14 Haziran 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

14 Haziran 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Okuyucu mektupları eçen hafta AKİS'te Karacanın bir mektubu çıktı. Ben de Mu şer, onar lütufta bulunduğunuz, he- le son ay buna bile ihtiyaç hisset- meyip 150-200 lira ile ağzımızı ka- pamak ıstedıgınız yazılmış - mese- lâ bana 335 lir. iz de buna ıçerlemış, oturmuş bir cevap dokturmuşsunuz Çok gü- zel, çok m Ama mektubunuzda gereken nok- talara cevap vermeyip işi beylik kalem oyunlarına dökmeniz, işaret edilen noktalara erkekçe; hayır, ben Salihin de, Kâmuranın da, Gül- rizin de paralarını günü —gününe verdim. Makbuzlar elimdedir. İşte tarıhlerı işte numaraları dı— lirasıdır- O 200 lira da alacaklıya odenmış ir de- rnek fırsatını kaçırd ınızi farket miyor musun den alacakları vardır ve bu hâlâ ö- denmemiştir. "Kâmuran Bey ise Anne Frank da Peter rolü için; rejisörün tavsi- yesi ile, delikanlılık çağını çoktan geride bırakmış, oldukça iri kıyım gövdesini ufacık bir çocuk haline sokmağa katlandığı için angaje e- dilmiştir" diyorsunuz. İlahi Bay Karaca Kâmuran Yü- ceyi size bır rejisörün, -yani halde- anlayan bir rejisörün tavsiye etme- sinden tabii ne olabilir? Sonra: "delıkanlılık çağını çok— sahnemdeki ! demişsiniz. Gerçek bir aktör için, dört ayı sizin tiyatroda bilıyor musunuz? mülümün dere- cesine hayretinizin bir ifadesi ben- ce. Teşekkür ederim. Kâmuran Yüce -İstanbul AKİS, 14 HAZİRAN 1958 T 1I İstanbul Oda Tiyatrosu da Tiyatrosu ikinci oyununa mevsimi kapadıktan sonra Ka- dıköy Süreyya Sinemasında başladı Alışılmış ılk gecelerden ayrı bir ha- va taşıya temsilin önemli deği- şikliklerınden bırıncısı, tiyatro sever seyircilerin ortalarda — görünmeyişi, ikincisi de; pantalonlu küçük hanım- ların salına salına yürüyüşleriydi. Öteki - The Second Man - ü perdelik bir Amerikan komedisi, S. Behrman yazmış, oglu da dilimize çevirmiş. Tercüme o kadar başarılı idi ki, seyirci sahne- Altan Karıaş İyi oyun, kötü teferrüat de konuşulan dilin tabiiliğine, biz- denliği hayran kalıyordu. Esprile- rin karşılıkları ıyı bulunmuş, dialog- larda duru bir türkçe kullanılmıştı. Ama ne yazık ki pıyesın sudan a- lışılmış bir konus ardı: Sto ley, kadınlardan aldığı para ile geçinen, zengin bir kadınla evle- nebilmek peşinde koşan gayesiz, çap- kın bir hikayecidir. Arkadaşı Austin ise onun tam aksine, çekingen bir fizik bilginidir. O kadar çekingendir ki nişanlısı Monica'ya bile sevgisini söyliyemeyip, karşısında şaşırıp kal— maktadır. Her b u halin: şikâyet eden Austıne, Stoley yol göstermekte, kadınlara karşı nasıl davranmâsı gerektiğini öğretmekte- dir. Ailesinin ısrarı üzerine nişanlan- dığı —Austin'i sevmeyen Momca da YA T R O Stoley'ı sevmektedir. Stoley'e itiraf ettiği z kendisini sevdiğini öğrenir. Fakat Stoley çabuk kendisine gelir, bu ih- tirasın, tasavvurlarını altust edeceği- Monica aşkını aman, onun da ni düşünerek, Monica'ya bu ışten vazgeçmelerini — söyler Monıc a'nın evden ayrılmas dan sonra tesadü- fen oraya uğr yan Austin nışanlısı— nın eldıvenını divanın üzerinde bu- lunca, — kafasında olayları bağlayarak — aldatıldığını Vs... bırbırıne zanneder Oyunu sahneye Mücap Otflu- oğlu koymuş. Ama program mecmuası mevcut olmadığı için bu hususta kesin konuşm Ofluoglu zaman zam aman — “Misafir"in — mizansenlerini tekrarlamakla kome anlayışının hareketli bir tempodan ileri gıdeme— dıgın ve iyi bir sahneye koyucu ol- sı için biraz daha beklemesi lazım geldıgını göstermiştir. Bilhassa oynadığı Stoley rolün- de sahnede gidiş gelişleri, omuzları- nı hafif kaldırıp anı duruşları — sık sık pantalon çekmesi ve hele telefon başında şarkı rnırıldanmasıyla re- jisör olarak evvelâ "Misafir" sonra "Arsenik"i hatırlatıyor, aktorluk ta- rafı ile de bu hatırlatma ta "Yarış"- a kadar iniyordu. Bu bakımdan Oflu- oğlu iyi bir rejisör olmak veya iyi bir aktor sıfatına hak kazanmak ar- zusunda orsa; ya sahneye koyduğu pıyeslerde oynamamak ya- hut da oynadığı piyeslere başka bir rejisör bulmak kararını almalıdır. Ken dısınden istikbalin Türk Tıyatrosu yacağına inanmak lâzımdır. Mücap Ofluoğlunun bu iki işi bırden başar- ma gayreti kendi kendini tekrardan başka bir hataya daha düşmesine sebep oluyor: Ofluoğlu temponun komedideki ehemmiyetine inandı- ğından olacak gerek konuşmasında- ki sürat, gerek karakterindeki zora- ki çevıklıkle Münir Özkulu hatırlatı— yor. Tabii bu hatırlatma da t - raftan Mücap Ofluoğlunun aleyhı— ne işliyor. Altan Karındaş; — genç delişmen "Monia"yı Ofluoğlu ile tezat teşkil eden bir kolaylıkla canlandırdı. Ton- ları samimi, jest ve mımıklerı rahat- tı. Yalnız ara sıra mübalâğaya ka- çryor, biraz daha ağır ve sakin oy- nanması gereken sahnelerde sempa- tik görünmek uğruna aşırı hareket ler yapıyordu Ama bu ufak eksik- likler iyi oyun golgelemıyecek kadar teferruatta kalıyor. Temsilin en muvaffak oyuncusu genç fizik âlimi "Austin"i oynayan Sevdiği kızdan çe sevgisini —itiraf edemiyecek kadar sıkılgan genç Amaerikalıyı, ro- le uymayan fiziğine rağmen seyirci- ye kabul ettirmesini bildi. Nisbeten kısa rolünü ön plâna geçirdi. Hele ikinci perdede Monica'nın Stoley'in 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: