3 Haziran 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

3 Haziran 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANİN İÇİNDEN Ordu, itibarın zirvesindeyken... Wpiformalılar, 21 Mayıs sabahından itibaren sokakta kendilerine bakan sivil gözlerdeki mâna ve sıcaklık derişikliğim şüphesiz herkesten iyi farketmektedir- ler. Üniformalılar, böyle bir değişikliği 27 Mayısın Üze- rinden zaman geçtikten sonra da farketmişlerdir ve üzülmüşlerdir. Şimdi eski neşelerini ve şevklerini bul- muş olmalıdırlar. Çok geniş halk kütleleri, tıpkı 27 Ma- yısta olduğu gibi, toplumumuzu bir karanlıktan çıka- rıp aydınlığa kavuşturan Silâhlı Kuvvetlerin mensup- larına karşı yeniden sevgi, şükran ve minnet hisleriyle doludur Ordu ile halkın münasebetleri, 27 Mayıstan itiba- ren iki tesirin altında kalmıştır. 27 Mayısta memleke- tin idaresine, aslında Türk Silâhlı Kuvvetleri el koy- muştur. Fakat ona, kuruluş tarzının o günkü rüzgâra göre olduğu şimdi daha iyi anlaşılan bir heyet, Milli Birlik Komitesi niyabet etmiştir. Milli Birlik Komitesi- nin başarılı' bir idare kurmuş olduğunu hiç kimse Söy- leyemez. Hele İhtilâlin ilk yazında Komite içinde beli- ren, Zihniyeti açık bir grupun davranışlarından tasar- ruflarına her şey memlekette ciddi bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Bu grup, yazın sonunda, Türk Silâhlı Kuv- vetlerinin müdahalesiyle bertaraf edilmiştir. Ama on- ların ve Komitenin daha sonra da tecrübesizlik, bilgi- sizlik, ölçüsüzlük neticesi işlediği hataların halk üze- rinde yarattığı soğukluk haksız olarak bütün Silâhlı Kuvvetler mensuplarını kapsamıştır. Bu, gerçekten ta- lihsizlik olmuştur ve talihsizlik devam edip gitmiştir. Talihsizlik, İhtilâlden itibaren bir intikam ve res- torasyon ümidini millet ile ordusu arasına nifak sok- mağa başlamış, kimselerin ekmeğine yağ sürmüştür. Bunlar bir süre suyun altında, cüretleri arttığında su- yun üstünde, sıkıyı görünce tekrar suyun altında bir if- ir. Orduyu ö fısıltı ve dedikodu sütunlarının satırları arasına bakmak bile ye- tebilir. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin mensuplarına, yapıl- mamış kötü ima bırakılmamıştır. Onları çileden çıka- rabilecek ne varsa, hepsi teker teker tezgâha konul- muştur. Hava bu hale gelince bir başka grup, bir başka ne daha harekete geçmiştir. Ordunun hamisi pozuna takı- nan bu sözümona aydınlar, kendi temayüllerini Silâhlı Kuvvetlerin temayülü gibi göstermek Oo çabasına gir- mişlerdir. İşte, halk budur! Bu halkla Demokrasi nasıl olacaktır? Ordu, yeniden Atatürk Devrine dönülme- sini istemektedir. Bunların lisanında Atatürk Devri, aydınlar oligarşisidir ve bunlar, demokratik düzene ge- çilmesiyle beraber kaybetmiş (oldukları (o imtiyazların peşindedirler. Bir tek parti idaresinin maddi ve manevi nimetlerinin. zevklerinin. ikbalinin peşinde bulunanlar bu sefer millete, kendi ordusunu, bu temayülün âleti, va- sıtası gibi göstermek gayretini gittikçe o arttırmışlar- dır. Sanki Silâhlı Kuvvetler Demokrasiye inanmamak- Metin TOKER tadırlar. Sanki Silâhlı Kuvvetler mensupları kendileri- ni vatanın diğer evlâtlarından üstün, imtiyazlı, kıy- metli görmektedirler ve öteki zavallılara parya gözüy- le bakmaktadırlar, memleketin gerçek hâkiminin ken- dileri olması gerektiğine inanmaktadırlar. Bu inancı teyit eden bazı kimselerin zaman zaman çıkması, bun- ların o çevrelerce yiğitler olarak tavsif ve teşhir edil- mesi çok yürekte uyanan boş endişenin gerçek kayna- ğını teşkil etmiştir. Bugün erkeği ve kadım, çoluğu ve çocuğu ile halkın sokakta üniformalılara sevgi ve saygı dolu sıcak göz- lerle bakması bu iki taraflı gayretlerin 21 Mayıs şaha- bı tam bir iflâsla bitmesinin sonucudur. Millet, kendi- sinden örtülmek istenilen iki gerçeği tam bir açıklıkla görmüştür: o Türk Silâhlı Kuvvetleri demokratik reji- min aşığıdır ve bu rejim tehlikeye düşerse onu kurta- racak olan bir takım tatlısu kahramanlarının i edeceği eli sopalı, battalı, taşlı çapulcular değil, mun- tazam ordu birlikleridir. Ateş sokaklara döküldüğü za- man o çapulculardan bir tanesi burnunu evinin kapısın- dan dışarı uzatamamış, onların teşvikçileri ise saklana- cak delik aramışlardır. Ama milletine başka türlü gös- terilmek istenilen Türk Silâhlı Kuvvetleri, şehitler ve- rerek devletin itibarını, hükümetin otoritesini ve mem- leketin şerefini oOkurtarmışlardır. e Eğer üniformalılar dikkat edecek olurlarsa, değişmiş olan bakışlarda bir nebze de mahcubiyet izi görebilirler. Simdi bu, üniformalılara bir sorumluluk yüklemek- tedir. Türkiyenin üç büyük şehri, sıkı yönetim idaresi altındadır. Ordu ile halk o şehirlerde idare eden ve edi- len olarak yeniden karşı karşıya bulunmaktadır. Bugü- ne kadar sıkı yönetim idaresi, demokratik rejimin ters tefsirlerinin neticesi bir takım başıbozuklukların, asayiş- sizlik ve disiplinsizliklerin başarılı (o önleyicisi (o olarak milletin kalbini kazanmıştır. Uyandırdığı İntiba, zaru- retine olan inancın da üstünde müsbet olmuştur. Bu yolda, mübalağaya sapılmaksızm devam etmek lâzım- dır. Sıkı yönetim, bir açık rejimin bazı vazgeçilmez un- surlarını bugün için milli menfaatlerin gerektirdiği ya- saklarla bağdaştırabilirce toplum hayatına unutulmaz hizmette bulunmuş olacaktır. Hangi şart altında olursa olsun, ciddi ve tatmin edi- ci bilgi merak içinde bulunan kütlelere verilmediği tak- dirde kulak gazetesinin işleyeceğini bugün O hatırla- makta fayda vardır. Bu gazetenin işlemekte olduğu da bilinmelidir. Açık relimin bazı vazgeçilmez unsurları denilirken kastedilen başlıca husus budur. 21 Mayıs hâ- disesi öneminde bir hâdisenin tahkikatını yürütenlerin nenin duyulması, nenin duyulmaması gerektiği konu- sunda söz sahibi olmaları ne kadar tabiiyse, hiç bir şey duyurmamakta fayda ummak o derece hatalıdır. Bu ve bunun gibi, vatandnşın günlük hayatının parçaları içi- ne girmiş noktalarda Sıkı Yönetimin anlayışlı ve insaf- lı davranması, üniformalıya karsı ruhlarda uyanan sı- cak alâkayı sadece perçini ey erektir. AKİS/7

Bu sayıdan diğer sayfalar: