8 Şubat 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 34

8 Şubat 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 34
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KÖŞEDEN Şu tesisler işi.. gporun altın yumurtlayan tavuğu Totonun getirdiği milyonların gösteriş uğruna, ya da politikacı çıkarına heder oluvermesinden daima endişe duymuşuzdur. Onun için bu geniş yatırım faaliyetinin ihtiyaçlara, gerçeklere rumluları uyarmağa çalışır dururuz. Her dost gibi acı söyledikçe hırçın demeçlerde bize verdikleri cevap daima ayni kalmıştır: «Planımız da var, programımız da!" Bu- na ilâveten üç-beş yapı saymışlar, fakat temelde bu- lunması gereken prensiplere değinmekten, hattâ bir "lis te" olsun yayınlamaktan titizlikle kaçınmışlardır. Son günlerde bazı gazeteler, yapılan veya yapılmak- ta olan spor tesislerinin bir listesini yayınladılar. Bu, Be- den Terbiyesi Umum Müdürlüğünün basına verdiği res- mi bir liste değildi ama, resmi kayıtlardan çıkarılmış ol- duğu belliydi. Anlaşılan, sorumlu kişiler hem birşeyleri duyurmak, hem de örtmek için böyle davranmayı tercih etmişlerdi. Hiç bir teselliye yer koymayan bu listeyi gör- dükten sonra telâşımızda ve yakınmalarımızda ne kadar haklı olduğumuza daha çok inandık. Öğrendiğimize göre, Beden Terbiyesi Umum Müdür- lüğü, Devlet Plânlama Teşkilâtı ile, tutarı 75 milyon türk lirasına varan bir yapı faaliyeti için anlaşmaya * varmış ve bugüne kadar bunun yüzde 58,5 ini harcamış bile... 55 ilimizde 123 yapı işi listeye alınmış, fakat bu 55 ilden dokuzuna on para verilmediği gibi, tek kazma da vu- rulmamış, geri kalanlar ise programa dahi alınmamış- tır. Nedeni bilinmeyen bu terkedilmişler arasında Eskişe- hir, Gaziantep, Urfa gibi merkezler vardır!.. Kâğıt üstünde tahsisata ayrılıp da harcama yapılma- yan illerimiz arasında ise Edirne, Kastamonu ve bir za- manlar ileri bir spor merkezi olan Uşak bulunmaktadır. 46 il'e sarf edilen 44 milyon 700 bin liranın 10 milyon 600 bininin İstanbUla, 9 milyon 900 bininin Ankaraya, 4 milyonunun İzmire verildiğini düşünürseniz, geri kalan 22 milyon liranın 42 ildeki tamamlanmamış işlerde nasıl kül olup gideceğini koayca tasavvur edebilirsiniz!.. 44 ilde girişilen işlerin rastgeleliğini ve prensip fıka- ralığını hiç bir söz, hiç bir tarif ilgililerin yalanlamadık- ları liste kadar açıklıkla belirtemez. Bu sütunlar müsait olsaydı da, listeyi olduğu gibi tetkikinize sunabilseydim!.. Neye göre öne alındıkları bilinmeyen bu 46 il'e de atletik (o sporlarla ( ilgili — hani u atletik spor, ana spor, olimpiyatların kökündeki spor olan atletizm — basit bir imâya yalnız Isparta, Burdur, bir kış memle- keti olan Kars ile Mardin ve Tokatta rastlıyorsunuz. İki milyona yaklaşan nüfusu ile İstanbul yok, Ankara yok, İzmir yok, Balikesir yok, Eskişehir yok, Adana yok. Evet Adanada, atletizm için sarf edilmiş tek kuruş yok, fakat tenis lokali var.. On tane tenis kortu değil, tenis lokali ve bir yüzme havuzu mevcut iken bir kapalı yüz- me havuzu var! Meselâ, değişik yerlerde 200 ilâ 7.500 seyirci barındıracak 21 tane kapalı müsabaka salonu var da, bir tane olsun gündelik çalışmalara imkân sağlayan okul karakterli, ucuza malolur, az masrafla işler (otek idman salonu yok! Niçin?. Boluda 1.500 kişilik salon dü- AKİS/34 Vildan Aşir SAVAŞIR şünülmüş de, bir. hamlede yüzlerce gencin koşup atla- yacağı basit sıhhi tesisli bir idman sahası akla gelmemiş! Buna karşılık, Balıkesire - bütün ihtiyaçlar bitmiş gibi - tenis lokali yapılma yoluna gidilmiş ve Çankırıya 1,500 kişilik - dikkat ediyor musunuz, daima Seine önde!, - salon yapılmış ve bir milyon lira harcanmış!. Tokata, etrafı tel örgü çevrili pist yapıyoruz, fakat oraya, ne sebeple ise, her yere serpiştirdiğimiz o salonu çok görüyoruz! Trabzon en eski spor Oo bölgelerindendir. Futbolda ileridir, atletizmde 40 yıla varan bir geleneği vardır, sahildir. Fakat ne pist, ne su sporları için tek kuruş... Ama, 2000 kişilik salon!.. Hep bu! Salon, tribün, lokal.. Yâni hedef, sporu yapacak olan değil, seyredecek olan!... Bizim bildiğimiz, Beden Terbiyesi Teşkilâtının tesis- işlerinde çalıştırdığı teknik elemanları, iki elinizin par- maklarında rahatça sayabilirsiniz. Yukarıdan beri sıra- ladığımız işler ne kadar yersiz, ne kadar hesapsız, ne kadar mantığa ve akla uzak olursa olsun, teknik özellik- leri olan yapı işleridir. Özel plaj otellerinin uzman kişi- lere yaptırıldığı bu devirde, yurdun ömür sermayesi de- mek olan gençlik yaratına diye dökülen milyonlar için bunca plân ve projeyi hangi kadro ile hazırlıyoruz?. "Dı- şarıya sipariş ediyorlar" deseniz, âbide kılıklı eserler için müsabakalar açmak, göğsümüzü gere gere neticeyi ilân etmek doğru olmaz mı idi?. Kontrol, işlerinin de pek gü- vendirici olmadığını Ankarada donda, ayazda dökülen betonların, bazı su sporları tesisatı ve Sarıkamış teleski işinin dile düşen' hikâyelerinden biliyoruz. Devlet işlerinde bir yapı projesinin değeri belirli bir ölçüyü aşarsa, otomatik olarak Bayındırlık Bakanlığının süzgecinden geçer. Bu, lüzumlu ve faydalı bir formalite- dir. Tapusuz sahalara ruhsat alınmadan inşa edilen te- sislerin misalini düşününce akla ister istemez işlerin bu kontroldan kurtulmak için parçalara bölünmüş olması gibi ürkütücü ihtimaller geliyor. İmkânları ölçülü, hatta dar olan Türkiyede rastgele tek çivi çakılması reva değilken, biz şu perişanlık içinde kimseye sormadan, danışmadan, hatta göstermeden, mu- cip, sebeplerine kendimizi bile inandırmadan yüz milyon ları nasıl bağlıyabiliyoruz, akıllar durur!. Spor tesisleri kampanyasına girişmeyi ölçüleri ve ev- safı kitaplara, kataloglara geçmiş üniteleri omilyonlar döküp oraya buraya rastgele serpiştirmekten ibaret san- mak yanlıştır. Bunların yerini ve karakterlerini (tesbit eden birçok faktörler vardır. Bunları teknik alanda Ool- duğu kadar sosyal şartlanıl' ve eğitim gerçeklerinin ara- sında aramak lâzımdır. Spor işlerinden devletin kendisini sorumlu saymasının bir sebebi de budur. Memleketin tümünü kapsayan bir saha ve tesis plâ- nı tek başına bir mimarlık ve spor tekniği işi değildir. Öncelik sırasını, karakterini, milli bünyenin ihtiyaç ve icaplarına göre vasıflarını tesbit edip işe şöyle başlamak lâzımdır. Şimdi artık ok yaydan çıkmış, olan olmuştur. Ya- pılacak iş, zararı olduğu yerde durdurmak ve daha bü- yük kayıplara düşmeden doğru yola yönelmektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: