1 Mart 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Milk âbidelerimizi kimler yapacak? m San'atkâr ve mütefekkirlerimiz DE YA N ATİIN n v ÂALEDİN bu mesele için ne söylüyorlar? Milli âbidelerimizin Türk , lâl muharebesi günlerinin ulviyetini E”înci san'atkârları tarafından yapıl- | bir Türk sanat'kârından başka daha ea Ce 'atkâr | iyi kim ifade edebilir? ması fikri etrafında san'atkâr Daha dün memleketimizi müstem aa “Jordaens,, in hayat ve eserleri |£ (Geçen haftadan mabat ve son.) 1663 senesi 65 yaqma__dogrıî telf— rar eski ziyadar — uslübüne döndü. “San'atımız ve Memba,, İki gün sonra Güzel San'- atlar Akademisi elli yaşıma gi- |İrecektir. San'at hayatrmızda ehemmiyetli bir merhale olan betile Saint Walburge kilisesi için (Haz- reti İsayr ülema arasında) tasvir e- deri bir eserinde eski üstadıri kînf!" sine has blandaydmlıklırn:ı u':iîımt;ı . Bu avdet onun sana! == enmünasip birhareket ıa!ıhr Fransa ihtilâlinden sonra Napoleon bu eseri kaldırıp (Mayence) şehri- ne koydu ve elyevm orada bulunu- yor, Dini (uvi;'lerdc de bıfç?k ııKı'& S et er BB z U sene dönümü l plâstik san'atımızın yürüyüşü- ne bir göz atmak ve küçük hn_- san'at bilânçosu yapmak belki faidelidir. Yarım asır evvel Avrupada tahsil etmiş üç dört ressamı- “mız vardı. Bugün bu miktar 0- tuz kırktır. Yarım asır evvel re sim içtimat bünyemize girme- Miş, bazı meraklrlar tarafından sun'? bir surette yaşatılan bir Süstü. Bugünde böyledir. — — Bu neticenin sebebi nedır'.: eli senede Türk milletinin san at kabiliyeti azaldı mı? Bu ka- iliyet azalmadı ise resim,_ha- Yatımızda neden vazifesini ve Mmevkiini bulamıyor? K Cemiyetin bünyesi insan bün Yesine benzer. Tadını veya fai- desini anlamadığı bir şeyi ka- bul etmez. Memlekelimizğç re- sim bu bünyeye Zorla îcjırılen. bir ilâçtır. Garpta resim kendi kendine yaşar. Bizde devletin siyaneti olmasa derhal öl_üı'. İç timaf bünyemize girmemiş ya- ancı bir unsurdur. — | Elli senelik bir mesaiden son Ya bu neticeye varmak korkunç tur, ümit kesicidir. Bunu umu | mi san'at hayatımızda teşmil | edilebilecek muvakkat bir dur: gunluk veyahut içtimai şeral- tin harpten sonra her memle- kette san'at buhranı yapan h“' susiyetile izah etmek mümkün değildir. Bu karanlık nokta etraf:nıl_a düşündüğüm — zaman ilmi bir yıt ve nizama tâbi olmadan aklıma gelen mülâhazalardan azılarını — burada söyleyece- ğim, Bu mülâhazalar bir tel!n!i Ve münakaşa sebep ve zemint olmak faidesini gösterebilirler- Se ne mutlu.... e Biz tanzimat devrinden iti- aren yüzümüzü şarktan garba çevirdik. Ve membar — Yunan Medeniyeti olan Avrupa mede- hiyetine imtisale başladık. 0_- Tadan iki şeyin, müsbet ilmin Ve san'atın zamanımıza tesa- düf eden şekillerini aldık. Bu Medeniyet manzumesine giren €r milletin verdiği vergiyi ver y | tabı mukaddesten aldığı - büyük bir incelik ve başka bir tarz veriyordu. Tabiati — hiç _hı'ı' %ı.ydu şarta tâbi olmadan hissettiği gibi ya pan bu büyük ıın'ıtkîırı.n_l:u_du.ıı eserlerindeki portfeleriışd_e ı!ıhı bir nur yerine içkinin verdiği l_ııı: renk vardır ki, Flamand mektebınn:ı hE. susiyetinden olan bu bal garip gö- rülmemelidir. Çünkü sefıı;ıauı mey- aşamak arzusuna doymayan ::Ly:n şimal adamlarının yüzlerine ahretin verdiği bir ifadeyi işlemek kolay bir şey olamazdı. Dekoreler yapmaktan aldığı ze:ık ten Rubens çok yardım görmüştür. (Philippe) înAkarde_şi Kıırıtilmal erdinand) m Anversi ziyareti es- ı(ıîıında Rubens'le — beraber Zlftf’l temsil eden dekorlar — yatı. (Amâ- lie de Colme) isminde zengin bir ka dmın malikânesine ikinci kocası o- lan (Frâdüric de Nassau) nın zafer- lerini temsil eden on altı dekcıır. yap tı ve bunları dört senede bitirdi. Ekseriya tabii cesameue.bır portre- yi bir pozda ikmal ederdi. — Eserde zi her şeyi serbestçe koyduğu üyor. Peri kızları, aşk melek- irler, bambaşka bir âlem ya- g leri, sâti şatıyor. (Raccourci) desenle'_rdeki fev- kalâde — mahareti daima — tak- dir — edilmişti.. Dekoru — çok sevdiğir | kendi evine yaptığı on iki dekorla daha iyi anlaşılıyor. Bu on iki parçada hepsi ayrı ayrı büyük 1ım. güzelliktir. —Ekserisi Anvers'te “Jordaens” ın dört havari adlı eseri | ki o şen ve şatır devri yaşatıyorlar ki bütün bu eserler intizamı arama dan ifratı ifade etmek — neticesine varmıştır.. (Kral içiyor) adlı eserin de her şey vazıh ve parlak olarak görünür. Hemen hemen bütün tab lolarında — karısını görüyoruz. Her tarz resimde kazandığı büyük mu- vaffakıyetlere rağmen böyle âlem- lerin, eğlencelerin tasvirinde en bü yük şöhreti | « Kendisi Jordaens'in ismini bile değiştirecek ti,, diyor. O daima Jordaens kaldı ve eu büyük zaferi da budur. İtalya ya gitmediği halde İtalyan, ekolünü çok etüd etmiştir. Bunu ilk zaman- lar yaptığı eserlerden anlayabiliriz. Bu eserler dini — mahiyette idi. Bunların bıraktığı ruhi bir sükünet ve ihtiram evvelki neş'e ve havailik lerini tturdu. Fakat mi: den evvel bu hayatı —nakşeden bir ressam gelmediği gibi kendisindi neş'e ile ya ğa daha meyyal olu şu bu eserlere devamma mani - ol- sonra gelenl da da onu bu (Van der Linden) yonuna aittir. Bunlardan Fransa _hukuıfıe_- tinin aldığı — (Zodiogue) in on 'If' koğu kuşu namındaki eseri bugün Luxembourg sarayında bulunuyor. Portre olarak modelleri ekı_ı:riy_-, ailesi efradındandır. Gıelen ı_nınfi.-. İerin ve hoşuna giden hpıe.nıı pör- trelerini yapardı. l.’ortleı_-ıı?de Ru- hens ve Van Dyek'in rıkııbı olarak kendisini gösterir. 'I:ıbıah onun ka- dar tok tok yapan bir ressam yo_k: tu. Portrelerinde Flamand tiplerini tasvirde çok muvaffak .o[uyor. _.Bu eserlerde öyle yaşayan bir ıfı_d_e. öy- le gizli bir hareket vardır ki insan bunları oturdukları yerden hemen inecek, hemen koşıcılf N zanneder. En güzellerinden birisi de elyevm Louvre müzesinde lgu!umın (Amiral Ruyter) in porteresidir. tiri mevzuları bugün müze- |eıî.:ıuluııaıı eserlerile bize uzun yolda taklit eden kimse olmadı. Rubens kadar değilse de renklerin- deki şahsiyet — hemen göze çarpar. Hayatı gayet âsüde geçti. Ve mem leketinden hiç harice çıkmadı. Deri- sinden iyiliklerine kadar Flamandlı olarak yaşadı. Ve yaşattı. Bütün ömründe zengin bir hayat — sürdü. Bu servet hemen genç denebilecek 1641 _d(_e kayın pederi öldü.. Bu vak'a evinin neş'esini kaçırdı. Artık karısile beraber elli yaşına yaklaş- mışlardı. Çılgınca gülme — devirleri Sene Güzel san'atler akademisi ellinci senesini idrak ediyor. Temelleri elli sene evvel atılmış olan bu binanın bu gün kısacık bir tarihçesini yap- mak istiyorum. Çatısının altında ha- yatımın en tatlı, en kıymetli günleri ni yaşadığım bu müessese Müze mü- dürü Hamdi Bey merhumun teşeb- büsü ile 1882 de kurulmuş. O za- man müze yalnız Çinili köşkten iba- ret imiş, Hamdi Bey bu memleket i- çin bir san'at mektebine olan ihtiya- cı ilk düşünen ve teşebbüsünde mu- vaffak olan büyük bir insan, bize kıy metli bir müze ile bu müesseseyi he- diye eden bir ilim ve san'at adamı- dır. O zaman Ticaret nazırı olan Ra- if Paşa Sanayii Nefise mektebinin tesisi lüzumunda Hamdi Beyle_hen! Burhan Ümit Bey hayretle karşılamamak ç) kabil değildir. jl:hveolmn:l'islikliü- san'atı ve memleketimizin muhtelif k tehlikesine maruz kal fikir olmuş ve müze bi leri dibinde bu mektebi: llerinin a- tılmasına başlanılmış. Raif Paşa za- da i başlı mektep Suphi Paşanın nezareti zamanında ikmal edilmiş. (1298 Eylül) Böyle mektep, Hamdi Beyin ida- resi altmda 1302 tarihine kadar Ti- caret nezaretine merbut olarak kal- mış ve 23 kânunuevvel 1302 tarihin- de de Zihni Paşanın Ticaret nezare- ti zamanında Maarif nezaretine dev- rolunmuş, Hamdi Bey hem müze, hem mektep müdürü olarak vefatı- na kadar bu iki müesseseyi idare et- miş. (24 Şubat 1910). Mektep ilk tesis edildiği zaman iki şubeden ibaretmiş, Resim, mima ri. Mektebin Maarif nezaretine ilha- kından sonra gene Hamdi Beyin te- şebbüsü ile mek bi biraz tevsii için hâk ve heykeltraş sınıfla- rı ilâve edilmiş. Ve binaya ihtiyat sı- nıflarına mahşus atelye ile müsaba- ka sergilerine mahsus büyük salon- dan maada yeniden ihdas olunan bu kısımlar için de birer atelye inşa e- dilmiş. 1327 de iki oda daha ilâve e- dildikten sonra mektep epeyce ge- nişlemiş. 910 da Hamdi Beyin vefatile ye- geçtiği için manevi bit buhran ge- çirmeğe — başladılar, Yavaş yavaş eve dini bir ihtiram ve şessizlik çök meğe başlamıştı. Dekor yapmak maksadile devam ettiği (Hollande) bir yaşta birikmeğe — başladı. Eski evini bırakıp ayni sokakta bir arsa satın alarak güzel bir ev ve geniş bir atelye yaptırdı. Bu evde 1617 senesi bir kızı ve 1625 te Jague is- minde bir oğlu dünyaya geldi. Oğlu nu ressam yapmıştı. Fakat genç ya şında öldü. 1629 da ikinci kızı doğ- u. Jordaesus'un çabuk evlenip bir- den bire yükselmesi kendisinden ev- velkilerin yaptığı gibi İtalyaya git- mesine mani oldu. Fakat bazı mü- izütler bi GEL etüdlerin neticesi olarak y unu beyan eder Tei de yine p: ka- pıldi. Fakat fikirlerini artık - sakla- mıyordu.. Yaşadığı bu son otuz se- neyi yaşın verdiği dini hislerle bu neş'eli hay ları 1 bir mücadele ile geçirmiştir. Evvel- ce sakladığı halde — bilâhara bütün ailesile protestan olduğunu ilân et- ti. 1659 da karısı protestan olarak öldü. Ve bir sene sonra onu şahit olarak muhakemeye çağırdıkları za- man protestanca yemin etti. Hükü- met erkânı onun san'atından mağ- rur olduğu için bütün bunlara göz yumdular, Zaten yaşı da çok ilerle- ler. Bu bir kaybolmaklı 1 getirilmiş şaheserler olduğuık.?;.oıh' İ ir. Bruxelles mü * GEYDm nâ:kı eseri ile hu_ndıı:ı da- efis bir ıllegonque t olmadığına hı:ıhnede. biliriz. Bu eserde o bol etli, kaba indeki şahsiyeti noktaj naza- rından daha iyi ol Ş ünkü mişti. Onun için Anvers — adliyesi onun yaşamakta olduğunu bu ':: qüıüf:inde hı_' takım İüzumsuz iş- Italya; hariçten gelen san'atkârla. rın şahsiyetlerini bozuyor ve taklidi mahiyette bir takım iğreti — tarzlar ilâve ediyordu. Maamafih bir İtal- me isteme- di. 1678 senesinin teşrinievvel a- yında bu büyük san'atkâr 85 yaşım- da olduğu halde hümmadan öldü. rine gelecek olan zatı k için de müşkülât çekilmiş değildir. Zira Hamdi Bey kardeşi ve muavini olan Halil Beyi kendisine iyi bir hayrül- yeler için fenni bir sürette yven!'den inşası ve tevsii düşünülmekte iken harbi umumi patlak verdi. Maarif nazırı Şükrü Bey zamanında mek- tep bü binayı ve müze idıreı_uıi ter- ketti. 1332 de idaresi Maarif neza- retine raptedilen mektep, Çağaloğ- lundaki eski Darülmuallimin binası- na nakledildi. Mektebe ressam Ha- lil Paşa müdür oldu. Halil Bey de müze müdürü olarak kaldı. Sanayii Nefise mektebi olarak inşa edilen bi- naya da eski şark âsarını yerleştir- diler, İşte bu tarihten itibaren Sana yi Nefise mektebi göçebe halinde o binadan o binaya taşınmakla vakit lunduğu binada da Şehzadebaşınd i en kuvvetli düşman- lar tarafından istilâya uğramış para- sız, silâhsız ve büyük harpten hezi- metle çıkmış bir milletin; her ferdi küre kadar ağır yükü umuzunda ta | Tz ı?ek AOUN olmıyacaktırlar. drklak, | diğı Bir zaferin; ebedi Belı_kı de zevkimizden şüphe edecek hatırası olacak eserleri o milletin ri- ı"dıf' B?urdelle gibi adamlar gel- ca ederim çocukları yapmaz da kim | *©Ydi ne ise... Hiç olmazsa milli eser kendisinden daha derin ve daha şü- mullü kimse duyamıyacağı gibi is- halef olarak yetiştirmişti. Halil Bey müze ve mektep müdürü oldu. İdare lerini birleştirdiler. Mektep, 1333 senesine kadar müze müdiriyetine merbut olarak kaldı. Mektebin atel- Güzel san'atler akademisi samat özü his bilgi son- köpeklerle li bekâ ve mütefekkirlerimizin mütale- | 1eke yapmak isteyen milletlerin san' alarını derce devam ediyoruz. Evvelki gün darülfünün müder rislerinden İsmail Hakkı Beyin noktai nazarını yazmıştık. Bu- gün de güzel san'atlar misi san'at tarihi muallimi Bur han Ümit Beyin cevabını neş- atkârları mı?... diyecek yok.... 2 — Milli abidelerimizi Türk san'atkârları var ııııı'lıı'y?qu.:ık Yunus Emre gibi Pascal ayarında dahileri yetiştiren Türk — milletinin aramızda Hamit, Yakup Kadri, Ah- met Haşım Nazım Hikmet gibi müm taz san'atkârları varken ne den mil- K abidelerimizi yapacak san'atkârla- rımız olmasın? Bursa âbidesini ya- pan Nejadı, Paris'te" daima smıfta birinci çıkan Muhiddin — Sebati'yi Tevfik Fikret'in büste'ünü yapılan z . Hadiyi, Zühdü'yü neden inkâr edi- 1 — Türkiyede rekzedilecek olan ü İMERşreri bidelerin Türk san'atkârl yap- yoruz, Eğer onları inkâr edeceksek tırılması fikri etrafında bazı hareket » Vez e AE ler vardır. Bu husustaki fikriniz ne- | |© atler akademisini niye açtık? An müderrisin ders okuttuğu Güzel Tamıyorum. 3 — Kıripel ve Kanonika'nın yerlerinde rekzedilmiş olan eserleri hakkında ne düşünüyârıunuz? Fena.. Çok fena.. Bu (cer) ci sgn'qtkârları buraya nasıl getirdik bilmiyorum? — Her halde torunları- yerine beşeri eserlere sahip olurduk, Şiller'in Jandark isimli eserindez Fransızlar ne kadar iftihar duyuyor larsa biz de onlara sahip olmakla o kadar iftihar ederdik. Lâkin Kripel, K Hi Bi zdR d » . Bu vilâyet vilâyet koşup âbide ticareti yaryorlar, Bu eserlerin san'atle alâ- yoktur. Meselâ şu taksim âbi d_esine baknız! Dünyanın hiç bir ye rinde teknik itibarile bundan daha hatalı, bir eser yoktur. Âbide mey- danın ortasında adeta ayakta bir kiprit kutusu gibidir.O Şişli tarafına müteveccih kısımdaki gurup kadar gayri mütecanis, vahdetsiz ve ifade- siz bir grup olamaz. Boşluğu doldur mak için kadın, erkek, insanlar biri- birinin üzerlerine bindirilmiş.., Düş mana doğru giden askerlerin ayak ucunda, Başkumandanın yanı başın- da ©o zaif, çelimsiz. kadınla çocuğu ne. diye orada duruyorlar?, İnsanın '!mdın oradan kalk! Ezileceksin diye — bağıracağı geliyor. He- le o top namlısı, o öndeki insanları ez?cek zannedilen at... Neyi ifade edı'yorlırî Diğer tarafta Gazi Haz- r i niçin uzatılmış, ü mağı ne den açılmış? Bir tı'irl':'içı= fıgürleı-' ciddi, arka plândakiler müte bessim. Hattâ başına ne giydiği belli olnu_ı_ın:ı bir figürün arkada sırıttığı- ni görüyoruz? Ne den? Bu eserde ne hareket, ne ifade, ne teknik gü tiklâl harbinin dastani günlerinin | ne müşabehet, ne ölçü hi "ı::m' heyecanını da yalnız Türk duyabilir. | yoktur. Soğuk bir allâgorieden Bo sen';lîıhu şeyden çv_vel bir his Ş San'al tir. Teknik, fen, meharet, ğf z “Mahsulatı yanan tarlası üstünde | recek beyaz sakalmı yolan ihtiyarın, evlâ dımın mezar taşından başına yastık yapan ananın ve geceleri beraber uluyan aç ç ka bir şey değildir. San'at alelâde bir kadından meselâ Phrynöden (Ki nıd venüsünü)) çıkarmak, dünyanın sonuna kadar insanlara heyecan ve bir mucizeyi tahakkuk ettir. ise bir milletin tarihinin en mühey- yiç Örre: re p CU (| nit dan Taksim'deki âbideyi reti iğrenç bir yara halinde kanay kızlarm,, ıztırabını ve o istik- karabildiler. Burhan ÜMİT edik, (Renai apma- | biliriz. Bu çot lak — ka: u, Bala Htamadan — ölde. i n < TA dik, Yani membama gizmedik | , Btkr. Denar — G Cincelik | ya Seyabati belki desenlerine daka | ğrek e üeVdği büyGk (d Cei | Katmldığı zaman a lebe iin | Müzelere iltifat — BC İ &e İ in! ETENT .& a YS ler ikrimce sakatlık burada başl_il ve"zerufçf gel ç,::ı:::ı;'du l:,y::—l :ıyuı bclîti lııybedec:kel?rini"ldeıl.âfş::î ;ıa:ıî:hn)de ::ui:ıimi?:;ıi:deıhb:] de fld;i!i:â' bir hayli masrafla temin ':aktadn'. Mü?bet ilimler'e isti- | eserde bıfe î:::e :,,mlırını tasvir e-| cek büyük bir kazanç olmıyacaktı. | Putte şehrinde (Catherine j=_ ve ı;dunnl:l dit olan alçı :;ddoıl- san'atkâr, Louvre müzesinin bir pa- | hinde,, neşriyatta bulunduğu .._ıu:_ at eden fennin son şekli bizi | Konser leri fevkalâdedir. Bu resim Muharrir (Ch"ıî_i _P!IHC) “Bir res | ens) in mezarının yanına defnedil- ler, Sitatüler, kıymetli nılA zar günkü halini anlatıyor; dur. Bunlardan geçen gün inti *vvelki şeklinden vareste kıla- ldeen :ı:d Tn arla şarap ve et sı_mâı:__r:ghunu.hmşünü, her şeyi- | di. rm lıolgjl';: t h:_::ı::ın b:ğn; “— Tuilleri bahçesinden başla- | €den bir yazısında ıııııı lı-:ııu= ilir. Lol ifi kull Bi Fi M Te arak <F 'da- | ni değiştiren memleket — belki Arif BEDİİ :3’.&" Ş yıp tâ Sint Germain de Luxerois | Beyle Namık İsmail Beyin bazı tab Tin ilk buhar makinasını bilme- Velhasıl şimdiki bu Fındıklı sarayı- | kilisesine kadar uzanan — muazzam ::mm yza :"ç""“ ar eli a 5 Se lüzum yoktur. Fakat eski e "'k'“fd"mde.h.__mm eeçırdıiı ":,,,Nı:, lıL:ı l:;ır: ğ:ıl:"ı':de"m“'dı hai iunuagi Cem ıd;:y:“:fı::' zı'ok'ıd: ğ s iri YÜKT e yt vi k al z ü:"îın t;ııı'ıı:mı :Cı'ılım:lln im lâzım gelen şeraiti, anlayışı, öRE dıı:-ttık a de vesika ekmeği hkliyenla-mıîıi mişti. k : al ettiğimiz medeniyetin, res a iremez- : İ ümet tarafından Avrupaya | Pir sürü halkın toplandığını görürsü Mini, heykelini, edebiyatını an | ruhi baleti vücude BetiTi Goethe'nin 100 üncü | y tebe 1507 'de çönderilmi e | nüz Daha sant on buçukta resimi | meialbaki resimle uzak: ve hai " ee D 'al 5z . . Si L ğe * im y Mi h Cyetlye d y möble salonları o kadar - itak kabil değildir. Müsbet | sek bu san a0sr Hr . l l senesinin yıl dönümü | zi ve Nizameddin Beyler Parise mi- | PeYleb möble salonları o kadar do- | lık ta mimarlık ve heykeltraşlık gi, imle, san'atın farkı buradadır. | bünyemize 8 marlık tahsiline gitmişler. Bir sene| &1 $i, Dirçok asârı tema- | bi, başkalı ine — ihti- Bir tekzip Avrupadan yeni gelen bir genç Ali Sami Beyin “ressamlar aley- Sanat havadisleri Güzel sanatler akademisinde yabiliriz. Bunları anlamak için Halbuki resimle uzak ve yakin T esi olma- & ün hâ dan görmek mü Bi mayan ağlar ve neş €si Martın üçüncü — perşenbe günü ümüzdeki martın 22 inci yünü | Sonra da bugün hâlâ mektepte hey-| $7 Tpi l müm- | yı hissedebilen bir san'attır. E- Z bu farkı anlamadık. - y üler mi? Güzel san'atler akademi; e dglunu - Onumıızdekırd n 6 ':"?“ keltraş muallimi bulunan İhsan Bey kün değildir. B'"'.“!ı çok iyi ha- b:îıü veya eıkme:ı ılt:.:ıetı-e IEi. Ve bundan dolayıdır ki Av- | yan gü imizde. klâsik HAĞ SA çanlbinin etlinci | dünyanın her tarafısda — Goethe'nin | (. aai Thsan Beressam . Galip | TTlYorum. — Mavimsi- bir elbi yültmek için hiç bir üstat bü rupa edi biyatı, Avrupa resmi Mekteplel"m"z .e İ B senei devriyei teessüsüdür. Bu mü- ölümünün yüzüncü yıldönümü müna Beyle birlikte tahsil için p.,i: lt:l.: soba — borusu gibi p::: metle ke'âldl:niışom::-u' Kmüz Ve kolleri - (B ilnda ) | serderin pi eri u betle akademide talebe A K e hurat yapılacaktır. Go- | gönderil, ilk lebelerdendir . mu, kolalı yaka üzerine oturtul- - üyük üstatl A p ), (Empressionis- | dıkça, mü | de klâsik &- | y müsamere verilecek ve ellinci se | ethe 1749 senesi ağüst. 28 in | Meşrutiyett sonra da iki mi-| Müş soluk boyunbağile bir amele pe SAA Cörüe :":u y: LA Tysilm | ge eE di » : derin : Önerr il işleri güvendiği Me) bizde yapılmış şeyler de- | serlerin numüneleri g ti | Pesini idraki — münasebetile o gün | ci günü doğmuş ve 1832 senesi mar- | TMâr - üç yraşm Parise, — bir ”h'yı_ıuıd. siyah — elbise, siyah | Pt işleri iği Sil, telefon makinesi, dikiş ma- | dikçe ve bütün terbiye vesall- | san'at muhibleri — tarafından tes'it | tınm 22 inci günü Vefat etmiştir. O | P© Gciküke, Böeü . Çal a ört be kinesi giîiı hazır almıp mem- | miz hakiki garp kültürü mem- | -gilecektir. gün Istanbul darülfünununda da mü | Rubi Beyler gönderili e Aiçmet, Denid saleedad Madam P Bayn rdek İkketimize idhal edilmiş birer | bamı tamim et .l :l lıı:iıj- Ve bu münasebetle radyoda mü. | "SVverler arasında “bir toplantı ya-| ya akın lıı;lı:ı. Hamdi a,îvm nin portresine hayran hayran bak- ve şu cevabı aldık: Ükkadr ” Almekiriet diği " x| yma $ ı' üzere olan u Ze di li el 'Bey “ı:" ıı:: pılarak bü büyük #öbritin Kayat ve Bey ile muavini ş_,,m Beyin idacğ, maları ve o iki küçük çocuğa uzun “— Çıll_ı İbrahim ve Namık İş- 8arp san'atı (Yunan-Lâtin) | essese belki daha _ell_ı horalt kında bir konfı St aK | L erleri hakkımda konferanslar veri-| Sinden sonra Halil Paşanın uhdeşi. | UZUN eser mevzuu hakkında malü- | mail Beylerin resimlerini Ali Sami —— n ea ” Ve Tn Torar alnbal verecek, mimar ir. Bugün hâlâ ve içi | Pe terkedilen Sanayii Nefise mekte | ©at vermeleri ve bilhassa o küçük | Beyin iddiasnıdaki gibi son firçası: —— gatının devamıdır. € Ce İgi için kurumağa Mmahküm | mecmuası da o gün akademiye ait | oCktir. Bug efeleniği, | bine Nazmi Ziya ve karikatürist Ce.| İrin büyük bir ehemmiyetle baba- | na kadar ben yapmış değilim. Yak — | rda saydığımız san'at mek-| ği için Ka lea bir fi- | fevkalâde bir nüsha Tedecaker mizde yaşa: BK aa mil Beyler müdür olmuşlardır. Bir | Attna sualler sormaları çok şayanı | nız her ressam bazı hususlarda i b ğ her mil- | genç ağaçları yetiştiren BN tir. | Goethe daha ilk gençliğinde ferağ i k ' Sodül ç Bir | Gökkattir. b epleri de bu membaın her mi'- | g Yarım asır- | Gene o gece Güzel San'atler Birliği | “otthe daha Wk 87t © ferağa | vakitler Ali Sami Bey de tayin edil- ç ünü bövie | et arkadaşlarnıdan muavenet iste- —— letin hassasiyetinin hususiyeti- danlık lşıllukğ"' şeder GEi barelndüh' Mak eai? Yükü ee & | tin büyük işaretini ilân etmiş ve in- | mişse de bir talebe hareketi yüzün. Louvre her pazar — günü böyle | Yebilir. Ezcümle benim de bir eç — | he Yöre delze netkcolerdir. Ro |'dan beri bu enin yetiş- YEREREE eei Büzel san'at. | büyüklüğü ve hakikati aşı. | den çekilmeğ bi ol Ge- | binlercesile dolar. Ve ilâhi asârla-| mim vardır ki Çallı ile beraber yap- | Bökale verdiği Empressio- | tirdiği 8 ençlerin en iyileri Al- | lar _ıınunıte_oıp lerile ailelerine bir balo lamış büyük bir insandır. rek Nazmi B., gerekse Cemil Beyler | *'n önünde amele, Hlccar, âlüm, | mışazdır. 3 ö ntissme A!mın._ m_l;,_ E manya'da veya F BK tal z z PU zamannıda Avrupaya giden talebe- | *2t'atkâr herkes kendi noktai naza Fırka binasındaki Çallr' .lıme Fransız 0““3“ gi ’ı S$â- Terüler, Bir nesil Yi ada GOI'UŞ ler bugün avdet etmişler ve akade- | "Na göre bakar ve tenkitler ya- | minde figürlerin yalnız eei — - €n bunları içimizde sun'i su- | sil ettiler. ; odernizmi mide birer muallim muavinliklerine | Pâ'- Ve akşam saat beşte gardiyan | ni ve eboşni z diğer nesil Modernizmi N i lar idar kapanıyor. yapmış ve son . fırçası *tte Alman veya Fransız ola- |nizmi I8 okallak ü Ankara'da çıkan Görüş mecmua- | t*Yin edilmişlerdir. kapı A » diye koca tarafından ikmal li l’illlıi!, olanlar anlar. getirdi. Flklç b“ LĞEE UÜ Galatasaray mecmuasının on ü- | sının 4 üncu nushası çıktı. Pek kıy- !’“ bugün Namık .ı"“'i.l Beyin salonları çınlatırlar. Ve Louvre'in mra Ali Sami Bey “Bunları yıı,: Bix 5 M tmeden | da yışatmık için buraya iki şe- çüncü nushası gayet kıymetli maka | metli makaleleri ve şiirleri ihtiva e- zelm_ve _dır.ıy kümeei le'hm edilen aka beş y kapısından sel gibi iği bahsetmiştir. Halbuki S$iz sebebi temin — etm M a : k lâzımdı. Mü- B g ek'br hemen hem demi ellinci senesini idrak etmiş bu- | Psan kütleleri dışarı taşar. M ” ee ei heticeyi nasıl elde edebiliriz. | yi daha getirmek İâz . lelerle intişar etmiştir. Galatasaray ı"' .“.“_'em"_ne ciddi ŞA T lunuyor. Binlerce sinema, - tiyatro, dan ben böyle bir şey söylemiş değilim, Sebep Yunan medeniyetidir. | nih ve Paris. — “da | telebe teşkilâti birliği akademi şube telakin edilebilir. Bu nushda Man | - Biz, Sanayil Nefisenin kahrmı | *iRE) kahve, daha bir sürü eğle | ittabi b derler Brzi çe Ü arz Biz bu medeniyeti tanımayız.| — Acaba Nedim Veresay'da | 5; edebiyat ve neşriyat encümeni ta- | Hamdi, Ahmet Kudsi Beylerin me, | sekmiş saki mezunlar bugünün ve| €© Yerleri, bir. sürü resim, hey-| binde kullanmıştır. Yoksa hiç kinp Biz Homeri, Sofokl'u okuyama | yetişşeydi onu İstanbul anlar- | yafından neşredilen bu mecmuanın | fiş iki şiri ile Nurullah Ata Beyin | Yâtnın san'at çocuklarına güzel bir | eh kıyafet, esleha, tabiat ve eşya| se ba YAŞLEİİĞE hci : devamı intişarındaki gayret ve mün- | Kizbana mektubu, Paul — Verlaine | tali dilerken akademi için de gönül- gaŞY DĞ ları, park- | kendi imzasını a: hakkında Suut Kemalettin Beyin den gelen en samimi bir hisle parlak ları olan bir şehrin bu yalnız bir ah d V a Fd çoraplı karısı ve iki | e- vardır: Va Dych Rubenis gibi # çocuğile Bu mesele etrafında biz Ali Cemal | F 5. MA ELEP'R Galatasaray Yiz çünkü lisanımıza tercüme | midi. ilmemiştir.Biz Fidyası, Prak | Neticeye gitıneye’lim o bizim | derecatımın kıymeti itibarile şayanı K Marmna a | bir istikbal t L müzesinin halidi a ş "e » n B AYA ir yazısı ve Zeki Faik Beyin Ş Ha tal emenni ederiz, e ei ları buluyörum. Gerek ba- Siteli, Renai b Tağa Va Kendi san'atrmızı yap | tebrik ve tavsiyedir. be eak veğba DaliÜn çuit kıy’ı::t' Cf NACİ Diğer — yerlerin de ayni şekilde i BReyhi Bt görmedik. Çünkü müzemiz | mak için membamı burlfy.ı ge- K > | olduğunu — söylemeğe Güzel li ve anlayışlı makalesi — vardır. DU GU hacet yoktur | SE silmem tirmeliyiz. Her millet gibi. hazdılür. Şu halde biz nasıl garp

Bu sayıdan diğer sayfalar: