10 Mart 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18

10 Mart 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

242 SERVETİFÜNUN No. 1866—171 İsa kle mia i-leaikı Hemen iemiin iin sira lenin kdamiak Er sie E denizin nr Ellie GE ÜÇ PERDELİK NS MANZUM PİYES A30)00) la NEDİM Severim, sevilirim, Fakat yalnız mecliste peymaâneler taşınca, İçe içe badeden gözler mahmurlaşınca. MESTİNAZ Nasıl, demek ki ben de ayni kadınlardanım? Yalnız sana kaynadı inan vallahi kanım, Yalnız senin sözlerin bana heyecan verir. NEDİM, meat Ya senin dudukların bana nasıl canverir! WESTİNAZ, inandırmağa çalışarak. Sen beni Dilâşup mu, Leylâ mı sanıyorsun? Vallah aldanıyorsun, billâh aldanıyorsun. Evet, ben farkındayım senin düşüncen nedir! Yazık, anlamamışsıtı beni tam bir senedir. İstersen değişeyim, büsbütün değişeyim, Tek beni de zannetme gizli bir fahişeyim. Farkım yoktur bu evde benim fazla bir süsten, Senin göğsünden başka geçmedim bir göğüsten. KEDİM Peki.. ya Esma teyze?.. MESTİNAZ O da ses çıkaramaz. İnadımı bilir de hiç üstüme varamaz. Kaç kere bu bahçeden atladı da içeri Rametmedi kendine beni bir yeniçeri. Nihayet yakaladı bir gün bizim bahçıvan. BEDİR, cebri bir gülüşle. Canını zor kurtardı desene senin civan! WESTİRAZ Sahi, sen de bilirsin bizim deli Davut'u! NEDİM Bilmez imiyim, kaç defa gördüm o Arnavudu! O ne boy! O ne göğüs! O ne demir bilekler! MESTİNAZ Silâhlanır, her gece bahçede nöbet bekler. NEDİN Neyse, savmış başından çok şükür © belâyı, MESTİRAZ Bir defa da kurtardı bir belâdan Leylâ'yı. Masumang. Nasıl da anlaşılır bilmem günah edenleri. Tebessümlin. Hele bana uzaktan bakıpta ahedenler WNEDİM 60044060000) YAZAN: HALİT FAHRİ ERREA MAİN — Geçen nüshsdan deram — Öyle çok, öyle çok ki... Nedim duraklar. Hani böyle kum gibi... Dudaklarını bükerek. Fakat ben yüzlerini bile unuttum gibi... MEDİM, kunkünş. Bunlar da kim, Mestinaz, bu ahedenler de kim” MESTİNAZ Sâdâbat'ta, Göksu'da gezerken gördüklerim ! Ben, Dilâşup ve Leylâ, hernezaman kayıkla Dolaşırsak derede bir iki halayıkla, Bana da onlar gibi sözatarlar kenardan.. Bazan da yanımızdan süzülen kayıklardan.. Leventler kürekleri sulara bırakırlar, Sonra tâ yanımızda bülbül gibi şakırlar, Ben nihayet hırslanır, derim ki: — Haydi geçin? Nedim'e sakulup kollarını boynuna dolayarak. Bin kese akçe bile verseler benim için, Nedim, bil ki değişmem senin bir mısraıa! Birdenbire gayrişuari bir şuhluk ve zelimiikle. Diyorlar ki: — Yazıktır senin yençlik çağına! Bir levende âşık ol! Nedim ürperir, Bir gence kendini ver! Nedim yıkdecek gibi olur. O genç seni Nedim'den daha ateşli sever, Kolları daha sıkı çember olur belinde, Daha sıcak dolaşır onun eli elinde! NEDİM, bitkin, Mestinaz, sus, Mestinaz, bunları söyleme, "sus | MESTİRAZ Nedim, böyle derinden bakma yüzüme meyus! Kendine cebri bir kanaat vererek, Dilâşup böyle diyor, fakat ben inanmam ki... Zaten budur onunla kavgamız her akşamki! Sen yalnız bana inan, bana, Mestinaz'ına! NEDİN Hayatım feda olsun konca gibi ağzınal Çılgın gibi dudaklarını öper. MESTİNAZ Yalnız senin bahçende açdan bir koncayım : Öp te yapraklarnmı ateş gibi açayım, Kokum yalnız senindir, rengim yalnız senindir!

Bu sayıdan diğer sayfalar: