25 Eylül 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

25 Eylül 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

rehihemek ö kadar zor ki.. Ben böyle bir hissi. daha sonraları, o İzmir seyahatinde Ulusa baş- yazar tâyin edilen ve İsmet Paşa tarafından izmir listesine dahil edilmiş bulunan bir baş- kası, Yakup Kadri Karaosmanoğlu hakkında da duyacaktım. Hiç bir manzara, basit menfa- atler uğuruna kendi kendisini inkâr eden bir insanın manzarası kadar hazin olmuyor. İsmet Paşa, büyük gazeteci Hüseyin Cahit Yalçının ölümü haberini İzmirde aldı. Ben İs- met Paşayı o anda olduğu kadar üzüntülü az gördüm. Yalçınla karşı karşıya bulunduğu de- virler olmuştu. Yalgınla yanyana da mücadele etmişlerdi. Hasım olarak ve müttefik olarak, Yalçının İsmet Paşa üzerinde daima bıraktığı intiba “bir karakterli adam” intibaı olmuştur. Hüseyin Cahit Yalçın C.H.P.'nin izmir adayıy- dı. Aynı Zâmanda Ulusun o renkli, biberli baş- yazılarını yazıyordu. Onun ölümüyle Ulus bu kalemden mahrum Kaldı, Partinin basireti bağ- landı ve onun yerine oraya Yakup Kadri Kara- osmanoğlu getirildi. Getirildi ve şikâyetler * başladı. Üstadın ne siyasi hadiselerden, ne par- tinin noktai nazarından bir haberi vardı ve ne de bunları öğrenmek için bir gayret sarfediyor- du. Kendisini orada hep, İsmet Paşa korudu. Bütün Genel Sekreterler her gün dert yandı- lar, Gülek, Aksal, Satır.. Böyle bir parti gaze- tesi başyazarı görülmemişti. En sonda, meş- hur tâbirle . Yakup Kadri Karaosmanoğlunu ismet Paşa bile kurtaramadı. Evvelâ sütununu iç sayfalarda bir yere naklettiler. Sonra, başya- zıları başkalarına yazdırdılar. Üstad bundan is- tiskal mânası çıkarmadı. Sanırım ayda üçbin lira kadar bir para alıyordu. Milletvekili de se- çilmişti. Bir gün, bu üçbin liranın kesildiğini gördü. Zira, yazılarım iç sayfalara da koymu- yorlardı ve ücret, yayınlanmış yazı başınaydı. Nasıl koyabilirlerdi ? > Üstad hadiseleri bir hafta geriden takip ediyordu. O zaman İsmet Paşaya bir mektup yazdı, Ne mektup! Ne'parti vardı, ne başka hiç bir şey. İsmet Paşa da, İsmet Pa- şa. Bu, bütün devirlerde böyle olmuştu. Dünya ismet Paşanın yüzü suyu hürmetine duruyor denilse yeriydi. Yalnız İsmet Paşa, şu “üçbin kâğıt” işini bir halletseydi.. Bu mektubu sonra- ları, Yakup Kadri Karaosmanoğlu İsmet Paşa düşmanlarının en amansızı kesildiğinde ve Tür- kiye Cumhuriyetinin tarihinde ne kadar eksik, kötü varsa hepsinden İsmet Paşanın sorumlu olduğunu sürreti mukabilinde. yazdığında zar- fından çıkardık, tekrar ve tekrar okuduk, ibret aldık. Evet, İsmet Pasa gibi bir adamın yanın- da olmak insanı biraz sinik yaparsa bundan dolayı 6 ihsanı fazla kınamamak lâzımdır. Ne putların Adi tahta olduğu o zaman daha iyi an- laşılıyot, İsmet Paşaya. Karaosmanoğlunun ya- mlarından bahsetmişler. Bana “Gördün mü?” pto diye sordu. “Gördüm” dedim. Ben bahsetme- miştim, “Okuyayım mı? Değer mi ?” dedi. “Değ- mez” cevabını verdim. Okumadı. Düşmanın bile biraz daha akıllısına bazen öyle hasret çekili- yor ki.. 1957'nin o İzmir seyahatinin , hatırlattık- ları bunlardır. Bir de, Lebit Yurdoğlu beni İz- mir ilçelerinde yaptığı gezilere dâvet etti, Git- tim, Fakat bir sürpriz bekliyordu. Tirede, mi- tingte beni konuşmaya mecbur ettiler, Bir si- yasi toplantıda yaptığım, bu, ilk konuşma ol- du. Peşin taraftarlar arasında nutuk çekmenin rahatlığının üstüne, bilmiyorum rahatlık var mıdır. İzmir, Manisa, Balıkesir.. C.H.P.'nin hep kaybettiği, fakat İsmet Paşanın hep tezahü- ratla karşılandığı yerler, Alkış tutmakla oy vermenin aynı şey olmadığını oralarda gözüm- le pördüm, anladım. Zira böyle toplantıların asıl kalabalığını partililer yapıyor. Siz de kendi hamamınızda şarkı söylüyorsunuz. Siyaset ha- yatının bu özelliğini İsmet Paşanın ailesinin bü- tün fertleri bilirler, 1957 Ekiminin 27. Pazar gününe işte böyle geldik. O gün, D.P. radyoyla ilgili son kozunu oy- namayı plânlamıştı. Seçim saat 17'de bitecek, sandıklar o saatte kapanacaktı. Fakat bütün seçmenleri oy vermiş sandıklarda tasnif daha önce yapılabiliyor ve netice alınabiliyordu. Radyo, öğleden sonradan itibaren nerede D.P. nin kazandığı, büyük çoğunluk yaptığı bu tarz sandık varsa oradaki neticeleri ilân edecek, memlekete, D.P. gene tulum geliyor hissini verecekti. Sanki 1933 Almanyasında Hitler seçim yaptırıyordu. Biz o sabah, Özdenle birlikte, Bahçelievler- deki bir okulda bulunan sandığımıza giderek oylarımızı kullandık. Bu benim, hayatta kul- landığım ilk oy oldu. Bunu, C.H.P.'ye verdim. Sonra anlaşıldı ki 1946, 1950 ve 1954'te D.P.'yi tutmuş olan milyonlarca insan da benim gibi yapmış, oyunu Menderesin partisinden esirge- miştir, Sandık başından Pembe Eve gittik. Pem- be Evde heyecanlı bir hava esiyordu. İsmet Pa- şaya, İktidarın radyo hakkındaki niyetini ha- ber vermişlerdi. Böyle bir teşebbüs seçim hür- riyetini ve serbestliğini ciddi olarak zedeleye- cekti. İsmet Paşa “Şimdi, Partiden geliyo- rum..” dedi.-Evden beraber çıktık. O sıralarda Bayındır Sokakta bulunan parti merkezine gittik. İsmet Paşa : “— Bana Fatin Rüştüyü bulun. Onunla konusacağım..” talimatını verdi. Zorlu Kabinede, basın işlerini tedvire me- müur Devlet Bakanıydı. - Yani radyodan o &60- rulu bulunuyordu. Devlet Bakanı Bagbakan- lıktaydı. Telefonda bulunduğunda kendisine

Bu sayıdan diğer sayfalar: