27 Nisan 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 4

27 Nisan 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Millet Kaçınılmaz bir vazife Son günlerde vatan sathında üzün- tülü veya sevinçli, ehemmıyetlı veya ehemmiyetsız bir yığın hadise cereyan etti. Endişe uyandırıcı kum fırtınalarını bereketli ve güleryüzlü bahar yağmurları kovaladı. Kuraklık kabusu ile kararan zihinler serin ba- har yağmurlarıyla yıkanırken bu de- fa da Kıbrıslı tedhişçilerin elebaşısı olduğundan şüphe edilmeyen Makari- osun Harriman tarafından New Yor- ka daveti haklı ve çok yaygın, bir in- fiale yol açtı. 23 Nisan Milli Hakimiyet bayramı radyolarda okunan sayısız teessüf telgrafları arasında karşılandı. Bir ölüm kalım savaşını başarıyla sena erdirip hür ve müstakil bir millet o- larak yasamak hakkını kazanmamı- zın, iftihar verici inkılâplarımızın başlangıcı olan bu mutlu günün u- yandırdığı sevinç bile düşüncelerde- ki bulutları dağıtmadı. Zira Temyiz Mahk emesi hakımlerınden ikisinin "görülen lüzum üzerine", yani sebeb gösterilmeksizin, emekliye sevkedıl— meleri B.M.M. nin kuruluşundan 37, Cumhuriyetin ilânından 34 ve çok partili hayata geçişimizden 11 sonra dahi müstakil adalet ve temi- natlı hâkim meselelerini henüz kö- künden halledemediğimizi ortaya ko- yuyordu. Halbuki "hâkimlerin azledı- lememesi" prensibi demokratik rejim- lerin kilit taşıydı. İnsan haktan be- yannamelerinin yazılı anayasaların en eskilerinde bile bu kaideye rast- lamamak imkânsızdı. Şimdi bu sebeble, bütün gözler D.P grubu milletvekillerine — çevriliyordu. Milletçe çekilen ve D.P. grubunda bu lunanların birçoğu tarafından da hissedildiği ' muhakkak olan bu ıstı- rabın dindirilmesi için Büyük Meclis- ten başka ilticagâh yoktu ve olamaz- dı. İlk defa Cemil Sait Barlas tarafın- dan Sonhavadis gazetesinde çıkan bir başyazıyla ortaya atılan bu tekisin D. ye mensup milletvekilleri tarafın- dan dikkata alınması ümidini paylaş— mıyacak kimse duşunulemezdı "Tem natlı hakim e dayanan mustakıl mahkeme” müessesesini gerçekleşti- renleri gelecek nesillerin minnetle yad edecekleri şüphesizdi. Adalet Görülmeyen lüzum dalet Bakanı geçen hafta Emekli- lik Kanununun ur 39 uncu maddesinin b fıkrasının kendisine verdiği yetkiyi kullanarak aralarında bir Temyiz Ceza Dairesi Başkanı, bir Temyiz üyesi ve bir de Ağır Ceza Mahkemesi (Başkanı bulunan 10 hâ- kimi "görülen lüzum üzerine" emek- liye şevketti. Cemal Köseoğlu Otuz. hizmet yılından sonra Adalet Bakanı Hüseyin Avni Gök- türkün bugün tatbik ettiği Emekli- lik Kanununun mezkür Menderes IV. Kabinesinde vazife ka- bul ettiği ilk günlerde doğru bulmadığı ve tadili yoluna gı— ettiği tırlardaydı. Hatta Menderes IV. Ka— dileceğini de vaa Necmttin Arvas Vicdanı rahat tenkit ettiği, binesinin programında bu yolda ya- pılmış sarih bir taahhüd de mevcut- tu. Fakat kanun halen yürürlükte ol- duğu için, tatbiki de elbetti huku- ken caiz haldeydi. Adalet Bakanının hâkimleri "görülen lüzum Üzerine" e- mekliye sevketmesi de şüphesiz, ka- nuni tasarruflar cümlesindendi. Ama ne var ki, Adalet Bakanının bizzat tenkit ettiği bir kânun — maddesini tatbik mevkiine koyarak, bilhassa yüksek dereceli Temyiz Mahkemesi başkan ve üyelerini sebeb zikretmek- sizin meslekten — uzaklaştırması hâ- kim teminatından çok sık bahsedil- meye başlanan şu günlerde en fazla dikkate değer bir hâdiseydi. Adalet Bakanının emekliye sevket- tiği yüksek dereceli hâkimlerden biri Temyiz Dördüncü Ceza Dairesi Baş- kanı Cemal Köseoğlu idi. Köseoğlu - nun Adliyeye intisap etmesının 30 se- nelik bir mazisi vardı. mlik mesleğinin kademelerini derece dere— ce yükselmişti. İki seneden beri Tem- yiz Ceza Dairesinin Başkanlığını ya- pıyordu. Birçok basın dâvalarına ba- kan Cemal Köseoğlu, en son İstanbul Toplu Basın Mahkemesinin gizli ge- çen duruşmalar sonunda Bedii Faik hakkında ittihaz etmiş olduğu bir ka- rarı incelemiş ve bozma kararı ver- mişti Geçen haftanın sonunda Cumartesi günü dairesinde dosyalar arasında çalişırken kendisine "görülen lüzum üzerine" emekliye sevkedildigi bildi- rilmişti. Cemal Köseoğlu "böyle bir tasarrufa neden lüzum görüldüğünü" anlamamıştı. — Henüz çalışabılecek durumdayken çok sevdiği — mesleğin- den ayrılmak kendisiniçok üzmüştü. "Hiç bir idari veya kazai mercie mü- racaat imkânının olmaması da ayrı bir üzüntü" doğuruyordu. "Zira şekilde emekliye — sevkedilmek tabıa— Halbuki Cemal —Köseoğlunun elinde savunma imkânı bile yoktu Kuyruktan emekliliğe meklılıge sevkedılen Temyiz üye- sinin adı Necmettin Arvas idi. Necmettin Arvasın emekliye ayrıldı- ğını öğrenmesi, epeyce "eğlenceli" ol- muştu. Beş çocuk babası olan Tem- yiz Beşıncı Ceza Daıresı üyesi bir ka- sap dükkânı önünde almak için kuyrukta sıra beklerken mübaşiri ge- lip kendisini bulmuş ve bir sarı zarf uzatmıştı. Necmettın Arvas, bir ta- raftan et almak için sıra beklerken, bir taraftan da zarfi açmış ve "gö- rülen lüzum üzerine" emekliye sev- kedildiğini öğrenmişti. Necmettin Arvas da niçin emekli- ye ayrıldığını anlıyamamıştı. ma tıpkı Cemal Koseoglu gibi o da vic- danen müsterih't Garip bir makale Ankarada bu hâdiseler olup! biteri ken Istanbulda da Birinci Ağır Ce- AKİS, 27 NİSAN 1957

Bu sayıdan diğer sayfalar: