16 Şubat 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

16 Şubat 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kararname Yayınlanması Fasih İNAL Bakanlar Kurulu kendisine verilmiş ödevleri ifa etmek için kararnameler çıkartmaktadır. Türk parası kıymetini koruma ği egeli dış ticaret rejimi Ka- rarnameleri ve bunun gibi sayılabilecek bir sürü kararnameyle Bakanlar Kurulu işleri yürütecek mevzuatı Yaylam il Teşkilâtı Esasiye Kanununun yürürlükte olduğu devrede, yürütme or- ganının kaide- tasarruflara gitme yetkisi alabildiğine genişlemiş, koordi- nasyon heyeti kararları, kararnameler, tebliğler, tamimler ve sirkülerlerle bir çok hükümler konulmuşta. ak, yeni Anayasanın bu konuda tahdidi hükümler getirdiği görül- mektedir. Anayasanın 107. maddesinde bu konuya temas edilmekte ve "Bakanlar Kurulu; kanunun uygulanmasını göstermek veya kanunun em- rettiği işleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı olmamak şartıyla ve Da- nıştayın incelemesinden geçirilerek tüzükler çıkarabilir” denilmektedir. Bu suretle Bakanlar Kurulunun kanunların uygulanmasını göstermek ve kanunun emrettiği işleri belirtmek üzere sadece tüzükler çıkartabileceği anlaşılmaktadır. Esasen kanun koyucunun sadece tüzük çıkarma yetkisi vermesi bir unutkanlıktan ileri gelmeyip, Bakanlar Kurulunun, Danıştayın inceleme- sinden geçmeyen tasarruflarını önlemek olduğu anlaşılmaktadır. Kısaca ifade etmek gerekirse, Anayasamız, yürütme organı tarafından verilecek bütün kararların bir kontrola tâbi tutulması prensibinden hareket etmek- tedir. Bu kontrol, tüzükler için Danıştayın incelemesidir o (Madde 107). Milletlerarası anlaşmalar için ise Türkiye Büyük Millet Meclisinin tasdi- kidir (Madde 05). Bu son kontrolun bir istisnası yardır ki, o da, anlaş- manın iktisadi, ticari veya teknik münasebetleri düzenlemesi süresinin bir yılı aşmaması, devlet maliyesine bir külfet yüklememesi ve türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına halel getirmemesi şartları- na bağlıdır. Bu durumda bile anlaşmanın iki ay içinde Büyük Millet Mec- lisinin ıttılama sunulması gerekmektedir. * Gene, Anayasanın 113. maddesine bakılacak olursa, bakanlıkların ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanun ve tüzük- lerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilecekleri hükmüyle karşılaşılmaktadır. Bu suretle karar, kararname, tamim, tebliğ ve sirküler neşrinin Anayasayla telif edilemiyeceği anlaşılmaktadır. Yeni Anayasa rejimimizde Yürütme Organı veya idare, bir memurun tâyin, nakil ve terfi, şahsi özel af için karar veya kararname, memurlara mahsus olmak ve sadece onlara hitap etmek üzere kanun, tüzük ve yö- netmelik hükümlerini aydınlatıcı sirküler ve tebliğ, yahut da tamim çı- karabilecek, fakat gayrişahsi, umumi ve objektif mahiyette, maddi mâ- nada kanun adını alabilecek tarzda kararname, tebliğ ve sirküler yayın- layamıyacaktır. İşin daha enteresan ciheti, Anayasaya aykırı olan bu kararnamelere veya tebliğ vesaireye riayet etmeyen kimseler de cezalandırılamıyacaktır. Nitekim, bu konuda Anayasa Mahkemesine yapılmış çeşitli müracaatlar vardır ki, bunların haşlıcalarını Türk Parası Kıymetini Koruma Karar- namesine aykırı bereket edenler hakkında açılan dâvalar teşkil etmek- tedir. İtiraf etmek lâzımdır ki, Bakanlar Kurulunun kararname © çıkarta- maması ve bunun yerine sadece Danıştayın tasdikiyle tüzük neşrine yet- kili bulunması, büyük sıkıntılara sebebiyet verebilecektir. Meselâ, çok acele bir konuda bir karar alınması gerektiğini düşüne- lim. Sadece Danıştaydan tüzük geçirmek imkânına sahip olan hüküme- tin karşılaşacağı müşkülât meydandadır. Ancak, bu durumda da hükü- metin sadece prensipleri belirten çok umumi mânada tüzükler yayınla- mak ve bu tüzüklere istinaden bakanlıkların çıkaracağı yönetmeliklerle işleri yürütmek yolunu ihtiyar etmesi kaabil olabilecektir. Heri e yeni Anayasa, getirdiği hükümlerle muazzam bir idari me- kanizme değişikliğine yol açmış bulunmaktadır. Bu değişikliği, güçlükle- ri de göze alarak yürütmek ve bu suretle temel kanunu yaralamamak lâ- zumdır AKİS/18 i gözönüne getirilsin... Artık bu du- mda, hepimizin "cemaziyelevvel"i feci bir şekilde ortaya çıkaca ve meselâ şık bir elbisenin sırtında "Türk Malı" ibaresi kolaylıkla oku- nabilecektir. İş bununla da bitmemektedir. Ka- rarın ikinci maddesinde, ("Yabancı memleketlere ihraç olunacak mamul- ler ve yarı mamullere Madde in Turkey ibaresinin konulması omec- buridir" denilmektedir. Bu "Madde in Turkey" ibaresi, "Türkiyede ipi den anlaşılmaktadır!.. key yerine "Madde in Turkey"! Fa- kat kararname bu hususu sarih şe- kilde belirttiği için, sanayicinin, ini- siyatifini kullanarak "Made in Tur- key" yerine "Madde in -Turkey"! Fa- ce, 15 Şubat -1962 de -yani bundan bir yıl önce- yayınlanan kararname- ye göre ihraç edilecek türk malları- na "Madde in Turkey" gibi acayip Mr ibare yazılması gerekmektedir İş bununla da bitmemektedir. 6/180 sayılı kararnameye göre, her maddeye "Türk Malı” İbaresinin ko- nulması mecburiyeti vardır. Halbuki öyle maddeler vardır ki, bunlara mar- ka koymağa bazan imkân, bazan da bi Müstahzarlar Kanunu"nun sayılı kanunla değiştirilmiş hüküm- lerine tâbidir. Bu sebeple, ayrıca “Türk Malı" ibaresi koymağa lüzum yoktur. Zira 14 Mayıs 1928 tarihinde yayınlanan “İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu”nun 12. mad- desinde "Müstahzarların dış - ajları ine içindeki tarifnamelere âmilin ismi, imal edil- diği yer ve ruhsatname numarası ko- nulacaktır" denilmektedir. Bunun gibi başka maddeler de bulmak kabildir. Velhasıl, yerli sınai mamullere “Türk Malı" ibaresi ko- nulması hakkındaki kararnamenin ortalığı karıştırmaktan başka bir i- şe yaramıyacağı anlaşılmış (bulun- maktadır. rürlüğe konulması beklenmektedir. Bu bekleyiş her halde uzun sür- miyecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: