September 12, 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

September 12, 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

miydi ? İnönü demecinde, 27 Mayıs- tan evvelki hayatımızı unutmak meylinin tehlikesine odikkati ehem- miyetle çekti. O zaman boğuşan iki parti miydi, yoksa geçtikleri iktidar mevkiinde bütün meşruiyetlerini kay- betmiş halde direnen bir avuç insana kargı bir millet mi canını dişine tak- mış savaşıyordu ? Elbette ki hakikat İkinci şıktaydı. Öyleyse parti düş- manlığına Milli Birlik İdaresinin itil- mesindeki tehlike gözden nasıl kaçı- yordu? Edebiyat, aslında D.P nin eski şakşakçılarının (o -bunlar şimdi bütün gayretleriyle (Milli Birlik ve H.P. arasını bir karakedi yerleş- tirmeye çalışmaktadırlar- o edebiya- tıydı. Menderes "Dinsin bu fitne, bit- sin bu fesat" diye bastırmamış mıydı ? İşte, Ordu da bu talebe uyarak "par- tilerin arasındaki boğuşmaya müda- hale etmiş" ve fitneyi, fesadı dindir- mişti! Menderes, savusunu yerine ge- tiren Milli Birlik İdarecilerine elbet- te ki şükranlarım sunacaktı. İnönü, uzun yılların verdiği otecrübeyi dile getirerek milleti köle haline sokma heveslileriyle (oonlara meydanlarda, ceğini en kati ifadeyle belirtti. İnönü- nün bu sözlerini dinlerken C.H.P gençlik kolu idare kurulunun hemen hepsi göğüslerini Menderesin kurşun- larına açarak Beyazıt meydanında savaşmış üyeleri, haklarının nihayet bir kimse tarafından savunulduğunu, teslim edildiğini ogörerek memnun, müsterih gülümsüyorlardı. Sadık Er- demin D.P. li gençleriyle büyük genç- lik kütlesi içinde ML vazifesini yüklenen C.H.P. li gençler, elbette ki sadece bir parti mensuba olmak gibi müşterek vasıf o taşıdıklarından dolayı aynı gözle görülmeyecek, aynı muameleye tâbi tutulmayacaktı. Zira bunu değil, bunun tam aksini hak etmek için pek çok şey yapmışlardı. İnönü sözlerinin bu kısmına ince bir ilâve yapmayı da lüzumsuz bul- mamıştı. Bir badire karşısında "mil- letin bütün kabiliyetleri"nin ancak normal idareler tarafından seferber edilebileceğini belirtti. Bütün ömrü şu memlekete demokratik nizam, batılı hürriyet havası hâkim olsun diye di- dinmekle geçmiş kimselerin hizmet- lerinden, adam sırf hiç bir lekesi bu- lunmayan siyasi opartilerden birine mensuptu diye müstağni kalmayı fayda sayan ve bu yüzden gazeteci hapsettirmek vazifesini itirazsız o- muzlarına almış Menderes savcıları- nı gene sırf resmen bir partiye katıl- mak imkanını bulamamıştır diye baş tacı eden zihniyete bu, İnönünün el- bette ki çok manidar ve ihtiyatlı, edi- bina bir ikazı idi. AKİS, 12 EYLÜL 1960 İsmail Rüştü Aksal Yardımcıların en faydalısı İlk intibalar. İnönü hazırladığı metni okuduktan sonra gözlüklerini çıkartıp eline aldı, sonra gülümseyerek "Marifeti- miz bu kadar" dedi. Muzip öksürük, metnin okunmasıyla beraber bitmişti. Yanındaki gazetecilerden birine dön- dü ve sordu y â sisin intibaızı ala- yım. Nasıl, beğendiniz mi Mesleği umumi, efkârın yoklamak olan genç muhabir: — Mükemmel efendim, dedi. Tam, halkın beklediği demeç! Vatan- daş, sizden bunu bekliyordu" Bir başka gazeteci, aynı fikri de- Şişik ilâve etti "Şu anda söylenme- sine mutlak ihtiyaç bulunan her şe- yi söylüyorsunuz" dedi. Muhabirler memnundular. Alâkayla (okunacak bir demeç ele geçirmişlerdi. Fotoğ- rafçılar memnundular e zamandır kendilerinden uzak unan İnönü- nün manalı pozlarını tesbit etmişler- di. Bir gazeteci İnönünün demecinde sâdece memlekette yayılmak isteni- len ve bâzı ihtiyatsız çevrelerin dahi yardımını sağlayan bir havanın değil, dış âlemin Türkiye hâdiselerine dair tefsirlerininde cevabının bulunduğu- nu belirtti Hakikaten dış âlem bir yandan kırık dökük propaganda va- sıtalarımızın büsbütün perişan hale düşmüş olması, bir taraftan bazı hâ- diselerin hakikaten can sıkması, ni- nabzını YURTTA OLUP BİTENLER hayet tefsirde hata yapılması yüzün den İnkılâp hareketimize değil ama İnkılâp İdaremize karşı eski sıcaklı ğını kaybetmişti. Gerçi kendilerinde "dış âlem mütehassıslığı" otevehhüm eden bir takım aklıevveller endişe e dilecek hiç bir cihet bulunmadığını yabancı Umumi efkârın bizimle birlik olduğunu, hükümetlerin ise menfaat leri nasıl tutum icap ettiriyorsa bize karşı o tutumu takınacaklarını -Ah Zorlu neredesin? Bu, senelerce onun zorlu politikasının temelini teşkil et miştir- müsterih olma peşinde koşan ların kulaklarına fıslıyorlardı oama yabancı basında çıkan yazılar hiç de bu aklıevvellere hak vermiyordu. Ta- Mayıstan evvelki günleri pek çabuk asına gelecektir. Zi ra o günlerde yabancı basın, hatta kolu kanadı kırılmış Türk basını de recesinde davanın sahibi kesiliyor büyük faydalar sağlıyordu. İnönü nün sözleri Türkiyede aklıselimin halâ sesini duyurmakta (olduğunun bir delili gibi görüldü ve haklı haksız daha doğrusu mübalâğalı mübalâğa sız bir endişenin yüreklerinde çörek lendiğini oOhisseden yabancıları da memnun etti Ama İnönünün sözlerini hiç bir memnunluk hissi duymaksızın, bila Kis dişlerini gıcırdatarak ve tabii en ers tarafından tefsir edip böyle yut a kalkmak amacıyla okuyan lar da vardı ve bunlar Gürsel ile İnö nü arasında karakedi besleme merak lısı siyaset dalaverecileriydi. Yobazın rüyası Hakikaten bir müddetten beri ze ve zamana uydurulan, bu tarafla konuşulurken öteki tarafı ye ren, öteki tarafın kulağına laflar fı sıldanırken bu tarafın suiniyetinden bahsetmek suretiyle yürütülen bir kampanya esas gaye olarak şunu al mıştı: İnönü ile Gürseli karşı kara ya getirmek ! Kampanyanın hiç neti ce vermediğini söylemek haksızlık o- lur. Karakedi iki şahsiyetin arasına girmeye muvaffak olamamış, iki şah siyet üstünlükleri sayesinde onu şah sen bertaraf etmişlerdir. Ama İnönü ve Gürselin temsil etikleri müessese ler arasında bir itimatsızlık havasını ihtiyatsız hareketler, talihsiz demeç lerle beslenen bir şüphenin ve soğuk luğun mevcudiyetini inkâra imkân yoktur. Hele, bir irtibat vasıtası ye rine geçecek olan ve fiiliyat sahasına çıkarılması geciken İstişari Meclis bir türlü kurulmadığından, Milli Bir lik Komitesinin bâzı üyeleri Komite de ekseriyetin tasvibini almamış be yanlarıyla bu Komiteyi ister istemez ilzam, eder durum takındıklarından

Bu sayıdan diğer sayfalar: