13 Kasım 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 41

13 Kasım 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 41
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bu filmde, Şoray'ın yaşlanmış, fa- kat hâlâ alımlı annesini oynuyor, üstelik şarkı da söylüyordu. Film, Köksal açısından, beklene- nin de üstünde, bir başarı kazandı. Bu durum, Köksal'ın, kendisinden onaltı yaş küçük bir foto direk- törü ile sürpriz evliliğine (Okadar sürdü. Köksal, kadınca, bir davranış- la -çünkü gönül bağı kurduğu pro- düktör-rejisör evli ve çoluk çocuk sahibiydi-, ille de bir yuvam ve ko- cam olsun derdine düşmüş ve ço- cuksu bir gözüpeklikle "Benimle evlenir misiniz?" diyen delikanlı fo- to direktörüne, gözü kapalı, "E- vet"ı bastırmıştı. Bu, Köksal'ın ikinci "ölüş"ü ol- du. Gönül bağı bulunan prodüktör- rejisör, Köksal'ın bu davranışını af- fetmedi ve çevredeki tanıdık pro- düktörleri zorlayarak Köksal'ı boy- kot ettirdi. Köksal ile yeni eşi bir. süre direndiler. Hattâ Köksal, yeni eşine bir film şirketi bile kurdur- du, Fakat fayda vermedi. Baskı her yandan sürdürülüyor, direnme güç- leri azalıyordu. Sonunda, ayrılmayı aha uygun buldular ve bir celse- de boşanıverdiler. Ya dansöz, ya şarkıcı yeli filmcilikte eskiyen, yeri dol- durulmuş yıldızlar, düne kadar tek bir yolu tutuyorlardı: dansöz- lük! Oysa dansözlük kolay iş değil- dir, iyi, ölçülü-biçili ve bakımlı bir vücut, bu vücudu döndürecek bir kıvraklık ister. Gençlik, hepsinin başıdır. Bizde ise bunun -tersi ol- maktadır. Köksal da dansözlüğü deneyecek- ti, hattâ işin ön hazırlığını bile yap- mış, bir filmde salkım saçaklı el- biseler giyerek dansöz rolünü oyna- mıştı. Bereket, ünlü şarkıcı Zeki Müren tam zamanında yetişti de, "Şekerim, dansöz olacağına şarkıcı ol!." dedi. Fakat, dansözlükle şarkıcılık farklı şeylerdi. Dansözlük için, sah- neye çıkıp iki kırıtmak, sazların ez- gisine uyarak iki dolanıp bir salın- mak yetiyordu. Oysa şarkıcılık ön- ce ses istiyordu, sonra usül, erkân, sonra uyumluluk, sonra... Bu "son- ra"lar, sayılmayacak kadar çoktu. Ama ne var ki, Türkiye'de herşeyin YA gelmek kolayın kolayıy- ir kimse, bir kere, "olmak'ı taam koydu mu, istediğini ça- bucak oluyordu. Müren de son yıllarda, yaşlan- manın ve seyirci kaybediyor olma- nın acısı içindeydi. Artık, filmleri de eskisi gibi iş yapmıyor, çalıştı- ğı gazinolar eskisi gibi dolup dolup taşmıyordu. Yapılacak en akıllıca şey, başka yan destekler sağlamak- ta Daha önce Ajda Pekkan'ı ve AKİS KENDİNİ NASIL BİLİRSİN? — Gayle Hannicut, evlendiği David Henunings ile birlikte Türkiye'de "Hatif Süvari Alayının hücumu' nu çevirdikten sonra birden yıldız oluvermiştir, David Hemmings, kendini şöyle tanıtmaktadır: şimdi "Hollywood'un en güzel kızı" dediği Hannicut'a "Ben, gururlu, İnatçı ve egoist bir insanım." Hemmings'in bu açıklamayı yapmasındaki sebep, ken- disi hakkında Türk basınında çıkan resimler ve dedikoduların, o zamanki nişanlısını, o zamanki nişanlısı hakkında çıkan resim- ler ve dedikoduların da kendisini hayli etkilemiş olmasıdır. Hem- mings de bunu biliyor olmalı ki, kendisi hakkındaki sözlerine şun- ları eklemiştir: Gülsüm Kamu'yu denemiş, patron- lara zor kullanarak, bu iki "ses"siz kadını zorlamayla şarkıcı yapmıştı, Neriman Köksal neden olmasındı? "Oyna kız, oyna!" Geçenleri bir gece, İstanbul'- ünlü gazinolarından biri- nin ışıklı kapı levhasında, Zeki Mü- ren'den sonra gelen öbür sanatçıla- rın hemen altında Neriman Kök- salın da adı yanmağa başlayınca çokları şaşırdı. Köksal şarkıcı mı ol- muştu? Evet, Köksal Zeki Müren'e "Pe- ki" demiş ve şarkıcı oluvermişti! Kendisi, o geceyi şöyle anlat- maktadır: "— Cuma gecesi gelip çattığında konuşamıyordum hiç. Nasıl konu- şurdum ki? Heyecan, yürek kalk- ması, acaba yapacak mıyım korku- su falan filân... Sesim çıkmıyor gi- "Üstelik, gerçekleri de olduğu gibi kabullenirim!" bi geliyordu bana. Tuvalet masamın üzerinde asılı 'Bismillah' bana kuv- vet verdi. Moralim yükseldi. Sah- neye çıktım, söylemeye obaşladımı yili bir açıldım, bir açıl- 3 bin lira verip aldığım peru- a 20 bin lira harcadığım tuvale- tim alkışlara değdi doğrusu!" Yalnız bir küçük noktada Kök- sal, ne yapacağını şaşırmıştı. Şarkı- larının beşincisinde durup kalmış- tı. Bir türlü sonunu getiremiyordu. Sazlar, durumu kurtarmak amacıy- la aranağmeyi tekrarlamışlardı, fa- kat Köksal bana mısın demiyordu. Bereket, sonunda kendini toplamış- tı da, daha doğrusu, çi gelen "Oyna Neriman, oyna kız!" feryadı- na kulak vermişti de, şarkıyı mar- kıyı bir yana atmış, “başlamıştı şı- kır şıkır oynamağa, Durum kurtul- muş, dinleyici-sevirciler de alkışla- mağa koyulmuşlardı, MUZAFFER A. ESİN 41

Bu sayıdan diğer sayfalar: