24 Nisan 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

24 Nisan 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİNEMA . s . Filmcilik Ölüler de film çevirir Yüzbinlerin, bazan milyonların yatı- rıldığı bir filmin çevrilmesi tam hı- zını almışken baş oyunculardan biri ölürse ne olur? Her sinemacı için şöyle akıldan geçmesi bile insana soğuk ter- ler döktürtecek böyle bir olay ameri - kalı yönetmen Leo McCarey'nin başı- na geldi. cerası şöyle: oMcCarey, komünist aleyhtarı bir film olan "My Son John — Oğlum John'un büyük bir kısmını çevirdikten sonra baş oyuncu Robert Walker ölüyor. McCarey de, filmde oynıyanlar da. teknisyenler de. stüdyo da şaşkına dönüyor - lar. Filmin çevrilmesi hemen dur - durulup çalışmalara üç ay ara verili- yor. Hattâ filmde emeği geçenler baş- ka filmlerde çalışmak üzere dağılıyor- lar. Yalnız "Walker"in filmi tamamla- madan öldüğü bir sır olarak saklanı- yor. Sonra McCarey kolları sıvıyor. meslekte öğrendiği bütün hilelere baş- vurarak elindeki film parçalarından üç-dört ayrı versiyon meydana getiri- yor. Bazı sahnelerde aynı filmde başka bir rolü oynayan Van Heflin'i Robert "Walker'in yerine oynatıyor. Bütün bun- lar tıkırındı gidiyor ama gelgelelim filmin asıl can alacak noktası olan son sahne bütün işleri bozuyor. Çün- kü "Walker'in ölümünü ve ölürken bir- kaç kelime mırıldandığını gösteren bu sahne çekilmemiş! McCarey kara kara düşünürken, birdenbire aklına birşey geliyor: Alfred Hitchcock'un "Stran- gers On a Train — Trendeki Yabancı" filminin sonunda "Walker ölmüyor muy du? Hemen telefona sarılıp Hitchcock'u ei "Walker'in ölümünün yakın var mi nde?" diye soruyor! ee bu im olup olmadığın- dan emin değildir, onun için "Bilmi- yorum, ama stüdyoda buluşalım, sah- seyredelim, olup olmadığını an- diyor. Stüdyoda "Trendeki Ya- bancı"nın son sahnesi gösterilirken McCarey'in içi içine sığmıyor, projeksi yoncuya "Haydi yahu, haydisene!" di- ye bağırıp duruyor. Nihayet ölüm sah- nesine yaklaşıyorlar: Farley Granger, bir a, altında (oOölmek üzere olan "Walker'in başına çö - melmiş, onunla konuşuyor Aca- ba Granger uzaklaşıp, "Walker'i tek başına bırakacak mı? Bu birkaç sani- ye McCarey'ye tahammül edilmeyecek kadar uzun geliyor, fakat sonunda de- rin bir nefes alıyor. Çünkü Granger bir ara Walker'in yanından uzaklaşıyor, AKİS, 24 NİSANI965 Walker tek başına kalıp birkaç kelime söylüyor. McCarey derhal bu plânı alı- yor, ses bölümünü çıkarıyor, gazete- lere herhangi bir "sızıntı" olmasını istemediği için (oWalker'i öyl si gereken cü tamamlanmış, yüzbinler kurtulmuştur. Hattâ daha tuhafı. "Oğlum John", se- naryo Oscar'ına aday gösteriliyor!... Jacopetti'nin sucu Kameranın önünde üç küçük afrikalı vardı: korkudan tir tir titriyen üç küçük çocuk... Kameranın arkasında üç adam vardı: bir yönetmen ile iki kameracı... Çocukların karşısında bir sürü adam vardı: Saçı sakalına karış- mış, gözlerinde sadist parıltılar dola- şan, tepeden tırnağa silâhlı bir sürü adam. Adamlar, ombenın ibarca "ücretli askerler" denen kiralık kaatil- Zenci Canlı leriydiler. Kameranın arkasındaki yö netmen eliyle işaret edince, ücretli askerler silâhlarını üç küçük afrikalı- nın üzerine boşalttılar. Yönetmen; "tamam;" dedi ve kamera durdu. Sahne bi- stüdyoda değil, Kongoda geçiyordu, yani dekor sahiciydi. Sine- macılar da sahiciydiler. Ücretli asker- ler de sahiciydiler, kamera önünde ölen üç küçük afrikalı da sahiciydiler. "Ola- bilir. Yönetmen, sahnenin gerçeğe en yakın şeklini elde etmek için hepsinin sahicisini seçmiştir. Böyle şeyler sine- mada her zaman olur" diyeceksiniz. Ama iş bununla kalmıyordu ki... Atı- lan kurşunlar da sahiciydi, üç küçük afrikâlının ölümü de sahiciydi. İşin aslı şudur: "Africa Addio - Al- lahaısmarladık Afrika" filmini çeviren İtalyan yönetmeni Gualtieri Jacopetti, z o goda üç afrikalı çocuk fazla veya ek- çocuklar hedefler 32

Bu sayıdan diğer sayfalar: