29 Haziran 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

29 Haziran 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER İfade, salanda, tebessümlere yol açtı ve isyanın liderinin hangi ruh haleti içinde bulunduğunu daha, iyi gösterdi. Otuz âlim, bu! Nitekim biraz sonra oAydemirin kendisi, kendisini 14'lerie kıyaslar- ken onlar hakkında, istihfaf, kendi- si hakkında gurur, dolu su sözleri sarf etmekten geri kalmadı: "— İI4'ler bir uçak gibi yükselip yere indiler. Halbuki biz, yerde bu- lunan uçağımızı göklere çıkarmak istiyoruz!" Bu ifade, de tebessümlere sebebi yet verdi. Zaten bütün hafta boyunca tanık mikrofonu önünde ifade veren- ler, Harp Okulunda gördükleri Talât Aydemirin bu hava içinde bulundu- gunu belirten sözler söylediler. Ali Elverdi, duruma hâkim olduğu ha- vası içinde, bulunan asi liderin ken- disini Oölümle tehdit ettiğini bildir- di ve Aydemirin bunu inkâr etmesi ısrar etti. Tafsilât verdi. El verdinin 20-21 Mayıs gecesini sade canlı bir dille anlatılması heyecan ya- rattı. Nitekim ertesi gün bir çok ga- zete onun ifadesini büyük başlıklar la yayınladılar. Kahraman bir su- bay, cesareti ve 'gÜVen”-demokrat;”- sisteme Silâhlı Kuvvetlerin bir baş- tan ötekine bağlı olduğuna şaşmaz inancıyla uçurulan bir balonu bir iğ- ne darbesiyle patlatıvermisti. Haftanın alâka çekici bir hadi- sesi, sanıkların baştan itibaren it- ham ettikleri -yani, kendileriyle bir- lik olduğunu, söyledikleri- Jandarma Genel Komutanlığı -Kurmay Başkanı Albay Rumi Ahıskalı hakkında, bir tanık da ithamlarda bulununca sav- cının takibat istemesi oldu. Mahka- me heyeti kısa bir müzakere sonra, bu talebi kabul etti ve adli amirliğe müzekkere yazılmasını kararlaştır- dı. Haftanın içinde, sanıkların duru- munda fazla değişik olmadı. Ayde- mir tipi, hiç bir inkâr imkânı elinde bulunmayan elebaşılar. -savcının açık- ladığı gibi mümkün nisbetinde çok kimseyi bilhassa kendilerine karşı koy muş kimseyi bulaştırmaya (o çalışa- rak ifade verirken ikinci derecedeki sanıklar her fırsatta aldatıldıklarını, kandırıldıklarını, Aydemirin Oo hare- kâtı kendilerine "Türk Silâhlı Kuv- vetlerinin harekâtı" diye (o sattığını söylediler. Sâdece en fütursuzlarıdır ki hak- ları bulunmadığı halde sırtlarına ge- çirmiş oldukları üniformalarla o ge- ce Harp Okulunda öğrencilere emir verirken yakalandıkları halde "Bil- miyordum", "Pek şaştım", "Ne olu- yor diye merak ettim", "Gideyim bir bakayım dedim" edebiyatına de- vam ettiler. Başkan ve savcının ken- dilerine sorduğu sual şu oldu: "— Peki, böyle olsaydı okomuta Talât Aydemir gibi bir emekli oa- bayda mı olurdu?" Tanıkların dinlenmesine (o devam olunmaktadır. Politikacılar "Aptal düşman" Burhan Apaydın, etrafı rnilletvekil- leriyle SD Çelikbaşın yanına so- ruldu ve gülere "- Beyfendi, acaba İhsan Ataöv- maksızın sık sık tekrarladılar ve gü- lüştüler. Zira Genel Görüşme, son dakikalarında ciddi bir denetleme görevi olmaktan çıkmış, o Ataövün kürsüden söylediklerine gülünen bir olay haline girmişti. Son sözü, mil- letvekili olarak İhsan Ataöv almıştı. Evvelâ, Çelikbaşın biraz evvelki ko- nuşmasının kendisiyle ilgili olan kıs- mını cevaplandıracağından bahsetti. Sonra, nedendir bilinmez Çelikbaşın 1954 yılında Antalyada yaptığı bir seçim konuşmasından söz açtı ve: — Bu Çelikbaş Antalyada, C.H P. ye oy verenlerin kanından şüphe ederim dedi. Bu Çelikbaş, Kırşehir Kanununa, C.H.P. mallarının alır- Yeni Sabahın Fısıltı sütunu ve Çelikbaş "Arkadaşını söyle, le aranızda bir sıhriyet var mı? Ya- ni, meraktan soruyorum! Zira yakı- nı olmayan birine, hiç kimse bu de- rece yardım etmez" dedi. Çelikibaş, neşeli cevap verdi: "— Kendisine teşekkürü unutmı- yacağım Doğrusu, bu ,Kadar iyiliği bana kimse yapamaz. Olay, Sanayi Balear Çelikbaş -hakkında A.P. Antalya milletvekili İhsan Ataövün önergesi üzerine açı- lan Genel Görüşmenin sonucunda Meclisin meşhur koridorunda cere- yan etti. Daha sonra başka milletve- killeri, Çelikbaşı tebrik ederken bu nükteyi, başkası tarafından da kal- lanıldığından haberdar dahi bulun- kim olduğunu söyleyeyim" masıyla ilgili kanuna oy imza eden adamdır. Şimdi, bana Demokrasi dersi mi vermeğe kalkıyor.." du ki tam sekiz saattir yerinden ki" mıldamayan Başkan dayanamadı: "— İhsan bey, şu sözlerinizi Al- lah rızası için toparlayın, yoksa bu- radan sabaha karşı bile çıkamayız. Bırakın şunu bunu, ne söyliyecekse- niz osu söyleyin" dedi. Ataöv devam etti: “— Biz burada işin ciddiyeti bo- zulmasın diye bazı şeylerden bahset- medik.. Burdu rlu Yadigâr hanımdan dem vurmadık.. Başkan, hatibin bir kere sözüne müdahale etti: daha

Bu sayıdan diğer sayfalar: