29 Mayıs 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

29 Mayıs 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kara Tohum Türkiyenin büyük ekonomik meseleleri 27 Mayıstan sonra âdeta sokağa dökülüverdi. Her yaşta ve her se- viyede vatandaş bugün işyerinde, okul sıralarında, ev- lerde ve kahvelerde bu konuları konuşuyor. (o Yetkililer açık oturumlar konferanslar düzenliyorlar. Devlet Rad- yosu, yayınlarında bunlara yer ayırıyor. Bir memleketin ekonoi bağımsızlığının siyasi bağımsızlığı kadar önem- li olduğu, Kıbrıs dâvası ile artık su yüzüne çıkmış bu- lunuyor. Tarafsız büyük gazeteler adeta birer okul nite- liği taşıyor- o Tanınmış imzalar hep bu konular üzerinde duruyor, memleket meselelerini en açık bir dille halka anlatmağa çalışıyorlar. Bu arada ilim adamları, uzman- lar da sık sık bu gazetelerde memleket meselelerini ilim ve teknik yönünden ele alıyorlar, bunları herhangi bir politik inancın veya belirli akımın peşin hükümlerinden art düşüncelerinden uzak tutarak, tam bir tarafsızlık içinde halka sunuyorlar. Gençler, kadınlar ve erkekler gazetelerde çıkan bu yazıları artık yalnızca okumakla kalmıyor, bunları kesiyor, basuçlarında, ceplerinde saklı- yorlar ve bunları öğrenmek kadar öğretmek zorunlu- sunu da içlerinde duyuyorlar. Bu hal, yarınımız için hiç şüphe yok ki büyük bir umut kaynağıdır. Eğer türk aydınları, aydın türk poli- tikacıları bu yolda birleşir, politik davranışları, politik oyunları bir yana iter, Hasır çekişmelerden kurtulabilirler - se, biribir zenginlikle dolu toprağımızda, turistik zengin- liklerimizden, zekâ ve kaabiliyetterle dolu insan gücü- müzden faydalanmak, kalkınma" isteğini gerçekleştir- mek, gerçekten mümkün olacaktır. * Eğleyi bir geziden dönüyorum- Efesi, Selçugu Pamuk- eşsiz RL peri AİR ralli a ğin lar ancak birer noktadır. Anadolunun her bir kâsesinden ayni zenginlik taşıyor, ayni zenginlik köy çocuğunun ya- şamak, öğrenmek ve başarmak isteğiyle yanıp tutuşan ze- ki bakışlarından fışkırıyor. Ne yazık ki biz bu toprağa, sistemli bir şekilde, kara tohum ekmekte devam ediyoruz: Bu gezi sırasında, otobüsle Denizliden Burdura gidiyor- dum. Otobüs bi nizli, zayıf geldiğini gördüm. Otobüs yavaşlamıştı, şoför mahallin- den çocuğa doğru, evvelden hazırlanmış bir deste gazete fırlatıldı. Çocuk kollarını açarak öne doğru atıldı ama, gazeteleri kucaklıyamadı. İşte o zaman, onların birer Ka- ra tohum gibi, şosenin kenarına serpilişini gördüm. Bun- lar, Türkyenin meselelerini tarafsız bir gözle ele alsa- gazeteler değildi. Bunlar, lâik devlete karsı, aydınlığa ve ilerlemeye karşı bir süredir korkunç bir savaş açan, önem vermediğimiz, Hacıbayram meydanında görüp de gülüp geçtiğimiz, dilinden bile anlamadığımız acayip isimli ga- zete ve dergilerdi. İçlerinde bugünkü İktidarı tutan bir- kaç gazete de vardı- Bunlardan birisi, bilindiği gibi. Yas- siadadaki hayali işkenceleri yazıp durmakta, diğeri mem- leketteki aydın kişileri komünistlikle suçlayarak en mü- kemmel bir komünizm propagandası yapmaktadır. Çocuk gazeteleri toplarken, otobüs uzaklaştı. Yapa- bildiğim tek şey, elimdeki gazeteyi ona atmak oldu. Et- rafımdakiler bana şöyle bir baktılar. Zaten ben gazetemi okurken, bu bakışı hep üzerimde hissetmiştim. Bıyık al- tından gülüyorlardı. Haklıydılar. Bunca kara tohuma gazete melhem olamazdı! Demokratik rejimlerde ıslahatçı partiler yanında mu- hafazakâr partnerin bulunacağı da açıktır. Ancak biz- deki sözümona muhafazakârlar Cumhuriyet devrinin ge- risine dönmek, vatandaşı çıkarcı zümrelerin yararına, ya- lancı din tefsirleriyle uyutmak çabasındadırlar. Bunun için Türkiye Büyük Millet' Meclisinden başlayıp ai ki dar inen bir sistemli çalışma içindedirler. Son olarak Meclise şevke dilen Diyanet İsleri Tasarısı bunun en açık bir delilidir. Din işlerini sözümona devlet işlerinden ayır- ma çabası gösterenler, aslında din okullarının, kuran kurslarının, din eğitiminin devlet denetimi dışında tutul- masını istemişler ve böylece, hasretini duyduktan Cumhu- riyet öncesi devrini yaşatmak çabasına düşmüşlerdir. Anadoluya deste deste dağıtılan gerici ve nurcu der- gilerin, kara gazetelerin karşısına dikilmemiz gerekir- Bu- na karşı aydının düzenlediği açık oturum, yurt çapında yeterli değildir. Kara tohumun, kara yayınların okutul- mamış kimselere çekici geldiği bir gerçektir. Kara tohu- mun panzehirini bulup, bunu sistemli bir şekilde köye akıtmak zorundayız. Çünkü demokratik rejim kişiye da- yanan, onun aydınlatılmağını gerektiren bir rejimdir. Jale CANDAN reket saatini cephede bizzat kontrol etmiştir. Kütük meselesi de b rin en önemli meselesi idi. CHP'nin mahalli seçimlerde bu yüzden çok di- li yanmış ve Başk?ntih özellikle Ye- nişehir kısmında pek çok vatandaş, kütüklere kayıtlı bulunmadıkları için. oylarım kullanamamışlardı. Kütük meselesi ündüzleri (oOsokak sokak dolaşan CHP'li kadınlar belirli ie ilçelerde toplandıkları zam ları sonuçları konuşuyorlardı. Her so- kakta, vasati, 50 kişi yazılmamış, kü- tüklere kayıt muamelesini yapan me- murlar bazı apartman veya blokları toptan atlayıvermişierdi. Birçok va- AKİS , 29 MAYIS 1965 tandaşlar, oylarına önem vermesle beraber, büyük bir İhmalkârlık içinde görülüyor, her işi son dakikaya bıra- iri Pek çoğu, hes tarlığa bağlı bulun yordu. Muhtarlıklar mesele de ay- rı bir dertti. Evler muhtarlıklara öy- le karışık şekilde bağlanmıştı ki, işin içinden çıkmak zor oluyordu. Meselâ bir üye. bu konuda şöyle dedi: "— Seçimler için kayıt gününü ciddi yetle ele almak ve nüfus sayımında olduğu gibi (sokağa, çıkma yasağı koyarak aynı gün bütün yurtta seç- menleri kütüğe kaydetmek tek çıkar yoldur Önemli memleket meselelerini tar- tışmak için ömür tüketen birçok ay- dınların seçmen kütüklerine kaydol. makta gösterdikleri ihmali anlamak da ayrıca mümkün değildir. Gönüllü hanımların yaptıkları bu kontrol ta- raması bir hususu kesinlikle gözler ö- nüne sermiştir ki o da, kütük mese- lesidir. Kütük meselesi maalesef he- nüz halledilmiş; bir mesele değildir. Bir yandan kayıtlar eksik olarak ya- pılırken, bir yandan da nüfus kâ- ğıdına bakılmadan ve muhtarlık kayıtlarla karşılaştırılmadan kütüğe geçirilmektedir. 31

Bu sayıdan diğer sayfalar: