23 Eylül 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 14

23 Eylül 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER Fransa Tazı ve tavşan General De Gaulle'ün uzun süri- denberi görmekte olduğu "Bü- yük Avrupa" rüyası, Atlantikten U- rallara kadar uzanan ve içine, bu çerçeve içinde birleşecek Almanya- yi, zamanla kendilerini Moskovanın hegemonyasından kurtaracak Doğu Avrupa ülkelerini, hattâ Çin tehli- kesinin etkisiyle yüzünü Batıya çe- virmek zorunluğunu duyacak Sov- yetler Birliğini de alacak bir "eşit devletler topluluğu" kurmaktır. Bu topluluğun içinde, bir tek, ekono- mik gücüyle herkesi yutabilecek du- rumda olan Birleşik' Amerika ile, onun dümen suyundan gittiği sürece İngilterenin yeri yoktu Ancak, hemen a eli gibi, bu rüyanın gerçekleşmesi pek çok şeye bağlıdır. Bir kere, Doğu yarısı- nı kaybetmiş olmaktan sabırsız bir huzursuzluğa kapılan Federal Al- manya, şimdilik dağın ardında görü- nen bu ümidi yürekten benimseme- li, birleşmesini sağlamak için tıpkı Erhard döneminde olduğu gibi ken- disini Birleşik Amerikanın kolları a- rasına salıvermekten dikkatle ka- çınmalıdır. İkincisi, Sovyetler Bir- liği, bu fransız tasarısını, Doğu Av rupayı kendi etkisinden koparıp Pa- rise bağlamak için düşünülmüş bir dolap olarak görmemelidir. Üçün- cüsü, Doğu Avrupa ülkeleri. Gene- ral De Gaulle'ün kurmak istediği bu yeni düzenin kendilerine Almanya karşısında (oyeteri kadar güvenlik sağlayacağına İnanmalıdırlar. Çün- kü, bir kere birleşip güçlendikten sonra, Almanyanın, bu sefer de, Po- lonya ve Çekoslovakyaya verdiği toprakları geri almak istemiyeceği ni kimse kestiremez. General De Gaulle'ün geçen haf- ta yaptığı Polonya gezisi, Fransız Devlet Başkanının rüyasını gerçek- leştirecek koşulların hiçbirinin ye- teri kadar olgunlaşmadığını ve Po- lonyanın Almanya karşısında duy- duğu güvensizliğin hâlâ geçmediği- ni açıkça ortaya koymuştur. Ger- çekten, De Gaulle'ün Polonyaya yap- tığı bu .gezinin ilk amacı, "Büyük vrupa" tasarısına doğru bir adım olmak üzere, oVarşovayı Moskova tasarı çerçevesinde birleşmesine ra- zı etmekti. Oysa, savaştan önce Fransa ile imzaladığı güvenlik and- 14 laşmasının kendisini Alman çizme- leri alana düşmekten kurtaramadı- &ım hâlâ unutamayan Polonya, Sov- yetler Birliğine bağlılığı varlığının ve düzeninin temel taşı olarak gör- düğünü General De Gaulle'e kesin- likle hatırlatmıştır. De Gaulle'ün Polonyaya yaptığı bu çağrılar, Varşovalı yöneticileri kendisine yaklaştırmak şöyle dur- sun, alman ve sovyet yöneticileri a- rasında da büyük endişeler yarat- mıştır. Çünkü,. General De Gaulle, Polonyalıları kendisine yaklaştıra- bilmek için, Oder - Neisse çizgisini bu ülkenin batı sınırı olarak gördü- günü açıklamıştır. (o Bilindiği gibi, Federal Almanya, bu çizgiyi Alman- ya ile Polonya arasındaki sınır ola rak tanımamakta, İkinci Dünya Sa- vaşından önceki sınırlan -ki Öder - Neisse çizgisinin 150 kilometre do - gusundadır- istemekte devam et inektedir. Şimdi De Gaulle'ün ken- di tasarılarım gerçekleştirmek ama- cıyla alınanların kesesinden cömert- lik yapması, Bonn'da gözle görülür bir endişe yaratmış ve Fransa ile işbirliğini savunanları güç duruma düşürmüştür. Öteyandan De Gaulle'- ün, Polonyayı açıkça Sovyetler Bir- liği karşısında bağımsızlığa çağır- ması da Moskovayı gücendirmişler. Büyük Şarlın "Büyük Avrupa" rüyası, Polonya gezisinden sonra, bir kâbusa dönmek eğilimindedir. Mareşal Mobutu Şu Kongonun işleri Mısır Çömlek patladı Bu haftanın ilk gününde başkan- lık ettiği Bakanlar Konseyi top- lantısından çıkan Albay Nasır, ka- pının önünde bekleşen o gazetecile- rin karşısında (gözyaşlarını (o tuta- mıyarak, "Bana kardeşimden yakın- dı" dedi. Gerçekten, kardeşini kay- betmiş bir insan da, ancak Başkan Nasır kadar acılı olabilirdi. Başkan Nasırın, ölümüne bu ka- kolu olarak bilinen ve geçtiğimiz Haziran ayında patlak veren Arap- İsrail savaşının ertesine kadar Baş- kan Yardımcılığı koltuğunda oturan Mareşal Abdülhakim Amrdan baş- kası değildi. Mareşal Amr, Mısır or- duları İsrail (o karşısında bozguna uğradıktan sonra bozgunun bütün sorumunun birkaç komutanla bir- likte kendi üzerine yıkıldığını gör- müş ve koltuğundan o uzaklaştırıl- mıştı. Daha sonra da, bu ayın baş- larında, Albay Nasıra karşı bir dar- be düzenlemekle suçlanmış ve evin- de göz hapsi altına konulmuştu. Bütün bu olup bitenler kendisine pek ağır gelmiş olmalı ki, Kahire - den alınan haberlere bakılırsa, geç- tiğimiz haftanın sonlarında zehir içerek intihar etmiştir. Kendisine karşı düzenlenmek is- tenen bir darbeye adı karışmış ol- makla beraber, Nasırın Mareşal Amrın ölümünden büyük bir a- cıya kapıldığına şüphe edilemez. Çünkü Amr, yirmi yıla yakın bir sü- redir, Başkan Nasırın en yakın ça- lışma arkadaşı, danışmanı olmuştu. Mareşal Amrın her zaman başarılı bir danışman olduğu o söylenemez. Gerçekten, Mısır - Suriye birleşme- sini Suriyede ki başarısız yönetimiy- le Önce çıkmaza sürükleyen, sonra da parçalayan, Mareşal Amıdır. Bundan başka, Başkan Nasırı ana- vatandan kilometrelerce ouzaktaki bir ülkeye asker yollamaya zor- layarak Mısırı Yemen çıkmazına so- kan da, yine odur. Fakat buna rağ- men, biraz önce de belirtildiği gibi, son bozguna kadar Başkan Nasırın sağkolu olmaya devam etmişti. İsrail karşısındaki bozgunun ö- nünde sonunda Başkan Nâsırın ba- şına patlayacağı sanılıyordu. Fakat Nasırın ustaca mizansenleri sonun- da, Tanrılara verilen kurban, Mare- şal Amr olmuştur. Şimdi üzerinde 23 Eylül 1967

Bu sayıdan diğer sayfalar: