17 Temmuz 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

17 Temmuz 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ulvi Doğan Berlinde basm toplantısında At binönin Kiliç kuşananındır.. lir veya kaybedilirdi Fakat arada ö- » nemli olan, diş pazarlara açılmak, ba- ti dünyasına bir pencere açmaktı. Türk sinemasının buna her zamankin- den.çok ibtivacı vardı, Dar-iç pazar i- çinde: son derece Sikişmiş Ve terazi bu kadar sikleti çekemez. olmuştu. ,, Metin Erksanın: filmi “Susuz Yaz”, işle-bu pencerey! açan ve flirk sinema sınin bügünkü bunalımına.rahat bir soluk aldırma gücünü taşıyan te bu-” nü Berlin film föstivalide kazandığı k armağen!a açıklayan “bir. film- dir. Bu yüzden de“yvananı da en "az filmi kadar önem taşımaktadır. Rejisör Metin Erksan bugün otuz- beş yaşındadır; 1929. yılında Çanakka- lede doğmuştur, Eski milletvekillerin - den Kâzım bevin oğludur © Sinsmaya filmeleştirmeciliğinden geçmedir Ede- biyat Fakültesi Sanat Tarihi mezunu- dur. Sinema havatı senaryoculukla başlamıştır. İlk filmini 1952 yılınde çe- virmiştir. Konusunu Aşık Veysölin ger- çek hayat hikâyesinden alan “Karan- hk Dünya - Aşık Vevselin Hayatı”, 6 günler için köy ve köylü konularını İş- leyen türk sineması icin son derece ilerici ve gözüpek b Fakat kli- minin “kuşa çevrilmesiyle aldı, Bütün © Kesik yanlan ve havada kalmışlığına rağmen “Karanlık Dünya - Aşik Vey- Selin Hayatı” yine de başarı oranını -hele ilk filmini yapan bir rejisör i- gin- hayli yüksek tutmuştu. Birinei filminin ardından Erksan, AKİS/30 ikinci filmini yapabilmek için birbuçuk yil beklemek zorunda kaldı, Yapimcılar, sansür takışmasından sonra, Erksana karşı ürkek davranıyorlardı Erksan, o yüzden sinemada kalabilmek ama- cıyla yapımcılara küçük bir taviz ver- mek Zorunda kaldı, “Beyaz Cehennem - Cingöz Recai”, Erksanın Verdiği bu ta- vizin ürünüdür ve teknik yapının -dı- şında çiğnenmiş sakız bir polisiye a- vantürden öte değildir. "Cingöz :Re- cal"nin ardindan gelen filmlerde d- Erksan, bu tavizel yanını sürdürmek - tedir. “Yol Palâs Cinayeti” Olsun, “Hiğran Yarası” olsun, Erksanın ünlü filmi “Dokuz Değin Efesi'ne kadar- KI sinema serüveni içinde önemsenme- yen, iş unsuru ağır ve yersiz filmlerdir. Rejslör ve senaryocu olarak Erksan, “Yılanların Öcü'nde yaptığı yanlışlığı sondan üçüncü filmi “Acı Hayat'da tashih yoluna gitti, “Acı Hayat”, "Yı- lanların Öcü"nün değil, “Dokuz Dağın Efesi'nin, “Karanlık oODünya'nın Ve “Gecelerin Ötesi"nin rejisörü oOMetin Erksanin filmiydi, Toplum dengesizli- ğine kendi imkânları oranında vine parmak basıyor, vine kendi görüş açısı nâ uygun bir yoldan eleştirmesini ya- pıyordü, Araya iş unsurları, filmi çe lişmeve götüren fantezi de katılmamış değildi ama, olsundu; Erksan, sövle- veceğini başka bir voldan yerli film öeyircisine, başka türlü söyleyemezdi, “Susuz Yaz”ın başarım “(Gusuz Yaz”, bütün kusurlarına ve İl- kelliğine rağmen, bir büyük film İsstivalinde en büyük armağanı kâ- zanmıştır. İlkelik ve kusurlar kendi sinemamızın kusurlarıdır, İç pazar göz- önünde tutuldukça, bunun önüne ge- çilmesinin o zaman için imkân ve ih- (İmali yoktu, Fakat bugün için durum, artık değişmiştir. “Susuz Yaz”, her $eyden önce iki büyük önemli problemi gözler önüne sermektedir, Birincisi, sansür ve sansür gibi düşünen ilgile- rin sinemamız için problem oluşlarıdır. Bu filme yurt dışına çıkış ve festivale katılma izni vermeyenler, elbette ki bugün filmin kazandığı bu başarı kar- şısında ne diyeceklerini ve ne yape- caklarını şaşırmışlardır, “Susuz Yaz”, üstelik batılı bir film yarışmasında en büyük armağana lâyık görülmüştür ve ilgililerin iddia ettikleri gibi, herhangi bir düşünceye bağlılığı yoktur, Aksi takdirde “Susuz Yaz", yapılan bütün uyarmalara rağmen, hem batılı bir ül- kede - üstelik yalnızca batılı tilke si- nemalarının filmleriyle katıldıkları bir uluslararası yarışmada - festivalin özel dâvetlisi olarak yarışmaya girmez ve yine büyük armağana değer de görül- mezâi. İkinci büyük problem ise, türk si- neması yapımcıları problemidir. Ya- pımcılar, dış pazara çıkma imkânım her zaman gözlerinde büylitmüşler ve buna bir türlü yanaşmamışlardır, Oysa türk sinemasının gelişmesi, iyiye yö- nelmesi için kendi iç pazar imkânları yeterli değildir, 'Türk sineması iç pa- zarda boğulmakta, gelişmemekte, gide- rek imkânları kısılmaktadır, Yapımcı, ticari ölçüleri açısından bunda haksız değildir ama, dış pazara çıkıldığında imkânlar genislevecek Ve sinemamız gitgide büyüme Ve ulusal bir sinema o!- ma niteliğinde kavuşacaktır. “Susuz Yaz”, bu yolu açan Ve batı ülkelerine satılan, yurdumuza yeni im kânlar sağlayacak bir film olmuştur. Bu bakımdan da ayrı bir önem taşı- maktadır ve dolayvısıvla yapımcıların gözlerini açacaktir. İç pazar, yapım- cıyı doyur(damaktadır. Bu, bilinen bir gerçektir. Fakat dış pazara çıkış, va- pımcı için'büyük bir kurtuluştur, Kur- tuluştur ama, bugün için bu senaryo- cular, bu fotoğraf direktörleri ve bu çoğunluğunu ellerinde tutan çerden çöpten rejisörlerle de dış pazara çıkma gücünden, türk sineması uzaktır, Ge- rekli olan yenileşmedir, Yeni adların. yeni rejisörlerin, Senaryocuların, oyun cuların ve teknikerlerin sinemaya gel- meleri gereklidir ve bu da olacaktır. Hem de pek yakında , Sebebine gelin- ce, beylik deyimle artık maymun gö-, zünü açmıştır!

Bu sayıdan diğer sayfalar: