14 Ekim 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 42

14 Ekim 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 42
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

GİNA LOLLOBRİGİDA Arası da! kılığında tutmanın imkânı yoktu. Kaldı ki, sinemayı çıplaklığa iten bir başka etken daha vardır: Tele- vizyon ile sinemanın yeni ilişkisi 1950'lerde televizyon yaygınlaş- maya başlayıp sinemayı tehdit eder duruma gelince, sinema, kurtuluşu televizyonun küçük ve siyah beyaz görüntülerine karşılık genişperde, çeşitli renkli film işlemleri, hattâ üçboyutta bulmuştu. Bugün, tele- vizyon perdesinin gittikçe büyüdü- gü, hattâ sinemada olduğu gibi te- levizyon görüntülerinin büyük be- yazperi erdelere yansıtılması deneme- televizyonun a k ere işlemle yaygınlaştığı bir sı- rada sinema, kurtuluşu bir kere da - ha televizyonun veremiyeceği şey- de, yani çıplaklıkta, alma koyul- du. Gerçekt "her ” girdiği ve "çoluk çocuğun" karşısına a için televizyon şimdilik, tıpkı i- den sinemada olduğu gibi, bu alm da şıkı kayıtlar altındadır. Tabii, televizyon için de bu ka- yıtların kalkacağı bir zaman gele- cektir O vakte kadar ise sinema, çıplak- 42 Mihrap hâlâ yerinde ina Lollobrigi- Gİ da, kendisini geçen rakibesin- den - Sophia Lo- n bir aile kadınıydı da.. Sonra günler geçti, Gina koca- sını elinden kaçır- dı, eskidi ve sön- me yolunu tuttu. Şimdi Gina kırk riyle biçimli caklarını ogöster- esi yetmiyor. Prodüktörler bun- ların arasını da istiyorlar ve Gi- na bunu esirge- miyor. Fakat İtal- yan mahkemeleri bu cömertliği tak- dirden âciz olma- lılar ki, "Bebek- ler"deki o kılığın - dan ötürü yıldızı mahküm ettiler. lık yolunda şimdikini bile yaya bı- rakan denemelere girişecektir. SİNEMA SANATI İstikbal aydınlık görünüyor Sigmund Weinberg'in, Pathe'nin horoz markalı filmlerini oTürk' seyircisinin önüne (çıkarmasından bu yana yetmiş yıl geçti. Fuat Uz- kınay'ın, Ayastofonos'ta - Yeşilköy - yıkılan rus anıtının karşısına dikti- gi makinesini çalıştırmasından bu. yana ise elliüç yıl. ardan ilki, yurdumuzda gös- terimin, öbürü de yapımın başlan- gıç tarihidir. Weinberg'in, Beyoğlu'- ndaki ünlü birahanenin salonunda sığıntı olarak başlattığı gösterimden bugün epey uzaklardayız. tarih uzaklığı değil bu. O günkü il- kel teknikten, sığıntı ali da uzaklardayız. Artık son model ma- kinelerimiz, larımız var. Ama Uzkınay'ın yapımı, geçen yarım yü ni gayet konforlu salon- aradan ter istemez almak, uygulamak Zo- rundaydık. Yapım öyle değil. Yapımın, bü- tün teknik yönüne rağmen bir de dil olmak, anlatım aracı olmak, sa- nat olmak yönü var. Yapımın araç ve gereçleri de, tıpkı gösterimde olduğu gibi, o yandan bu yana sağ- landı ama, dil ve sanat olmak ala- nında, kaplumbağa (yürüyüşünden öteye geçilemedi. Gösterim ile ya- pımın başlayışı arasındaki küçük yaş farkına rağmen, gelişmede, ser- pilmedeki büyük fark bundan ileri geliyor. Gösterim bütün teknik ge- rekleri yerine getirir, o seyircinin zevklerine, rahatına ayak uydurur- ken dilde ve sanatta en çıkmaz yol- lara saplanılıp kalındı. Yapımdaki elliüç yılın ilk otuzaltı yılının sine- yatro kenservesi yapmakla geçiril- mesi, bu alandaki geriliğin sebebini açıkça ortaya koya Ancak, bu nl yılı izleyen on yıl içindedir ki, birkaç sinema- cının çabasıyla, bu alanda gerçek- ten sinema özellikleri taşıyan bazı çalışmalar yer almağa başlamıştır. Sinema diye seyircilere otuzaltı yıl kötü tiyatro örnekleri verildikten sonra, sinemanın alfabesi öğrenil- meğe, heceleri sökülmeğe, kelime- ler birbirine çatılıp cümleler kurul- mağa, çat pat da olsa, sinema di- liyle konuşulmağa koyulunmuştur. Sinemamız, 1960 ortasında yeni bir dönemece bu on yıllık çaba so- nunda vardı. Mutlu bir rastlantıyla tasıydı: Konuşmasını nihayet öğre- nen sinema, toplum hayatındaki bu değişikliğin de yardımıyla şimdi bu dili rahatça kullanabilirdi. Oysa ilk bakışta pek aydınlık gö- rünen ufukta, görmesini bilen göz- ler için daha o vakitten kara bu- lutlar belirmeğe başlamıştı bile. “altın yumurtlayan" manın hakkından başdöndürücü bir hızla gelinmesini sağladı. Sanat nasıl kurtulacak? Bugün bu mukadder akıbetin el- le tutulur sonuçlan, Yeşilçam'da birbirini' izleyen iflâslarla kendini gösterdiği ve sinemamızın yeni bir dönemeç noktasına vardığı şu an- AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: