13 Kasım 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

13 Kasım 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1925 Kürt İsyanı ve Şeyh Sait Her halde o çevrede, kuzunun suyu bulandırdığı görüşü kesindi. Hiddet nereden doğuyordu? azi Paşa'nın. İsmet Paşa'nın ve onların etrafında vaziyet almış radikal takımın Muhalefete karşı hid- deti sebepsiz değildi. Bu Muhalefetin bir kısmı bir te- mel fikir ayrılığından doğmuştu. Gerçi muhalefet par- tisinin resmi adı Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası idi ama, ismi teşkil eden kelimeler partinin felsefesini ifade etmiyordu. Bir defa, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası muhafazakârdı. Ondan sonra, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası cumhuriyetçi de değildi. En azın- dan, onun safında olanlar, Cumhuriyetin ilânını "er- ken" bulmuşlardı. Tabii bunlar, lider seviyesindeki kimselerdi.- Yoksa, yer yer, bu partiye padişahçılar, hilafetçiler, başlayan devrimlerin aleyhindekiler sız- mıştı ve alt tabakalarda onlar kışkırtıcılık ediyor- lardı. "Dinimizi kurtaralım" sloganı o çevrelerin di- lindeydi. Rauf Orbay, Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele gibi birinci derecedeki sorumlular reji- min yeminli düşmanı değildiler. Atatürk'le bozuşma- larında şahsi iğbirarlar rol oynamıştı. Bunlar, Kur- tuluş Savaşında büyük hizmetler ogördükleri halde sonradan bir kenara itildikleri oinanandaydılar ve bunda tamamile haksız da sayılmazlardı. Ancak dev- rimler bir ekip meselesiydi ve Gazi, aklındakileri an- cak "öteki ekip" ile gerçekleştirebileceğini görmüştü. O ekip dinamik, gözü pek ve radikaldi. Gazi, Terakki- perver Cumhuriyet Fırkasının başına geçenleri "pısı- rık," bulmuştu. Zaten bunlar da, Cumhuriyetin ilânı gibi büyük hamleleri ortam daha olgunlaştıktan son- ra yapılması gereken hareketler olarak görüyorlardı. a asıl, gerçek bir "karşı ihtilâl"i düşünenler Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının teşkil ettiği paravanama arkasında çalışmayı daha ihtiyatlı ve akıllıca bulmuşlardı. e Bunların arasında gerçekten samimi olanlar ve içine girilen yeni düzeni gâvurluk sayıp bunu kabul etmeyenler çoktu. Alışılmış hayat tarzının yerini, alışılmamış bir hayat tarzı almıştı. Kadını ortaya çıkarmanın günâh, ayıp bilindiği bir ortam şimdi kadınla erkeğin plajlarda beraberce de- nize girdiğini, birbirlerine sarılıp tango yaptığını gö- rüyor ve tabii bütün cinleri başına çıkıyordu. Bun- lar, kusuru Cumhuriyette buluyorlar ve yurt sathın- da kesif bir propagandayla ehli dini karşı vaziyet almaya çağırıyorlardı. Şeyh Sait'in de bir yıldır yap- tığı bu olmuştu. Ama Şeyh Sait'in Doğuda söyledik- lerini Gazi Paşa ve radikal devrimci takım Mecliste, başı sarıklı milletvekillerinden dinliyorlardı. Sonra bu nutuklar dalga dalga memleketin dört köşesine 30 yayılıyordu. İstanbul'un bir belirli basını bunun ka- zanım fokurdatıyordu. eyh Sait'in ayaklanmasından sadece iki hafta evvel, Erzurum Milletvekili Zıya Efendi Meclis kür- süsüne çıkmış ve yeniliğin işret, dans, plaj sefasından başka şey ifade etmediğini söylemişti. Fuhuş artmış- t. Müslüman kadınlar edeplerini kaybetme yolun- Sarhoşluk himaye, hatta teşvik olunuyor- du. En önemlisi "hissiyatı diniye"rencide ediliyordu. Yeni rejim sadece ahlâksızlık getirmişti. Bunlar te- rakki kisvesi altında, batılılaşma diye, medeniyetçi- lik adına yapılıyordu. Rezil bir idare memleketi ça- murların içine sürüklemişti. Ziya Efendi bu nutkuy- la Cumhuriyetin ahlaki iflasını Türkiye'ye ilân edi- yordu. İstanbul basınına gelince, Tanin'de Hüseyin Ca- hit Yalçın, Tevhidi Efkâr'da Velit Ebüziyya, Vatan'- da Ahmet Emin Yalman ve Sebilürreşat'ta Eşref Edip Ankara'nın idareci kadrosunu küçümsüyor, on- larla alay ediyor; onlara hakaretler yağdırıyorlardı. Askerlerin işi bitmişti. Onların mesleği harp etmek- ti. Harp etmişlerdi. Şimdi memleketin idaresini tek- rar sivillere bırakmaları lâzımdı. Kendilerinin sivil hayata geçmeleri mâna taşımıyordu. Memleketin bu görev için "yetişkin aydınlar"ı vardı. Halbuki, Ankara'da kumanda mekanizmasının başına geçmiş olanlar, Gazi Paşa dahil, hiç de böyle bir niyetin sahibi değildiler. (o Aksine, düşündükleri devrimi bizzat yapmak kararındaydılar ve karşıların- da bulunanların bunu engellemek sevdasında olduk- larım biliyorlardı. Bu, bir iktidar mücadelesiydi. Ga- zi ve ekibi savaş sahalarında istilâcı kuvvetleri yen- dikten sonra, şimdi de memleketin idaresini ellerin- den kapmak isteyenleri yenmeleri gerektiğini görü- yorlardı. Radikal takımın, bu savaşın da öteki sava- şın metodlarıyla verilmesini istemesi, iki mücadele- yi aynı çetinlikte görmesinden doğuyordu. Gazi "İnkılâbı yapan, tamamlayacaktır" derken bunu kastediyordu. Şeyh Sait'in Piran'da zamansız attığı kurşun, An- kara'daki "Gazi Ekibi" için, karşı tarafı, karşı taraf tam hazırlığını henüz yapamamışken ezmenin firsa- tını teşkil etti. Gelecek yazı: Fethi Bey gidiyor ve İsmet Paşa geliyor AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: