30 Ocak 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

30 Ocak 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER hareketini tesbit etmişti. Nitekim bir ay kadar önce bir gece, Ankara Ku- mandanlığına mensup kuvvetler, em- niyet makamlarıyla işbirliği yaparak bunları toparlayıvermişti. Şaşkın ör- dekler yakalanır yakalanmaz, bir takım şöhretli -ve mimli, kimse- lerin isimlerini vermişlerdi. | İlk ifa- delerine bakılırsa Ali Fuat Başgiller, Hüseyin Avni Göktürkler, Celal Yar- dımcının kardeşi Mehmet Yardımcı- lar ve bu tip bâzı şahıslar kendileriy- le beraberdiler. Liderler onlardı. İ- simleri verilen kimseler, sırf bir em- niyet, mülahazasıyla derhal nezaret altına alınmışlar, fakat süratli bir tahkikat şaşkın ördeklerin hangi maksatla bu isimleri ortaya attıkla- rım gösterdiğinden ertesi gün ser- best bırakılmışlardı. İkinci Menderes İtiraflar hemen başlamadı. Bilâkis, bâzıları. Menderesi o taklit ettiler. Sanıklardan ikincisinin sorgusu ya- pılacaktı. İfadesi alınacak olan sanık, Nuh Naci Doğan adında, son derece hırpani kılıklı, saçı sakalı uzamış bir elektrikçiydi. Parmaklıkların önü- ne geldi Ellerini kavuşturdu ve hâki- min konuşmasını bekledi. Hâkim Yüzbaşı tok sesiyle: — Hâdise hakkında bildiklerini anlat bakalım" dedi. İşte işin bundan sonrası pek eğ- lenceli oldu. Yâssıadada muhakeme edilen efendilerini kurtarıp, M.B.K. idaresine son vermeyi odüşünen ve bunun için teşkilât kurarak hareke- te geçmeğe hazırlanan Nuh Nacinin hâli, doğrusu ya Menderese pek ben- ziyordu. Tek fark, Nuh Naci samimi olarak korkusunu belli ediyor, sami- mi olarak eziliyordu. Bunu, "Beyfen- di. Reis oBeyfendi hazretleri" gibi cümlelerle örtbas etmeğe kalkmadan, açıktan açığa ortaya vuruyor ve a- cındırma numaralarına girişmiyordu. Kesik kesik konuşuyordu. Bir ara konuşamıyacak hale gelince, hâkim soru sormağa başladı. Sanık, ancak böyle konuşturulabiliyordu. Nuh Naci, kendi dükkânında ya- pılan konuşmalar hakkında pek en- teresan bir ifade verdi. Efendim, ar- kadaşlarıyla toplanıyorlar, dünya ah- valinden o bahsediyorlardı. O sırada Amerikan seçimleri alabildiğine hız- lanmış olduğundan, Mr. Kennedy, Nuh Nacinin dükkânında konuşulan- ların birinci konusunu teşkil ediyordu. Başka konuşulanlar hakkında so- rulan suale, elektrikçi kuyruk bir müddet düşündükten sonra cevap verdi. Bir de pahalılıktan ve memle- kette ucuzluğun kalmadığından bah- sedilmişti. Şuradan buradan konuş- muşlardı. Hâkim Yüzbaşı, şöyle par- 18 İnkılâp aleyhtarı 32 lerin sorgusu yapılıyor Kargaları ti lâfı filân gibi bâzı kelimelerin a- ğızlarına alınıp alınmadığını sorun- ca, Menderes âşığı elektrikçi kaşla- rım yukarı kaldırdı ve: — Zinhar böyle şeylerden bah- setmedik efendim" dedi. uh Naci salondakilere pek eğ- lenceli dakikalar geçirtiyordu. Öyle ki -sanıklar dahil-, bir ara elektrik- çinin ifadesinin sonunun gelmemesi arzulanmağa bile başlandı. Nuh Nacinin dükkânına gelenler, bu gibi meselelerin pek mühim oldu- gunu, bunların buralarda konuşula- cak şeyler olmadığım belirtmişlerdi. Bunun üzerine hayırsever elektrikçi gelenlere bir yer tedariki için Ayşe Küçük adındaki ahbabına telefon et- miş ve grup oraya aktarılmıştı. Ayşe Küçükün evinde bir mesut tesadüf, Nuh Naciyi her şeyden habersiz kıl- mıştı. Nuh Nacinin ilk ifadesi okundu gu zaman salonu dolduranlar gene dudaklarım ısırdılar. İlk ifadede Na- ci tamamen ayrı şeyler söylemişti. Toplantıda kendisinden kâğıt isten- miş, bu kâğıda streteji çizilmiş, Baş- çavuştan alınan malümat gereğince hangi bölüğün nereye yerleştirileceği işaretlenmişti. Elde tanı 12 bölük var- dı. Eh, bu da yeter, artardı bile!.. Ka- ğıt avukat Lebip Divanoğluna götü- rülecek, o da ünlü generallerle tema- sa geçerek durumu âyarhyacaktı! Nuh Naci bütün bunları, gözleri faltaşı gibi açılmış olarak dinledi. Böyle şeyleri hatırlamadığını söyle- di ama, halinden bocaladığı açıkça belli oluyordu. Hâkim Yüzbaşı, gülümsüyordu. Hafifçe kürsüye doğru eğildi ve sanı- ğın gözlerinin içine bakarak konuş- güldüren hükümet darbesi tu: — İyi ama, ilk ifadenizde başka, şimdi başka söylüyorsunuz. Çubukta bir evde toplanmış, konuşmuşsunuz. Ne diyorsun?" Sanık yutkundu. Daha doğrusu yutkunamadı. Tükrüğü boğazında ta- kılıp kalmıştı. Bir iki saniye tereddüt geçirdi ve bir şeye karar vermiş gibi konuşmasa başladı: Evet efendim. Remzi Acarın, Bubuk yolunun 7. kilometresindeki evine gittik. Orada konuştuk. Grup- lar halindeydik. Sonra bunları kimse- ye söylememek için Kur'ana el bas- tık." Hâkim Yüzbaşının yüzündeki te- bessüm kaybolmamıştı. Gene kürsü- ye doğru eğildi ve sordu: Madem ki kimseye söyleme- mek için yemin etmişsin, neden söy- lüyorsun?" Nuh Naci Doğan birden şaşala- dı. Ne diyeceğini şaşırdı. Sonra boy- nunu bükerek: — İyi ama. burada söylüyorum. Başka yerde söylemedim ki" dedi. Salonda, sanıkların bir kısmı da- hil, bu defa kahkahalar tutülamadı. Hâkimler heyeti bile gülmekten ken- dini alamadı. Büyük plân iki askeri liderin idare e- deceği harekâtın plânı pek entere- sandı. Bunu mübaşir -evet mübaşir- Hüsnü Güler anlattı. Güler, darbe-i hükümet yapacak kuyrukların ele- başlarındandı. Darbe-i hükümet taraftarlarının elinde hazır 12 bölük vardı! Bunlarla başkentin kült noktaları tutulacak- tı. Komite üyelerinin adresleri belliy- AKİS, 30 OCAK 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: