24 Nisan 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

24 Nisan 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN İÇİNDEN Patrikhane, Kızıl Çin vesaire hakkında S imdiye kadar bilinen, hükümet etme sanatının esası- nın şu olduğu idi: Mevcut veya yeni çıkan mesele- lerin halledilmesi. Dörtlü koalisyon, insana öyle geliyor ki dünya siyaset edebiyatına yeni bir prensip hediye et- miş Hükümet etme sanatının esası mesele yaratmak- Gerçi, körle yatanın şaşı kalktığı şaşmaz bir kaide- dir. Bu bakımdan, bir yola «siyasi hadise» olmaktan zi- yade «tıbbi vatka» teşkil eden ve büyük hususiyeti ihti- lat yaratmak olan arkadaşlarla çıkıldı mı başın derde girmemesi çok zordur ama, Ürgüplü Hükümetinin bazen hiç yoktan sebep olduğu dertlerin topunu böyle bir ra- hatsızlığa bağlamak zordur. Bu şekilde devam edilmesi- nin memleket için ciddi tehlikeler yaratmasından vatan- daş olarak korkmamanın imkânı yoktur. Kurulduğu gün- den beri Ürgüplü Hükümeti işlere, hadiselere hakim ola- mamanın eksikliğini çekmektedir. Ne yapacağını bileme- menin neticesi, bir o yana bir bu yana yalpalamak şeklin- de tecelli etmektedir. Hele bir takım sorumsuz şahsiyet- lerin ipe sapa gelmez lâflarla ortaya çıkı, çıkıvermeleri zihinleri - ve durumu . büsbütün karıştırmaktadır. Zonguldak Olayları, T.R.T. işi bu çeşit meselelerin ilkini teşkil etmiştir. Bunlar nihayet iç hadiselerdir ve zarar da verseler tamirleri kabildir. Ama boşu boşuna yaratılan meseleler bunlarla bitmemiştir, bunlarla baş- lamıştır. Şimdi iki konu, esası hakkında bir ciddi vaziyet alınmamış halde omemleketin karşısına (o çıkarılmıştır: Patrikhane ve Kızıl Çin. Patrikhaneyi kapı dışarı ede- lim mi, etmeyelim mi? Kızıl Çini tanıyalım mı. tanıma- yalım mı? Bütün iş güç bırakılmıştır ve bu iki mesele tartışılıp durmaktadır. Bir defa, bugün, Patrikhanenin Türkiyeden kapı dı- şarı edilip edilmemesi diye bir mesele yoktur. Patrikhane Türkiye Cumhuriyetinin kanunlarına tâbi bir müessese- dir. Bu müessese kendini kontrol ettirmiyormus. Lâfl Eğer kanunlar Hükümete bir kontrol hakkı veriyorsa, her müessese gibi Patrikhane de mis gibi kontrol edilir. Fe- nerbahçe klübü «Ben kendimi kontrol ettirmeni b> diye tutturursa Hükümet onu yurt dışı mı eder? Böyle şey düşünülür mü? Girer içeri, kontrolünü yapar. Kanunla- rın önünde Fener Patrikhanesinin Fenerbahçe Klübünden farkı olmamak gerekir ve zaten yoktur da Patrikhanenin memleket menfaatlerine aykırı dav- ranışlarda bulunduğu, hatta bir hıyanetin içinde olduğu ithamlarına gelince.. Böyle bir hareket Türkiyede ceza- sını görür. Böyle bir cüreti gösterenler türk mahkeme- leri önünde hesap verirler. İthamın gerçekliği tesbit edi- lirse, suç hükme bağlanır. Yoksa, bunu yapanlar kapı dışarı edilmezler, Kapı dışarı edilmek ne demek? Türkiye- de dokunulmazlığı bulunan bir fert veya müessese yoktur. Hükümetin, Patrikhaneden bu konuda bir şikâyeti varsa, dosyasını hazırlar, onu adalete teslim eder. üessese olarak oPatrikhane için düşünülebilecek bundan başka bir durum yoktur. Bunun ötesindeki her lâf, havaya söylenilmiş lâftır. Ama, Kıbrıs ihtilafı Türkiye ile Yunanistan arasında bir Cemaat Meselesi yaratabilir. Bu, bir başka ve çapı çok daha geniş bir iştir. Kıbnsta türk cemaatine çeşitli zülüm reva görülecek. Kıbrıs Meselesinin çözüm yolu di- ye bir takım dostlarımız türklerin Adadan fülen, hatta AKİS, 24 NİSAN 1965 Metin TOKER hukuken sürülmesini gösterecekler. Sonra, Türkiye ile Yunanistan arasındaki Cemaat Meselesi olduğu gibi du- racak. Yani, bizimkiler Trakyada yaşayacaklar, onlar İstanbulda kalacaklar ve olan Kıbrıslı türklere olcak. Bunu düşünmek bile, hiç bir şeyden anlamamak demek- tir. Herkes bilmelidir ki, bu olmayacaktır. Kıbrıs İşi, bugün yunanlıların verdiği istikamette gelişmek devam ederse bu Cemaat Meselesi ortaya çıkacak Cemaat Meselesi! Patrikhane eeki “değil. Pat- yeni bir şekle sokulacaktır. düşünülemeyeceğine göre bir halk mübadelesi halinde bu müessese tasını ve tarağım toplayıp cemaatinin gittiği yerin yolunu tutacaktır Böyle bir zaruretle karşılaşılacak mıdır, mayacak mıdır? Bu sorunun cevabı, Atinada yatmakta adır I Çine gelince-. Türkiye bütün işlerini bitirmiş, şimdi sıra leğen örtüsüne gelmiş! Böyle bir meselenin tartışılması dahi sadece gülünçtür. Türkiye Kızıl Çini tanırsa bu ne değiştirir, tanımazsa ne değiştirir? Konu, bizim kriptoların zaten pek yeknesak olan repertuvarla- rina bir revnak vermenin ötesinde ne bir mâna, ne bir önem taşımaktadır Zaten Kızıl Çin lâfi bir kaç talihsizlikten ortaya çıkmıştır. Dışişleri Bakanı Hasan Işığın söylediği, Kızıl Çinin tanınmasının Kızıl Çinle münasebet kurmanın dün- ya barışı için faydalı olacağıdır. Bu «tanımak», bu «mü- nasebet kurmak» biz düşünülerek söylenmemiştir. Hasan karşılaşıl- Ankaradan ziyade nin de yalan bir istikbalde ortadan kalkacağını gösteren hiç bir işaret yoktur. Hattâ aksine, bunlarm ikisi de kalı- cı görünmektedirler. O bakımdan birini var sayıp ötekini görmezlikten gelmenin gerçekçilikle bir ilgisi yoktur. Ama bu fikirle, Türkiyenin Kızıl Çini tanıyıp otanımamasını günün meselesi haline sokmak arasında dünyalar vardır. Dışişleri Bakanı fikrini biraz karışık ifade edince, bir gazeteci heyetimizin Pakistanı ziyareti bir Kızıl Çin ileri geleninin orada bulunuşuyla aynı zamana tesadüf edince ve bir takım demeçlerle bazı geziler gazetelerimize san- sasyonel başlıklar olunca Patrikhanenin yanında bu ko mik tartışma da bir mesele olmuştur. Şimdi, elini verenin kolunu alamaması gibi Ürgüplü Hükümetinin bu iki işi daha memleketin başına nel olduğu göze çarpmak tadır. Bir hükümet, karşısına meseleler çıktı mı, onlara hakim olmaya çalışır. Yoksa, onların dümen suyuna kapılıp gitmez. Eğer Dörtlü Koalisyon Hükümeti hiç bir ciddi iş yapmamış, hatta memleketin bütçesini dahi çıka ramamış, Kıbrıs işinin büyük unsurlarından biri olar Rus Kozunu beceriksizliğiyle âdeta heba etmiş ve «dost- a a gene bize baskı yapmak imkânını vermiş ol- ını böyle «lâfi değiştirme ameliyeleri»yle unutturabi- teceğini sanıyorsa feci şekilde yanılıyor demektir Memleket umumi efkârı, memleketin sağlam kuvvet- leri ve geniş halk kütleleri hem her şeyin farkındadırlar, em de her şeyidikkatle izlemektedirler.

Bu sayıdan diğer sayfalar: