3 Mart 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

3 Mart 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Akşam Eski defterdekiler “Her kadının sevilecek hali vardır, yeter ki...,, Sadrazam, Halit Rıfat paşa damadı Mehmet. Ali; Pagan pm Erenköyünü! i köşkünün bahçe: sine girerken eski i halı gözümün .. önünde idi, -i Levent endam,” * sedef gibi ten, penbe penbe ya: naklar, sarı bi- - yıklar; başinda - siyah o kalpak; arkasında omuz- Jarı geniş, beli dar, göğsü harçlı, koyu nefti caket, ayağında . pırıl pırıl rugan çiz- meler... 5 Atın üstünde bir tenasüp ve . güzellik heykeli . gibi dururdu. Mehmet Ali:pa- ,şanın güzellikte-.. ki yektalığı her- kesin tasdikinde idi. Istanbulda e senelerce, adeta bir selo yapmıştı. Şimdiki Villi Friçleri Moris Şövalyeleri, Hanri Garaları, on kere cebinden; hem de yöleğini cebinden çıkarırdı. Mübalagam yok; evielce de (Haz lep orada ise arşın buratla); işte resmi. Resmin hakikati .ne derece-” ye kadar ifade ettiği de, “ayrı” bir” meseledir. Maşallah gene aslan gibi; gene herkesten güzel, çok Mi daha hararetli, O“ -- Ça Kendine has terbiye ve nezaket- ile beni karşıladı. Gül gibi, gürbüz; “ yumruk yumruk iki torunu, biri” sekiz” yaşlarında kadar kiz, iki yaş KE güğü oğlan, büyük” n dizinin dibinden ayrılmıyorlar. * Torunların sevilmesi tabii ise de böylelerine nailiyet her kula mü-* yesser değildir ve paşa; bü hü- susta da bahtiyardır. “ - Mehmet Ali paşa, sorduldârıri şöyle cevap veriyor: *- Kv — Bu civarda olmak dolayısile bir zamanlar en çok Fenerbahçe- den lezzet alırdım. Tabii. Istan- bulun daha çok güzel yerleri vardı. Meselâ Boğaziçi, Adalar... Böyle olmakla beraber bu taraflı bulunmak, hayatımın mühim kıs- mını bu semtlerde geçirmiş olmak, bana en büyük zevki bu Gihette verirdi. Fenerbabçeden sonra Çifteha- vuzlara gidilirdi. Oranın akşam hali pek kalabalık, rağbetli ve | toplu olurdu. Kâğıthaneden hiç hoşlanmaz- dım. Kâğıthanenin sevilecek nesi var? Iki dağın arasına sıkışmış; bulanık bir dere; manzara itika- rile birşey yok; karışık bir Kala- balık; insan, kayık, araba bolluğu, Boğaziçinin Göksuyu, Kalenderi şüphesiz çok güzel yerlerdi. Hele” Kalender ne lâtif, akşam hali ne sevilecek bir mevkidi. Boğaziçindeki bazı ahbaplara ve tanıdıklara gittiğim vakit, ek- seriya Kalenderi tercih ederdim. Çamlıca taraflarına pek git- mezdim. Gezme yerlerine en ziyade sraba ile gidilirdi. Ben, atı çok sevdiğim halde kalabalığın çok- luğu, ortalığın sıkışıklığı yüzünden Selmin Ali paşa atı feda etmeğe ve arabaya bin- meğe mecbur kalırdım. Kışın bizim av merakı vardı. Alemdağı, o Kayışdağı, “Yakacık taraflarında ava çıkmak, civardaki köylerde vakit geçirmek hoşuma giderdi. Beyoğlunun da kış eğlencelerine iştirak ederdim. O zaman Tokat- hyanda,. Tepebaşı tiyatrosunda güzel balolar tertip edilirdi. (Kon- kurdiya) ya yakın kibar sınıf da giderse de esas itiberile göze iyi görünmezdi; Adice telâkki edi- lirdi. Şimdi, en ziyade evimle bah- çemle meşgul olmamı her eğlen- ceye tercih ediyorum. — Oturmak için en tercih "ettiğiniz semt neresi idi. Sizce "ev mi, yoksa apartman mı mü- çraccahtır! — Alışgınlık sebebile Istanbu- Tün Anadolu tarafını, Erenköy ve “civarını her semte tercih eder- dim. Elan da bu fikirdeyim. Ve ünsiyet etmediğim için, o hava- liyi sevmem. Apartumanın hizmet ve saire itibarile şüphesiz bir çok kolay- likları varsa da, ev hayatma alış- dığımdan, onu daha iyi buluyorum. — Vakıt geçirmek için bir şeye merak sardınız mı? — Meslek itibarile, yani suva- riliğim dolayisile en çok sevdiğim spor binicilik idi. Atı çok severim. , uzun at yürüyüşleri yapardım. Başka sporlarla da meşgul oldum. Yüzmek, kürek çekmek merak- larım da vardı. Hattâ, denizi çok sevdiğimden, balık tutmağa bile merak etmiştim, Boğaza filan gitmezsem de civar sahillerde, Kız Kulesi açıklarında balığa çıkmak büyük bir zevkimdi. Çok yol yürümek, bahçemde çalı- .şıp uğraşmak idmanlarını da : bırakmazdım. O vakit, belli başlı eğlenceler- den, vakit geçirme meşgalelerin- den biri de poker oynamaktı, Malum a, o devirde, başka türlü içtimalar yapılamaz, fakat poker oynanan mahallere ses çıkanl- mazdı. Kendi evimde yahut ahbaplarda oynardık. O zaman, dört, beş kişinin bir Boşanma rekoru! Bir mahkeme mektupla müracaat üzerine karar veriyor Amerikanın Reno şehri, şimdiye kadar boşanmak isteyenlerin cen- neti addedilirdi. Bu şehirde altı hafta oturan bir kimse mahkemeye müracaatla bir gün içinde talak kararı alabiliyordu. Bu yüzden boşanmak © arzusunde (bulunan binlerce | çiftler buraya (o gidi- yor, altı hafta Reno'da otur- duktan sonra mahkemeye müra- caat ediyordu. Son zamanlarda Reno'ya bir çok rakipler çıkmıştır. Bunlardan biri avrupadaki Riga şehridir. Riga Letonya hükümetinin mer- kezidir. Avrupada en kolay talak Pariste kabil olduğunu, buyüzden bir çok kimselerin Parise gittik- lerini nazarı dikkate alarak talâ- kı çok sadeleştirmiş ve kolaylaş- tırmıştır. Rigada altı hafta oturmak kay- dı yoktur. Boşanmak istiyenin mahkemeye müracaatla davasını takip etmesi kâfidir. Burada on, on beş gün içinde talak kararı alınıyor. Reno'ya en büyük rakip Ame- rikada Gihuahua şehridir. Buşan- mak için bu şehre gitmeğe lüzum yoktur. Harcını vermek şartile tahriren müracaat kâfidir. Eğer iki taraf boşanmak hususunda itifak ediyorsa hakim derbal karar veriyor. Yalnız bir taraf boşanma talebinde (bulunursa diğer tarafa tebliğat yapıyor ve gene tabriren aldığı cevap üzerine kararını veriyor.. Genevrede mülâkatlar Cenevre 29 (Hususi) — Tevfik Rüştü bey, yunan hariciye nazırı M. Mihalakopulos o Yogoslâvya hariciye nazırı M. Marnikoviç ara- sında uzun bir mülâkat vukubul- muş ve bu mülâkatta, bu mem- leketleri alâkadar eden meseleler ile Balkanların vaziyeti umumiyesi ve Şark tütünleri meselesi de tetkik edilmiştir. araya gelmesi şiddetle nazarı dikkati celbederken, onbeş, yirmi ahbapla, üç, dört masa olarak, poker oynadığımız vakidi. Ekâ- birden bir çok zevat iştirak ettiği halde, gariptir ki hiç bir zaman, kimse tarafından müdahale vaki olmamıştı. — Ne biçim bir düsel hoşu- nuza giderdi? — Ben her kadmı severim, Her kadının kendine mahsus sevilecek hali olabilir; Yeterki terbiyesi, âdabı muaşererete vukufu olsun; cali ve mübaleğalı tavurları ve kıyafeti bulunmasın. Benim için esmer ve ya sarışın bir kadın arasında zerre kadar fark yoktur. Gençlik odemlerinize ait olanlardan en ziyade nenin has- retini çekiyorsunuz? — Vallahı, şimdi hayatımdan pek âlâ memnunum. Gençliğimin şusundan, busundan hiç aradığım yok. Beni şimdi en ziyade eğlen- diren torunlarımla düşüp kalkmak onların çocukluk hallerile, sözle- rile, bana karşı merbutiyetlerile telezzüz etmek. Başka bir basretim yok. — Bu gün 25 yaşında olsanız neye haves edersiniz? — Bu gün 25 yaşında olsam gözel atlar alır, vaktile yaptığım gibi yarışlara iştirak eder, genç- liğimde meşgul olduğumu söyle- diğim sporlarla ve saire ile vakit geçirirdim. Sermet Muhtar EE 'Tarıh sahifeleri Siyaset dolaplarında dönen rüşvetler (Sopasalan) nasıl (Kâmil) oldu? Bir sülük ! Verjen ile Sopasalan el ele! Sadrazam (Bıyıklı Ali Paşa reisülküttap Hacı Abdi Efendi yerine sabık defterdar Belgratlı Sopa salan Ahmet Efendiyi tayin eylemişti. Ahmet Efendi. Silivri naibine (o (Silivri o naibil Şeriat hainil) diye başlayan; meşhur tezkereyi yazmış olan Rumeli valisi (o Hakkı (Paşanın baba- asıdır; bu zat Istanbulda def- teri hakani kalemine mülâzemetle işe başlamış, hacegân silkine dahil olarak Tersane emanetinde bulun- muştu; birinci Sultan Mahmut devrinde şikktevvel (o defterdar olmuş iken “ evliyayı umur ile imtizaç ,, ; edemediğinden az zamanda azlolunmuştu. Uzun boylu, iri cüsseli idi; tabında hiddet, meşrebinde nah- vet bulunmasına mebni kendisine Sopaslan lakabı verilmişti. Bunu işden ove Ahmet efendinin “edep ve kemalini,, gören Üçüncü Sultan Osman : — Insan elsinei nastan salim olamaz. Bu adam kâmil adam imiş. Fimabait (Kâmil ) mahlasile tahallüs etsin ! Diye emretmesile Ahmet efen- dinin (Sopasalan lâkabına bir de (Kâmil) lik inzimam eylemişti. Vazifesinde faal, fakat boğa- zma kadar borca batmış bir müsrif olan bu Sopasalan Kâmil Ahmet efendi kendisine hasılat getiren işlere sühulet gösterir, hangi elden ne getirilirse redde- demez idi! Fransa sefiri OVerjen Kâmil Ahmet efendiye Fransanın emek leri husule gelirse hayra masruf niyetlerini, ihtimam ve gayretinin kıymetini semihane takdir ede- ceğini ima eyledi; divanı hüma- yun tercümanile daha açıkça anlaşarak ona da 30 (otuz) kese vadetti. Hazırlık yolunda gidiyor gibi- dil Sefir kendi tabiri veçhile “bataryalarının iyi tabiye edilmiş,, olduğuna kani idi. Reis efendiye eli boş yanaşmak caiz olmıyacağı için evvelâ mü- kemmel bir altın enfiye kutusu takdim edildi; sonra sefaret baş- tercümanı, Rus (o kuvvetlerinin Lehistana duhulü Devleti aliyenin menfaatlerini me kadar ihlâl eyliyeceğini anlattı. Reis efendi bu meseleye dair sadrıazam Ali Paşa ile müzakere eyliyebilmek üzere bir o muhtıra hazırlamasını divan tercümanına emretti; muhtra yazılınca Rusya ile harbe pek te muhalif olmıyan Bıyıklı Ali Paşa ile istişare eyledi; fakat iş etrafile ihata edilemediği için bir karar verilemedi! Verjen Babıâlinin işin mahiyetini tamamen kavraya bilmesini temin için “iyi vasıtaları ve yeraltı yollarını, (1) kullanmağa hazırlanıyordu; tam bu sırada İstanbulun müthiş yangın- larından birinin zuhuru kıvamına gelmekte olan aşa soğuk su «attı; teşebbüs teehüre uğradı. İngiltere ile Rusya anlaşmak üzre idiler; bunun için Verjen vakit kaybetmemek ( lüzumunu takdir ile işleri tatil ettiren yan- gından bir ay sonra faaliyetine germi vermeğe mecbur oldu. Tercüman berah alıp Fransa himayesine girmek suretile tekâlif ve rüsumdan kurtulan hristiyanlar- dan birisinin vefatı üzerine reisülküt- tap Ahmet efendi bu beratı kendi hesabına başka bir huristiyana satmak ii rayiç babası bulunan 1000 (bin) fındık altınından kendisini mahrum edecek olan bu talebi hem ter- viç eyledi, hem bunun reis efen- diye daha vasi tekliflerde bulun- mağa davet addetti! Sefir Mosyö Dezalör zamanında Mosyö Gotye (Gautier) isminde bir fransız taciri Fransa ile bir ittifak muahedesi aktı müzake- istiyordu. Verjen beratın relerinde kızlarağası maktul Hafız Beşir ağa inde hususi ve mabremane hizmetler ifa eyle- mişti. Verjen bu Gotyeyi reisülkütta- bın itimadım celbetmiş bir adam bulup onunla anlaşmağa memur etti; o da Kâmil Ahmet Efendi- nin mutemedi ermeni sarraf Ru- fonu buldu. Sopasalana bu “Ka naldan,, yanaşmak kararlaştı. Sultan Osmanın irtikâp ve irtişayı cezalandırmakta göster- diği şiddet mürteşileri (biraz ihtiyata (o sevkeylemişti. Evvelce doğrudan doğruya devlet vüke- lâsı ile uyuşmak mümkün iken şimdi kendi hesaplarma da pay ayırmak isteyen böyle sülüklere müracaat edilmek icap ediyordu. Mosyö Gotye Rufonun vasata- tile Kâmil yilaieb efendi ile gö- rüştü; Fransız - Osmanlı dostluğ nun kiymetini Kâmil Ahmet EE kadar kimse takdir etmediğinden, Fransa sefirinin Devletialiyenin Lehistanı himayedeki menfaatle- rini pek açık gösteren bir muh- tıra tanzim ettiğinden, İngilizlerin Ruslarla dostluk tesisi arzusunda olmalarile Türklere dostluklarına inanmak caiz olamıyacâğından uzun uzadıya bahsetti. Reisülküttap (o hemfikir olduğu Fransız sefiri ile teşebbüs ve faaliyetlerini (o teşrik ve tevhit eylemeği kabul etti; o hattâ Fransa ile Devletialiye arasında evvelki ittifak müzakeresinin iade- sine bile taraftar idi. Gotyeye şöyle açıldı: — Kethüdayı sadnâli (Kâhya Bey)Yirmisekiz Çelebi zade Mel- met Sait Efendi ürkek ve karar- sız bir zattır; ileriye bir adım atarsa dört adım geriye çekilir. Sadrıazam Ali Paşa bir çocuktan başka bir şey değildir. Bunlar vasıtasile meye teşebbüs olunsa tereddüt ve endişelerini artırmak- tan başka bir neticeye varılmaz; bunun için sadrıazama muhtıra vermekten faide de olmaz. Sefir muhtırasın bana versin. Bu muhtırada Devletialiyenin Lehis- tana (müteallik (menfaatlerini, Rusların bütün hareketlerini, hattâ şimdiye Okadar tamamen dost addedilen ingilizlerin de ruslarla münasebetlerini izah etsin. Ben de reyimden harice çıkmayan kızlar ağasını tahrik eder, muhtırayı padişaha takdim eylerim; Mos- kofların (o hakkından (gelmekten meyus değilim. Eger icap ederse kat'i bir darbe vurmak üzre sefir için padişahtan bir mülâkat bile istihsâl edebilirim, Bu azimperverane sözleri din- ledikten sonra Gotye ayrılmadan evvel Kâmil Ahmet efendiye 2600 (iki bin altı yöz) ekü (2) kıymetinde murassa bir cep saati takdim etti. Efendi bu hediyeden pek hoşlandı. Süleymen Kâni (1) Verjenin tabirlerdir. raporlarında o kullandığı (2) 1 okü 3 Nivrdir; 6 livrlik eküler de var idi, Livr bilâhare altın frank olmuş- göre reiso verilen cep altın kiymetinde olmak

Bu sayıdan diğer sayfalar: