27 Nisan 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

27 Nisan 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER senin ağzım çok daha cömertçe aç- maya hazır olduğunu sanki Suud bil- miyor muydu? Bundan başka yeni dostunu memnun etmek için Suud, “dünya ve ahret" düşmanı Haşımılere güler yüz göstermeyi kabul etmişti. Nasırla ipleri gevşetmişti. Kral Hü- seyinin ve Kral Faysalın sabırla sırt- larını sıvazlıyordu. Vefalı dost Suud, daha da ileri gitmişti: Vaktiyle har- camakla bitiremediği, dolarlarını Su- riye, Mısır ve diğer Batı düşmanı A- rap gazetelerini finanse etmeye sar- fediyordu. Baş mukâfatı kazanmaya hevesli bir sürü milliyetçi Arap ga- zetesi, Batı aleyhinde en düşmanca yazıyı neşretmek için yarış ediyor- lardı. Ürdüne, Suriyeye,Iraka gön- derilen siyasi tahrikçilerin mütevazı faturalarını ödeyen de gene Suud idi. Serac ve Ebunevvar, Suudun do- larlarıyla adam — olmuşlardı. Vefalı Suud şimdi karşı tarafın, yani Se- raçların, Ebunevvar'ların , Nabulsi- lerin düşmanlarının, — finansmanıyla meşgul oluyordu. Doğrusu Kral Su- un Amerika için katlandığı feda- karlıklar ödenecek gibi değildi! Bir- kaç gu kadar Ürdün ve Irak» "teftiş"'e gıdecekti. Bütün bunlara karşılık Amerika, şu dokuz köyden koğulmuş yahudılerm Orta Doğudan da kağulmasını kabul etmeli. 19u- udun at oynattığı meydanlarda Ya- hudilerin yeri yoktu. Bazı Amerikalı siyaset adamları, büyük dostlarının hatırı bu ufak fedakârlığı yapa- caklardı. Fakat Amerikan parlamen- tosuna ve Amerikan halkına bu ufak fedakârlığı hangi külahın altında saklıyarak kabul ettirebilirlerdi? Da- ha evvel Dulles, İsraile karşı iktisa- di müeyyideler tatbik etmeyi düşün- müş; fakat Amerikan basını ile Se- Nablusi ve Kral Hüseyin Bu başlardan biri fazla natodaki Demokrat ve Cumhuriyetçi Parti liderlerini kargısında bulunca derhal çok süratli bir manevrayla tornistan etmeye mecbur kalmıştı. A- merikanın İsraile karşı cephe alma- sına imkân yoktu. Ama İsrail aleyhi- ne dönmedikçe de Arap memleketle- riyle -dolar münasebetleri hariç , cid- di olarak anlaşmak mümkün görün- müyordu. İşte 6 aydan beri az gidil- miş, uz gidilmiş ve sonunda bir arpa boyu. olsun yol alınmamıştı. Akabe meselesi olduğu gibi ortada duruyor- du. Gazze bu defa Mısır askerleri ta- rafından işgal edilmişti. İsrail ve A- rap memleketleri arasındaki kavgaları yeniden — kızışıyordu. Sü- veyş kanalı bahsinde Nasır, bir tavize — yanaşmıyordu. Güvenlik Konseyine başvurmaktan bile vazgeçmişti. Nasırı dolarla yola getirmeye çalışıyordu. İsrailin, Sü- veyş Kanalına bir tecrübe — gemisi göndermek fikrini şimdilik tehir et- tirmeye muvaffak J Fakat Neyvsweek mecmuası, İsrail - Mısır harbinin, yeni, yıldan önce tekrar baş- lıyacagım yazmak cüretini gösteri- yordu'. İsrail ergeç Kanaldan zorla geçmeyi deneyecek, Mısır mukabele edecekti. Netice, yeni bir harpti. Şimdiden İsrail Fransadan, Mısır da Rusyadan silâh tedarikiyle — uğraşı- yordu. Amerika Amman'daki oyun rdünde, Kral Hüseyinin cüretkâr hareketi beklenen neticeyi vereme- mişti. Bir türlü hükümet kurulama- mış, genç Kral sonunda Nablusi'yi ye- niden kabineye çağırmak, onun siyase- tini kabul etmek Zzorunda kalmıştı. Sabık Genel Kurmay Başkam Ebu- nevvar da partiyi kaybetmış sayıl- mazdı. Yeni Kurm Başkanı Ali Heyari, iki gün ıçınde istifasını ver- mişti. Orduda ve halk arasında yeni karışıklıkların - çıkması ve yem kabi- nenin de düşmesi mümkündü. Genç kralın tahtı hâlâ sallanıyordu. Suriyede de durum pek farklı değildi. Kopan mücadeleye rağmen partiyi Nasırcıların mı, yoksa Nasır aleyhtarlarının, mı kazandıgı iyice anlaşılamamıştı. Ürdün, Suriye ve Mı- sırın Bisenhower doktrini karşısın- da ne durum takınacakları da henüz kat'iyetle bilinmiyordu. Suriye, Rich- ards'ı kabul edeceğini açıklamıştı. Fakat bu kadarı, Suriyenin doktrini kabul edeceğine hukmetmek için kâfi değildi. Doktrinin düşmanlarından Nablusi de, geçen hafta Mısır kabul ederse Urdunun de Richards'ı davet edeceğini açıkladı. Ama Mısırda he- nüz ses sada yoktu. Bu memleketle- rin Eisenhower doktrinini kabul et- seler bile, nötralist siyâsetlerinden vazgeçmeleri beklenemezdi. r mühimi, — İsrail-Arap ihtilâfı halledilmedikçe — Orta Doğu- daki huzursuzluğun sürüp — gideceği her gün daha iyi anlaşılıyordu. A- merika şimdiye kadar bu yolda hiç bir müsbet teşebbüste bulunmamıştı. Amerikanın eski Hindistân Elçisi Haşmetlü Kral Suud Fedakâr dost Choster Bowles, Washington Postta yayınlanan bir makalesinde, Ameri- kanın "Çöl şeyhlerinin ve Ortaçağ sultanlarının muvakkaten gösterdi- ği iyi niyetlerden daha sağlam te- mellere dayanan uzun vadeli bir Orta Doğu siyasetinin mevcut «olmadığını" soruyordu. Silâhsızlanma Âlimlerin korkusu ATO kuvvetlerinin eski başko- mutanı General Gruenther'in gö- rüştüğü siyaset adamlarına tekrarla- maktan zevk duyduğu bir söz de şuy- du: "Dünyada amatörlerin profesyo- nellere tercih edilmesi gereken iki meslek vardır: Strateji ve fuhuş..." Bu sözdeki hakikat payı düşünüle- dursun, profesyonel siyaset adamı Fe- deral Almanya Şansölyesi Adenauer, amatörlerin siyaset yapmasına ta- hammülü olmadığını ortaya koydu. Geçen hafta atom silâhlarına karşı cephe alan 18 Alman atom âlimi ta- rafından neşredilen beyanname, ihti- yar Şansölyeyi son derece hiddet- lendirmişti: Atom' âlimleri -çizmeden yukarı çıkıyorlardı! İçlerinden uçu Nobel mükâfatı ka- zanmış bulunan 18 Profesörün neş- rettiği beyannamede şöyle deniliyor- "Alman ordusunu atom silâhla- rıyla techiz etmek, bu beyanname- ye imza koyan atom âlimlerini endi- şe içinde bırakmıştır.. Kısa bir müd- det önce aramızdan bazıları endişele- rini alâkalı makamlara bildirmişti, AKİS, 27 NİSAN 1957

Bu sayıdan diğer sayfalar: