29 Mayıs 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

29 Mayıs 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO Ankara İstanbul LUERESİ, kapanmasıyla be- raber İstanbul sahneleri biribiri ar dından Ankaraya akın etmeğe başlar- ken. Devlet Tiyatrosu da İstanbula gi- diyor. Hem de Bale, Tiyatro ve Opera bölümlerinin tam kadrolarıyla ve en güçlü oyunlarıyla... Bu satırlar AKİS'te çıktığı zaman bu turne başlamış, hattâ programda yer alan önemli oyunların prömiyer- leri verilmiş olacaktır. Programın ba- şında, 1200 kişilik büyük Şan sinema- sında verilecek bale temsilleri gelmek tedir. Devlet Tiyatrosunun Bale bölü- mü 24 Mayıs akşamı İstanbul seyir- cisine ilk türk balesi olan Ferit Tuzu- nun "Çeşme Başı"sını ve "Giseile"i sunacaktır. Bilindiği gibi "Çeşme Ba- şı'nm koregrafisini ünlü ingiliz bale uzmanı Dama Ninetts de Valois çiz- miştir. Eserin Ankarada gördüğü ola- ğanüstü ilgiyi İstanbulda da göreceği muhakkaktır. Bale temsillerine ait bi- letlerin iki gün içinde temamen satıl- mış olması da bunu göstermektedir Bale bölümü bu programı iki akşam tekrarlıyacak. iki oakşam da -gene "Çeşme Başı" ile -"Yalnız" ve "Sat- ranç" balelerini temsil edecektir. Tepebaşı Tiyatrosunda verilecek Tiyatro bölümü temsili Anton Çekhof un "Vanya Dayı"sından ibaret olacak ve ünlü alman sahne adamı, misafir rejisör Hans Schweikart'ın, mevsim so- nunda Ankarada sahneye koyduğu "bu güzel oyun" 25 Mayıs akşamından itiba ren bir hafta süreyle oynanacaktır. Cüneyt Gökçer. Şahap Akalın. Ayten Kaçmaz ve Çiğdem Selışık gibi seçkin bir sanatçı kadrosuyla oynanmakta o- lan "Vanya Dayı'nın da İstanbulda geniş bir ilgi göreceği tahmin edilmek- tedir. Nihayet, gene Şan sinemasında, . 29 Mayıs akşamından itibaren Nevit Ko- dallının son operası olan "Gügameş" temsil edilecektir, İstanbulda üç defa tekrarlanacak olan bu opera, bilindiği gibi, aynı konuyu daha önce tiyatro olarak işlemiş olan -"Tanrılar ve İn- sanlar"- Orhan Asenanın bir livresi üzerine bestelenmiştir- Doktor olarak çalışmakta olduğu Batı Almanyadan. kısa bir süre için., yurda dönmüş, olan Orhan Asena "Gilgameş"in İstanbul temsillerinde bulunacaktır. Öte yandan, haber aldığımıza göre. "Gilgamış"te başrolleri ooynıyan ve şimdi Avrupada bulunan Belkis Aran ile Ayhan Baran da İstanbul temsil- leri (o dolayısıyla yurda çağırılmış ve Ankaraya gelmiş bulunmaktadırlar, , AKİS, 29 MAYIS 1965 Piyes gördüm Oyun: "Yerma", (Oyun, 2 bölüm). Yazan: Federico Garcia Lorca. Çeviren: Tahsin Saraç. Tiyatro: Devlet Tiyatrosu (Yeni Sahne). Sahneye koyan: Ergin Orbey. Dekor- Kostüm: Hüseyin Mumcu- Konu: Ankara seyircisi "Bemarda Alba'nın Evi'yle tanıdığı Lorca'nın aynı sahnede, bu sefer "Yerma"smı görmüş oldu. Katı bir şeref duygusu- nun, çevreden gelen gelenek ve töre baskısının yarattığı bunalımı, İspanya- nın gözalıcı renkleri ve yakıcı sıcaklığı içinde, hüzünle, ama şiirle yaşatıyor Lorca. Sevmediği, osevemediği adamlarla evlendirilen, bütün mutluluk umutlarını, bir türlü sahibolamadıkları bir çocuğa bağlıyan, o umudu da yitirince ölmekten ve öldürmekten başka kurtuluş yolu bulamıyan zavallı köy kadınlarının dramıdır bu- oOLorca'nın oyunu, hayli işlenmiş olan bu dram etrafında, geri bırakılmış toplumların güçlü bir hicvini yapıyor, böy- lesin; toplumlarda kadını saran derin yalnızlığı, çaresizliği duyuruyor. Oyniyanlar: Gökçen Hıdır (Yerma), Halük Kurdoğlu (Juan), Tülay Ar- tuk (Maria). A Ülkü Ülkümen (Victor), Faize Kutlar (1. Yaşlı Kadın), Meh-k Tartan (Dolores) vs. Beğendiğim: Hüseyin Mumcunun yerli rengi vuzuhla veren güzel dekor ve kostümleri içinde Ergin Orbeyin. Lorca havasını, onun İspanyasının ko- kusunu duyuran sahne düzeni- -Özellikle görümcelerin sessiz oyununa kat- tığı esprit-. Oyuna adını veren başrolde Gökçe Hıdırın, çok ölçülü bir içyâ- şama içinde, Lorcanın ünlü kahramanı “yaşatan” güçlü, etkili ve çekici oyunu. Ülkümenin -Görümcelerin otomatizmini hatırlatan oyunu içinde- Juan'a vermeği başardığı duygulu ifade. Faize Kuharla Melek Tartanın çiz- dikleri pittoresk yüzler. Nihayet Nevit Kodallının yerli kokuyu yansıtan ve folklor unsurunu değerlendiren güzel müziği. Beğenemediğim: Duygulu sahnelerde - Lorca'nın buruk realizmine ay- kırı düşen - romantik ışık oyunları. Sonuç: Zevkle seyredilen bir Lorca, ahenkli bir oyun. Naciye FEVZİ Yeni Sahnede "Yerma" Geri kalmış toplumun dramı

Bu sayıdan diğer sayfalar: