13 Kasım 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 26

13 Kasım 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 26
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ATATÜRK VE İNÖNÜ, 1925'LERDE Ortak teşhisin sahipleri 1925 Şeyh Sait İsyanı, üç cephesi olan bir olaydır, İsyan fiilen Doğuda patlamış ve hareketten önce kâ- şif bir "din elden gidiyor” propagandası yapılmış- tır. İkinci cephe, İstanbul'dur. Orada, kurulacak müs- akil Kürdistan Emiri olmak sevdasındaki Seyit Ab- dülkadir bir yandan İngilizlerle, diğer taraftan, yurt dışında bulunan eski Padişah ve şehzadeleriyle temas halindedir. Abdülhamid'in oğlu Selim Efendi Osman- lı tahtına tekrar oturtulması düşünülen şehzadedir. Üçüncü cephe ise, Ankara'dır. Ankara'da Cumhuriyet Hükümetinin liderleri arasında olayın mahiyeti konu- sunda görüş ayrılıkları vardır. Gazi ve İsmet Paşalar bunun bir “karşı ihtilâl'in başlangıcı olduğu teşhisini koyarlarken Fethi Bay ve Muhalefet olayı "mahalli vaka "saymaktadır. Geçen hafta başlayan bu yazı se- risi üç cephede derin ve esaslı araştırmalar yapan, bu arada isyan bölgesini gezen, Genel Kurmay Harp Ta- rihi Dairesinden askeri harekât hakkında kaynak so- ran ve Ankara'da, İsmet İnönü başta olmak üzere o günleri yaşayanlarla konuşmalar yapan AKİS ekipleri- nin ortak çalışmasının ibretle okunacak bir sonucudur. 26 iran, etrafı dağlarla çevrili, vadi içine Kurulmuş p bir köydür. Bu vadiyi kuzeyden Dizik, güneyden Tumturuk ve güneybatıdan Şeyh Yusuf tepeleri çev- reler. Tabiatın oldukça vahşi bir (o güzelliği vardır. Şeyh Sait'in, kardeşi Şeyh Abdürrahim'in evine geldiği o günlerde köyün nüfusu 2 bin 500 kadardı. Şeyh Ab- dürrahim bu köyden kız almıştı. Piranlılar genellikle nakliyecilik yaparak geçinir- lerdi. Katır ve develerle yük taşırlardı. Bir başka kıs- mı, köyün beş kilometre batısından geçmekte olan Dicle nehri üzerinde, sallarla odun naklederdi ve hat- ta bunların Diyarbakır'a kadar gittikleri olurdu. Halk akirdi. Arazinin engebeli, toprağın verimsiz bulun- ması tarım imkânım kısıtlıyordu. Hayvan olarak ke- çi besleyenler vardı. Tarlalarda hemen sadece gılgıl darısı yetişmekteydi. yalnız fakir değil, cahildi de.. Şeyhlik mü- essesesi bütün kudretiyle hükümferma idi. Cumhu- riyette tek mevcudiyetini köy ve civarındaki jandar- malar teşkil ediyordu. Çok kimse, padişahlığın kalk- tığının dahi farkında olmaktan uzaktı. Halbuki Pi- ren, il merkezine ancak 32 kilometre mesafedeydi. Ama 32 kilometre, yeni bir dünyanın başlangıç hudu- du olmaya yetiyordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: