11 Ocak 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

11 Ocak 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YAYINLAR TOPRAKSIZLAR Fikret Otyamın röportajı (Yedi Tepe Yayınları, 133, İstanbul, 1963, Yeni Matbaa, 75 sayfa 300 kuruş, yazarın Gide Gide adını verdiği röpor- taj serisinin beşinci kitabı) Fikret Otyam günümüzün Evliya Çe- lebisidir. Modem gazetecilik anla- yışı içinde gezi röportajlarını en iyi ya pan, okuyucusunu sıkmadan, bezdir- meden Anadolu ile karşıkarşıya bıra- kan bu modem Evliya Çelebinin son kitabının adı "Topraksızlar". Toprak- sızlar Otyamın beşinci röportaj dizi- si. Altıncısı ise basılmak üzere olan "Hu Dost" Fikret Otyamın röportajlarının ge- nel başlığı "Gide Gide"dir. Bu sütun- larda, daha önce yayınlanmış Gide Gi- delerden söz etmiştik. Bunların sonun cusu olan Topraksızlar ise aslında iki röportajı obir araya getirme tedir. Bunlardan birincisi "Aktil ile İncecik', ikincisi de "Gâvurun Gölü" dür. Her iki röportaj da topraksız Güney Ana- dolu köylüsünün dramım anlatmakta- dır Bu röportajlar daha önce Cumhuri- yet gazetesinde yayınlanmış ve Anka- ra Gazeteciler Sendikasının düzenledi- gi Yıl» Gazetecisi yarışmasının seri röportaj dalında birinci seçilmiştir. Topraksızlardak birinci röportajda anlatılan olay kısaca şudur: Aktil ile İncecik, Elbistanın komşu iki köyüdür. Bunlardan birincisi alevi, ikincisi sün- ni köyüdür. İki köyün arasında, Be- be mezraı denen yerden dolayı bir ara- zi anlaşmazlığı vardır. Arazi anlaşmaz- lığı, aslında işin dış görünüşüdür. Asıl anlaşmazlık, yüzyıllardan beri sürege- len sünni - alevi anlaşmazlığıdır. Yir- minci yüzyılın ikinci yarısında dahi katı bir takım saplanışlar bu anlaş- mazlığı körükleyip devam ettirdiğin- den, işin kötüsü, lâik devlet de bu an- laşmazlıkta, devlet olarak değilse bile, devlet memurları eliyle taraf tuttu- gundan ortaya bir dram çıkmaktadır. Bebe mezramda oAkülülerin usulsüz yaptırdıkları beş evin yıkılması gere- kirken, memurların katılığı, beş ev ye- rine, alevi köyünün bütün evlerinin yıkılması sonucunu doğurur. AKİS/22 Türk toplumunun uyanık, aydın, devlete karşı her türlü ödevlerini ye- rine getiren bu bir avuç vatandaşı, haklarının aranması için, Cumhurbaş- kanından Başbakana, heryere başvu- rurlar. Ama, devletin kırtasi örgüsü içinde, bütün bu başvurmalar hiç bir sonuç vermez. Yıkılan yıkılır, yağma edilen edilir. Otyam, bu hikâyeyi gi- dip yerinde tesbit etmiş. Ufacık bir ga- zete haberinden, kocaman bir röpor- taj çıkarmış, insan okurken, büyük şehirlerde, yetkili kişilerin masalarının gerisinde nasıl rahat rahat oturdukla- rına şaşıyor. Bu röportaj 962 yılında yayımlandı, kitap haline getirildi. O günden bu yana Aktil köylülerinin dertleri ile bir ilgilenen olmuş mu di- ye araştırdım. Ne yazık ki aldıran bi- le olmamış... İkinci röportaj ise, gene Güney A- nadoluda, devlet tarafından kurutulan Gâvur Gölü bataklığının topraklarının ağalar arasında nasıl paylaşıldığını ve topraktan belki bize de bir hisse düşer diye yola düşen sekizbin topraksız köy- lünün Gâvur Gölü civarına gidişini anlatan bir büyük destan. Otyam, şa- yet röportaj yazarı değil de romancı olsaydı, Üstüne eğildiği konu, binler- ce sayfalık bir destan roman olurdu. Ama Otyam bunu, yirmi sayfada dile getirmiş .Kendine has anlatışı, kendi- ne has söyleyişi ile bu destan deneme- si dahi okuyucuyu tâ canevinden yaka- lıyor. Kısaca söylemek gerekirse, "Top- raksızlar" bir büyük eserdir. Öyle pa- lavrası, gürültüsü patırdısı olmayan, ama olayların gözüne vuran, gerçekle- ri yerinde, bizzat kahramanlarının ağ- zından, onların diliyle, onların özel- liklerini belirterek oOortaya koyan bir eser... "Topraksızlar"ı edebiyatla sanatla ilintisi olan aydınların okumasında hiç bir fayda yok. Bu kitabı okuyan bu tip insan, olsa olsa, sadece dile getiri- len gerçekler karşısında kahrolur. Asıl, bu kitabı, Türkiyeyi yönetenler oku- malı! Sıcak odalarında, masalarının gerisinde, telefonlarının başında ku- rumlu kurumlu oturanlar, Meclis ko- ridorlarında cakalı cakalı oturanlar okumalı. Okumalı ama, acaba bir fay- dası olur mu? Bu da bir ayrı soru ki, cevabı yok... İlhami SOYSAL İnsan Meram Ederse B ir kitap, baskısının mükem- melliği dolayısıyla herkes ta- rafından beğenilmiş bulunuyor. Bu kitap, Ankaradaki Ajans Türk Matbaasında basılmış olan «Hayyamdan Rubailer» dir. Ki- tabı eline alanlar için, baskıyı en nefis yabancı baskıdan ayır- mak imkânı yoktur. Nitekim A- jans Türk Matbaası bu eserle Londrada yapılacak Dünya Bas- kı Yarışmasına katılacaktır. Hâdisenin, üzerinde duracak bir tarafı vardır. Baskı niçin bu mükemmeliyette olmuştur? Zira basan matbaa, teknik imkânları yasada bulunan malzemedir. Başarının tek sebebi, işin öze- teknik değil, gönül de konulmuş- tur ve bu karmadır ki böyle gü- zel bir eserin yaratılmasını sağ- lamıştır. Toplum olarak çok meziyetle- rimizle beraber çok kusurlarımı- zın da bulunduğu bir gerçektir. Bu kusurların başında, -işe gönül koymamak gelir diyen olursa hiç şaşmamak lâzımdır. Avrupalı iş- çi niçin muvaffak olmakta, av- rupalı teknisyen niçin muvaffak İşlerine gönül koyduklarından ve yarattıkları eser güzel olmayın- ca üzüldüklerinden, güzeli kendi- lerine asıl hedef bildiklerinden dolayı. "Alet işler, el övünür" derler. Gönül koymak suretiyle ortaya bizim de güzel seyler yarattığı- mızı ispat etmiştir

Bu sayıdan diğer sayfalar: