January 30, 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

January 30, 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YASSIADA DURUŞMALARI tuttular. Böylece son yılların hâdise- leri gerçek çehreleriyle gözler önün- de belirmeye başladı. Dâvalar Arz ve talep Bitirdigimiz (o haftanın son günlerin- de, Yassıadanın şehirdeki kapısı olan Dolmabahçe rıhtımında gene dikkati çeken bir canlılık göründü. Kadınlar, erkekler, genç talebeler Deniz Müzesinin kalın demir par- maklıkları önünde bulunan ve muh- telif kişeleri olan bir kulübenin tur- nikelerini odolduruyorlardı. Hemen hemen aynı anda İstanbul vilâyeti- nin Yassıadaya davetiye sağlayan bürosu da aynı çeşit bir tehacümün mihrakıydı. Müracaat sahipleri aynı şeyi istiyorlardı: 2 Şubat günü Yas- sıadanın meşhur Duruşma Salonunda bir yer! O tarihte "28 Nisanla 27 Mayıs arasında İstanbul ve Ankara- da cereyan eden hâdiseler"le ilgili dâ- vanın duruşmalarına başlanacağının ilânı, Yassıadayı tekrar günün 1 nu- maralı alâka merkezi haline soktu. Davetiye avcılarının miktarı yüksel- di, gazeteciler yeniden vapurdaki ve salondaki yerlerini almaya hazırlan- dılar, hattâbir kar yabancı gazetenin hususi muhabir göndereceği anlaşıl- dı. Bitirdiğimiz haftanın sonunda Yassıada, duruşmaların başladığı o ılık Ekim günlerinin heyecanlı hava- sına kavuşmak üzere bulunuyordu. Hakikaten, yüzden fazla sanığı bulunan ve Anayasanın o İhlâlinden sonra bütün dâvaların en önemlisi o- lan yeni dâva son derece meraklı bir çok açıklamaya vesile verecektir. Sa- nıkların başında, mütad veçhile Ce- lâl Bayar ve Adnan Menderes var- dır. Onların yanında, son Menderes kabinesi bütün üyeleriyle yer alacak- tır. Düşük Genel Kurmay Başkanı, Ankaranın unutulmaz Örfi İdare Ko- mutam Namık Argüç, iki şehrin va- ileri, Kemal Aygün daha sonraki is- kemleleri işgal edeceklerdir. Dinleyi- cilerin gözlerini -lanetleriyle birlikte- çekecek iki sima Zeki Şahinin ve Bu- mla Yamanoğlunun sevimsiz çehrele- ri olacaktır, Beyazıt meydanında, e- mir üzerine dahi olsa, genç talebele- re ateş eden yaya polisler, onlara karşı atlarını insafsızca süren süva- ri polisler, iktidarın uşaklığı vazife- sini sonuna kadar yapan şube mü- dürleri, cesetleri değiştiren, o sahte raporlar tanzim eden savcılar ve dok- torlar yüz küsur kahramanı bulunan acı hikâyeyi gözler önünde yeniden yaşatacaklardır, Bitirdiğimiz haftanın, başından i- tibaren, ihtimal merak ve alâka un- AKİS, 30 OCAK 1961 suru da düşünülerek dâvaya alt Yük- sek Soruşturma Kurulu kararname- si basına yavaş yavaş açıklandı. Gün- delik gazeteler bunu parça parça ya- yınladılar. O zaman, duruşmaların ne derece alâka çekeceği biraz daha iyi anlaşıldı ve tabii davetiye peşinde koşanların sayısı aynı nisbette arttı. Son kabineye dahil Bakanlardan hiç olmazsa ikisi, Şem'i Ergin ve Ethem Menderes hâtıra defterlerinde veya bâzı mektuplarında olup bitenleri hiç tasvip etmediklerini bildirmişler, bu defterler ve bu mektuplar ele geç- mişti. Onların ifşaatının mühim olaca ğında zerrece şüphe yoktur. Meşhur 555 K vak'asının tertibini Atıf Ben- derlioğlunun ağzından dinlemek, o nümayişlerin hikâyesini (ogençlerden tekrar duymak, Sıddık Sami Onarın Zeki Şahin tarafından nasıl tartak- landığının bizzat Hocaların Hocası ta rafından nakline şahit olmak, "Har- biyenin imhası (o plânı"nın içyüzünü hâdisenin I numaralı şahidi Dilâver Argudan ve 2 numaralı şahidi Os- man Köksaldan öğrenmek büyük mazhariyet teşkil edecektir. Duruş- maların cereyan tarzı artık gerçek- lerin olduğu gibi anlatılmasında fay- da olduğu ve herkesin kendi mesuli- yet derecesine göre ceza alacağı ha- kikatim ortaya serdiğinden sorgular sırasında çok şeyin açıklanacağı mu- hakkaktır. Tabii, alâkayla beklenen bir başka nokta Bayarın ve Mende- resin kendilerini nasıl savunacakları konusudur. Onların yanında, Yetki- nerlerin ve Aygünlerin, o Şahinlerin ve Buminoğluların, Erdelhunların ve Argüçlerin ne vaziyet alacakları meçhuldür. Tabii, Menderes tarafın- dan Namık Gedik bir defa daha | numaralı mesul olarak ilân edilecek, kendisinin hiç bir şey bilmediği, hep başkalarının arkasından sürüklendi- ği, şunu şunun, bunu bunun tertiple- diği iddia olunacaktır. Her hâlde, İçinde bulunduğumuz haftanın son yarısından itibaren Yas- mada bütün gözleri bir defa daha ü- zerine çekecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: