10 Nisan 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

10 Nisan 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

> EY 1 Filmler “Cherbourg şemsiyeleri” Ke onaltı yaşında, çok güzel, çok cana yakın bir sarışın. Oğlan, bir garajda çalışan yakışıklı, ciddi bir de- likanlı, Oğlan ile kız sevişirler, evlen- mek isterler, Kızın annesi, yaşını kiil- Çik. bulduğu kızının evlenmesine razı olmaz, Oğlan ask:sre yazılıp Cezaw're gider. Kız, sevgilisini uğurlamadan ön ce kend'ni ona teslim eder, Oğlan &ıza yalnız bir mektup yollar, ondan sonra #es seda çıkmaz. Kız, hâmile kaldığını anlar, Annesi kızı zengin bir kuyumcu NEM A Gherbourg - Cherbourg Şemsiyeleri" filminin konusu böyle özetlenebilir, Bu konu yeni bir “Aşkın Gözyaşları” da olabilir, ama “Cherbourg Şemsiyeleri” “Aşkın Gözyaşları” değil, Zira bir&uç yönden buna imkân yok. Bir kere “Cherbourg Şemsiyeleri” bir melodram ama, terimin asıl anlamıyla melodram, yâni müzikli bir dram: “Cherbourg Şems!yeleri"nde her konuşma, her 807, mtiziğin eşliğinde söylenmektedir. Son ra da Dsmy, bu “yitirilmiş ilk aşk'ın hikâyesin! acıklı, hüzünlü değil de hep tatlı, iyimser bir tutumla anlatmaktı- dır. 1964 Cannes film festivalinin bü- C. Deneuve ile M, Legrand Melodramın güzeli İle svlendirir. Zaman geçip gider, üç owl sonra kız, bu sefer yanında küçük Kızı olduğu halde otomobiline benzin deldürmak için bir benzin istasyonun- da durur, Benzinci, şimdi zengin, şik bir Parisli bayan olan kızın eski sevpi- Ms'dir; o da evlenmiş. çoluk çocuğa ka tışmıştır. Aralarında kısa bir konuşma geçer, sanki birer yabancı gidi... Sonra ayrılırlar ve film biter.. Fransanın genç yönetmenlerinden Jatgüeş Demy'nin “Les Paraplules de “9 4 yük ödülünü ve aynı yılın “Delluc” ö dülünü kazanan, Demy'nin deyişiyle bu “renkli ve şarkılı” film, müzikli fim lerin ustası sayılan Hollywood'un en iyi eserleriyle boy ölçüşebilecek değsr- dedir. Hattâ bazı bakımlardan, bu çe- şit filmlerde Hollywood'un kendini sur- taramadığı aksaklıklara . “Cherdourg Şemsiyeleri'nde (o rastlanmamaktarlır. Demy'nin filminde ne gösteriş, ne a$i- zılık, ne yapmacık vardır. Birçok Holly woöd müzikalinde rastlanan “kasap yağı bol bulunca.,." durumu “Cherbo- urg Şemsiyeleri"ni çevirenletin aklın- dan bile geçmemiştir. Günlük bir #w nu, her günün insanları ve olaylarıy'a, büyük bir sadelik, tatlılık ve yumuşak- lık içinde verilmektedir. Demy kendin! tam aşırı duygululuğa kaptıracağı an- larda usta bir hareketle bundan $iy- rılmaktadır, Bu “renkli ve şarkılı” filmde, Hollywood müzikallerindekine göre eksik olan tek şey, danstır. Fakat Demy'nin son derece hareketli, canlı kamerası, bu eksikliği de pek duyur- mamaktadır. Michel Legrand'n miizi- ği, Berard Evein'in dekorları, Jean Rabler'nin Eastman Color işlemiyle çektiği renkli görüntüleri, Hollywovc müzikallerinin “sonradan görme” özel» Uğli taşıyan zenginliğini, ince bir 7e;- kin üstünlüğüyle çok geride bırakmak» tadır, “Kumsalda” Gtanlzy Kramer, Hollywood'un son > kuşak sinemacılarının en gözde o- lanlarından biridir. 1947'de kendi ad- na kurduğu yaplmevi için yapımcı ola- rak çevirdiği “Champ'ton - Şampiyon”, “Home of the Brave - Yiğit Yuvas:", “The Men - Erkekler", “Deathota Salesman - Satıcının Ölümü”, “High Noon - Kahraman Şerif”, “The Wii One - Kanlı Hücum". Hollywood'un savaş sonrası yapımında önemli yer 'u tan filmlerdi. Amerikan spor haya'ı- nın kirli yönlerini, zenci alsyhtarlığı- nı, irk kavgasını, savaşta sakat kaizn insanların savaş sonrası yaşayış'na kendilerini uydurma çabalarını, £03- yal güvenlik düzenini kuramamış ir toplumun sıkıntılarını, MeCarthysm"n estirdiği toplu isteri havasını veya Suç lu gençlik meselelerini ele alan bu filmler, Holiwwood'da pek alışılmadık bir dürüstlük, yüreklilik taşıyor, sanat yönünden de çok defa büyük başarıya ulaşıyordu. Kramer, 1955'te "Not As â Stran- ger - Bir Yabancı Gibi” ile yönetmen- liğe de el attı, ama yönetmenliği ya” pımcılığı kadar başarılı olmadı, Vine de “The Deflant Ones - Kader Bağla- yınca”, “Judgement at Nuüremberg - Nuremberg'te Yargı" gibi ırkçılık veya nazilik gibi önemli meseleleri dürlisi- çe ele almağa çalışan bazı filmiir ço- virdi. Ne var ki, Kramer'in başlan7ıç- tanberi benimsediği bu tutum, yâni pü nün en önemli konularını e'e alıp iğle- mek tutumu, gittikçe "tezli filmler"in kuruluğuna, didaktikliğine, yavanlığıns doğru gelişmeğs başladı. Kramer'n bundan altı yıl önce çevirmiş olduğu “On the Beach - Kumsalda” bu vö nelmenin açık örneklerinden birini ve AKIN, 14 NİSAN 196

Bu sayıdan diğer sayfalar: