14 Haziran 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

14 Haziran 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER TO, Fransayı bir haline getirmişti. Bu bir "ittifak de- ğil, tabiiyet"ti. General birkaç ay evvel dostlarına 'Fransa NATO çekilmeli, zira bu pakt memleketin menfaatlerine ve istiklâline — aykırı- dır" sozlerını söylüyordu. De Gaul- le'e göre usya Fransayı bombala- sa, Amerika Birleşmiş Milletlerde protestoyla yetinecek, müttefiki için kolunu bile kıpırdatmıyacaktır. O halde Fransayı Cezayirde zayıüatan bu 1tt1faka ne lüzum vardır? ATO Başkumandanı Nors- tada kendısıyle taban tabana zıt fikirlere sahip mağrur ve inatçı bir adamı ikna etmeye çalışmak gibi zor ve nankör bir vazıfe âuşme kte- Amerikan peyki Amerıka NATO'yu az çok tadil etmeye yanaşma dıkça, yirminci as- rın Jean d'Arc'ı ile kolay kolay bir anlaşma zemini bulamıyacaktır. A. B. D. Ike ve Mac başbaşa Geçen haftanın sonunda iki eski silâh Aarkadaşı, Eisenhower ve MacMillan Washingtonda buluştu- lar. İngiliz Başbakanının Amerikayı ziyareti çok evvelden kararlaştırıl- mıştı. Görüşmelerin merkezi sıkleti- ni dolar ve sterling arasındaki ikti- sadi meseleler teşkil edecekti. İngil- tere dolar ve sterling bölgeleri ara- sındaki münasebetlerin yeniden göz- den geçirilmesini, Asya ve Afrika i- çin yeni bir iktisadi kalkınma prog- ramının — hazırlanmasını — istiyordu. Fakat General De Gauülle'ün işbaşı-, | na gelmesi, Cezayir ve Lübnan hâdi- seleri, iktisadi meseleleri 1k1ncı plâ- na geçirmiştir. De Gaulle'ü harp sı- rasında yakinen tanımak fırsatını bulan iki hükümet başkanı, onun hakkında hiçbir hayale kapılmamak- tadırlar. Bu sebeple Kuzey Afrikada Fransayı ne dereceye kadar destek- liyeceklerini ve De Gaulle tek başına Moskova yolunu tutmaya kalkarsa ne yapacaklarını kararlaştıracaklar- dır. Maamafih iki şef herşeyden ev- vel mağrur Fransız Generalini yatış- tırma ve kızdırmama yollarını arı- yacaklardır.. Atom — denemelerinin durdurulup durdurulmaması da, A- merika ve İngilterenin ehemmiyetle üzerinde duracakları mevzular arasın dadır. Bu arada MacMillan'ın mühim meselelerden vakit bulursa, dolar ke- sesini elinde tuttan Sam Amcanın Kıbrıs meselesinde nüfuzunu kullan- masını istememesi için hiçbir sebep yoktur... Kıbrıs meselesinde ka ve Ingılterenın tam bir görüş bır— lâgıne sahip oldukları unutulmamalı- 1r. Formoza Hür dünyanın kalesi Menderesın ziyareti sırasında Hür Asya memleketlerini bir pakt 24 içinde toplama fikrini ortaya atan ve İran Şahından sonra Hür Asya- nın üçüncü temsilcisi Kral Hüseyini karşılamaya hazırlanan Hür dünya- nın kalelerinden Formoza, bu haf- tanın ortasında basın hürriyetinden geriye kalan ne varsa onları da or- tadan kaldırmak üzeredir. Milli Mec- lisin gizli bir toplantısında, evet giz- li bir toplantısında, hükümete gaze- teleri istediği gibir kapamak hakkı verilecektir. Kanun — tasarısı geçen haftanın sonunda Meclisin üç ko- misyonu tarafından kaptı kaçtı bir toplantı sonunda kabul edildi. İyi i- şin altı ayda çıktığı Formozada Ko- misyonların — kararlaştırılan — saatte toplandığı vaki değildi. Bu sebeple milletvekilleri o gün de teşrifte ace- le etmemişlerdi. Gelgelelim hüküme- Çan - Kay - Şek Hürriyetin — Kalesi! tin sözünden çıkmayan kırk kadar milletvekili vaktinden — evvel komis- yona teşrif buyurdular ve muhalif- lerin yetişmesine meydan vermeden ittifakla tasarının — Meclise sevkini kararlaştırdılar. Treni kaçıran 22 muhalifin protestoları bir işe yara- madı. Tasarının Anayasaya aykırı olduğunu iddia eden bazı safdil ga- zetelerin Meclise sunduğu dilekçeyi ise hiç kimse ciddiye almadı. Hürri- yetin sadece — Dulles'a ithaf edilen nutuklarda kullanmaya mahsus bir kelime olduğunu bir türlü anlamak istemeyenler, Formozada hâlâ bey- hude yere mücadele etmektedirler. Hattâ bazı müzevirler hükümeti A- merikan gazetelerine Jurnal etmişler- dir. Amerikan basını da mutad üzere Çan Kay Seki diktatörlükle suçlan- dırmıştır. Tabii ki bütün bu gürültü- ler kanunun çıkmasına mani olama- mıştır. Yalnız bu sefer, nutuklarında Formozadan hurrıyetın ve demok- rasınm bekçisi, Hür Dünyanın kale- si" gibi ke imelerle bahseden Dulles biraz üzüntülüdür. Zira diplomasiye "kâfirler, müminler,, gibi yeni gö- rüşler getiren dindar Dulles, mensup olduğu Presbiteryen kilisesinden a- ğır bir takdirname almıştır: Kilise, dış siyaset hakkında hazırladığı bir raporda, Amerikanın demokrasi ve hürriyet an'anelerine asla uymıyan diktatörlerle — yapılan — ittifaklarını şiddetle reddetmektedir. Kilise için, bir askeri üs verir vermez, hürriye- tin zerresi bulunmayan memleketle- rin "Hür Dünya" üyesi libasına bü- rünmeleri affedilmez — bir mürailik örneğidir. Kilise bu iki — yüzlü siya- sunda ısrar etmektedirler. Rapor her gece İncil okuyan Mr. Dulles'ın uykusunu kaçıracak müt- hiş bir tehditle bitmektedir: Bu iki yüzlülük devam ederse, Allah, Ko- münistler — vasıtasıyla Amerikanın üzerine felâket yağdıracaktır.. Lübnan Fırtınanın sonuna doğru Orta Doğunun İsviçresinde — bir aydır sürüp giden iç harp bu hafta da son bulmadı. Harbin bir ay- lık blânçosu 500 ölüye yaklaşmak- tadır. Avrupa prenslerine benzi- yen asil tavırlı Cumhurbaşkanının yeniden seçilmekten vazgeçmesi bile muhalefetı yatıştırmamıştır. Cha- moun'un derhal istifa etmesi husu- sunda ısrar etmemektedirler. Arap Birliği de, Libyada bir haf- ta süren hararetli — müzakerelerden sonra meseleyi çıkmazdan kurtarma- ya muvaffak olamamıştır. — Birliğin altı üyesi, dört maddelik bir karar sureti hazırlamıştır. Bu karara gö- e Arap devletleri, aralarında ihtilâf- lara sebep olan hareketlerden kaçı- nacaklardır. Olayları incelemek için Lübnana bir heyet gönderilecek ve halk karışıklıklara son vermeye da- vet edilecektir. Buna karşılık da Lübnan Birleşmiş Milletlere yaptığı şikâyeti geri alacaktır. Gelgelelim Lübnan. Hükümeti, Mısırı takbih et- meye yanaşmıyan bu karar suretini geçen hafta reddetti. Bu durumda mesele yeniden Güvenlik. Konseyinin önüne gelmektedir. Yalnız Güvenli Konseyinin de dâvayı halletmek yo- lunda yapabileceği bir şey yoktur. Konseydeki hava Mısırın aleyhine donerse, Rus vetosu işi halledecektir. Esasen iç harbe bir mesul arama pişmiş aşa su katmaktan başka 1şe yaramıyacaktır. Lübnanın karşılaş- tığı temel mesele, ikiye bölünen memleketi yeniden bırleştırecek bir lider ve yeni bir dış siyaset bulmak- tan ibarettir. Bunu Lübnanlılar îmcak kendi aralarında halledebilir- er. AKİS, 14 HAZİRAN 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: