9 Mayıs 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

9 Mayıs 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

9 Mayıs 1937 AEŞAM Türk gençliğinin her şubesini alâkadar eden büyük bir anket Gençlik nasıl yetişiyor ? Kız talebesi erkek talebesinden fazla olan bir fakülte: Edebiyat fakültesi... Edebiyat fakültesi coğrafya şubesi talebeleri icap ettiği zaman denizin dibinde biletetkikler yapıyorlar Solda: Profesör B, Şemseddin dersini takrir edi- yor, sağda: Talebeler, profesörün takririni Bolda: Edebiyat fakültesinde ders esnasında not tutan talebeler, sağdu: Coğrafya şubesinde küre üzerinde tedkikler Edebiyat fakültesinde tarih o şube- sinde profesör B. Şemseddinin dersin- deyiz.. sınıfa bakıyorum. Kiz tale- be erkekten daha ziyade... Aklıma ede- biyat fakültesi hakkında bana verilen malümat geliyor.. burası kız talebesi €rkeketen fazla olan bir fakülte... 182 erkek talebeye mukabil, 241 kız tale- be var... Profesör B. Şemseddin dersini an- Istırken bütün kalemler işliyor. Her- kos not tutuyor, Düşünüyorum.. bundan bir müddet evvel bir ilim inkılâbı yaptık. Darülfü- nundan Üniversiteye bir büyük adım- Is geçtik. Şimdi de Üniversitede bir kitap inkılâbı yapmak ister... Hangi fâkültenin derslerine gir- seniz talebenin, mot (tutmadan hocanın yüzüne bile bakmağa vakit bulamadığını görürsünüz. Hangi fakültenin ihtiyaçlarını sor- sanız, karşınıza ilk çıkacak şey budur; Kitapsızlık... Geniş bir programla Üniversite ve hattâ Vise kitaplarım tamamlamamız Jâzımdır ... Edebiyat fakültesi coğrafya şubesi... Dekan B, İbrahim Hakkı ders veri- yör... Dikkat ediyorum, Edebiyat fakülte- si dekanının gayet güzel bir ders usu- Yü var. Talebe ile teker teker meşgul oluyor. Zaten edebiyat fakültesinin en bü- yük hususiyetlerinden biri de budur, Talebesi çok değildir. Her talebe ile gyrı ayrı meşgul olmak imkânı vardır. Fakültenin tedris usulü «az talebe ye- tiştirmek, iyi talebe yetiştirmek» esa- sına dayanır, Fakat bizim &debiyat fakültesi coğ- rafya şubesi denilince aklınıza sadece coğrafya okutulan bir yer gelmesin... Burada coğrafya hemen bütün ili leri, bütün fenleri kucağına almış bir şekildedir. Meselâ bir talebenin tezine gözüm ilişti. Türkiyede halıcılık Edebiyat fakültesi coğ de okuyan bu talebe beşeri cı iktisadi coğrafya nokta Türkiyede halıcılığı öyle etmiş kli değme iktisadeı önünde hayran kalır... Türkiyede halıcılık... Anadoluda ha- şubesin- 'oğrafya, nazarından bir tedkik bu tezin kıcılık... Halıcılık neden orta Anado- luda İnkişaf etmiş?.. Halıcılığın ma- zısı. İstikbal. dünya halıcılığındaki mevkii. Selçuklar zamanında halı- cılık.. vesaire vesaire... Haliçteki lalettayin bir fabrikayi ele alınız, coğrafya şubesinden lâalet- tayin bir talebeye sorunuz. Bu fabri- Ta hangi tarihte kurulmuştur? Han- gi ihtiyaçlarla bu müessese doğmuş” tur? Makineleri ne cins ve ne moğel- dir? Randımanı ne kadardır? Kaç emele çalışır?.. Daha bunun gibi yüz İerce sual sorabilir ve gayet iyi cevap- lar alırsınız. Haliçteki bilmem ne fabrikası bi- Ve iktisadi, beşeri coğrafya nokta na zarından edebiyat fakültesi coğrafya şubesinin ders programına girmiştir. Coğrafyadan bir talebe gayet gü- zel bir tez hazırlamış.. Haydarpaşa li- raanı hinterlândı... Bu talebe bu tedkiki nasıl yapıyor biliyor musunuz?.. Haydarpaşa hin- terlândını ele alırken Haydarpaşa li- marında denizin dibindeki ârızalari, su çereyanlarımı tedkikle işe başlıyor. Sonra su sathına çıkıyor.. su üstünde- ki tabii ârızaları, hava cereyanlarını, Haydarpaşanın iktisadi, ticari fanliye- tini, halk kesafetini, daha neleri, ne- leri tedkik etmiyor?..Yani tam mâna“ sile Haydarpaşayı karış karış tedkik ediyor... Bu arada eskiden Haydarpâ- Şa limanında tedkikat yapıp birçok su cereyanlarını tesbit eden ecnebi mü- tehassısların pek çök yanlışlarını bu- lup tesbit ediyor ve son derecede me- râklı bir Madiseye rasgeliyor... Haydarpaşada denizin dibinde Sö lacak önünde bir sed vardır. Bu top- rak sed eskidenberi gâyet zengin bir balık yatağıdır. Seddin üstünde büyük sazlar vardır. Balıklar bu sazların ara- sında barınırlar... Bundan bir müddet evvel her hangi bir sebeble bu sazlar çürümüştür. Bun- dan sonra bu Salacsk önündeki sede balık gelmemeğe başlamıştır. Bâlıkçı- Jar şimdi bundan son derecede şikâ- yetçidirler. İşle coğrafya talebeleri icab edince deniz diblerinde tedkikakat yaparak tezlerini hazırlıyorlar.. ... Dekanla, konuşuyoruz: zaptedi yorlar rm —'Talebemizi mümkün olduğu ka | Râmide plânörlie büyük sıçrama uçuş dar skolâstik tahsilden uzaklaştırmak, her mevzuu hayatın içinde, yerinde tedkik etmeğe ve ettirmeğe gayret ediyoruz. Fakültemizde en ehemmiyet verilen şey tedkikat, müşahede, do- küman toplamak, bu doküman üzerin- de münasebetler ayırmak, hadiseler hakkında hükümler vermektir. Kitap kadar hayata, mahallinde tedkikata ehemmiyet, veriyoruz... “Dekan konuşurken, aklıma, gördü Küm tezler geliyor ve ayni zamanda kiymetli bir profesör olan muhatabı- ma hak veriyorum... Coğrafya, şubesi, coğrafya ilmi ile beraber bütün insanlığı, insanın Aşa» ği yukarı her şeyini tedkik ediyor... ... Edebiyat fakültemizin Türkoloji derslerine girerseniz, orada irfan âle- mimizin pek tanınmış profesörü 8. Fuad Köprülüyü görürsünüz. Meşhur profesörlerin ders verme hu- susiyetlerinden, çok kullandıkları ke- limelerden, cümlelerden bahsederken Fuad Köprülüyü ihmal etmek büyük bir eksik olur... İşte size Fuad Köprü- lünün ders verme hususiyetleri, çok kullandığı kelimeler ve cümleler... Lüzumsuz bir meşgale, lüzumsuz a İş karşısında Fuad Köprülü ekse- riya: — Abes ile iştiğal.. der... Derste hamakat, hezeyan, kehele çok kullanır.. amma bunlari hep ye- rinde sarfeder... Meşhur arapça hocası B. Kilisli Ri- İat ta derste ekseriya güzel arapça hi- Kâyeler anlatır. Şimdiye kadar bizde Türkoloji sa- hası pek ihmal edilmişti. Aşağı yukarı bu sahada çalışan bir tek profesör vardı: Köprülü... Bugüne kadar pek çok talebemiz keni kendimizi, Türkolojiyi Avrupa» ya gidip Avruplılardan öğreniyorduk.. bilhassa Almanlardan... Bugün Türkoloji müessesemiz yü- zümüzü ağartacak bir haldedir, es- kide biz Avrupada Türkoloji okurken bügün bizim Türkoloji enstitümüzde Rus ve Lehli olmal üzere ecnebi ta- lebe de vardır... H.P. Es — —— Türkkuşu talebesi sıçrama uçuşları yaptılar Dün Rami civarında yapılan uçuşlar büyük bir muvaffakıyetle neticelendi Sahife 7 Dünkü plânör uçuşlarından üç intiba İstanbul Türkkuşu talebesi dün tecrübeleri yapmışlardır. Bu tecrübelere Türkkuşunun plâ- nörle müvazane, «rules talimlerini ikmal etmiş ve bundan muvaffak olarak sıçrama uçuşlarına geçmiş bü- tün talebe iştirâk etmişlerdir. İstanbul Türk hava kurumu idare heyeti ile matbuat mümessilleri dün Ramiye gitmişler ve genç plânörcü- lerin sıçrama uçuşlarını seyretmiş- lerdir. Rami halkı ve civardan gelen me- raklılar dâ uçuşlarda hazır Obulun- muşlardır. İlk defa olarak gençler düz erazi- de sıçrıyarak uçma tecrübeleri ya- mışlar ve çok Muvaffak olmuşlardır. Talebenin içinde bulunan bir çok bayanlar da plânörle &içrama uçuşları yapmışlardır. — Bundan sonra plânörler Rami ci- varndaki en yüksek tepelerden biri- nin üstüne çıkarılmıştır. Bu plânörlerden birine genç ha- vacılarımızdan B; Selçuk binmiş. ve sırf iple çekilen motörsüz tayyaresi- ni uçurmuştur. Plânör tepenin üstünden havalan- Dikili (Akşam) - iyi kutlamış, çocu tevzi edilmiştir ara öğley Çocuk bayramı havanın y n yemek ile helva Çocuk esirgeme kurumu b: mış, ve seyircilerin bakışları önün- de epice müddet havada kaldıktan sonra büyük bir muvaffakıyetle te- penin arkasındaki dereye inmiştir. Bundan sonra, gene bir çok Siçta- ma uçuşları yapılmıştır, Elliyi bulan. Türkkuşu talebesinin hepsi, kız, erkek tayareci tulumları giymişlerdi. Türkkuşu talebesi dahs bir müd- det Ramide böyle sıçrama uçuşları yapacaklardır. Bunun için ,Ramiye kâfi mikdar- da plânör götürülmüştür. Aynca plânörler ve plânörcüler için Rami- de büyük bir çadir kurulmuştur. Bu- rada sıçrama uçuşlarını bitiren Türk» kuşu talebesi İnönü kampına gi- deceklerdir. Inönü kampındaki dev- reyi de bitirdikten sonra motörlü tay» yare mektebine girmek hakkını ka- zanacaklardır, İTİZAR Münderecalamızın çokluğu d6- layıslie «İttihad ve Terakkie tef- rikamız bugün dercedilemedi. Okuyucularımızdan özür dileriz. sl olmasına rağmen çok ve akşama doğru üzüm şkansı B. Necip Elden, büyük bir faaliyet gösteriyor. Yukarıki klişe B. Necip Eldeni rozet dağıtan çocuklarla bir arada gösteriyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: