29 Mayıs 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 26

29 Mayıs 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 26
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sanatçı ve Dünyası Hapishanedeki Nâzımdan emiha Berksoy 1939'un sonbaharında Türkiyeye gel- $ miştir. Artık daha. da meşhurdur ve sadece güzel değil, aynı zamanda mükemmel terbiye edilmiş bir sese sahip- tir. İstikbal önünde açıktır. Ama anım aklındaki, sevgili şairidir, Nâzım Hikmetidir. Nitekim, gençkızın ilk ziyaret ettiği yer Sultanahmet Cezaevidir. Şairi oradadır. - Nâzım Hikmet, ümitlerini gerçekleştirememiştir. Aldığı tebdilhava hürriyete cevri- lememiştir. Altı ayın sonunda onu yeniden demir par- maklıkların arkasına göndermişlerdir. Semiha ile Nâ- zımın ilk karşılaşmaları orada, müdürün odasında olur. Nâzım Semihadan, gidip annesini, Celale Hanımı görmesini ister. Celile Hanım yalnızdır. Bedbahttır. Üz- gündür. Mütemadiyen resim yapmaktadır. Semiha onun için bir ışık, yenilik ve canlılık olur. Az zamanda gençkız ile yaşlı kadın arasında bir ana-kız münasebeti başlar. Semiha artık Nâzımın annesine "anne" demekte ve Ce- lile Hanım Semihada yeni bir evlât görmektedir. Bu arada hapishane ziyaretleri devam eder. Semiha Berksoyun o günlerden sakladıkları, ziyaret saatlerinde karşılıklı yazılmış pusulalardır.İşte, bir ta- nesi : Semihanın bir kartı. Üzerinde "Semiha Berksoy - Hochshule für Musik - Berlin" yazılı. Tarih, 17939. Se- miha şunu yazmış: "İçerisi kalabalıkmış. Girmek iste. medim - Semiha". Nâzım aynı karta karalamış:"Yu- murta, yağ ve havyar aldım. Selâm ve hasret - Nâzım". Gene böyle bir ziyaret hatırası. Sarı bir müsvedde defteri kâğıdına kurşun kalemle yazılmış: Tesbihe, çiçeğe, armuta, Mecmuaya teşekkür. Bugün hayırlı haber aldım. Cezamın birbuçuk seneye inmesi su- retiyle yakında çıkacağımı söylediler. Doğrudur diyelim. Selam ve hasret. Altonda imza yoktur. Zaten bu, Semihanın şu pusu- lasına cevaptır: 19.10.39 Şu yeşil teşbihi muratların yerini bulsun diye, bura- dan çıkmak için getirdim! Bu teşbihin her bir tanesine benim dudaklarımın sıcak duası sinmiştir. Bundan dolayı tılısımlıdır! - Semiha Bana hediye ettiğin teşbihine çok teşekkür ederim. Nâzım Hikmet artık bütün mahkümların psikolojisi- ne girmiştir. Hapishanelerde her şey "erken tahliye"nin müjdecisidir. Bir haber, bir işaret, bir tefsir mahkümun yüreğini ümitle doldurmaya yeter. Hattâ bazen, bir mahküm şaka olsun diye bir havadis çıkarır. Havadis ak- şama, gene kendisine, hapishaneyi bir baştan ötekine dolaştıktan sonra öyle bir gelir ki şakacı mahküm bile buna inanır. Bilhassa İstanbuldayken Nâzım Hikmetin pusulalarında hep bu hava vardır. İşte, bunlardan bir ta- nesi daha. Aynı, sarı müsvedde defterinin bir kopuk yap- rağına kurşun kalemle yazılmış. Biraz, şiirlerinin hava- sını andırıyor: İki paket Yenice ve bir buket karanfil aldım, Teşek- kür. Keyfim yerinde. Çalışıyorum. Dünyadan ve hayattan memnunum. Yalanda çıkacağımı söylüyorlar. Buluşur ve Kavuşuruz.. Selâm, Hasret Pusulalar devam edip gidiyor. Çoğu, sarı müsvedde defterinin kâğıtlarında. "Pazartesi günü saat dokuz bu- çuktan itibaren gelebilirsin. Gönderdiklerini aldım. Sağol" "Saat dokuz buçuktan itibaren"in altını çizmiş. Başka bir gün, san müsvedde kâğıdını da bulama- mış ki "Türkiye İnhisarlar İdaresi Birinci Nevi" paketi- nin kapağı arkasına "Gelin Elbette - Beklerim" diye ka- ralamış. "Geleyim mi?", "Gel'» sözleri bu pusulaların en fazla tekrarlanan sözcükleri. Fakat Nâzım Hikmetin İstanbul Cezaevinde kalışı fazla uzun sürmeyecektir. Bir gün onu Çankırıya gön- dereceklerdir. Artok, Semiha ile şairi arasında asıl mek- tuplaşma başlamaktadır. Zaten Semiha kalkıp Çankırı- ya da gidecek, Nâzımı orada da görecek, onu yalnız bı- AKİS, 29 MAYIS 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: