30 Ocak 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

30 Ocak 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YASSIADA DURUŞMALARI Sanıklar Bağ bozumu Bitirdiğimiz haftanın ortalarında bir sabah, Yassıadadaki Duruşma Salonunun sanık avukatlarına ayrıl- mış bulunan sıralarından siyah cüp- peli bir adam ayağa kalktığında Ad- nan Menderes fazla umursamadı. Tıpkı onun gibi, yanında oturan ve açık renk bir elbise giymiş bulunan Celâl Bayar da sâdece, gözlüklerinin üstünden, kaşlarını eski türkçe sek- sensekiz şeklinde Oo kaldırarak şöyle bir bakmakla yetindi. Siyah cübbeli adam, Kayserinin düşük valisi Ah- met Kınıkın avukatıydı. Kınıkın ka- yınpederi Divana bir mektup gönder- miş, mektup evvelki celselerin birin- de okunmuştu. Kayınpeder, damadı- nın marifetinin bir "tesir altında kal- ma neticesi" olduğunu belirtiyor, yok sa onun o tip melanet yapacak adam sayılamayacağını söylüyordu. Ahmet Meselâ dü- şük Kayseri valisi pek âlâ düşük Baş- bakanla meşhur konuda -İnönünün seyahati konusu- kafi telefon görüş- mesi yapmış bulunduğunu anlatabi- lirdi. Başkan Başol, o kendisine has se- vimli tavırla önündeki mikrofona doğru eğildi ve sanığın bunları ne- den daha önce anlatmadığım sordu. Zira Kınık sorguya çekilmiş, hâdise- nin Menderesin tertibi olduğu gerçe- ğini öyle ayan beyan ifade etmemiş- ti. Avukat talebinde tarar etti. An- laşılıyordu ki düşük valinin aklı ba- şına gelmişti ve olup bitenleri olduğu gibi anlatmanın tek çıkar yol sayıl- ması gerektiğini görmüştü. Avukatın ısrarı, sanıkların en dikkatlisi Adnan Menderesin alâkasını çekti. Mende- res, duruşmaların başından itibaren bir kuşkusunu belli ediyordu. Çete- sine nasılsa girmiş bulunanlar üze- rinde, tuhaftır, hakimiyetinin bir kıs- mım muhafaza ediyor, onların ipleri- ni hâlâ çekiyordu. Hattâ iftiralar a- tar, suçları şuna buna yüklerken bi- le eski Bakanları, milletvekilleri, va- lileri veya Belediye (Başkanları va- ziyet alamıyorlar, onun dümen su- yunda gitmekte fayda umuyorlardı. Ancak, Menderes herkesin gözünde alçalırken Yassıadaya bizzat sürük- lediği kimseler nezdinde de mutlaka gerçek hüviyetiyle arzı endam ede. cek ve o zaman itiraflar ağlayacak ti. Kayseri hâdiseleri sanıkları ara Anda bulunan Kamil Gündeş ilk işa- reti vermişti ve Menderes eski millet- vekilinin tutumundan hiç hoşlanma- AKİS, 30 OCAK 1961 mıştı. Şimdi, başına bir de Ahmet Kı- ttık mı çıkacaktı? Tertibin hikâyesi Bu yüzdendir ki Başkan Başol Kay- serinin, hâdise tarihinde fazla bir şahsiyet gösterememiş düşük valisi- ni sanık mikrofonunun başına çağır- dığında Adnan Menderes canlandı ve söylenecekleri dikkatle dinleme- ye hazırlandı. Ahmet Kınık, aklı ba- şına gelmiş ve Menderesle kader or- taklığının kendisine ancak dert sağ- layacağını müdrik halde hâdiselerin zaten herkes tarafından tahmin edi- len hikâyesini açık açık anlattı. An- latılanların ortaya koyduğu hakikat şuydu: Menderes, İnönünün Kayse- riye girmemesi gerektiğini bildirmiş, bunu bir prestij meselesi yapmış, İnö- nü bütün barikatları aşıp bir fatih e- dasıyla şehre varınca yeni yeni bari- katlar kurdurmak için emirler ver- mişti. Kâmil Gündeşin de daha önce açıkladığı gibi, bu tertibin Kayseri milletvekillerinin arzusu üzerine alın- dığı sureti katiyyede yalandı. Terti- be, bilâkis, hem kendisi -Ahmet Kı- lık-, hem de milletvekilleri mâni ol- maya çalışmışlar, bunu anlatmak için dillerindeki tüyü bitirmişlerdi. Ama Menderes, dehşetli İçişleri Bakanı Namık Gedik ve Medeni Berk ile bir- likte Nuh deyip Peygamber deme- miş, bu yüzden de bütün hâdiseler birbiri peşine patlak vermişti. Ahmet Kınık sözlerini. Menderesle yaptığı telefon omuhaverelerinin zamanım, sayısını, mahiyetini bildirerek, millet- vekillerinin sözlerini naklederek doğ- ruladı. Sanık omikrofonunda bunlar söylenirken, ifadeyi kulaklığından ta- kip eden Celâl Bayar da canlanmış, dikkat kesilmişti. Zaten bütün salon, bitirdiğimiz haftanın sonlarındaki o gün Yassıada duruşmalarının bir dö- nüm noktasına gelmiş olduğunu far- birbiri peşine gelen mahkümiyet ka- rarları karşısında pabuçun pahalı ol- duğunu anlamışlardı. Menderesin su- cunu, Menderes bütün suçları baş- kalarının üzerine atmaya çalışırken fisebillullah yüklenmenin hiç bir fay- dası ve asaleti yoktu. Hele, masumi- yetlerini ispat edebilenler ve kaderle- rini düşük Başbakanla onun akıl ho- cası Bayarın kaderlerinden ayıranlar pek âlâ beraat kararı alabildiklerine göre manasızlığın da lüzumu yoktu. Koyunların bacakları Hakikaten, bilhassa ilk idam, talebi- nin Başsavcı Egesel tarafından istenmesi üzerine ve meşhur "İstan- bul ve Ankara Hâdiseleri"ne alt dos- ya Divanda açılmak üzereyken sa- nıklardan bir kısmının ayıldığı göz- den kaçmadı. Bu, bitirdiğimiz hafta Yassıadada cereyan eden en mü- him değişikliği teşkil etti. Bayar - Menderes çetesinin faaliyetini Meclisi, Hükümeti ve Devlet Başkanıyla bir siyasi ekibin umumi politikası olarak göstermenin abesliği, vermeyeceği oortaya çıkınca ve her koyunun bacağından -veya, her suçlunun kendi boynundan- ası- lacağı o anlaşılınca akıllı avukatlar fasla şaşkın olmayan müvekkillerine taktik değiştirilmesi lüzumunu batisi lattılar. oAstandı da, D.P. iktidarı içinde valilerin, o milletvekillerinin, hattâ Bakanların söz sahibi bulu madıkları, düşünen beyinlerin başka- ları olduğu pek açık bir gerçekti, O halde, sâdece emre hayır dememiş olduğundan dolayı ceza alması gere- rakinde, o idareyi bir normal devlet idaresiymiş gibi Oo göstermesinde bir fazilet yoktu. Bitirdiğimiz haftanın sonunda, Geyikli ve Demokrat İzmir hâdisele- ketti. "Müşterek suç" telâkkisi itiba- rinde de bir kısım sanıklar vs bâzı rını kaybetmişti ve sanıklar, Divanın (okudretli tanıklar aynı isabetli yolu İZZET Entelektüelin Mağazası İ Z Z E T Ulus İş Ankara Kravat İZ Z HanıAltkattadır. Kralı F T 21

Bu sayıdan diğer sayfalar: