4 Haziran 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

4 Haziran 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

di. Günün şartlarına göre, çıkışlar yapıp, günün şartlarına göre oyun oynama stratejisinin peşi sıra, yapı- lacak siyasi yatırımın büyük çapta kendi politik hayatına faydası olabi- lirdi. İşte iri kıyım liderin "Gördüğüm lüzum üzere C den istifa ettim" cevabının arkasın- . Görülen lüzu- soranlara M.P ki Yıllar için yapacağı hazırlıktı. Uzayda C. K.M. P. küresine muh- telif yönlerden bakanlar, "Bölükbaşı gitti, Parti kurtuldu" kadar "Bölük- başı gitti, C. K. M. P. bitti" de de- mektedirler İşçiler Enteresan bir grev Bitirdiğimiz haftanın ortalarında ir gün İstanbulda, Topkapıda, eski Londra asfaltı üzerinde bulunan bir fabrikaya girenler, o şaşkınlıktan küçük dillerini (oyutabilirlerdi. o Zira çalışma saatiydi ve işçiler, makina- ların başında veya yerde bağdaş ku- rup oturmuşlar ve havadan sudan yâ- renlik ediyorlardı. Durum gerçek- ten garip ve şaşkınlık vericiydi. Bu adamlar neden çalışmıyorlar ve, son derece yaygın bir tâbirle, niçin böy- le "dalga geçiyorlar"dı ? Olup biten- lerden habersiz olanlar için garip fi- lan bu durum, aslında öyle hafife a- lınır cinsinden değildi. Çalışan işçi-- ler, modern sendikacılık (o sözlüğüne göre "oturarak grev" yapıyorlardı. Mesele de, işverenin birikmiş ücret- leri ödememesinden çıkmıştı. 1958 yılında işletmeye açılmış bu- lunan Topkapıdaki Gümüş Motor Fabrikası, motor yedek parçası imal etmektedir. . Gümüş Motor Fabrika- sının. Türkiyenin en modern motor fabrikası olduğu konusunda işten an- layan herkes birleşmektedir. e Gelge- lelim fabrikanın sahibi, tıkır tıkır iş- lemekte olan fabrikada çalışan (280 işçinin ücretlerini zamanında ödeme- mek gibi garip bir alışkanlıkla lâl bulunduğu için, fabrikada bir iş ihtilâfı çıkmaktadır. İş larında işveren her zaman, döne* sermayenin bulunmayışını, ücretle- rin geç ödenmesine ogerekçe olarak ileri sürmektedir. Döner sermaye- nin bulunmayışının sebebi ise, son derece gariptir. Zira işletmede, Or taçağ zihniyeti ohâkim bulunmakta ve hepsi dini bütün olan fabrika sa- her Allahın haftabasında (fabrikada hipleri, Me çalışıp faizle pa- ra alm " saymaktadırlar İşversller, "Makineler satılsın. opa- ranızı öyle verelim" dedikleri için, hır-gür eksik olmamaktadır. ikide ihtilâf- Bahir Ersoy Binbir derdin içinde Bu gülünç tutumun çağımızda hâ- lâ yürürlükte olması, "İster inan is- ter inanma"nın yaratıcısı (o Ripley'e konu olacak garipliktedir. / İşçilerin paralarının ödenmemesi bir yana, iş- verenler, fabrikaya su getiren saka- nın bile parasını ödeyememekte ve bu sebeple, bahçedeki otları sakaya vermektedirler!.. Ancak, dini .bütün işverenlerin bankalarla iş yapmaması dolayısiyle ücretlerin ödenmemesi son defa 52 güne çıkınca, işçiler, "Bu kadarı faz- la" diyerek fabrika müdürü Necmet- tin Erbakırın karşısına dikildiler. Bu arada Maden-İş Sendikasına da ha- ber verildi ve sendikanın çalışkan başkam Kemal Türkler, fabrikaya gelerek Genel Müdür Erbakırla gö- rüştü. Erbakır, Sendika Başkanına "cumartesi günü paraların ödenece- ğine dair" teminat verdi, Türker de durumu işçilere bildirdi. Fakat cu- martesi günü gelip de 80 bin liralık alacağa karşılık, sadece 8 bin lira ortaya çıkınca, işçilerin Hazreti E- zubu imrendirecek o sabırları taştı. Fabrika idarecileri. işçilere, o şimdi- lik "bunu" almalarını tavsiye edin- ce, İşçilerin tepesi büsbütün attı. Üc- ret yerine kuru bir nasihatla kan- mak niyetinde olmadıklarını o açıkla- yan işçiler, son bir mühlet verdiler ve paranın pazartesi günü ödenme- sini istediler. Ancak, pazartesi günü de paralardan ses seda çıkmayınca, işçiler işbaşı yaptıktan sonra bahçe- e çıkarak oturdular ve "ücretler o- YURTTA OLUP BİTENLER deninceye kadar" bildirdiler. çalışmıyacaklarını Biri yer biri bakar.. Halen İngilterede nükleer silâhlara aleyhtar 100'ler Komitesi üyeleri nin Londra sokaklarında oturarak|! yaptıkları gösteriler dolayısiyle (o po- püler olan grev usülünü tatbik e- den işçilerin imdadına derhal sen- dikacılar yetiştiler. Maden İş Sendi- kası (Başkanı Kemal Türkleri TEKSİF Başkanı Bahir Ersoy ve Tütün İşçileri Sendikası Başkanı İb- rahim Denizciler, İstanbul Sendika- lar Birliğini temsilen fabrikaya oge- lerek, Fabrikanın Müdür Muavini Ahmet Çavdar ile konuştular. Ahmet| Çavdar, "Devlet Su İşlerine yaptığı- mız motörlerin paralarını alınca işçi ücretlerini ödeyeceğiz" dedi. Fakat tam bu sırada Devlet Su İşlerinden iki kişi fabrikaya geldi. o Sendikacı-| larla görüştürülmek istenmiyen Su İşleri memurları ile Türkler bir pun- dunu bulup konuştu ve "Parayı ne zaman ödeyeceksiniz?" diye (sordu. Su İşleri yetkililerinin cevabı üzeri- ne Türkler, düşüp bayılmamak i kendisini Zor tuttu. Zira Su İşleri memuru, Türklere şu cevabı vermiş- ti: " — Ne parası kardeşim? Biz pa- rayı peşin yermiştik, Şimdi motörle- ri kurtarmaya çalışıyoruz. Buraya da onun için geldik." Dini bütün fabrika e gerçek hüviyetlerini anlaya sendi- kacılar, çaresizlik içinde Valiye baş- vurdular. Vali Akı, telefonla fabrika- yı aramak istediyse de, o fabrikanın telefon idaresine olan borcu odolayı- siyle, hatlarının kesilmiş olduğu an- laşıldı. Bunun üzerine Akı. Bölge Ça- lışma Müdürüne emir verdi ve bu ko- konuyla ilgilenmesini istedi. Çarşamba günü Bölge Çalışma Mü- dürü Sabih Türsan, Müfettişler o ve Türk-İş Bölge Temsilcisi (İsmail Topkarla birlikte Gümüş Motor Fab- rikasına gitti ve fabrika yetkilileri ile iki saat süren bir toplantı yaptı. Neticede Fabrika Genel Müdürü, er- tesi gün öğleye kadar, birikmiş üc- retlerin yarısını ödemeyi kabul etti ve diğer yarısının da pazartesi günü ödeneceği konusunda teminat verdi. Sendikacılar da bunu bir Centilmen- ler Anlaşması olarak kabul ettikleri ni ve işçileri işe başlatacaklarını bil- dirdiler Bu spektaküler grev böy- lece sona erdi. İhtilâf, şimdilik (o böylece halledil- miş gibidir. Banka ile iş yapmayı gü- nah addederek korkan fabrika sa- hiplerinin şimdiden sonra ücret öde- me konusunda "Allahtan korkmala- rı" temenni edilmektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: