8 Nisan 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 9

8 Nisan 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS ırrsa ayın 2'sinde yapılmaz. Çünkü 2'si Pazara geliyor" diye cevap ver- diler. "Peki, ne gün yapılır?" soru- suna verilen cevap ise, el, önemli işlerini ve kabine değişikliklerini Cuma günü nce şaka olarak kabul edilen bu Ösöz doğru çıktı. GeçenhaftaCu- ma akşam üzeri toplanan Milli Gü- venlik Kurulundan sonra Demirel, Çankaya Köşküne gitti ve Sunayla 1.5 saat kadar süren bir görüşme yaptı. Köşkteki toplantıdan sonra Buğday sokaktaki evine gelenB a ş - bakan, bir süre sonra Maliye Baka- nıBilgehanve İçişleri Bakanı Sü - kanla buluştu. Saat 22.45'te Demi- rel, iki yakın arkadaşıyla Buğday so- kaktaki evden ayrıldı ve Başba- kanlığa geldi. Başbakanlıkta De- mirlin ilk ziyaretçisi, geceyarısına doğru gelen Milli Eğitim Bakanı i . "Öğretmen kı- giz, Demirelin yanından çıktığında artık bir "müstafi Bakan"dı. Birbu- çuk yıldanberi ısıtılıp ısıtılıp sofra- ya sürülen, sonra bayatlayan ve m kabine revizyonu nihayet başlamıştı. Revizyon fiilen başladığında Ve rl istifa gi rildiğinde "mübar na ermesine dakikalarla ölçülecek bir zaman kalmıştı. Dinibütün Baş- YURTTA OLUP BİTENLER bakanın kabine revizyonunu başlat- tğı mübarek Cuma günü, takvim- ler .Türkiyedeki (o yobazların unut- masına imkân olmayan, hattâ çe- kinmeden kutladıkları bir olayın da yıldönümünü işaret etmekteydi: "31 art"! Dengiz, Başbakanın yanından çıktığında sorulara cevap vermedi, hemen evine gidip, Bakanlık teşkilâ- tına ve büyük iyilikler yaptığı 6ğ- retmenlere bir veda mesajı hazırla- Dengizden sonra de- Sağlık Bakanı Edip So- munoğlu, Devlet Bakanı Ali Fuat A- lişan, Bayındırlık Bakanı Ethem Er- dinç ve Köy içleri Bakanı Sabit Os- tutmasın... fasılda ogösterilmektedir. İktisat o siyasetini de tabii Devlet Başkam idare etmektedir. Ancak Devlet Baş- kam umumi menfaat gayesiyle fertlerin hakkını kısıt- layamaz. 42. maddede şöyle denilmektedir: "Meselâ memleket sanayiini korumak maksadıyla tebaayı mal ithalinden menedemez, istismarı önlemek maksadıyla insanları fiat tahdidine tâbi tutamaz, iskânı kolaylaş- tırmak gayesiyle mal sahibine mülkünü icara vermeğe cebredemez, mubahı haram yapamayacağı gibi hara- mı da mubah yapamaz." a mukabil aksi yönde hükümler de bu ana- yasada vardır. 126. madde fabrikaların "esas itiba- riyle" ferdi mülklerden olduğunu (belirtmekle bera- ber bunların, "imal ettiği maddenin hükmü"nü aldığı- nı söylemekte ve gene misal vermektedir: Dokun» fabrikaları <İ mülktür, "demir çıkarma fabrikala- umumi mülk! islim. Devletinde kadın, 100. maddeye göre "ko- runması gereken namus"tur. 101. madde "asla lan"ın “kadının erkeklerden ayrılması" olduğunu söy- lemekte ve "alış-veriş gibi şeriatın cevaz verdiği ih- tiyaçlar veya hac gibi, kendisi için müsaade edilmiş bulunan toplantılar haricinde kadınlar erkeklerle top- lanamazlar" demektedir. 105. madde kadının umumi hayatta ancak "el ve yüz"ünü gösterebileceğini belirt- mektedir. İslâm Devletinde kaza teşkilâtı ise bir Başkadının başkanlığında kadılar tarafından ütülür, temyiz veya istinaf mahkemeleri yoktur, bir kadı ne dersen 8 Nisan 1967 odur ve bir kadının verdiği bir hükmü bir başka kadı bozamaz. Hükümler tek derecelidir. İkinci broşür, yani "Müslümanların ölüm - kalım m e - selesi" broşürü bu İslâm Devletinin nasıl kurulaca- ğını anlatmaktadır. "Ölüm - kalım meselesi" Hilâfetin kurulmasıdır. Ancak bunun, bir halife seçmekten iba- ret olmadığı müslümanlarca bilinmelidir. Hedef, Hi- lâfet Devletini teşkil etmektir. Bu ise, ancak kılıçla yapılabilir ve müslümanların bu hedefe ölümü göze alarak yürümeleri lâzımdır. Bu yapılmadığı içindir ki İslâm Devleti kurulamamaktadır. Bu cesareti müs- lümanlar gösterirlerse bugünkü gibi "Dar-ül küfür"de yaşamaktan kurtulup "Dar-ül islâm"a kavuşacaklardır. Anayasanın 90. maddesi zaten "Cihad müslümanlara farzdır" demektedir. O halde, kılıçlar çekilsin ve arş ileri! T abii mi lüzum yoktur ki bu broşürlerin üze- rin angi matbaada basıldığı, kimler tarafından hazırlandığı yolunda bir işaret mevcut değildir. Belki de "Komünistlerin işidir!" demek Zehir H a - fiye İçişleri Bakanlarını da, muktedir büyük komu- tanları da, onların peyklerini ve Liberalekonominin ime İlay da pek rahatlatacaktır. aydın çevreler ve memleketin sağlam kuv vetleri acaba o kadar kolay rahatlayacaklar mıdır? Bir aşırılığa karşı cihad açılırken öteki aşırılığın bu kadar cüretkâr olabilmesi önünde?.

Bu sayıdan diğer sayfalar: