuni çer- ceve içinde yapılmış, fakat bu sıra- da basın hâdiseye muttali olarak işi mumi efkâra aksettirmiş. Yolsuzluk iddiaları ortaya atılmış, müfettişler işe el koymuşlar. Ancak her şey böyle bir ihtimal düşünülerek hazır- landığı ve kara kaplı kitaba uydurul- duğu için, kanunlara dayanılarak da haksızlık yapmak kabil olduğundan ihtimal ki tahkıkat tesirli bir netice Vermeye Zat fuz ticareti" nin panze- hiri müfettişler veya kanun de- ğildir. Nüfuz tacirleri, belki en ace- mileri hariç, kar unsuz bir harekette bulunmazlar. nların — marifetleri kendilerini üstelik kanunlarla mu- hafaza ettirmenin yolunu bulmaları- dır. Bu ticarete karşı bir tek panze- hir verdir: İktidardakilerin göstere- ceği kuvvetli reaksiyon. Bu reaksi- yon gösterilmediği takdirde dediko- dular, her türlü dedikodunun üstün- ; B ÖL © :.* 3 S © v E gereken kimselerin isimlerini de içi- alarak büyümek, büyümek, bü- yumek istıdadım gosterıyordu Başvekil Adnan Menderes bahis Metin TOKER mevzuu arsaların belediyeye iadesi- ni emretti ** partiler ihtirasların kaynaştığı yerse birtakım parti- lerde bir takım kimselerin iktidara en kestirm e — menfi d yoldan gelmek 1steme1erını karşılamamak gere uki demokrasılerde bu hede- fe gitmek için bir takım muayyen vasıtalar kullanılır. Seçim, bunların en mühimi ve temelidir; Meclis içi faaliyet bunlardan bir başkasıdır. İktidarı Meclis dışında çalışarak, se- çimlere — girmeden ele — geçirmeye bakmak ihtilâl partılerının metodları arasındadır. eçimlere gırmeyen ve Meclisteki temsilcilerini geri — çe- ken bir parti ne yapabilir? Ancak memlekette ğer siyasi olsa — hayretle nifak tohumları eker, milleti kıyama teşvik eder, meşrui- yetten ayrılır. XI. Kurultay gostermıştır ki Cum hurıyet Halk Partisinin içinde böyle bir temayül — mevcuttur. Temayülü doğuran sebepler üzerinde durmak beyhudedir; bunlar, karşılıklı iddia- lar halinde ortaya atılmıştır müna- kaşaları yapılmaktadır. Mühim o- lan, eğer Halk Partisinin Genel Baş kanı şahsiyetini ortaya koyarak bu cereyana karşı açıkça cephe alma. saydı partiyi — anarşist parti haline sokacak böyle bir kararın kurultay- an çıkacağı idi. Hattâ Parti Mec- lisi bile, kendini şimdi o hareketle fren_lenmiş hissetmektedir. İsmet İnönü: Eğer, dedi. Genel Başkanını- zın fîkırlerıne kıymet veriyorsanız, eğer Genel Başkanınızı muhafaza et- mek istiyorsanız beyle bir karar al- mayınız Bu, uretkar bır çıkıştı. Kabaran ihtiraslar, Genel başkanın şahsiye- tini bile yıkıp geçebılırdı man İsmet İnönü için Partinin liderliğini bırakmaktan başka çare kalmayacak- tL, Sed, mukavemet etti. S imdi, başlarımızı çevirip te 2 Ma- 5 yıs 1954d u yana baktığımız başka takdir edilecek bir hareketini, kadar arasak göremiyoruz Buna mukabıl hisleriyle hareket ettikleri ve rejim buhranına sebep oldukları pek çok hâdise vardır. Eğer İsmet İnönü Reisicumhur seçiminde reyini kullansaydı ve kendisine ne kadar zor gelirse gelsin seçim denilen mü- cadelenin sonunda kazanan rakibini, AKİS, 7 AĞUSTOS 1954

Bu sayıdan diğer sayfalar: