25 Eylül 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

25 Eylül 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

XAVI Heyecanlı bir ay geçiriyoruz — Menderes odunlardan aday imal ediyor — Listelerde siyasi türist- ler — İsmet Paşayla İzmire gidiyorez ve Tirede bir nutuk çekiyorum — Seçim günü İsmet Paşa- çekişmesi Fatin Rüştü -— 27 Ekim gebesinin unutulmaz hikâyeleri ve halk CH.P?nin a “İktidamı aldık” diye bağınıyo Hapishaneden çıktığımda kendimi kesif bir politika faaliyetinin içinde buldum. Hani, bu arada evde oturamadım desem yalan olmaz. 25 gün sonra 1957 seçimleri yapıldı. O seçimlerde D.P, milletin karşısına tam bir fütursuzlukla çıktı. Ne seçim beyannamesi, ne program, ne aday tesbitinde makul bir ölçü.. Adnan Menderesin “Ben bu millete odunu aday göstersem onu seçtiririm” sözü bilinir. 1957 seçimleri bu prensibin örnek bir tatbikatı sâyıl- sa yeridir. Çok yerde bir takım odunlar millet- vekili seçildiler. Ama keşke seçilmeseydiler. Zira âkibetleri, odundan milletvekillerinin âki- beti ne olabilirse o oldu. Ekim ayının ilk günlerinde Pembe Ev kay- nadı. Mektuplar, telgraflar.. Tabii bunlar hep, adaylıklarla ilgiliydi. C.H.P.'nin seçim şansı artmış bulunduğu için adaylık heveslileri de çoğalmıştı. Listeler tanzim edildikten sonra telgrafların mahiyeti değişti. Her il, İsmet Pa- şayı istiyordu. Bütün illerden gelen talep aşağı yukarı şuydu: Zaferi kazanmamız için her şey hazır, bir de İsmet Paşa gelirse milletvekillik- leri bizimdir.. Teşkilât kendine güveniyordu ama, ismet Paşasız da olamıyordu. İsmet Paşa o günlerde, Trabzona gidişinin arefesinde, biz kendisini kapının önünde uğurlarken yarı şaka, yarı ciddi: “.— Bakalım, lar..” dedi. ismet Paşanın o günden sekiz sene sönra, bugün de aynı suali kafasından geçirmediğine kalıbımı basamam. Belki de bundan dolayıdır ki partisini fikriyatı belli, yeri belli bir ya se teşekkül hâline getirmeyi ciddi şekilde arzula- maktadır. Bu seçimlerin arefesinde en eğlenceli daki- kaları D.P.'nin aday listelerini redyodan din- lerken geçirdiğimi hatırlıyorum. Bana anlattık- ları, Celâl Bayarla Adnan Menderesin bu liste- leri başbaşa verip, bazen kendi el yazılarıyla, ben olmasam ne yapacak- yel eski türkçe harflerle tanzim etmiş olduk- dır, İstediklerini istedikleri yere koymuşlar, istemediklerini istemedikleri yerden silmişler. Tıpkı, tek parti devrinde Atatürk ile İsmet Pa- şanım yaptıkları gibi.. Ben, o devir listelerinin tanzim tarzının hikâyesini İsmet Paşadan duymuşumdur. Ön- lar da başbaşa verirler, kendi el yazılarıyla mil- letin seçeceği mebusların listesini hazırlarlar» muş. “.— Ya, Genel Sekreter?” diye sordum. ismet Paşa güldü: “ O da bunları not ederdi..” Sonra, daha ciddi ilâve etti: alırdık. Zaten “.— Tabii, onun da fikrini yanımızda bulunurdu. Ben D.P.'nin âkibetinde hep, Menderesin ve bilhassa Celâl Bayarın hangi Türkiyede ya- şadıklarının farkına bir türlü varamı en büyük rolü oynadığına inanmışımdır. Celâl Bayar Cumhurbaşkanı olduktan sonra daima, yalnız pozları itibariyle değil, ' idaresinin dış görünüşü bakımından da kendisini Atatürke benzetmeye heves etmiştir. Atatürkün hükümet idaresini İsmet Paşaya bırakması gibi Başba- kan Menderese yetki tanımıştır. Atatürkün ip lerin ucunu daima elinde tutması gibi ucunu elinden kaçırmamaya gayret etmiştir. Atatürkün, dar zamanlarında İsmet yardımına koşması, şahsiyetinin ağırlığını. ması gibi even yardımına, dar zamanlarda koşmuş, kendi ağırlığını terazinin o kefesine koymuştur. Fakat Atatürkteki o, han- gi zamanda yaşadığını gayet iyi kavrayan ve disine emreden mevcut şartları kaale almayı ken e emsalsiz mantık, teşhis kudreti,sezgi ve bilgi Ce- Bayarda bulunmadığı için bu mukallitlik feci e yol açmıştır. 1935'de pit , bir anakronizm ei 1957'de de yapılabilir sanmak, rejimin çok partili sistem olduğunu unutmak, dem okrasiyi rafa kaldırılabilir zannetmek, kısacası halde de- — ES mmm — Gi

Bu sayıdan diğer sayfalar: