14 Haziran 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 9

14 Haziran 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mi tasvip göreceğinden şüphe bulun- mayan bir yeni çıkışına vesile vere- cektir. Muhalefet lideri demokratik rejimlerde ara seçimlerinin manâsı ü- zerinde duracak ve bir nevi meydan okuyarak İktidarı, Anayasanın ica- bını yerine getirmeye davet edecek- tir. Bu arada memleketin bütün dert- lerinin, meselelerinin bir defa daha dile getirilmesini beklemek lâzımdır. Muhalefet lideri sert, fakat bir çıkar yol göstererek konuşacaktır- Kendisine kim mukabele edecek- tir? Bu haftanın içinde D. P. nintak tiği henüz kararlaşmamıştı. Seçimler- den beri Adnan Menderes Muhalefet lideriyle çatışmadan dikkatle kaçın- maktadır. Fakat şahsi prestiji, par- tisi içinde esen hava karşısında, bu sefer kürsüye çıkmasını gerektırecek gibi görünmektedir. İki liderden İnö- nünün avantajı Demokrasi prensiple- rini müdafaa — edenlerin — avantajı; Menderesin avantajı ise, Mecliste ek- seriyeti elinde bulundurmanın avan- tajı olacaktır. Bu avantajı küçük gör- dügü takdirde D. P. Genel Başkanı- nın yerini bir yardımcısına terketme- si ve müzakereleri, mutad veçhile ÜUst kattaki hoparlörlü odadan dinlemesi kimseyi şaşırtmamalıdır. İsmet İnönüye sorarsanız, bu gi- bi çatışmalarda İktidarın bir diğer a- vantajı da müzakereleri tarafsız ida- re etmeyen Başkanlık divanıdır. Divan meselesi uhalefetin bu kadar şikâyetine hedef olan Meclis Başkanlık di- vanı, bir Başkan, üç Başkan vekili ve katıplerden teşekkül etmektedir. Gerçi Mecliste İktidarın Muhalefete nisbeti gözönünde — bulundurulursa Başkan vekillerinden birinin . P. li olması icap etmektedir. Fakat se- çimlerden sonraki gergin hava için- de bu basit icap yerine getirilmemiş ve Başkanlık divanı sadece D. P. li- lerden kurulmuştur. Başkan Refik Koraltan pek nadiren, o da hususi e- hemmiyeti haiz hallerde celselere baş- kanlık etmektedir. -İdare ettiği celse hatırlanırsa, "maalesef” deme lâzımdır: zira o celsede hakikaten ta- rafsız idarenin bir munesini ver- miştir... Kâtiplerin ise, fazla rolü ol- mamaktadır. Böylec Muhalefetin şikâyetleri üç Başkan vekilinin üze- rinde toplanmaktadır: Fikri Apay- dın, Agâh Erozan ve İbrahim Kiraz- glu Bunların ıçınd Agâh Erozan 1 numaralı hedeftir. Bir zamanların takdir edilen Başkan vekili Fikri A- paydın Muhalefetin sempatisini kay- betmiştir. İbrahim Kirazoğlu ise nis- beten dikkatli davranmaya çalışmak- tadır. Başkan vekilleri haftaları sıra- ya koymuşlârdır ve müzâkereleri, her hafta biri idare etmektedir. Toplucadan toplu bir adam B öylece bazı haftalar Meclisin ko- ridorlarında toplucadan da toplu, siyah frağı içinde son derece ciddi, hatta sert Agâh Erozanın, ağrır vücu- dunu ve iri göbeğini bacakları kolay- AKİS,14 HAZİRAN 1958 lıkla taşıyamadıgı ıçın salına salına yürüdüğü, salona girdiği, kürsüye tırmandığı ve davudı sesiyle, bir can darbesinden sonra "Yoklama yapaca- ğız efendim" dediği duyulur. Aga Erozan tüzüğün bütün — maddelerini ezbere bilen adamdır. Her fırsatta gerekli maddeyi bir makineli tüfek süratiyle söyler. Hatta, — maddelerle alâkalı notlar bile hafızasındadır. Tabii bu meleke kadar bir gayretin de neticesidir. Erken yatıp erken kal- kan bu şişman adamın en verimli ça- lışma saatleri sabah beş ile sekiz a- rasıdır. B. M. de nobetçı Başkan olduğu gunlerden bir akşam — önce nefsini her türlü eğlenceden mahrum bırakır. Fikri ve bedeni yorgunluk- lardan dikkatle kaçınır. Sabah saat altıda Meclisteki dairesine gelip giin- demi tetkik etmeğe başlar. Gündemin Refik Koraltan biraz daha sık görünse Kürsüde maddelerini dıkkatl ve tekrar tek rar okur. İç tüzüğü ezbere bildiği hal- de o gündem ıçın temas edilmesi muh- temel maddeleri yeniden teker teker gözden geçirir. Meclise başkanlık et- ttiği zamanlar, bilhassa usul meselele- rinde maddeleri rahatlıkla izah et- mesi ve her türlü itirazı İçtüzük Hü- kümlerine göre tıpkı kurulu bir gra mafon gibi madde, fasıl, paragraf ve hatta sayfa, satır söyleyerek hangi cümle ile icap ediyorsa o cümleyi tekrarlayarak karşılaması böylece kabil olmaktadır. Malum bazı organ- lar onun bu kaabiliyetine kasideler yazmışlardır. Maamafih, Erozanın bu muvaffakıyetınde başk nlık kürsü- sünün hemen gerisinde oturan ve Erozanla gayet iyi anlaşmış bulunan YURTTA OLUP BİTENLER el al- notların Umumi Kâtip Refet Sözenin tından uzatıverdıgı küçük da büyük payı vardır. Muhalefete sorarsanız, Agâh E- rozanın madde okumaktan da mühim bir hususiyeti vardır: O maddeleri, ne hikmetse, daima Muhalefet aley- hinde tefsir etmesi. Bu yüzdendir ki, tüzüğü en iyi bilen Başkan vekili Agâh Erozan olduğu halde, şimdiye kadar Mecliste en fazla hâdise de onun idare ettiği celselerde çıkmış- tır. Münakaşalar, doguşler celse ta- til etmeler kusur itirafları. Fırtınadan sonra gâh Erozan, D. P. içinde 1955 fır- tınasından sonra yükselen politi- kacılardandır. O fırtınanın dalga- ları partinin çok kıymetli bir çok a- zasını dışarı attıktan sonra, seneler- ce Meclis İdare âmiri olmak için uğ- raşmış Agâh Erozan kendisini birden Başkanlık — kürsüsünde — bulmuştur. Bir defa oraya çıktıktan sonra da, oradan düşmemek için hiç bir gayre- ti esirgememiştir. Agâh Erozan açık- ça söyler: Başkanlık kürsüsüne bü- yük bir aşkla bağlıdır. Arkadan ilâve eder: "— Zaten bir sevmedi mi, mez," insan işini aşkla onun üÜstesinden gele- Agâh Erozan 1910 yılında Bur- sanın Mudanya kasabasında doğmuş- tur. Babası muhitin maruf ve hali vakti yerinde kişilerinden — İttihatçı Hamdi Beydir. Annesinin adı Hase- ne hanımdır. Erozanların cedlerinin, edebiyat tarıhlerının meşhur — Aşık kadar dayandığı riva- Dedesinin adı Aşıkzade Osman beydir. İttihatçı Hamdi bey. Soyadı Kânunu çıktığında Aşıkzade- yi Erozan diye türkçeleştirerek soya- dı almıştır. Erozan ailesinin fertleri umumiyetle uzun ömürlü insanlardır. Agâhın babası Hamdi bey 1952 yılın- da 82 yaşında vefat etmiştir. Halen 83 yaşında olan annesi Hasene ha- nım ise, beş evlâdından dünyada ka- lantek oglu Agâha hâlâ çocuk gö- zü ile bakar. Agâh ilk, orta ve lise tahsilini Bursa Erkek Lisesinde leyli olarak yapmış ve 1930 yılında Bursadan ay- rılmıştır. Arkadaşları Erozanın tale- belik devrine dair hoş hatıralar nak- lederler. O yıllarda da -tıpkı şimdiki gibi- topludan da topluca, girişken, salına salına yürüyen, bilhassa mek- tep idarecileri tarafından gözde bir talebe diye bellenen 177 Agâh efendi nedense mektep idarecilerine verdiği itimat havasını arkadaşlarına vere- memiştir. Onlarda içine kapanık, ça- buk alınan çabuk darılan bir insan intibar bırakan Agâh efendinin o yıl- lardaki maceralarını -Temen yeri maceraları- anlatırken — arkadaşları hâlâ güler dururlar. 177 Agâh efen- dinin sınıf ve mektep arkadaşları na- nda bug öylece ilk planda akla gelenler Mazlum Kayalar, Halük Şaman, Raif Aybar, Hıfzı Oğuz Beka- ta. Sayıştay azalarından Rahmi, İç 9

Bu sayıdan diğer sayfalar: