10 Nisan 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

10 Nisan 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

D.P. iktidarı bir dükkân dolusu kılıçı onun, bu- nun başıma asmıştır ». Ekrem Alican daha bir ay önce Meclis kürsüsünden yaptıkları yemini mil- letvekili arkadaşlarina hatırlattı, Fakat daha o tarihte hafızalar nisyan ile mâlül olmaya baş- lamıştı. Yemini hatırlamak isteyen çıkmadı. Onun için Bütçe Komisyonunun Kırşehir tasa- rısıyla ilgili tutanağı bir tek muhalefet şerhi ta- şımaktadır : Ekrem Alicanınki. Hükümetin tasarıya yazdığı mucip sebep lâ- yihasında garip bir fikir ortaya atılıyordu. Efendim, Nevşehir il, Kırşehir ilçe yapılıyordu, günkü köylerden il ve ilçe merkezlerine gelen vatandaşların işlerini bir günde bitirip yerleri- ne dönmeleri sağlanmak isteniliyordu! Tabii bu mucip sebep derhal bütün Türkiyeden “vilâyat- lik isterik” taleplerinin Ankaraya akmasına yol açtı. Bu talepler sonradan Hükümetin çok başı- nı ağrıtacak ve siyasi sebeplerle idari taksimat- ta uygunsuz değişiklikler yapılacaktır. Adnan Menderes 6 yaz, Temmuzun başın- da Meclisi son defa toplattı ve kanunlarını 3e- çirtip Meclisin kapısını 1 Kasıma kadar kapattı, Menderes kanunlarını bizzat savundu, O gün os- ki Meclisin Basına ayrılmış locasının ön sırasın- dan müzakereleri takip ediyordum. Memurları kollarından tutup işlerinden atıvermek hakkını Hükümete veren ve memurlara her hangi bir yere her hangi bir itirazda bulunmak kapısını kapayan meşhur kanunun tasarısı C.H.P. adı- na Nüvit Yetkin tarafından tenkit edildi, Nüvit Yetkin güzel bir konuşma yaptı. O sırada Server Somuncuoğlu C,H.P, den ayrılmıştı ve Nüvit Yetkin üç yıl sürecek çetin bir görevi omuzla- rina almıştı. Üstelik bu onun, Adnan Menderes gibi usta bir düellocuyla ilk kılıç şakırdatma- sıydı. Adnan Menderes Nüvit Yetkine cevap ver- mek için kürsüye geldiğinde Mecliste hiç alışı!- mamış bir hadise cereyan etti. İsmet İnönü ye- rinden kalktı ve gayet soğukkanlı bir tavırla kürsünün yanından geçip sol kapıdan dışarı çık- tı. İsmet Paşanın bütün müzakereleri, saatlerce . de sürse, yerinden hiç kıpırdamaksızın takip et- tiğini bilenler o gün onun bu hareketini çok ya- dırgadılar. Kürsüde duran Adnan Menderes sa- şırdı. Gerçi İsmet Paşaya, yanından gecerken müstehzi bir selâmı verdi ama fena halde içer- lediği belli oluyordu. Nitekim, mutadın aksine zayıf bir konuşma yaptı, Sövledikleri “Sanki six daha mı iyiydiniz ”' den ibaret kaldı. Zaten, o celsede Menderesin fazla talihi ol- madığını şimdi bile hatırlıyorum. Bir başka Mu- halefet sözcüsünden daha, Sırrı Atalaydan iyi bir iğne yedi. Sırrı Atalay konuşurken ön sıra- lardaki D.P, silâhşörleri kendisine lâf atıyor- lardı. Bu, D.P; li Meclisin bir âdetiydi, Belirli kimseler daima ön sıralara otururlar ve konu- san Muhalefet hatiplerini kızdırmaya, onları şa- şırtmaya çalışırlar, lâf atarlar, bağırır, çağırır- lardı. Bunların en şö isi Osman Kavrakoğ- 20 luydu. Bunlar o gün Sırrı Atalaya da aynı şeyi li Bir ara silâhşörlerden biri şöyle ha- 1; “.— Bunları paşa babandan mı öğrendin ?" Sırrı Atalay büyük bir sükünetle şu cevabi verdi : “.— Aranızda paşa babanm elini öpenler çok. Ama, ben öpmedim.. Bunu gidin, onlara sorun!” Sonra dönüp, Adnan Menderese baktı, Men: deresin kıpkırmızı kesildiği görüldü. Bu esnada sıra kapaklarının gürültüsü salonu doldurmuştu, Aradan zaman geçtiğinde, İsmet Paşaya, Adnan Menderes kürsüye çıktığında salonu ni- çin terketmiş olduğunu sormusumdur. İsmet Paşa bunu şöyle izah etti : “.— Kalıp ne yapacaktım ki?. Gruplarını o tarihte hâkimiyetleri altına almışlar ve itiraz ları susturmuşlardı, Eğer o yaz D.P, Grupu mu- kavemet etseydi rejimin ve kendilerinin kaderi başka olurdu. Sonra, sonuna kadar bu böyle gitti Mayıs ayının başında milletten bol oy alan ' ve onda, önde bulunan günlerde memlekette hu- Zur ve sükünun eseceği ümidini boşuna uyandır mış olan D.P. iktidarı iki ayın sonunda, Temm'i- zun başında, elinde üç önemli kanun tutuyordu: Seçim Kanunu Tâdilâtı, Kırşehir Kanunu ve Memurlar Kanunu. Bunlarla gerci üç zümrenin başına üç keskin kılıç asılmıştı. Milletvekili ol- mak isteyenler kafalarını kaldırdıklarında Seçim Kanunundaki tâdilâtı görecekler ve D.P. den öd- leri patlayacaktı. D.P. den başka partilere oy vermek isteyen küçük iller halkı kafalarını kal- dırdıklarında Kırşehir örneğini göreceklerdi ve dehşetle ürpereceklerdi. Memurlar ise kendile- rine ait kanunun keskin ucunu hep enselerinde hissedecekler ve İktidarın kulu, kölesi olacak- lardı. Halbuki bu şaşırtıcı davranışıyla 1954 se- çimlerinin büyük galibi kendi başının üzerine kı- lıçların en korkuncunu asıyordu. İki ây içinde D.P. ye karşı memlekette, aydınlar arasında amansız bir muhalefetin tohumu atılmıstı, D.P. içinde bir muhalefetin bütün sebepleri ortaya çıkmıştı, a Simdi, Allah selâmet versin, Ahmet Emin Yalmanın o tarihlerde yazdığı bir yazıyı hatır- hyorum. Üstad D.P. Büyüklerinin tutumunu “İktidara kan kusturan Muhalefetin, Demokrat liderlerin âsapları üzerinde yaptığı tahripkâr te- sirlerin neticesi” sayıyordu. Türkiyenin, âsaplarla idare edildiği devir 1954 yazının başımda işte böyle açıldı. Gelecek yazı: 1954 heximetinden sonra C.H.P. nin içi ve İsmet Paşanın aldığı vaziyet

Bu sayıdan diğer sayfalar: