10 Mart 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15

10 Mart 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 1856—İ71 Çünkü iki şıra ilerde bir kaç hafta evvel txamvayda rastladığım o genç kız oturuyordu; yanındaki delikan- lıya hararetli hararetli bir eyler anlatıyordu... Sami derin bir hayrete düştü... Tesadütlerinin hemen ertesi gününden itibaren genç kızın bahsettiği pastahaueye her gün munta» zaman devam ettiği halde onu bir kerrecik olsun görememişti. Fakat müşterileri biraz daha İfazlalaş- mış ve çoğalmış görüyordu. Bu esnada genç kızın tatlı şakrak sesi biraz daha yükseldi: — Bilmem niçin? diyordu. benimsedim ki tarif edemem... Saminin zihninde ani bir fikir parladı; bir şimşek karanlıkları aydınlattı. Tatlı, şakrak ses devam eğdi- yordu: — Vakıtlı, vakıtsız oturmaya geliyorum... Genç kız tramvaydan iniyordu; yanındaki deli- kanlıya elini uzattı. Gözler mân&âlı mânâlı bakıştılar. — Allahısmarladık Beyfendi.. — Güle güle Hanımfendi.... Sami artık her şeyi anlamıştı. Tramvaydaki mua refeler, tatlı tatlı konuşmalar, mânâlı el silaşler, ve mânâlı bakışlar, pastahane bahsi, nihayet oradaki müşteriler, hepsinin gözleri saatten ayrılmayarak arka arkaya öteberi ısmarlayıp birini bekler gibi sabırsızlanmeları... Artık her şey anlaşılmıştı... Pastahane sahibi mumla, çırayla arasaydı vazife- sini bu kadar muvafiakıyetle başaran bir reklâm vasıtası bulamazdı... Trumvaydan inerken Saminin kulaklarında hâlâ: — Vakıtlı, vakıtsız buraya gelirim. akisler yapıyordu..... burasını o kadar cümlesi Bizde kitap ve Mecmua okuyanlar — 213 sayfadan pabaat — mektepli #nıfııdan yukarı atlıyamıyor, biraz yak rıdakiler ve son modaya uyup evlerinde kabul sa- onları açanlar, garp usulüne uymakiçin salonlarına pastalar ve çikolata ve bonbonlu kutular koyuyor- lar da türkçe resimli mecmualardan bulundurmak lüzumunu duymuyorlar. Çünki okumak ihtiyacı münevver &inıfta bile umumileşmemiştir; eteyi havadis için alırlar, ilim ve irfan hayatına müteallik mecmua için ellerini ceplerine sokamazlar, bununla beraber bedava mecmuayada dayanamazlar! Şimdiki Servetifünuna ben, Servetifünun $8- hibi Ahmet İhsan diye tanıldığım için, ve ben ölmeden ortadan kalkmasın diye, matbaanın bana vereceği irattan feda ederek çıkarıyorum. gazete- mizin yazı işlerine yardım edenler de bu hisse iş- tirak ederek bu mecmuanın yaşamasına yardım ederler. Nerede o, bol bol yardımlar görerek kurulan son senelerin mecmuaları? Hepsi çarçabuk tarihe karıştılar, bıraktıkları iz, bazı bütçelerde yaptıkları Âeliklerden ibarettir. SERVETİFÜNUN 239 Galatasaray lisesinde bir temsil Galatasaray lisesi talebeleri geçenlerde, Plator için yapılan ikinci müsamerede, “Vedij Roi, dan evvel Geçenlerde Galatasaray lisesi talebeleri fransızca temsillerle beraber Müsahipzade Celâl beyin “Aynaroz Kadısı, namındaki eserinin, birincitablosunu temsil etmişlerdir, Kadı Yakup rolünde Aziz Ziya, kâtip rolünde Bü- lent Fuat, Tüccar rolünde Resai Nazım, Eda rolünde Talha Hamit çok muvaffak olmuşlardır provalara Darülbedayiden Hazım bey nezaret, piyesin muvaf- fakıyetinde büyük bir amil olmuştur. 4—9 talebesi Talat efendi tarafından yapılan dekorlar seyirciler tarafından takdir edilmiştir. Resmimiz mezkör tem- silden bir sahneyi gösteriyor. Servetifünun bu dediğim rakamlardan yukarı satış yaptı mıf Onları da söyliyeyim: 1896 Türk- Yunan muberebesinde, ordumuzun Termopile doğru yürüdüğü zaman, tab adedi beş hafta kadar dört bini geçmişti, çünkü cepheden gelen zafer fotoğraflarını basıyorduk. 1904 te Yıldızda Abdülhamit selâmlık yaparken atılan bombaya müteallik resimleri saray bizim ga- zete ile neşrettirmişti; o nüsha da 3.000 kadar sürül- müştü. 1908 de Meşgrmtiyet ilâmnın ilk haftalarında, Niyazi ve Enver şarkıları bağrılırken, 5.000 taneyi bulmuştuk ve bu yalnız beş hafta sürmüştü ve derhal bin adedine inmişti. Milli mücadelede itilâfın işgal amirleri gazetemizi kapatmıştı. 1924 te Servetifünun yeniden ihya edildiği vakit altı hafta kadar 4.000 adedini bulmuştuk, bu da ne iaydaki çok gürmemişti. Şimdi acaba başka mecmuslar nasıldır? suali varit olabilir. Eğer onların sahipleri, benim yaptığım gibi, tam doğruyu yazarlarsâ, akam verirsem gazetemin ehemmiyeti düşer düşiincesine dalmazlarsa, 'mikyası itibarile benden çok ayrılmazlar itikadındayım.

Bu sayıdan diğer sayfalar: