27 Nisan 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

27 Nisan 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

T | Üniversiteliler Bahar hamlesi Şu satırların yazıldığı tık M.TI.T. Birliğinden bulunan Üniversiteliler Tıyatrosu hazırladıkları son iki piyesi tamam- ladıktan sonra biri matine, diğeri su- vare olarak iki temsil vermek üzere Kırıkkalenin yolunu tutmuş bulunu- yor. Her ne kadar gençlerin açık hava- da Amerikan bezinden kendi elleriy- le gerdikleri panoların boyanması i- şi yağmurun azizliği yüzünden ta- mamlanamamışsa da elbette Kırıkka— leye vardıkları an birer fırça alıp işi de bitirmişlerdir. Unıversıtelıler Tiyatrosu biri Synge'den "Dereye ran Gölge" diğeri Neuveux'den li Sistem" isimli iki küçük piyesin ilk temsillerini —Kırıkkalede — yaptıktan sonra Ankaraya dönecek ve 3 Ma ayıs gecesi, her tü imkânsızlığa rağ- men büyük bır gayret ve cesaretle meydana çıkarmağa muvaffak olduk- ları bu eserleri Uçüncü Tiyatroda An- karalı seyircilere de temsil edecek- lerdir. ÜUniversiteliler Tiyatrosunun Ankara Atatürk Lisesinde yaptıkları mumi provadan da anlaşılmak— tadır ki gençler tiyatroları için dişle- rini tırnaklarına takarak çalışmak- ta ve bu işin ciddiyetten uzaklaşma- ğa katiyyen tahammülü olmadığını çoktan anlamış bulunmaktadırlar E- serlerde rol alanlardan bilhassa Mete Polat, Erol Aksoy Ozan Sungur, Gü- neşi Akol v Sümerin çalış- malarının yanı sura gösterdikleri ka- biliyete de bakarak seyircilerinin karşılarına cesaretle çıkmamaları i- çin hiçbir sebeb kalmamaktadır. sırada ar- ayrılmış Oda Tiyatrosu "Biletleri bitmiştir" U ayın ortalarında Oda Tıyatrosu Frederick Knott'nun dilimize nayet Var" adıyla çevrilen bir piyesi- nin temsiline başlamış bulunuyor. Altmış küsur koltukluk Oda Tiyatro- sunun temsillerinde, ilk geceden vaz- geçilse bile istenilen herhangi bir gün için bilet bulmak her babayigit se- yircinin harcı değildir. Hele "Cinayet Var" gibi bu tiyatroda habersizce başlatılıveren piyesler için... Devlet Tiyatrosu abonelerine dıger sahnele- rinde yeni temsil edilecek piyeslerin falanca- gün başlıyacagını ve biletle- rini falanca güne kadar alabilecekle- rini telefonla bildirirdi. Fakat Tiyatrosu 1956-57 evsımının abone leri' yapıldıktan sonra kapılarım se- yircilerine açan bir tıyatro oldugu i- çin diğer tiyatrolara aboneli bulunan- ların tabiidir ki bu usulden faydalan- malarına imkân kalmıyor. Tiyatro küçük ve seyircisi de çok şükür dai- ma boldur. umdan, haksızca da olsa; en fazla şikâyetçi bulunacak- AKİS , 27 NİSAN 1957 YA T R O Güner Sümer - Ozan Sungur Heveslere gölge — vurmasın — da... lar şüphesiz temsillerin ilk gecelerine gıtmegı âdet edinmiş seyircilerle, "münekkit geçinen" bir takım gaze- tecilerdir. Oda Tiyatrosunun minicik salonu nasıl olsa her gece doluyor ve Devlet Tiyatrosu idaresinin de bu "münekkit geçinen" birtakım ga- zetecilere hiç ihtiyacı yok! Hattâ unlar tiyatroların hiçbirine adımla- rını dahi atmasalar Devlet Tiyatro- su İdaresinin bundan büyük bir mem- nunluk dahi duyacağı akla gelebilir. Zira temsillerinde basına yer ayır- mamakta İsrarla inat eden bir tiyatro idaresinin başka hangi düşüncenin ışığı altında dünyanın her tarafında tatbik edilen ve birzamanlar Devlet Tiyatromuzca da tatbik edilmiş olan bir, ulün, gazetecilere daveti gonderılmesı usulünün hiçe - sayıldıgı— nı kestirmek hakikaten güçtür. Yok Devlet Tiyatrosu kendi, kendine hem çalıp, hem oynamak istiyorsa buna diyecek tek söz kalmaz. Ne var ki hergün gazetelerde "Oda Tiyatrosu, bu gece falanca piyes, bi- letleri bitmiştir” yatrosunda dahi "münekkit geçinen- lere" günün birinde sıra gelir ve en gerilerde de olsa oyunu seyretmek imkânına kavuşulur. "Cinayet Var" Şimdi Oda Tıyatrosunda temsil e- dilmekte olan yet Var" i- simli eser daha önce Istanbulun Kü- çük Sahnesinde de oynanmıştı. Hem de aynı mizansen ve aşağı yukarı ay-. ı kadro ile.. Bu da göstermektedir kı Devlet Tıyatrosu daha önce oda ılanı çıkan Oda Ti-, Tiyatrosunda temsil edileceğini bil- dirdiği "Misafir" isimli piyesi Üçün- cü Tiyatroya aldıktan sonra bu eseri de, eserde rol alan bazı sanatkârlarla birlikte Küçük Sahneden getirtmek zorunda kalmıştır. İsminden de anla- şılacağı gibi piyes, tertiplenen ve fa- kat yanlış işlenen bir cinayet vak'ası etrafında örülmüştür. Eski tenis yıldızlarından Tony Wendice zengin ve güzel bir kadınla evlidir. Karısının — vasiyetnamesinde öldüğü zaman mirasının kocasına ka- yazılı olduğundan ve Tony ice de daima kolay ve rahat yaşa mağı sevdiğinden adı geçen cinayeti tertiplemekte gecikmez. Bunun için de karısının sevgilisi ve cinayet roman ları ile televızyon piyesleri yazarı Max Halliday'in Margot'ya yani karısına gönderdiği bir aşk mektu- bunu silâh olarak kullanır. Tony cina- yeti eski bir mektep arkadaşı olan Les gate'e işletecektir. Lesgate'in haya- tı türlü kötülüklerle geçmiştir ve her seferinde polisin gözünden kaç- masını bilmiştir. Fakat Wendice o0- nun bütün yaptıklarına vakıftır. Ka- rısını Öldürtmek için bu durumdan pek âlâ istifade etmesini bilir. Wen- dice'in şantajı ve verdiği para muka- bilinde Lesgate, Margot'yu Öldürme- ğe razı olur. Fakat iki adamın kur- duğu plân yanlış neticelenir. Margot cinayet anında kendisini müdafaa e- derken eline geçirdiği bir makasla Lesgate'i öldürür. Bu sefer VVendice bütün zekâsını kullanarak cinayete Margot tarafından tertiplenmiş süsü- nü vermeğe muvaffak olur. Fakat kurduğu plân gene yarım kalmış, polis müfettişi Hunbard ve seneler- den beri cinai piyesler yaza yaza ci- nayetlerin çözülmesinde — kafası bir hayli meleke kesbetmiş olan Max sa- yesinde Tony Wendice'in maskesi a- şağı düşer. Devri daim S zamanlarda televizyonun da tesiri altında bir takım sahne e- serlerinin Amerikalı prodüktörler ta- rafından fılme alınması moda olmuş ye M for Murder - Cinayet Var" da bu esnada filme alınmıştır. Başrollerini Ray Milland'la Grace Kelly'nin oynadıgı bu filmin mizan- seninden daha önce Küçük Sahne- de, şimdi de Oda Tiyatrosunda tem- sil edilmekte olan "Cinayet Var" ın mizansenini ayırdetmeğe imkân yok- tur. Hattâ piyesin filminde kullanılan bir takım sinema imkânları bu defa da sahnede tatbik edilmiştir. Eseri Oda Tiyatrosunda sahneye Koyan A- gâh Hün piyesi elinden geldiği kadar filme benzetmeye, hattâ bizzat ken- disi bir Ton endice olarak Ray Milland'a benzemeye gayret etmiş- tir. Birtakım prodüktörler sahne e- serlerini perde eseri yapmağa çalışır- larken, birtakım rejisörlerin de bun- ları bu sefer perdeden sahneye nak- letmeğe çalışmaları çok tuhaf bir devrı daim hikâyesidir. Bununla Agah n'ün Tiyatrosundaki mizan- senının başarısız olduğunu söylemek istemiyoruz. Fakat — rejisörlerimiz 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: