11 Şubat 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 3

11 Şubat 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e Haftalık Aktüalite Mecmuası 2, Cilt: VI, Sayı: 92 Rüzgarlı Sok. Ovehan Kat : 3 Daire : 7 P. K. 582 — Ankara Tel : 15221 (Başyazar) 18992 (Yazı İşleri Fiatı : 60 Kuruş * Sene : ve İdare) İmtiyaz Sahibi : Metin TOKER Umumi Neşriyat Müdürü : Cüneyt ARCA YÜREK * Bu nüshada yazı işlerini fiilen idare eden mes'ul Müdür : Yusuf Ziya ADEMHAN Teknik Sekreter : M. Nevzat ÜNLÜ * Karikatür Folograf Hüseyin EZER ASSOCIATED PRESS TÜRK HABERLERAJANSI * Klişe Doğan Klişe ATELYESİ * Abone Şartları : 3 aylık (12 nüsha) : 6 lira 6 aylık (25 nüsha) : 12 lira 1 senelik (52 nisha) : 24 lira * İlan Şartları : 4 renkli arka kapak (Tam sayfa) 250 lira Kapak içi 300 lira metin sayfaları antimi 4 lira * Dizildiği ve basıldığı yer : Yeni Matbaa — Ankara Kapak Resmimiz: Prof. F. K. Gökay Esrarengiz vali Kendi Sevgili AKİS Okuyucuları Birhaftadan beri hayat, Türki- yede felce uğramış bulunuyor. Bilhassa İstan bulda günlük yaşa- yışımızın'en tabii icapları zedelen- di. Yolları karlar kapladı ve biz bunları kaldıramadık. Fırınlara ta- haccüm oldu, ekmek sıkıntısı baş- gösterdi ve biz bunu önliyemedik. Yer yer elektrikler kesildi ve biz tamir edemedik. Hava gazının ta- kati azaldı ve biz kuvvetlendireme- dik.. Vapur, tren seferleri sekteye uğradı ve biz düzeltemedik. Tele- fonlar günlerce konuşmaz oldu v biz konuştaramadık. Sanki ıspat etmek istiyorduk ki kar ancak me- deni memleketlerin süsüdür. İktidarın bütün bunlardan do- layı - muhalefeti itham edecek ka- dar şaşırmış olduğunu kabul et- mek zordur - kabahatı basının sır- tına uklem kabildir. Muhalefet m. karşılıklı çekışmelerden ziyade memleketin ve bizlerin umumi va- ziyetimizin uzerıne bır nebze eğilir- sek yağan karın zararı yanında kendimize bir de kâr çıkarırız. Her şeyden evvel kabul etmek lâzım ki, "Türkün aklı sonradan gelir*' darbımeselını haklı göstere- cek şekilde tedbirsiz davrandık. Karın ilk y alınması gereken kararları, dizimize kadar battıktan sonra düşündük, İtstan- bulda ancak pazartesi gunudur ki polisler ev ev, dükkân dükkân do- laşıyor ve herkesi ıkametgahının ya işyerinin önünü temizlemeye davet ediyordu. Halbukı atam çok- tan olmuştu. Bu yüzdendir ki vali- nin, muhteşem Cadıllacı içinde yaptıgı cakalı teftişler beklenen faydayı vermedi. Ama her mese- lede bö, yle davı'anmıyor, ancak sı- kıştıktan sonra çabalamaya başla- mıyor ? Batıda ise tedbir, eğer felaket Zelzele, yangın veya su baskını gıbı ani değilse çok za- an hadise tekaüdüm ediyo Karın ba şladı 1 anda temizlik ha- reketlerine gırışseydık dızımıze ka- idare etmek gibi şehir idare etme- nin muvaffakiyet sihri de bu olsa gerek. Ekmek sıkıntısı da aynı ikma- lin neticesidir. Tecrübeyle sabittir ki halkımız bu gibi hallerde daima telâşlanır. Bir alacağına üç alır. Eğer istihlak ona göre hesaplanıp, pıyasaya çıkarılan ekmek miktarı o seviyede olsaydı telâş beyhude bir telâş olurdu ve fırınların önün- de saatlerle kuyruk yapmak ezi- yetınden vatandaş k urdu. Ek- meğe akın, karlı havalarda bilhas- sa İstanbullunun bir adeti haline gelmiştir. Kabahatin vatandaşta Aramızda mı, yoksa ıdarede mi olduğunu a- raştırmak tavu mu yumurta- dan yoksa yum rtanın mı tavuk- tan çık ığı sualin ve hına bakarsanız bır faydası da yok- tur. Faydalı olan bu realıteyı göz önünde tutmak ve ona göre ted- bir almaktı. Elektriklerin kesilmesi, havaga zının kuvvetini kaybetmesi, tele- fonların susması teknik arızalar Oo- larak vasıflandırılabilir. Ustelık İ- tiraf etmek lazımdır ki, tipi muta- m üstünde bir şıddette olmuştur Ama ihtiyat kifayetsizliği nasıl gözden kaçabilir ki? Elektrik ida- resi de, havagazı idaresi de, tele- fon idaresi de son derece gafil av- lanmışlar. Telefon başmüdürlüğüne yapılan şikâyetleri ağlamaklı bir ses "— Her yerde vaziyet aynı, her yerde arıza var efendim.. Ne palım?" — diye cevaplandırmıştır Bu, acizden başka nedir k Sonra millete mutemadiyen "Kalkınma" masalları okuyan, “gö- rülmemiş cihazlanma" dan bahse- den organlara sahip bir iktidar ilk fırtınada şehri günlerle ve gün- lerle elektriksiz, telefonsuz bırak- mamalıydı. Tabii bu, kar yagdık- tan sonra değil, kar yağmadan ev- vel alınması gereken tedbirlerle o- lurdu. Muhtelif ihtimaller düşünü- lerek hesaplanan icraat sayesinde aksaklıklar süratle bertaraf edıle- irdi. a günü gününe yaşaya benzinini bile peşin verebılecegı miktarda tedarik edebilen bir mem- lekette idareden kar yağması ih- timalini düşünmesi nasıl istenile- bilir? Kıssadan çıkarılabilecek his- se bir tipinin iktidar balonlarım iğ- raz daha ihtiyatlı ve ölçülü konuş- mak | “İs- tanbula yagan karı unuttun mu?" deyiverirler. Hangi kalkınma, han- gi cihazlanma? Halbuki iktidarın değişmesinin akabinde tutulan yol- da aklı başında adımlarla ilerlene- bilseydi bugün memleketin manza- rası sadece Zafer gazetesinin sü- tunları üzerinde değil, aslında da değişik olurdu. Bir memleket ki en büyük şehrınde iki karış kar yağdı mı at ketin ıdaresınden mesul olanlar pak S fazla gerinmemelidirler. un yanında vatandaş olarak hepimizin ezeli kusurunu belirtme- menin imkânı mı var? Herkes ka- pısının önünü temizlerse şehırler nasıl tertemiz olursa, kar yağınca herkes kendi üzerine duşenı yap- sa aksaklıkların bir çoğu Ama bu yüksek bir "cemiyet ha— yatı alışkanlığı" m icap ettirir. De- senize, ona malik bulunsaydık re- jimimiz bugünkü rejim mi olurdu Saygılarımızla

Bu sayıdan diğer sayfalar: