8 Mart 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

8 Mart 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K A D Sosyal Hayat Kadınların derdi Yenı çalışma yılına büyük bır faali. yet içinde giren Ankara Ev Eko- nomisi kuluplerının uyelerı beslenme mevzuuna geniş ölçüde rağbet etmiş- lerdi. Yüzlerce sual arasında yapı- lan ankette hanımları en çok ilgilen- diren mevzulardan bir tanesi de, pra- tık, olay ve ucuz yemek İisteleri ol- muştu. Öyle anlaşılıyordu ki, hanım lar yalnızca yataktan kalkar kalk- maz "ne pişirelim?" meselesine dal- makla kalmıyorlardı ve bu sual bir- çoklarının geceden uykusunu kaçırı- yordu. T. B. M.M . nde et dâvası çeki- şile dursun, et buhranının sebebi şu- na veya buna atfedılırken hanımlar kendi başlarının çaresine bakmaya karar vermışlerdı Ümitleri kitaplar- dı. Kitaplardan edinecekleri bilgi ile mumkun mertebe iyi, mümkün mer- tebe ucuz, mümkün mertebe kolay beslenmeye, aileyi ayakta dik tut- maya çalışacaklardı. İşte geçen haf- tanın başında Ankara Ev Ekonomi- si kulüplerinden Dostluk kulübü üye- leri bu muhım dâvayı halletmek mak- sadı k Kadınlar Birliği loka- lınde bulunuyorlardı Hareket noktası e Ik hareket noktası neden beslen- diğimize dayanıyordu Her ev ka- dım bunu bildiği takdirde daha mü- kemmel yemek listeleri hazırlamak mümkün olacaktı. Beslenmenin üç fonksiyonu vardı. Birincisi vücut ha- raretini muhafaza etmek ve enerjiyi temin etmekti. İkincisi, çocuklarda nesiçlerin yapısı için, buyuklerde yıp- ranan kısımların tamiri için lazımdı. Üçüncüsü — vücudu dış tesirlerden muhafaza etmeye yarıyordu Beslen- menin bu fonksıyonları yerine getire- bilmesi, ancak her üç vazifeyi yapa- cak olan gıdaların alınması ile müm- kündü. Enerjiyi yağlı ve unlu gıdalar veriyordu. Vücuttaki yapıcı ve tamir edıcı fonksıyonu hayvani ve nebati proteinler yerıne getiriyordu. Koru- yucu vazife ise vitaminlerle elde edi- liyordu. Demek ki günlük yemek lis- tesinde bu üç fonksiyonu yerine ge- tirecek giıdaların bulunması şarttı. Bunları pratik şekilde halledebılmek ıçın giıdaları yedi gruba rupları teşkil eden gıdalardan yemek şarttı. Birinci grup yeşil ve sarı sebzeleri ihtiva ediyordu. Bu gruptan günde bir defa yemek şart- tı. Yeşil fasulye, taze bakla, ıspanak, yeşil salata, maydanoz bu gruba da- hildi. İkinci grup narencıye, domates, yeşil biber, çilek, çiğ lahana gibi seb- ze ve meyveleri ihtiva ediyordu. Pa- tates ve diğer sebzelerle meyveler, ü- çüncü grubu teşkil ediyordu. İkinci gruptan gene günde bir defa fakat Üçüncüden günde muhakkak iki defa yemek şarttı. Dördüncü grup bilhas- sa büyüyen çocuklar için mümindi. 26 IN Süt; yoğurt, peynir, yemekler bu gruba dahildi ve günde üç defa yenılmesı lâzımdı. Beşıncı grup etleri, kuru sebze mışlerı ıhtıva ediyordu. Et hergun ir defa muhakkak yenilecekti. Bu- nun yanında haftada iki defa kuru sebze, iki defa kuru yemiş, dört defa yumurta yemek şarttı. Altıncı grupta unlu ve şekerli maddeler vardı. Bu, az miktarda hergün meselâ ekmek ola- rak alımnalıydı. Yedinci grup yagları ıhtıva ediyordu. Bunu da hergün fa- t gene az miktarda almak şarttı. Bır insan üç tatlı yağ almamalıydı. Ucuz ve kolay yemek eslenme liderini büyük bir merak- la dinleyen kulüp üyelerini burada mühim bir düşüncedir almıştı. Her gün ve bazen günde iki bazen uç sütten yapılmış kaşığından fazla Erkekler avadisi başlık okutur. Bunlar- dan bir tanesi geçenlerde, yüre- ğimi hoplattı. ne at meselesiy- di, ne hurrıyetler meselesi, ne de Kıbrıs davası. Aslında bu tip bir havadisin beni ilgilendirebileceğini bile sanmazdım ama doğrusu ha- beri veren gazetenin sekreterı bas- lığı iyi seçmişti ve hiçbir. kadının bu havadisi görüp te okumaması- na, hattâ gazeteyi eline alıp ta görmemesine imkân yoktu. Gaze- teci, tek sütun üzerine fakat uzak- tan okunur harflerle şu başlığı çekmişti: "Erkeklerin Saltanatı Sona Erdi" Şimdi erkek okuyucu- larımın kaşlarının çatıldığını gö- rür gibi oluyorum ama başlığı çe- ken ben değilim ki.. Hem eminim bu, bir erkeğin işidir.. Havadisi okuyunca insan, do gr - su biraz rıklığına uğru- yordu. Çünku maalesef bu öyle dünya çapında birşey değildi. dise Güney Kore açığında Şejir fe- dasında cereyan etmişti. Bu adada hep kadınlar çalışır, erkekler tam mânası ile keyfederlermiş. Hükü- met buna bir çare aramış, adada cins hayvan üÜüretme —merkezleri kurarak bu çiftliklerde çalışmaya başlamışlar. Ancak ben- ce burada Şejirli hemcinslerin şka bir mesele ile karşı karşıya kalacaklardır. O ana kadar kadın sırtından geçındıklerı halde kadı- a hot i bir erkeklik hakkı addedenlerın elleri bir da ek- mek tutarsa kadınların halleri nice olacaktır? Mesela şudur ki, kadın çalışsa da çalışmasa da, erkek bu- nu kendisine bir hakimiyet vesile- defa gıda temin etmek kolay mıydı? Bazı üyeler, "hergün et" diyen 1li- dere biraz da hayretle bakıyorlardı hergün et bulmak mümkün müydü ? Hem de buraya ucuz ve kolay yemek mak zannedıldıgı gıbı ne zordu ne de masraflı idi. birinci, grubun en zengin gıdalarından birini mayda- noz teşkil ediyordu. Salatanın üzerine maydanoz koyarak bu gıdayı kolayca ve az bir para ile elde etmek müm- ündü. İkinci grupta portakal, man- dalina, greyfurt gibi memleketımızde çkbl ktarda bulunan meyve ardı. Bi takal, yarım greyfurt gunluk ıhtıyaca yetıyord Yazın, bu vazifeyi bir domates te gorebılırdı yeşil biber de. Çocuklarına muz ye- dirmek ıçın fedakârlık eden anneler, yârım "greyfurtta" muzdan çok da- Saltanatı Jale CANDAN si addedebilmektedir ve her iki sık- ta da bu, onun saltanatını, eğer böyle bir merakı varsa, haleldar et- memektedir. Bir zıhnıyete göre kadın çalışmamalıdır, hattâ bizde yerleşmiş çok e ve zararlı bir zihniyete göre kadm evinde bile pek az çalışır. Erkek onun bütün ihtiyaçlarım karşılamakla hattâ o- na bir hizmetkâr tutmakla mükel- leftir. Buna mukabil erkek, bu ka- dına mutlak surette hâkimdir ve kadına sureta hürmet etse de, hiç- bir mevzuda müsavat kabul etmez. Gene başka bir zihniyete göre de, -bilhassa Anadolunun bazı mınta- kalarında sık sık rastlamaktayız- kadın hem içerde hem dışarda ça- lışır ve buna mukabil de erkegınm arkasından yürür, dayağını yer, erkeği elini kolunu sallıyarak dola- şıirken o yük taşır. Bu zihniyete göre kadını istismar etmek erke- ğin tabii bir hakkıdır. İleri cemi yetlerde ve dünyanın birçok yerle- rinde, büyük şehirlerde bu dâva el- bette ki, çoktan halledilmiştir ama, İnsan haklarının kadınlık mevzu- unda yapacağı daha çok şeyler vardır. Kadın, vazifelerinin t: larak mesuliyetini yuklendıkten sonra muhakkak haklarının peşine düşmek zorundadır. Bu ise herşey- den evvel, bir eğitim meselesidir. Şejirli kadma, Anadolulu kadına, dünyanın birçok yerlerinde ıstırap çeken milyonlarca kadına lâzım o0- lan işte budur. Asırlardan beri de- vam ede duran bir yorucu salta- nattan erkekleri kurtaracak olan da gene budur. Çünkü öyla zanne- diyorum ki onların en büyük arzu- ları şu güç hayatın mesuliyetlerini, anlaşarak kadınlarla paylaşmaktır. AKİS, 8 MART 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: