3 Mart 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

3 Mart 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbaa 24310 JABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için © Hariç için | işler için müdiriyete müracaaı sdilir. Gazetemiz İlânların mes'u- Jiyetini kabul etmez. BUGUNKU HAVA Yeşilköy askeri rasat merke. İzinden verilen malümeta göre bugün hava kısmen bulutlu ge- İçecektir. Havan açılması ihti. mali de kuvvetlidir. Rüzgâr şi- ma) istikametinden esecektir. O 2—ö—ö2 tarihinde tazyiki ne simi 775 milimetre en fazla sr caklık sıfır en az sıcaklık nakrı # santigrat kaydedilmiştir. Filurya plâjı!.. İtadyuma paramız yok am- ma, Filarya plâjlarına vari... sı Veliye rekabet edeceğiz.. Fa. — kat Atinaya, Sofyaya rekabet için stad yapamayız... Çünkü - paramız yok!.. Temmuzun kur şunu kubbede eriten sıcağı İs- bei halkın sırtına düştüğü © zaman onları Marmaranın kı- © vırcık kucağına atacak bir yer elbette lâzımdı. Bunu belediye - yapmasın da kim yapsm?!. © Filurya plâjlarını belediye. © nin almasına itiraz edenleri an- Soruyorlarmış: — Efendim! Bu işin kâr © var mı? İlâhi Beyler!., Belediye kârlı - sey yapar mı?.. Sual sorarken: — Bu işin zararı nedir? diye sınız... Bu işin zararı çok değildir. k Merak ol etmeyin! Birkaç yüzbin lira... Tambir stad parası. “Ben şehir meclisi azasmdan ol- | “Ya saydım bu plâj teklifine şu ceva bı verirdim: « — Medemki belediye bir © kumsal arayor... Kadıköy hali- nin bulunduğu kumsal fena de- © ğildir. Hem belediyenin malı. “dır. Plâjı oraya yapsak... Hem ucuz olur... Hem Kadıköylüle- re bir plâj lâzem değil mi?, © Busöz belediyenin: © — Stad için paramız yokl.. Yenibahçedeki yerler ucuz.. O- “ra gençlerine de bir stad lâzım — değil mi?.. Sözünün tam kopye si olurdu... İ AAnlayorum ki; belediye ar. “Ok kârm yl buldu. Artık seneden itibaren İstan- Ge. İstanbul plâjlarma yerli arda yüzbinlerce adam koşa Milliyet'in Geçen gün bir seyahat romanı dum, Muharrir Japonyanın kırk elli senede bir Avrupa devleti haline gelişini bütün müşahe. deleri ve mukayeseleri ile anlat tıktan sonra musiki bahsine gi riyor ve diyor ki: — Japonlar eski musikileri- ni tamamile bıraktılar, Bugün- kü Japon musikisi Avrupa tek- niğinin mahsulü yepyeni ve modern bir musikidir . Bunu yazan bütün dünyayı dolaşan İspanyol edip ve mu- harriri rahmetli İbanez'dir. Bu nu okurken pek eski bir hatı. ram tazelendi. Daha mektepte idim. 1908 de idi galiba - Yeni meşrutiyet ve hürriyet havası içinde her kafadan bir ses çıkıyordu. Bu sırada şu cümle her gün tekrarlanıyordu: — Bizim ileri mele en olan istipdattı. İtanattı. nn kurtulduk. — Japonlar kırk senede mi bu hale gelme ler, Biz e yirmi onları g Bu Tâkardının söylendiği ta- li bugüne kadar 25 sene geçti, Japonlar bugün Amerikaya meydan okuyorlar. okuyor- Modası eg denilen em- peryalizmin eli bayraklı kahra manı oldular, Ve şüphesiz vaktile bizden çok geri oldukları halde bugün gey şarkın İngilizleri oldu- Hepileri her sahifesi Avrupatleşmiştir. Eski tahta parçalarından cak.. Sirkeciden, Filuryaya ka- dar olan o bitmez, tükenmez yol, yüzbinlerce yüzücu tarafın dan şenlendirilecek.. Şimendi. ferler adam almayacak... Vapur lar yolcu kabul etmeyecek.. O hale geleceğiz ki İstanbul Fi- luryaya boşalacak... Bu hayal güzel... Yalnız belediye alma- dan evvel oraya kaç kişi gittiği ni bir yere yazsa, bir de aldık. tan sonra kaç kişi gittiğini yez sa... Ondan sonra bu iki raka- m: sarfedeceği yüzbinlerce lira ile mükayese etse... Nezleye, gripe, karın ağrısına ve kurun- tuya birebir bir muska olur.. Ey Marmaranm mavi dera- guşu içinde... Yüzen balıklar!... Sözünde durur bir adam Birisi hakkında görüşülüyor- du. Ölmüş birisi... Tabit iyiliği kötülüğü hal beyanı i kiz — Sözünde durur mu idi?. — Ooo! Ona hiç şüphe yok!. Bir defa bana “milyon verseler meb'us olmam” demişti. Haki- katen sözünde durdu. Ölünceye kadar meb'us olmadı... — Nere meb'usluğu teklif etmişlerdi?... — Hiç bir yerin teklif etme. diler.. O da olmadı... Sözünde durur adamdı... FELEK Edebi Romanı: ! 7 GÖZYA Büyük ve karanlık vükelâ | “odalarında bir fıslaşmadır gi- yor!, Elimizden geçen şifre. | lere bakılırsa (o fevkalâdelik- ler içindeyiz!. 19 teşrinievvel © Hoş kadın, güzel (kadın, canı çeken kadın, fakat hercai bir kadın!. o. Yine onu Taksimde bir tah “ telbahirci binbaşının elini sıkıp dığı zaman gördüm. Ben tramvaydaydım. Denizaltı bin başısı aşağıya doğru yürüdü. 0 da bir taksiye atladı, Harbi yolunu — tuttu. Tratrvayın ın geçti. Beni görmedi, SLARI!. Etem İZZEY ğı, tanıştığı erkekler eski tanı dıkları yahut akrabası bile ol sa yine onun gözlerinde, onun bakışlarında, ananihiiz ein. İğil miyiz?.. Sen benim, ben se | bile bir ! nin istemediğimiz şeyleri yap- de, hattâ adım şüphelilik v: e onun sahiden hiç bir şey yapmadığı- na, bir: — Bonjur Yahut: — Bonsuvar.. Diyip inanamıyor. Oynak, & hoppa, şen, kahkahalı, cinsi çok kuvvetli bir kadın! ! | geçtiğine bir türlü | cazibesi | Armut piş - Ağzıma düş..! Japonyaya ait | sazları bırakmışlardır. izim (Japon) diye karika- türünü yaptığımız uzun saçlı, tahta nalinli, kimomulu Japon- | lardan eser kalmamıştır. Japon lar bütün manasile cerbezeli,pra tik ve bugünkü dünyanın ada. mı olmuşlardır. Bizim sandalyalara oturduk- larını vakit bacakları çocuk gi- bi yukarıda kalan Japon mare- şalleri, Japon amiralleri dünya rin en kuvvetli emperyalist dev letlerine meydan okuyorlar. Jopan i ün yanın ber ta- rafında yerli işçiye rekabet edi- yor. Japon san'ati Amerikayı bi le avucuna almıştır. Japon malı aksayı İstanbula ka zim' yerli man bir rakip kesilmiştir. İşte kırk elli sene evvel tah- ta papuç ve kimonu ile gezen uzun saçlı Japon!, * Biz her kabahati ois- tibdada yüklüyorduk. 1908 den bugüne kadar yirmi o beş sene geçti. Bir türlü Avrupalılaşa- madık, Gazi Türk harfini, şapkayı ve bunlara mesnet olan içti- mai inkılâbı yapmamış olsay- dı (tekâmül) deren ve her ce- miyete ve mukadder olan ileri hareketinden mahrum kalacak. tık. Bizde kendiliğinden olmuş esaslı bir ileri (o hareketi yok. Her yenilik için balâdan bir e- lin gelip bizi burnumuzdan çek mesini bekliyoruz. Bunu haricinde san'at, fikir hayatında yapmağa üzendiği. miz şeyler maskaralıktan baş. ka bir şey değil. Meselâ musiki için senelerden beri işitiriz. Ki- mi kalmak şu kambur (Ut) 3 madeni tel takar, kimi sapını uzatır, Adını değiştirir. Kimi alafranka beste yapacağım di- ye türkçenin şivesini, zevkini terelelliye Halbuki bütün bunlar üzen tiden ibarettir. Dünyanın umu- mi cereyanını adım adım takip eden cemiyetlerde tekâmül böy le yavaş yavaş olur. Fakat bi- zim gibi Avrupa seyahatine a- sırlarca kulağını tıkamış mil. let için geçilecek istasyonlara derhal ilga © etmek lâzımdır. Çünkü vakit yoktur. Biz hâlâ kambur uta tel takmağa çalışı yoruz. Halbuki dünya musikisi utun şişman karnından çıkalı üç yüz sene oldu. Böyle tahta parçalarile dün- ya ahengine karışmağa imkân var mi?. Geçen gün Romanyada gali. ba Pazarcık kasabasından bi- zim râdyo hakkında bir şikâyet gelmişti, (Pazarcık) Roman- dl şa öğe mez Bura Türkleri (Romen) mu ikisini benimsemişler. Musiki âletlerini O değiştirmişlerdir. Kambur utla, kaplama tahtası kanuna izin vermişler ve mü- kemmel bir orkestra heyeti yap | ,şarktan mışlar, İçlerinde bestekâr bile | yetişiyor, Bu Türkler anavatandan bir parça musiki dinlemek için rad yoyu açtıkları zaman kulakla. ! yazik değil mi?.. Kaç defadır ona (söylüyorum, yalvarıyo. rum3 — Bensiz sokağa çıkma!, Seni kıskanıyorum! Korkuyorum!. Hiç bir şey olmasa bile ben vehimden kendi kendimi yiyo. açi z kaç defa hatırlattım: Vk günden beri sözlü de mıyacak değil miziz?., Fakat: — Evet.. Diyor, — Peki.. Diyor, — Olur.. Diyor, le... Diyor.. Yine © ber şey ve Böyle bir kadına inan getir | bepsini unutuyor, kendi bildi - mek her halde oçok zor şey. | ğini yapıyor! Yahut ta onu çok sevdiğimi. Çe geliyorl. Fa. | en pe ar ea ne hüviyeti- sır ermi- Ne serginin MILLIYET PERŞEMBE 3 1932 ar aman, aman aman, 1 Feryatlarmı ve ut zımbırtı- larımı duyunca müteeessir olu. yorlarmış, Bu musiki maarif program- larında - yoktur, Türkiye eski musikisinin ıslah olmıyacağını ona Avrupa tekniği tatbik edi- lemiyeceğini anladığı için ken- di haline bırakmış, mektepleri ne gârp musikisini kabul etmiş tir. Anlaşılıyor ki yüksek me- deniyetlere yetişmek için kap- lumbağa adımı ile ve eskiye ya ma vurup, köhneyi tamir et- mekle kabil değil.. Japonlar da Acem (Tar) larına benzeyen tahta parçası musiki aletlerini bırakmışlardır. Frenk musiki- sini terennüm eden aletleri al- mışlardır. Mâsele musikide değil. rüyüş, (Asrilik) denilen adam olma, Böyle parça parça | ol-| şma şapka koyan bir cemiyet beş parmağile yemek yiyemez. Lâtin harflerini ka- bul eden bir millet kurunu vus tanın tahta parçalarını musiki aleti diye kullanamaz. Kadını nı cemiyet içine (çıkaran bir balk tebalies, garmağını burna nun bir deliğine : tıkayıp yere sümküremez. Mikrobun tehli- kesini anlayan bir cemiyet iba- det ediyorum diye camide baş- kasının ayak bastığı yere yüzü nü süremez. Gramofonda (Kar i men) dinleyen bir zümre radyo da: Moda burnunda bir balık düştü ağıma, Ben kavuştum Kadrköylü zambağıma, Vallah billâh doyamadım tadına, Şekerli mahallebi diyorlar adına!, tarzında güftesi bestesinden, bestesi güftesinden çirkin şey- ler dinleyemez. Netice şu: Her tekâmül için beheme- hal inkılâp kamçısının başımız da şaklamasını beklersek alda- niriz. İnkılâpçılar cemiyetin (ile- ri atılma) hareketinde ancak e- sas yürüyüş noktasını çizer te- ferrüntı o ösmiyetin güzideleri “ Kİ Türk önkerlâbr da böyledir. Büyük Gazi ileri hareketi- nin ana htalarını çizmiştir, Ce. miyetin münevverleri onun çu- be hatlarını” açacaklardır. Re- sim, musiki, edebiyat bir taraf (Tekâmül) denilen ileri yü-| Bugünkü program İstanbul — Saat 18 den 19 a kadar gramofon konserleri, 19,30 Bedayli musikiye heyeti ve Hayriye Hanım, 20,30 Darülfünun müderrislerinden İsmail Hakkı Bey tarafmdan aka- deminin ellinci yıl dönümü hakkın- da konferans, 21 Nebil oğlu İsmail Hakkı Bey heyeti, 23 orkestra. Belgrat — (429,8 m.) 19 Fransız. ca ders, 19,30 jimnastik, 20 Tıbbi müsahabe, 20,30 radyo orkestrası 20,50 çingene muzikası, Bükreş — (394,2 m.) 20,20 senfo- nik oknser, 20,40 konferans. 21,10 senfonik konser. Budapeşte — (550,5 m.) 20 şarkı, 22.20 komser ,23,20 cazbant. Roma — 441,2 m.) 20.30 müsaba be, 20,45 Sa nKarlo tiyatrosu, 21,45 İ senfönik konser, 22,55 radyo jurnal, Varşova — (4411 m.) 18 piyano konseri, 18,30 muhtelif, 18,35 gra- maofon, 20,10 konser, 22,10 grame- fon, 22/20 radyo jurnal, 22,30 dans havaları. habe, 19,40 operet, 21,10 konser, 22 radyo jumal, 22,15 konser. Yeni neşriyat Türkiye Turing ve Oto-! mobil klübü mecmuası! isimdeki mecmuası çılemıştır. İçin- Ezcümle, Galata kulesi, Memleke- timize nasıl ecnebi ziyaretçiler cel- bedebiliriz? Yeni bir usul: Dahili | ihracat ve Fransızca bir çok yazılar | vardır. —.... Vatandaşlık terbiyesi meşhur Alman terbiyecisi Prof, Dr. Ketocbensteiner' in Terbiyesi, isimli eseri erkek mual- dim mektebi usulü tedris muallimi Hıfzırrahman Raşit B. tarafından güzel bir mukaddeme ile türkçeye tercüme edilmiştir. Bu kiymetli e- seri karilerimize hararetle tavsiye ederiz. —emer Görüş “Ankarada intişar etmekte olan | Viyana — (5172 m.) 18,15 müm | Türkiye Turing Klübünün bu| de bir çok enteresan yazılar vardır. | Bir kaç hafta evvel vefat eden| “Vatandaşlık | ta iktisat, idare, maliyecilik, kü | “Görüt. mecmsasının 4 üncü müs. çük san'at bir tarafta olmak ü. | bası çıkmıştır. “Görüş, ilim, edebi- zere her ilim ve meslek şubesi yat ve san'at mecmuasıdır. Bu nüs- kendi mecrasında $on sistemi | basında Ahmet Hamdi, Ahmet Kut- Avrupa tekniğini kabul etmeli. | si, Nurullah Ata, Zeki Faik, Beyle- dir. Yağ alani pe iğ rin kıymetli yazıları vardır. Tavsi- düt, Kabilinden her tekâmül | “9'İ” hamlesini komprime halinde ağzımıza düşmecini beklersek| Raşit Ria Yiyatriii k aldanırız. Japonlardan ibret alalım. MC 3 üncü ve 4 üncü nüshaları çıkan Burhan Cahit iii bu san'at mecmuasnda duhtelif temaşa bahisleri, müsahabeler, te- İstanbul Beşinci İcra Bünediğ. bavalaleri vipder. Tamiya ©- ğundan: Mahcuz olup satılması mu- eğ karrer kunduraların 6—3—932 tari- kine müsadif Pazar günü sast 16 | dan itibaren Galatada Topçular cad kânda ilk iy | derinde 190 Moi g0 > art Sin GE yevm ve saati mezkürda mahailinde | JiVUtuN 2 inci sene 7 inci sayısı hazır bulunan memuruna müracaat. | Zengin münderecat ile intişr lari Hân olunur. etmiştir. Holivut İlâveten: 7 ASAYELOFF'un Son haftası ve İp GLORYA Sinemasında Bu akşam saat 21,30 da sinema ve Münir Nurettin KONSERİ Program: Yeni ve müntahap e- serlerle geçen konserlerde çoki! Nakili İmuvaffakıyet kazanan bazı eser ler ithal edilmiştir. Yerlerin ev- velden temin edilmesi rica olu-! nur, Fiyatlar: 75 — 100 — 125 —| 200 — 800 ve 1000 kuruştur. Moskova Çocukları Esrarengiz ve casuslük filmi Opera sinemasının Temaşakiranı heyecanlı saatler zeçirtmektedir. İlâveten: FOX MAGAZİNE (göl “illmemiş). Yarın saat 10,40 da metine, U- | ! | mumi dübuliye 25 Kr. Konya İcra Reisliğinden: Sıvaslı iade terzi Mehmet Kâmil Efendi- nin teklif ettiği korkurdato 25—i— 932 tarihinden muteber olmak üzere mercice kabul ve terviç edilerek i€- ra ve iflâs kanununun 278 inci mad- desi mucibince konkurdato muame Iâunm ifası zımnında mumaileybe iki ay mehil verildiği ve Konya a- vukatlarından Ali Haydar Beyin ko miser tayin edildiği ilân olunur . SİGORTA ADRES; 4 üncü Vakıf Han Bu akşam: ASRİ SİNEMA ŞANGHAY GEMİSİ namındaki fevkalâde mülessir filmini takdim edecektir. Mevzuu: Deniz. açıklarında bir isyan ve galip gelen aşk. KAY JOHNSON, CONRAD| NAGEL ve LOUİSE WOLHEİM'in muhteşem temsilleri. akşamdan yeni repertuvarlarında ie“ yeni numaralar, Bugün akşam | İstanbul Belediyesi Sant 21.30 da ŞehirTiyatkosn e “1 EN ko- Deli : Ha, ALI san isi Fiyatlarda zam yoktur. Yakında: KAFATASI, kafatası, kafatası. —— RAŞİT RİZA TİYATROSY Bugün akşam saat 21,30 d BAHAR HASTALIĞI Vodvil 3 PERDE Yazım: Reşat Nuri Bey Zabitana, munllimlere ve talebe- ye birinci 50 Dükuliye 30 K. Yakında: OTELLO. ii — Economou Operet Heyeti FRANSIZ Tiyatrosunda ba akşam saat 21,30 da ilk defa o- larak: GYNEKES, GYNEKES Yarın Cum birinci matine s2 at 1430'da: SULAMİTİS İkinci matine saat 18 de GYNEKES, GYNEKES Akşam suvare saat 21,30 da: HOROS TİS TİHİS Pek yakında: TA 5 BOUBOUKİA “Yazgı “Hayat: Nakliya Kam. Otocobül ANADOLU ŞİRKETİ Teşkilâtı tamemen Türktür Müessisi İş Bankasıdır Telefon: Telgraf ; 20531 İmtiyaz yor sallıyor; üni > kopup zır: gelen bir sesle: — Almanlarla bu muahede- — Seni seviyorum! yi behemahal imzalamalıyız.. l , Diyor, ısırıyor, rıyor, Diyor.. Hepimizi | sıkıştırı- içine sokmak istiyor. Sonra da | yor. Ve.. biz de Alman murah. öyle ele avuca sığmıyor. Faz. | haslarını kandırmağa çalışıp du la m m da: ruyoruz, Fakat, benim için bu beni böyleyim!, muahedenin (o ehemmiyetinden ki değişemem! ziyade sabahları Naran'ın koy- Benden geçmiş! undan çıkıp erkönden daire Fazla sıkıya gelemem!. — | ye gelmek var! Aman,bun» Diyor; kızıyor, ağlıyor. Ge em seyh. çen günü beni bıraktı da nasıl yl o Yine Ms ağ ne b bütün bunlara inanamıyor Artık her işim bitti — Şimdi nikâhlana biliriz. Diyorum. Naran, ve.. kendi kendimi böyle yağı biten bir zeytin yağı kandili gi bi eritip bitiriyorum! — Katiyyen olmaz. Besi ni- — Sonu hayrolsun!. kâh istemem. Pomasie ül çare yok. Serbest yaşayalım!.. Annemi dinlemem.. Sen biz hiç merak etme. Diyor. Geçen günü annesi- ne de söyledim: Nikâha 15 gün sonra Sanki benim (işlerim bana hazırım,, ei e dek e i Dedi, Fakat, Naran'ı kan- dırmamın, bağlamamın imkâ. nı yok. — Nikâh istemem de iste. mem!, Diye tutturmuş gidiyor?. Ne den ve niçin?, Bunu pek kesti- remiyorum, Nikâhsız, serbest yaşamak onun kadar benim'de işime yarar bir şey olmalı, Dü- şünüyorum: — Çabuk ayrılabilirim.. ! Kayıtsız olurum!, Mes'uliyetsiz iş!. Ve., kadmın olduğu kadar erkeğin de hoşuna gidebilecek hür ve geniş bir — im ine düşünüyorum. m Korkak bir e muhakeme heyülü gibi karşıma dikiliyor. Endişeli hükümler veriyorum: — Nikâhlım olursa benden İ ayrılamaz, Lie tamamile hâkim olu- by ge wi mma — İ Peki süzüklemrerk sasn nü sürer Yört. Daha iyi değil mi? Karı kocalığımızı herkes ta- nır. Çocuğumuzun annesi, ba. bası oluruz... Dedim. Sözümün bitmesini zorla bekledi. Hemen atıldı: — Çocuk mu, kat'iyyen is- temem! , Ve, ilâve etti Bu bahis üzerinde hiç müne kaşa kabul etmiyordu. Fakat ben kızdırmamak için yarı şa: ka, yarı ciddi hep: Li kan bir sevgi ile arttırmak iste mez mi?, Deyip durdum. Nikâh üze- rinde tuhaf fikirleri va,

Bu sayıdan diğer sayfalar: