14 Ağustos 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

14 Ağustos 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKDENİIZDE TÜRK AKINCILARI Yazan? İSKENDER 'FAHREDDİN Tetrika No. 143 “ Bu suyu içtiğin gündenberi soluk yanakların pembe- leşmeğe, gözlerin parlamağa başladı! Benide bu tılısımlı su kurtarmış ve gençleştirmiş “Eyupsultandaki “Abıhayat, şeşmesi Prenses Mari, sihirbazdan şi- rinlik muskası aldığı gündenberi Muradı bekliyordu, Sihirbaz Yani, prensese: —. — O artık senin oldu.. Merak etmel teminat vermişti. â Marinin kıymetli bir mücevher mukabilinde satın almak istediği Murat bey, prensesin evinde ge- eelediği gündenberi görünmüyor. du. : Mari her sabah köşkünün de nize bakan penceresine oturuyor ye aşama kadar Muredin yolan: bekliyordu. — O, bugün değilse yarin mu- hakkak gelecek. Yani yalan söy- lemez... diyordu. Prensesin sihirbazlara itimadi vardı. Bahusus Yani hakkında söylenen * mucizelerin — hepsine inanmıştı. — Güzette) odanın içinde dolaş- mağa başlamıştı. Venedik dilberi evvelce, kendi ihirbaz Yani tarafmdan | kurtarıldığına inan- mışken, aradan günler geçince bu Flamaştı. (Jüzetta) çok akıllı bir kadım- tulduğunu anlatan hizmetçiye: — ölecek bir insanı - yüz öküz kanı da akıtılsa - hiç bir sihirbaz imden kurtaramaz. Diyordu. Prenses Mari (Yani) ye ne kadar çok inanıyorsa, (Jü- zeta) da © nisbetie inanmıyor ve hatırladıkça gülüyordu. — O şarlatanın biridir, Kafasız zenginlerin — paralarını çekmesi- ni çak iyi biliyor. » Diyerek, hizmetçisine daima Yaninin aleyhinde sözler söyler- ai, (üzetta) haklıydı... yileştik- en bir kaç gün sonra, bir sabah, komşularından ihtiyar bir kadın kendisine geçmiş olsuna gelmi Ihtiyar kadın (Jüzetta) ya ba- Şindan geçen şu meraklı vakayı anlatmıştı: «— Aradan otuz sene. Belki de 'daha fazla bir zaman geçti, Bir gün Balıklıdan terli olarak gel miştim. o Hastelandım.. Yatağa düştüm. Yeni evliydim... Kocam şehvetperest bir erkekti, Kendim- den ziyade onu düşünüyordum. Yatakta büyük bir ıztırabım yok- tu. Yalnız günler geçtikçe za) İiyer, girkinleşiyor ve çirkinleştik- çe kocamın gözünden düşüyor. dum. Gençliğimde çok kıskanç” bir kadındım. Fakat, kocama da hak veriyordum. Onun geceleri ger gelmesine göz yummağa başlamıştım. Diz- lerim, belim tutmuyordu. Bir tür- lü derlenip toplanıp yataklar kalkamıyordum. Çok temiz yürek- Ji ve görgülü bir annem vard Benim üzülmemem için evdeki aynaların hepsini ortadan kaldır. aştı, Bir gün nasılsa elime geçen bir aynaya baktım. Hazan yapra- Zi gibi sapsarı solmuştum, Bu has- talığın sonu nereye caktı? Gözümün önünde mezarların açıl: dığı ve Azrailin dolaştığını gö- üyenin. Bir gün Annem ortadan kaybol- du.. Akaşama kadar gelmedi. Gü- neş batarken onu elinde bir testi ile dönmüş gördüm, Bana bu tes- tiden bir bardak su verdi. Serin, acımtırak ve şeffaf bir su. Gece yatıncıya kadar bir kaç bardak iç- tim... Günlerce içtim. Fakat, az nem yavaş yavaş, sakladığı ay- naları meydana çıkarıyordu. Ve ben her aynaya bakışımda biraz daha canlandığımı, biraz daha yengimin geldiğini görüyor ve seviniyordum. Bir ay tamamlan- madan, öyice canlanmış, kendimi toplamıştım. Bu tlsımla suyu, annem, Eyüp- sultanda bir yokuşun başından akan küçücük bir çeşmeden geti- rirmiş. Ondan sonra bugüne kadar © suyu bırakmadım... Gençli hayatımı ve ailemin saadetini o suya medyunum. Eğer o su imda- ıma yetişmeseydi, kocam bir başka kadınla evlenmeğe mecbur olacak... Ve yuvamız yık ti. Elli yaşıma geldiğim halde hi 8 çocuk doğuruyor ve genç kız- lar gibi şen, şakrak dolaşıyor dum (Jüzetta) bu hikâyeden bir şey anlamadı. — Güzel bir masal... Diye mırıldandı, İhtiyar kadın manalı bir gülüşle (düzetta) yı | süzdükten sonra sözüne devam et- ti — Bir masal... Fakat, henüz bitmedi, sonuna kadar dinlersen hakikat olduğunu anlıyacaksın, yavrum! Sen ölüm döşeğinde ya- tarken, bana senden bahsetmiş lerdi., Geldim, gördüm. Acıdım.. Ve hemen elime bir testi alarak Eyüpsultandaki çeşmeye koştum. O, beni otuz sene evvel ölümden kurtaran tkaımlı sudan alıp getir- dim... Sen, bir aydanberi bu su- yu. içiyoraun, kızım! Zaten otuz günden fazla sür diriltiyor... Ayağa kaldırıyor... Gençlik ve neşe veriyor. Hele bir defa şu aynaya bak! Ölüm döşeğinden kalkmışa ben- ziyer musun? Soluk yanakların pembeleşmeğe, gözlerin parlama- Za başladı! (Jüzette) aynaya baktı. Has #alığındaki halinden eser kalma- — Ben zaten sihirbaz Yaninin dolaplarına inanmıyordum. Ölüm- den kurtuluşunu Allahın bir mu- cizesi diye telâkki ediyordum. Fakat, bir wydanberi içtiğim bu esrarlı sudan bana şimdiye ka. niçin bahsetmedin? — Kocandan korktum. (Şu mis. kin kocakarı acaba bir büyü mü yapıyor? Karıma tütsülü su mu içiriyor?) demesin diye, kimseye cesaret edemedim. Hiz. iz her gün evime gelir, si- zin için saatlerce gözyaşı döker- di. Bir gün kendisine Eyüp su- yundan bahsettim... Hanımını ölümden kurta, cağım, «dedim. « Bana yardım. edeceğini söyledi. Ben de üç gün- de bir defa Eyüpten kendi elimle gelirdiğim suyu ona verdim, Su- yu içmeğe başladığın gündenbe- ri, her gün biraz daha canlanıyor. dun! Hizmet; Her akşam | bir hikâye T Fevkalâde ahval müstesna ol mak şartile, ayda elli lira aylık! Celile, bu ilânı ihtiva eden gaze- İe elinde, hülyaya dalmişti, Ma- 'kinede yazmasıni bilirdi. fngiliz- cesi, almancası mükemmeldi. Yal- niz hesap işi müşküldü. Onu de öğrenmek o kadar zor mu idi? Za- ten X bey ilânda muhasiplikten hiç bahsetmiyordu. X beyi kırk yaşlarında, yüzü buruşuk, karni Kocaman, yeleğinde mürekkep! kalem takılı bir adam diye dü reti yapi” nüyordu. Acaba ne ti yordu? Celile parmaklarina bakti, Bu cilâlı tırmaklarla iş aramağa gidi lir miydi? X bey kendisini görün- ce kapi dışari edecek diye korktu. 'En sade bir esvabi giyerek gzete- de gösterilen adrese gitti. Kapı- ciya sordu: > —K bey? Kapici güldü. Apartimanda öy- le bir adam yoktu. Celile gazete- Yi gösterince işi anladı — ikinci kat, sağda birinci kapi, X bey zengin bir adam olmak icap ederdi. Apartmanda asan- sür vardı, kalorifer vardı, Merdi- venlere halılar serili idi. elile ikinci katta, sağdaki birin- <i kapıyı çaldı. Hiç kimse cevap | vermedi. Bir daha çaldı. Nihayet arkasında ropdöşambr ile güzel bir erkek kapıyı açtı, Celileyi içeri aldı. — Ne istiyorsunuz? diye sordu. —X beyi... — Benim. Ha, anladım. İlân okudunuz,galiba, yalnız pek fena bir zaman intihap ettiniz. — Ben yalniz on bir buçuktan bire kadar ziyaret kabul ederim. Tembel bir adamım, Fakat, size bana ceza vermek için müsaade ediyorum, kalınız burada, dön- meyiniz, Bunları söylerken e Celileyi te- peden tırnağa kadar süzdü. Bir sigara yaktı, Celileye de tabakayı uzattı, — Teşekkür ederim, içmem. — İmrendim size, Yalnız ka- dınlar şeytan aldatmalarına karşi kendilerini müdafaa yolunu bilir- ler. Demek, hanımefendi, yazı makinesi üzerinde parmak: larınızı berbat etmeğe karar ver- diniz, öyle mi? Ayda elli Gazetede okudum. Fakat işi me gelmez. — O halde buraya kadar ne- den zahmet ettiniz? — Ben bir ticarethanede çal. şacağımı zannediyordum. Yalmz muhasiplik ederim. Yalan söylüyordu. Bir darp yap masını bile adamakıllı beceremez- di. Fakat karşısında böyle ropdö- şambrli bir erkek görünce ret cevabı vermek için bunu bir ba- hane olarak söylüyordu. — Muhasiplile mi dediniz? Tam bana da bu lözüm, hanımefendi. Borçlarımın hesabını Ben yalnız. arm benim tutarsınız. Sihirbaz Yaninin. ni akıttığı gün tesadüfen gözle Tin açılmış ye yüzünde ilk defa hafif ve neşeli bir tebessüm be- lirmişti. Herkes gibi kocan da bu hadiseyi sihirbazın bir mucizesi olarak kabul etmişti. Fakat, ben ve hizmetçiniz işin içyüzünü bil. diğimiz Kl gülüyor ve neligeyi bekliyordum. (Arkasi var) X be y g yapmam, bonolar da imza ederim. Gülüştüle — Çok Kadınlara daha çok itimat ede rim. Aylığinizi on lira dahia arti- #iyorum. Lütfen biraz bekleyiniz, gidip giyineyim. Bakiniz, şurada çikolata var, bisküvi var. Buyu- Funuz. 8 X bey dişari çıkti. Celile yalniz Kalınca, çikolata yiyecek yerde et- rafına bakındı. Olduğu yerden hoşlanmağa başlamıştı. ötede be- ride boş şampanya şişeleri, açık şeker kutuları, kitaplar. görül yordu. Hava sıcaktı, Celile şapkı Sini çıkardı, Eski cavabını giymiş olduğuna esef elti. Yere düşmüş kitapları kaldırdı. Odaya derhal çekidüzen verdi. — O! Çok teşeklrür ederim ha- nimefendi! Ben burada adeta ma- Hara insanları gibi yaşıyorum. — Fakat şampanya ve. sigai içen mağara insanlarından. — Zevahire inanmayınız! Tekrar iler. bey sonra Celileyi çalışma odasına götürd — Hayır. Dokuzda, Artık ha- yatıma intizam vermek isterim. | Bana bu hususta yardım edersi- niz, değil mi? Celile cevap vermedi. Fakat her tastik cevabı veriyordu. Salona döndükleri vakit orada başka bir kadın gördüler. Hid- detle sigarasının ucunu isıriyordu. — Tebrik ederim, Refik, dedi, yalnız başka defa, randevu veri ken bu kadar wsrar etme! Başka bir şey söylemeden, hide detle kapıdan çıktı git. Celile sıkıldı — Kabahat benim, dedi... masebetsiz vakitte geldim. — Merak etmeyin, gider, gene gelir... he sss Celile ertesi sabah en iyi esvap- larını seçti, güzelce pudralandı, dudaklarına iki kere kırmızı sür- di. Erkenden sokağa fırladı. Ka- pıyı çaldı. Hiç ses çıkmıyordu. Tekrar çaldı. Dinledi. Apartıman bomboş görünüyordu. Daha ziya- de ısrara lüzum görmedi. Aşağı indi. Kapıcı elinde anahtarlarla arkasından koştu. — Beyefendi anahtarları bana bıraktı, dedi. Kendisi nerede ise gelir. Buyurun, bekleyin. Ev boştu. Celile apartımanı do- laştı, Bu odada büyük bir yatağın. üstünde iki pijama vardı. Yerde süslü bir kadın terliği görülüyor- du, Masanın üstünde bir kadın örülüyordu. Dünkü kadının resmi idi, Celile eline aldı, bakı- yor, güzel kadın! diyordu. Adeta ağlamak istiyordu. Ne garip şey, insan tanımadığı bir erkeği kıs kanır mı? diye kendi kendisine tanıyordu. Bu evde kendisini pek yabancı buluyordu. Bu aralık telefon çaldı. Dünkü kadındı. — Anladım, dünkü gibi, de mai? Sakın elinizden kaçırmayın! Celile yemin etmek istiyordu. Fakat kadın telefonu kapamıştı. Celile hiddetinden ağlamağa baş- ladı, Gitmeğe hazırlanırken kar- şısına X bey çıktı. — Ne oldunuz hanimefendi? Ağlamışsınız da... — Ağlamadım. Dünkü hanim telefon etti. — Ne dedi size? tanbul © 18,30 pik neşriyat Mesor Cemil beğ tarfından çecukli e e (Stüdyo saz heyeti ve Rifat bey, Bet a, Mekik henumlar), 21.20 ağ Ve boru haberleri, 21.30 Cemal Reşiyi Lüşinaki, İzzet Nezih, Memut Cemil bayi Ter tarafdan “odu musiki. Varşova (1414 m) — 21.15 vir Tonsel konser, 20,40 plak ve spor ha benleri, 2112 operet, 23,15 çocuk bas kum, 23,30 dari musikisi “ Büllereş (364,5 m.) — 19 hava yas) poru, 19,05 karık konser, 20,30 nil! yerse rmdyasu, 21,15 sentonik kanan 2215 senfonik konser, 23 haberler! 2330 pâk. Peyte (550,5 m.) — 20,20 tapan, 21 Tragedir de Thormme isimli temsil! Viyana (506,8 m) — 20,30 yo mantik opera musikisi, 23,10 haberlere! 23,50 gece konseri 15 Ağustos çarşamba İstanbul : 18,30 Fransızca ders, 19 Monolog: Şehir tiyatramı artistlerindeni Muammer bey, 19,30 Türk musiki meş: Fiyatı: (Ekrem, Ruşen, Cevdet, Muse, kala beyler ve Vecile, Semiha hanım“ lar), 21.20 Ajans ve borsa haberleri! 21,30 Slüdyo caz ve tango orkestramı” Varşova (1345 m) — 18,10 Pos lonez musikisi, 19,13 askeri örkestn. konseri, 20 muhtelif, 20,15 eski şar kiler, 20:40 teganni piyano yefakarile;! 21,02 aktünlie, 21.12 plâk, 21.40 po- püler orkestrm konerri, 22,15 haber ler, 22,25 bafif musiki, 23 spor ha berleri, 23,15 neşeli meariyat, 24,05) dans lâkları i Bülereş (364,5 m) — 19 hava ac ponu, 19,05 orkestra, 20,15 radyo or. esatras, “71415 radyn orkarası, 22,15) konser, 23 teganni, 23.30 klarnet kons ei, 24 haberler, 2430 kahvekan komleri Pete (55015 ma) — 21 küçük mii ya, siyakramı, 72,15. çişan takimi 23,30 caz orkestrası, 24,15 piyano kor seri, 24,25 çiyan takımı Viyana (507 m.) — 2040 piyana refakatile şarkılar, 21.25 temsil 2340 haberler, 24 askeri konser, 1,40 pâk Sanayici! 29 Birinci teşrinde Ankarada açılacak sanayi sergisine iştirak et. Müracaat müddeli 1 Eylülde bitiyor. Milli iktisat ve tasarruf cemiyeti Türe SENELİK 1400 kuruş 2700 kurup S AYLIK 750 > 1450 » SAYLIK 400 > 800 3 YLIK 150 z Tosta iükadına dahil çrayan ecnebi memleketi gi 0600, al aylığı 1900, 0 aylığı 1000 kuruştur. ares vehli için yirmi bey Kuruşluk pul göndermek âzımdir. Bene Töarehane: Babil civarı b a A 13 No. — Sakın sizi elimden kaçırmaz, mamı tembih etti — Çok kürli bir iş yapmış ok. Koltuğa oturdu, pek yorgun gö- rünüyordu. v — Rahatsız mısınız? Bir şeye ihtiyacınız varsa, — Teşekkür ederim. Biraz iş tirahat kâfi... — O kşilde yarın gelirim. — Hayır, kalınız. Çalışacağız. rasım yakı — Bu gece sizi çok düşündüm. Bu arlık son bekârlik gecem ola- cak. Birlikte, daima birlikte çalı şacağız... Celile yazı makinesinin başina geçmiş, bir şey anlamıyor gibi, bekliyordu. ç — Yazınız: X bey sizi candani yor ve sizinle evlenmek isti yor... Hihöyeci

Bu sayıdan diğer sayfalar: